• konsere gitmeyip de evinde sakin sessiz oturan bazı kişilerin bugün bile konserin uğultusunun taa anadolu yakasından duyulduğuna yemin ettikleri aşırı yüksek sesli bir konser olmuştu. tıpkı benim gibi ertesi gün dahi kulakları uğuldayanlar olmuştur elbet.

    the cult sahne almadan 1-2 saat önce de punk saçlı, salaş kıyafetli 3-5 kişi girmişti stada, millet alkışlayıp yaşa, varol falan demişti bunlara. korsanlar kralı bazil falan diye parçaları vardı, amatör ama kendi paralarıyla yaptıkları bi albümleri falan vardı, velhasılı idealist çocuklardı, cesurlardı falan. kim derdi ki bu kişiler bir gün bu işleri bırakıp ekmeğine bakacak, ska adı altında binbir maymunluk yapıp bi de ödül olarak eurovisiona katılacak diye?

    bi de metallica konser sonrası kemancıya gidip efendi efendi ayaklarını uzatıp biralarını yudumlamışlar diye bir söylenti mevcuttur.
  • catlatmak gibi olmasin ama snake pitte izleme sansina eristigim konserdir. eminim saha icindekiler de bu konserde cok eglenmistir, amma kaci benim gibi 4. sarkida sahneye cikti, james hetfield ile seek and destroy a eslik etti, enter sanman de lars ile baget salladi, one calarken herkesin gurul gurul duydugu helikopter taklidini gotuyle yapma serefine eristi bilemiyorum. onu da dusunmek lazim. hatta hayal etmek lazim. edince oluyor.
  • bu konser 93 öyssinden sonraydı ve bizim mezuniyet gecesine denk geliyordu.. o zaman çok ikilemde kalmış ve duygusal yanım ağır basarak mezuniyet gecesine gitmiştim. keşke farklı bir tercih yapsaymışım..
  • ertesinde eve ustsuz gitmek zorunda kaldigim konserdi bu. t-shirtum metalikanin ilk notalariyla beraber bir parcalanma telasina girdiydi, on siralardaki arkadaslar sayesinde. biz de sabahladik her kendini bilen babayigit metalci gibi. kiyida kosede pusu kurmus, cisini eden metalcilere saldiran, ulkucu magandalari sopalarla kovaladik gecenin 4unde. en karistirilmayacak seyleri bilincsizce karistirip ictik bedava diye. kustuk sonra.

    konser sirasinda aklimda kalan bazi detaylar da soyledir:
    -onumde duran bir kiz sicaktan bayildi.
    -punk ismail bodyguardlardan birisine kafa atip burnunu kirdi.
    -sicakla birlikte yerden dogru gelip yuzunuze vuran ayak, osuruk, alkol, ter kokusu bellegimden hic gitmedi.
    -hetfield tukurdu, suratima yapisti.
    -zihniyle pogo yaptik, onu hic bu kadar nes'eli gormemistim.
    -taksici gunduz tarifesi acti.
  • konserden önceki çarşamba ve perşembe gecesi trenleri (konser cuma günüydü) yurt sathına yayılmış birer metalci servisiydi. biz ankara'dan gidiyorduk, bilmem ne ekspresiyle*. tren kalktıktan -çok değil- 5-10 dakika sonra göz gözü görmez hâle gelmiş yemekli vagona girdiğimde kafayı bulmuş birbirine hareket çeken ve "faaaaak" diye bağıran abileri gördüğümde duyduğum hazzı sonradan düşünüp çok gülmüşümdür kendime.
    bilmiyorum başka herhangi bir konsere şehir dışından bu kadar fazla insan gitmiş midir.
  • (bkz: we want metal)
  • metallica 98 den cok cok daha iyi olan onde duranlarin goguslerinde kucuk bir morluk olu$masına sebep olan konserdir. 35 bin ki$i seyretmi$tir kendilerini.
  • üzerinden 11 sene geçtiğine inanmakta güçlük çektiğim konser. siyah t-shirtlerimiz, kovboy çizmelerimiz, körpe ciğerlerimize yeni doldurmaya başladığımız kısa camellerimiz, lise yüzünden uzatamadığımıza kahrolduğumuz kısa saçlarımız, elden ele dolaşmaktan kağıdı hamurlaşmış rock kazanı dergilerimiz, böğürmekten kısılmış seslerimiz aklıma geldikçe iyi ki oradaydım derken hüzünle karışık bir tebessüm yayılıyor yüzüme. stadı dolduran binlerce kişi hiç o kadar genç hissetmemişti kendini herhalde. asla birbirimizden kopamayız sandığım en yakın lise arkadaşımın dizindeki burkulma yüzünden sakatlık çıkmasın diye kapalıdan izlemiştik konseri. arkamda 50li yaşlarda bir adam hatırlıyorum. belli ki daha çok küçük olan kızını tek başına konsere göndermeye gönlü elvermemiş, onunla gelmişti. arada biz bağırdıkça oturduğu yerden ellerini çırpıp çevresine gülümsüyordu. metallica sahne aldığında "geldiler işte geldiler" diye bağırıp omuzlarıma yapışan çocuğu nothing else matters boyunca adını bile bilmediğim halde öptüğüm kızı, üzerime o fosforlu zımbırtıyı bulaştırdı diye itiştiğimiz fade to black çalmaya başladığında da kol kola şarkı söylediğimiz adamı, stat kapısında "ya amma bağırdınız be" diye söylenen köfteciyi, inönüden beşiktaşa kadar şarkılar eşliğinde yürüdüğümüz ve ayrılırken birbirimizi artık ölsek de gam yemeyiz diye uğurladığımız arkadaşları hatırlıyorum sonra. sanırım birçok kişinin hayatında hep hatırlamak istediği en özel günlerinden biri olacak 25 haziran 93.
  • simdi insan dusununce 'ulan gercekten orda miydim acaba?' diye sormaktan kendini alamiyor.gercek olamayacak kadar guzel bi konserdi.muhtesemdi hersey.sad but true da kapali tribunun senkronize headbang sahnesini omrumun sonuna kadar unutamam herhalde.gidebildigim konserlerden ne guns, ne bon jovi ne de scorpions ayni tadi vermistir zaten.sabah sabah aglattin beni ulan sozluk....
  • 1993' te daha bacak kadar oldugum zamanlar ablamin sayesinde gittigim konser. kizil sacli ve sakalli upuzun tanimadigim hayirsever bi abimizin omuzuna cikarak seyretmistim konserin büyük bir bölümünü. sozleri anlamasam da ezberledigim 3-5 tane sarkisina bagira cagira eslik ettigim simdi hey gidinin metallicasi diyerek hatirladigim dehsetengiz konser. iki kere atilan feyki yiyip kapilara yonelmistik. ikincisinde en onlere kadar gelmeyi becermis hatta ablamin arkadasinin kirk'ten pena kaptigina sahit olmustum. uzun bir sure kendime gelemedigimi hatirliyorum. cocukluk iste...
hesabın var mı? giriş yap