• hamilelerin kontrole giderken tedirgin oldukları hatırlatılıp bununla ilgili bir çalışmanız vqr mı diye soruldu, bunu bile geçiştirdi, onlarda sorun yok onlar zaten ayrı gibisinden bir cevap geldi. hayret etmekten hayret edecek yanlarımız ağrıdı be
  • biri eğitim diğeri sağlık bakanı olduğu için cevaplamamaları yerinde. daha doğrusu kendi alanlarına uyduğu kadarını cevapladılar: 1 metre mesafe bırakacaklar, dezenfektan kullanacaklar.

    iyi alıştınız herbokologlara.
  • devletin başındakilerin ve işverenlerin şunu anlaması gerek, bugün ısrarla kaçındığınız 2 haftalık tatil yüzünden önümüzdeki aylarda çok daha büyük ekonomik sıkıntılar yaşayacağız. çalışanlar hastalandıkça, hastanelerin kapasitesi doldukça, sağlık sistemi tıkandıkça ve bu döngü içinden çıkılmaz bir alınca, insanların canını hiçe sayıp 2 3 hafta göze alamadığınız tatilde kaybedeceğiniz paranın kat be katını kaybedeceksiniz. şu an gittiği yere kadar girsin modundalar da sonradan fena patlatacağız.
  • tek odak noktaları vakaların artıp sağlık sistemini kilitlememesi. işine son verilen ya da günübirlik kazançlarla hayatını idame ettiren milyonlarca insan ne yapacak, nasıl yaşayacak kimsenin umrunda değil. koskoca devlet, çalışmaya ihtiyacı olmayan zengin ve ünlülerden oluşan bir grup ile hayat eve sığar diye bangır bangır bağırıyor. peki parasız nasıl olacak, nasıl geçinilecek sorusu geldi mi kimseden ses yok.
  • esnaf ve işçi bitti. sigorta primleri bari silinsin virüs bitene kadar.
  • ''çalışmak zorunda bırakılanlar ve zorla ücretsiz izne gönderilenler ne olacak?''

    bu soru dün 3 kez soruldu, 2 kez görmezden gelindi 1 kez de ''zaten belirli önlemler, kısıtlamalar getirdik.'' diyerek geçiştirildi. sanki ülkenin yüzde 70'i evlerde, yüzde 30'u çalışıyor gibi bir algı yaratılıyor kasıtlı olarak.

    çıkıp açık açık ''sizi ve yaşlı anne-babanızı bilerek ölüme terk ediyoruz'' diyin bitsin bu mevzu. söyleyin arkadaş, aldığınız nefesten sıçtığınız boka kadar vergi alıyoruz fakat sizin ve sevdiğinizin sağlığı için sizi 2 hafta evde tutacak bir gücümüz yok diyin. ölen ölür kalan sağlar bizimdir diyin. sorunu yok sayacağınıza acı bile olsa gerçeği söyleyin insanlara.

    düne kadar ''ehonomi çoh eyi'' denirken, her ay büyüme rakamları açıklanırken her dakika, her açılışta, her kanalda sürekli konuşuyordunuz. şimdi niye kimse konuşmuyor? soru basit cevap verin kardeşim. ben her gün takribi 100-200 kişiyle münasebet halindeyim. evde 55 yaşında annem 82 yaşında dedem var. çalışmak zorundayım ne yapacağım? aynı şekilde ay sonu kirası, borcu, ödemesi, bakması ve doyurması gereken 2 çocuğu olan, zorla ücretsiz izne çıkarılan insanlar var. ceplerindeki 3 kuruş da bitince ne olacak? yüce devletimizin planı ne?
  • yaptıkları herşey fiyaskoyla sonuçlanıyor.
  • şimdi ağlamanın lüzumu yok. böyle soruları cevaplayacak, hatta bu soruların sorulmasına bile gerek olmayacak ortamı yaratacak ve tedbirleri alacak, almıyorsa da hesap verecek yöneticileri seçmek için çok fırsatı vardı bu ülkenin. seçmedi. her toplum hak ettiği gibi yönetilir.
  • bakanların ikisi de gerçekten samimi, şefkatli ve işlerinin ehli duruyorlar ancak yine de sürecin iyi yönetilmediği ortada. özellikle de bu tarz hayati bir soruya cevap veremeyeceklerse gözümde hiçbir değerleri kalmıyor maalesef.

    milli eğitim bakanlığının online eğitim uygulaması gayet başarılı, tekrardan gelişmiş bir ülke olduğumuzu hatırlatıyor, gerçi tüm yurtta herkese ulaşabiliyor mu şüphelerim var.

    gelelim en çok canımı sıkan noktaya: sürekli olarak dışarı çıkmayın büyüklerinizin ölümüne sebep olursunuz gibi bir söylem var. ciddi anlamda travma yaratabilecek bir söylem çocuklar için. aynı şekilde gençler için de durum aynı, tedbir almamız için 7/24 yayınlarla bizi ürkütüyorlar ama eminim ki ailesiyle kalanlar için akşamlar paranoyaya dönüşüyordur.

    ortada zaten çok can sıkıcı bir durum var, devlet bizi rahatlıcı unsur olması gerekirken tam aksine bizim daha da çok kaygı duymamıza sebep oluyor.
hesabın var mı? giriş yap