• vay amına koyim, maçı değil tribünde, tv'de bile izlemeyenlerin, hatta o vakitler ağzı süt kokanların hakkında yorum yaptığı karşılaşma.

    beşiktaş'a gösterilen kırmızı kartların -birisi hariç- tamamı doğrudur. buna diyecek hiç bir şeyim yok.

    ammaaa....

    maçı izlemezseniz, sırf kırmızılarla yorumlarsanız, ancak ağız ishali olursunuz.

    kırmızı kartlar gelene kadar, samsunsporlu futbolcuların akıl almayacak sertlikleri, beşiktaşlı oyunculara yaptıkları, tribünü germek için çektikleri hareketler ve tüm bunlara hakemin en ufak bir şey dememesi, ki bunlardan birisi hemen yanında tribüne sikini tutarak hareket çeken samsunsporlu futbolcuya başını çevirip ortamdan uzaklaşan evren dölek denen yan hakem müsveddesidir, herşeyin çığrından çıkmasında en büyük etkendir. (aynı evren dölek ahmet yıldırım'ın istemsiz pozisyonunda anıra anıra kırmızı çıkması için bayrak sallayan hakemdir)

    sadece futbolcular değil, o maçta tribün de çıldırmış, inönü'de beşiktaş'a başka hiç bir 3 büyük kulübün sahasında yapılamayacak kadar yapılan bu çirkefçe ve gaddarca anlayışa dayanamamış ve kayışı kopartmıştır.

    kırmızıların hiç birine "tüh" dememiştir tribün, taraftarın ve futbolcunun sıtkı öyle bir sıyrılmıştır ki, sahada sinirinden tekme atmak için adam kovalayan (şimdi çok gaddarca geliyor olabilir ama o sinir harbinde insanların düşünme yeteneği kalmamıştı) ilhan mansız'a "kır kır kır" diye gazı veren de genelde pek böyle adedi olmayan beşiktaş tribünüdür.

    yanisi sevgili ergenler, bu maçı yok beşiktaş ağladı, yok zırladı falan gibi götünüzden farazilerle yorumlamayınız, mercimek kadar beyninizle sik gibi ortada kalırsınız.

    bu maç bambaşka bir maç olmuştur, sorumlusu kimdir, niyedir, nedir bilemem. samsunspor kurulu çıkmıştır, hakem kurulu çıkmıştır, oyun çok güzel oynanmış, bu maçtaki hakem yönetimine itiraz eden lucescu "çavuşesku" dedi diye itin deliğine sokulmuştur, şampiyonluk erman ve şansal'ın niyetlendikleri gibi fenerbahçe'ye altın tepside sunulmuştur.

    olay bundan ibarettir. türk futbolu ne o maç, ne önce, ne de sonra doğru düzgün temiz olmamıştır da, bu maç da en büyük lekelerinden birisidir.

    edit: bak mesela göt oğlanın biri çıkıyor, beşiktaş samsunspor maçından galatasaray'a atlıyor, ordan da beşiktaş'ın bursa'yı düşürdüğü yıl diyor. tüm bunları ağzına alırken konunun galatasarayla ne alakası olduğunu anlatamıyor. bu kadar da mal, bu kadar da gerizekalı.
  • türk futbolunun genetiğiyle oynanan maçtır. kesinlikle normal bir maç değildir. belki 10, belki 30 yıl sonra bu maçın ve o sezonun tüm detaylarını öğrenebileceğiz. şu an için büyük bir sır. bu maçın etkileri o kadar büyük ki.

    bu maçla beraber, beşiktaş fetret devrine sokulmuş, 2 büyüklü lig planları yapılmaya başlanmıştır. zira o maça çıkarken maç fazlasıyla beşiktaş 11 puan öndedir. iç sahada o sezon oynadığı maçlarda sadece 1 beraberlik almış, kadıköy'de fenerbahçe'yle berabere kalmış, son 1,5 sezonda sadece 1 kere yenilmiş, çok dominant bir takımken, takım bu maçla beraber tepetaklak gitmiş, ligi çok geride bitirmiştir.
    bu maçla beraber, lucescu, baş kötü ilan edilmiş, olayların en büyük müsebbibi olduğu algısı tüm türkiye'ye yayılmış, lucescu, sezon sonunda apar-topar gönderilmiş, kendisi ukrayna'da shaktar'ı avrupa çapında bir takım yapmış, avrupa kupası kazandırmış, brezilya'dan 3-5 milyon euro'ya aldığı adamları 20-30'a avrupa'ya satmış, takımını ekonomik olarak ihya etmiştir. son 5 yıldır, her sene lucescu muhtelif takımlarımız tarafından istenmekte olup, kendisi haklı olarak nanik yapmaktadır.
    beşiktaş'ın seba sonrası değişim vadeden başkanı serdar bilgili görevinden ayrılmış, yerine yıldırım demirören gelmiştir. 8 yıl boyunca beşiktaş'ı kendi oyuncağı gibi yönetmesi yetmiyormuş gibi, şimdilerde aynı misyonu türk futbolu için yapmaktadır. en yıkıcı etki bu olmuştur futbol adına..
    aziz yıldırım'ın fenerbahçe'si, bu maç sayesinde, o sene temellerini attığı ve en az 1 sene daha takımın olgunlaşmasını beklemek yerine şampiyon olmuş, 4 senede 3 şampiyonluk alarak oldukça dominant bir dönem geçirmiştir. her ne kadar bu yıllar fenerbahçe'ye ekstra şampiyonluklar olarak dönse de, aziz yıldırım'ın koltuğu çok sağlamlaşmış, bugün çok şikayet ettikleri 'dikta' düzeninin ilk adımları atılmıştır.

    yani bir maç, bir hakem, 5 kırmızı kart, bir samsunspor türk futbolunda bir devri ve geleceği değiştirmiştir. ama şaibeli bir şekilde..
  • tam beşiktaşlı yedek oyuncular saha kenarındaki karları kullanarak oyuncu sayısını eşitlemek amacıyla kardan adam yapmaya başlamışken ilhan mansız'in kırmızı kart görmesiyle sona eren karşılaşma.
  • milliyet, erman toroğlu ve bilimum medyanın o dönemdeki yorumlarıyla bile ne derece üçkağıt içinde bir sezon olduğumuzu bana farkettirmiş maçtır.

    bilen bilir; beşiktaş’tan zago, ibrahim üzülmez (futbol hayatında 2. kez), ahmet yıldırım (hayatında ilk defa), pancu ve ilhan mansız kırmızı kart görmüştür.

    az buçuk bilenler ise bu kartlardan sadece ahmet yıldırım’ın haksız olduğunu bilir.

    maçı canlı izleyenler ise; bu kartlardan ibrahim üzülmez’e verilenin nasıl verildiğini bilir. cesar denilen oyuncu ibrahim’in kafasına arkadan tokat atmıştır, ibrahim ise tepki olarak dirseğini savurmuştur. cesar’a değmeyen dirsek kırmızı kart sebebiyken, ibrahim’e inen tokat’a sarı bile çıkmamıştır.. zaten samsunspor teknik direktörü erdoğan arıca bu pozisyondan sonra cesar’ı anında oyundan almıştır, ilk yarı oynanmasına rağmen..

    maçı canlı izleyenler, aynı zamanda ahmet yıldırım’a verilen saçmasapan kırmızı karttan ve ikinci yarıda devam eden saçma kararlardan sonra pancu ile ilhan mansız’ın tepki olarak, bilerek kırmızı kart gördüklerini de bilir.

    ve ligi takip edenler, o maçtan birkaç gün önce erman toroğlu’nun canlı yayında “aman şansal, beşiktaş fazla iyi, insanlar işlerinden güçlerinden olacak, bu böyle gitmez” dediğini, mhk’nin de devre arası seminerinde ibrahim üzülmez’i “çok yere düşüyor” diye hakemlere hedef gösterdiğini bilir.

    ve evet, yine ligi takip edenler; medyanın tek dil olmuşçasına, mansız ve pancu’nun bilerek gördüğü kırmızı kartlardan ya da cesar’a verilmeyen kırmızı karttan bahsetmediğini bilir. aynı medya bu sırada tek ağızdan “4 kart haklıydı biri haksızdı.. o kadar da olur canım (!)” diyip cem papila’yı haftanın hakemi seçmektedir (not: bunu şaka olarak söylemiyorum, milliyet gerçekten 5’ten 1’i yanlış, 4’ü doğru – cem papila’ya 4 yıldız verip haftanın hakemi seçmişti!).

    http://imageshack.us/…/my-images/11/yeniresimh.png/

    aynı sezonda yaşanan kartopu sebebiyle kapanan sahaya, tekrarlanan fenerbahçe çaykur rize maçı’na ve daha bilimum olaya girmiyorum bile.

    edit: estebanin oglu milliyet'in rezilliğinin resmini yolladı sağolsun.
  • türk futbol tarihinin ve beşiktaş tarihinin değiştiği maçtır.

    maçın başından itibaren samsunsporlu futbolcuların çok sert müdahalelerine hakem ses çıkartmamış ve beşiktaşlıların ayarını bozmuştur. maç zıvanadan çıkarken eğer bir akıllı adam sahada olsaydı ve tamam ulan yeniliyorsak yeniliyoruz daha sonraki maçlar için kırmızı görmeyelim bu bilerek düzenlenen bir tezgahtır diyebilseydi o sezon beşiktaşın ve luce nin önünde kimse duramazdı. fenerbahçenin çaykur maçı rezaleti, bu maçın hakemi cem papilanın haklı kartlara zemin hazırlaması beşiktaşın sonu olmuştur. iddia ediyorum eğer o gün beşiktaş sahadan yara almadan (yenilmeden değil çünkü açık açık beşiktaş yaralandı o maçta) çıkabilseydi, yenilseydi, hatta bir hafta sonra dahi puan kaybtseydi luce gibi bir adam sayesinde toparlardı olayları.

    o gün eğer beşiktaş takımı çözülmeseydi belki bugün bile luce beşiktaşın başında kalacak ve shaktar ile yaşadığı başarıları yaşayacaktı. bir sezon sonranın hamleleri çok açıktı, yasinin yerine bir defansif orta saha, ilhanın yanına bir golcü ahmet yıldırımın yerine bir sol bek ile beşiktaş belkide türk futbol tarihini yeniden yazacaktı. mettin ali feyyazlı kadroyu canlı canlı izlemiş bir adam olarak eminim ki o beşiktaş kadrosu ve oynadığı futbol türkiye liglerinin çok çok önündeydi, cl de turun kıyısından dönmüş, uefada iyice ilerlemişti ve hepsinden önemlisi o takımda ilhan ve luce vardı.

    25 ocak 2004 günü türkiye futbol tarihinin değiştiği gündür. tam her şey mükemmele doğru giderken olabilecek en kötü seneryonun meydana geldiği gündür, kartlar haklı olabilir ama asla daha öncesini ve hazırlanan zemini görmezden gelemeyiz. o sene bambaşka bir seneydi ve ben bugün saha kenarındaki adama baktığımda o seneyi görüyorum, iyi bir sol bek, almeida yerine makine bir golcü ile beşiktaş bilicten yeni bir luce yaratabilir.

    ama bir ilhan mansız daha bu ülkeye asla gelmeyecektir.
  • üstünden 8.5 yıl geçmiş hala kırmızı kart pozisyonlarının tartışıldığı maçtır. bir kısım var ki bu maçın ne anlama geldiğini anlamak istemiyor. olayı sadece kartlara indirgeyip kartların doğru veya yanlış olması üzerine tartışıyor.

    ne yazık ki olay bir maçla sınırlı değildir. üstünden aylar, yıllar, şampiyonluklar geçse de unutulmuyor. aslında bunun nedeni 5 kırmızı kartın çıkıp takımın madara edilmesi, hakemlerin haksızlıklarını, samsunsporlu futbolcuların yaptığı faulleri, tekmeleri görmezden gelmeleri ama hakemlerin işlerini profesyonelce yapması da değildir. asıl herkesin aklını kurcalayan soru, 34 maçta sadece bir kez(o da erteleme maçında ofsayt golü ile) yenilen bir takımın bu kadar zıvanadan çıkmasıdır. ne oldu da bu maç yaşandı ya da yaşattırıldı?

    işin medya ayağına değinelim mesela. dünyanın herhangi bir yerinde 100 yıllık bir klüp, bırakın 100 yıllığı ülke sporuna hizmet etmiş ve etmekte olan, türkiye'nin ilk spor klübü ve tescilli ilk klübü ligin resmi yayıncısı tarafından hor görülebilir mi? bir sezon önce rekor puanla şampiyon olmuş, sadece 1 kere kaybetmiş, uefa da çeyrek final oynamış bir takımdan söz ediyoruz. ve birden ne oluyorsa yayıncı kuruluşun 2 numaralı adamı erman toroğlu "beşiktaş böyle giderse işsiz kalırız" diyor. şimdi erman toroğlunu bilen bilir. her dönemin adamıdır. patavatsız açıklama yapabilir, futbolculara cinsel hayatlarıyla ilgili espri yapabilir ancak burada açık bir şekilde bir yerlere mesaj vardır. bunu beşiktaş'ı yüceltmek için söylemediği de 2009 yılında, yine beşiktaş'ın şampiyon olduğu yıl fenerbahçeye yenilmesi üzerine "bu skor bizim işimize gelir" demesiyle açıkça ortadadır. tabi bu medya manipülasyonu sadece erman toroğlu'yla kalmadı. hemen hemen her maçtan sonra özellikle sert oynayan zago'nun ve ilhan mansızın üzerine gidildi. hakemlerin bilinçaltlarına bu futbolculara dikkat edilmesi gerekildiği işlendi. hatta devre arası hakem seminerlerinde sadece beşiktaş' ın maç görüntülerinden bütün hakemlere sunum yapıldı.

    devre arası bitti...

    bütün sezon boyunca maçlardaki "masum hakem hataları" nın kılıfı olarak bu maç gösterildi. beşiktaşlı oyuncular sert oynamakla itham edilir oldu. cem papila'ya alkış tutuldu. papila'nın hakemlik hayatı boyunca aldığı en yüksek puanlardan biri verildi, genç hakemlere örnek gösterildi ancak o maçla papila'yı göklere çıkaran mhk ne hikmetse korkusundan inönü'deki hiçbir maça cem papila'yı veremedi. cem papila faal hakemliği bırakana kadar(1.5 yıl) sadece 1 beşiktaş maçına verilebildi(diyarbakırspor-beşiktaş) 2005 sezonunda ise fenerbahçe-trabzonspor maçındaki hataları yüzünden trabzonda yürüyüş yapılmasına sebep olmuştur #34591734böyle de mükemmel bir hakemdir.

    neyse gelelim asıl meseleye. neden yayıncı kuruluş beşiktaş üzerine oyun oynadı? çünkü 2004 yılının sonunda yayın ihalesi vardı. erman toroğlu buna dikkat çekmek istedi. 2 sene üst üste şampiyon olacak bir beşiktaş ne galatasaray'ın ne fenerbahçe'nin ne de federasyonun işine geliyordu. beşiktaş'ın ambargo koyduğu bir ligi düşünün, bu ligin 4 sene yayın hakkını alacaksınız ama yayın getirisi daha az olan takım hep şampiyon olacak olur mu öyle şey? oldurmadılar tabi. decoder satılması için galatasaray-fenerbahçe rekabeti lazımdı. zaten ödeneklere bakarsak konu daha net anlaşılır. örneğin galatasaray veya fenerbahçenin şampiyon olduğu 2004-2008 arası yayın gelirleri sene başı ortalama 11 m$ artarken, beşiktaş'ın şampiyon olduğu 2009 senesinden sonra artış 2m$ dır. peki digitürk'ün elini kolunu bağlayan kim? kablo kesip, havuzdan çıkmakla tehdit eden, paraların artmasını isteyen kim? aziz yıldırım.

    aziz yıldırım demişken, şu 2004 teki aziz yıldırıma bir bakalım mesela. çevresinde kimler var, ne yapar ne eder? mesela bu maçtan 1 ay sonra fatih altaylı aynen şöyle diyor; ali sami yen stadı'nın ‘‘şeref’’ tribününde bir grup ‘‘serseri’’ tarafından öldürülmek istendim, o gün bana saldıran mafya mensuplarının stada fenerbahçe kulübü başkanı ile birlikte girdiklerini belgeledik. ‘sporda mafya var’’mış. var elbet. türkiye'nin en büyük kulüplerinden birinin başkanının çevresinde mafya dolu. korumalığını bir mafya babasının adamlarının yaptığı söyleniyor. bunu benden başka kimse bilmiyor mu? biliyor ama susuyorlar. transfer dönemlerinde oyuncular tehdit ediliyor. bir mafya babasının menajerlik şirketi kurup transfer organize ettiğini herkes bilmiyor mu? röportajın tamamı şurda.
    fatih altaylı resmen aziz yıldırım'a mafya ile ilişkisi var demiş. bir de menajerlik şirketinden bahsedilmiş, 3 temmuzda kim olduğu ortaya çıktı sanırım*. daha burda bitmedi. volkan demirel hani gazeteciye seni evinden aldırırım demişti ya bakın o lafı kimden öğrenmiş?

    başkanın çevresini tanıdık mı biraz? klüp başkanının çevresi mafya üyeleriyle dolu, hatta bu menajer olan şahıs o dönem şükrü saracoğlu stadının reklam panolarının hakkını almakla falan uğraşıyor. şimdi beşiktaş'ın sadece saha içinde değil saha dışında da kiminle maç yaptığını görüyoruz. ve tabiki içerdeki hainleri. inönüye gittim bana küfür ettiler diyen eski 10 numarayı. sen kötü futbolcu olduğun için etmediler o küfürleri be adam neyse sen yorumculuk yapmaya devam et. şimdi ergenekon operasyonunda gizli tanık olan poyraz'ı okuyalım. ne kadar güvenilir olduğu ayrı bir mevzudur ama mafyanın içinde olmadığım için bu arkadaşın sedat peker'e yakınlık derecesini bilmiyorum lakin mahkemede şöyle şeyler söylemiş;

    --- itiraf ---

    "peker beşiktaşlı oyuncuları aradı"
    gizli tanık poyraz, şike yapılarak maç kazanıldığına ilişkin de iddialarda bulundu. gizli tanık poyraz, "sergen, tümer, ibrahim beykoz'a geldi. beykoz'da bunlara maçı kaybedin talimatı veriliyor. ama bu fenerbahçe - beşiktaş maçı değil. fenerbahçe başkasıyla oynuyor, beşiktaş da sanırım samsunspor ile oynuyordu. maçın samsunsporun kazanacağını söyleyerek girdiğim iddia da 2 takım elbise kazandım. aziz yıldırım bu maç öncesi sedat peker'i arıyor. peker de beşiktaşlı futbolcular tümer, sergen ve ibrahim'i arayarak , "`çocuklar bu maçta dikkatli olun ayağınız kırılabilir`" uyarısında bulundu. maç sırasında tümer yedek kulübesinden bağırarak hakemin yüzüne tükürdü. hiç oynamadan kırmızı kart gördü. sezon sonunda da fenerbahçe'ye transfer oldu. `bu şekilde beşiktaş'ın elinden şampiyonluğu aldılar`. sedat peker, aziz yıldırım'dan yine para isteyince, yıldırım peker'in baskısından kalp sektesi geçirdi" diye konuştu.

    haber linki
    --- itiraf ---

    öncelikle bir şeyi düzeltelim. bu gizli tanık arkadaş son bölümü unutmuş ya da uydurmuş. çünkü tümer ne fenerbahçe maçında ne de bahsi geçen samsunspor maçında oyundan atılmadı. büyük ihtimalle yine 2003-2004 sezonu ankarada oynanan ankaragücü maçındaki atılmasından bahsediyor. yani orda bir tutarsızlık var. dikkat edilmesi gereken noktalar ise aziz yıldırımın sedat pekeri arayıp maçı bağlamasını istemesi ve sedat peker'in bu maçla ilgili "çocuklar bu maçta dikkatli olun ayağınız kırılabilir" demesi. şimdi tekrar izleyin bakalım pozisyonları kırmızı kart mı değil mi? bu arada "reis" in kimin kümede kalıp, kimin düşeceğini belirlediği "kelebek operasyonu" tapelerini şuradan okuyabilirsiniz.

    daha bitmedi..

    19 mart 2004 diyarbakırspor-beşiktaş maçıyla ilgili olgun peker'in hakem ayarlaması ;

    18 mart 2004te olgun peker, bir kişiyle konuşmasında, "istediğimiz hakemi tayin ettiremedik. o köyün müftüsü diyarbakırda müftü olacak" (hakem kuddusi müftüoğlunu kastediyor) diye konuşuyor. diyarbakır - beşiktaş maçını müftüoğlu yönetti. diyarbakır maçı 3 - 1 kazanınca bazı gazeteler "kartalı hakem yaktı" diye başlık attı.

    diğer maçlarda ne olmuş diyeler tık.

    sadede gelirsek;
    mafyanın, sermayenin, yayıncıların, çıkarcıların bu kadar bokunu çıkardıkları bir sezonla ilgili yorum yapıp, beşiktaş taraftarını ağlamakla suçlayanlar, üstüne üstlük "beşiktaş şampiyon olduğunda ligi oynanmamış" kabul edip aklınca "kaale almıyoruz" havası takınanlar ne hikmetse üzerinden 9 sene geçmiş kendileriyle hiç alakası olmayan maçın başlığının altına destan yazıyorlar. üstelik utanmadan, yüzleri kızarmadan malatya maçından bahsedebiliyorlar. en azından biz beşiktaş taraftarı olarak hiçbir zaman bu adamları kabul etmedik, sizin gibi gurur kaynağı yapmadık kardeşim. nerede pislik varsa karşısında durduk. 2 etik raporundan da temiz çıktığımız halde, alın kupamız sizde kalsın diyebildik. sinan engin'e stadı dar ettik, pisliğe bulaşanların adını tribünden silebildik. darısı tecavüzcülerine aşık olanların başına.
  • beş kırmızı kartın dördü doğrudur; ancak ilk kırmızı karttan önce samspunsporluların net 2 direkt kırmızı kartı es geçilmiş (yanlış hatırlamıyorsam sadece birinde sarı kart verildi), hakem cem papila tüm takdir haklarını samsunspor'dan yana kullanmış, yan hakem (bak kaç sene olmuş hala adını hatırlıyorum) ise ayan beyan taç atışlarını dahi samsunspor lehine karar verecek kadar izanını kaybetmiştir. (temas bile olmayan ahmet yıldırım'ın pozisyonuna kırmızı kart verilmesi için it gibi bayrak sallayan da kendisidir)

    o maça kadar devre arası boyunca "ligin tadı kalmadı, birşeyler beşiktaşı durdurmazsa tatsız tuzsuz bir lig bizi bekliyor" şeklinde açık açık tartışmalar yapılmıştır.

    samsunspor'un golüne kadar tek kale oynanan maç, pancu'ya bariz yapılan bir faul sonrası samsunspor'un golü gelmiştir. bu golden sonra ismini şimdi hatırlamadığım bir futbolcu, beşiktaş tribününe doğru taşaklarını tutarak bir hareket yapmıştır..

    zago, saçma sapan ilk sarısının üstüne ikinci sarıdan ilk kırmızı kartı görmüştür. (ilk sarı saçma da olsa sarı doğrudur, ancak o sırada oyun samsunspor tarafından tekme tokat bir hale gelmiştir) ardından ibrahim -haklı- bir kırmızı ile atılmıştır.

    olayların tam koptuğu nokta ise ahmet yıldırım a gösterilen 3. kırmızı karttır, zira değil kırmızı faul ile bile alakası yoktur..

    sonra zaten film kopmuştur, maçın geri kalanı kayışı koparmış beşiktaşlı futbolcular ile işk yarıdaki kudurmuş köpek hallerinden eser kalmayan ve top çeviren samsunsporlu futbolcular arasında tekmeden kaçma oyununa dönmüştür.

    hani başka maçla karşılaştırırken ona göre şeedin.
  • çoluk çocugun yorum yapması net yasaklanmalı bu maç hakkında.

    -o seneki operasyonun başlangıcı bu maç değildir.

    -operasyon devre arası başladı.

    -ilk ayak medya idi. devre arasında medya sürekli beşiktaşa operasyon yapılacak, önü kesilecek, beşiktaş bu sene şampiyon yapılmayacak algısı pompalandı. tüm medyada hem de.

    -ikinci ve esas ayak türk futbol tarihinin en aleni ayrımcılığının uygulandığı fenerbahçe-rize maçıdır. o sene zannedersem tff yöneticisi şekip denen adam. şahsın kim olduğu malum. hepiniz biliyorsunuz kimden bahsettiğimi.

    89. dakika çıkmayan bi kırmızı karttan dolayı fenerbahçenin puan kaybetmesi kesin olan bi maçı 90 dakika olarak sıfırdan oynattırma kararı aldırmıştır.

    daha skandalı ise tekrar maçında nobre başta olmak üzere tüm yeni transferler oynatılmıştır.

    hatırlarsanız daha geçen sene beşiktaşın yeni stoperleri marcelo ve alexis tekrarlanan maçımızda oynatılmamıştı. izin verilmedi. neden? fenerbahçenin yolu tıkanmasın beşiktaş kaybetsin diye. ama sonucunda noldu 2 tekrar maçını da eze eze aldık.

    ama o sene fenere bu izin verilmişti. kim tarafından?? şekip.

    3. ve son ayak da samsunspor maçıydı.

    evet biz de camia olarak kırılgan davrandık o sene. aldandık. her şeyere rağmen o takım tüm şikecileri de üstüste koyup şampiyn olabilirdi. olmadı.

    bundan sonra olacak ama.
  • ortalamanın bir parça üstünde futbol takip eden herkesin hatırlamakta olduğu maç.

    halbuki beşiktaş şampiyonluğu değil, sadece 3 puan ve birkaç maçlığına 5 oyuncusunu kaybetmişti. kırmızı kartların ahmet yıldırım'ınki haricinde olanların tamamı doğrudur. samsunsporluların yaptıklarını uzun uzun anlatmayacağım, deli ibo'nun atılmadan önce verilmeyen faulden de bahsetmeyeceğim.

    biz sonrasında öyle maçlar yaşadık ki... bu maçtan birkaç maç sonrasında (sanırım) bülent uzun'un yönettiği bir ankaragücü maçı, hele hele ki deplasmanda 3-1 kaybettiğimiz diyarbakırspor maçı... çok net iddiamdır, deplasmanda kaybettiğimiz diyarbakırspor maç şampiyonluk almış 3 istanbul takımının oynadığı binlerce maç arasında aleyhte en çok hakem hatası yapılan maçtır. izlerken çıldırmıştım, sakinleşemiyordum. ofsayttan yenilen gol-goller, verilmeyen çok çok net 2 penaltı. yazarken bile içim daralıyor.

    17 hafta'da +8'ken, son hafta -14'e düşmek; 17 haftada 22 puan fark yemek neresinden bakarsanız bakın rasyonel gelmiyor kulağa.

    hata bizde, o ankaragücü, diyarbakırspor, hatta ligin sonuna doğru gençlerbirliği maçında yaşananları çarşaf çarşaf yazmıyorum buraya; liseliler de gelip atıp tutuyor sonra "eee n'olmuş 5 kırmızıdan 1'i haksızsa" diye.
  • bu maçta ipleri kopartan olaylardan biri de giunti'ye kasti olarak yapılan çok sert bir faulden sonra hakem kıyafeti giymiş canlının gelip giunti'ye sarı kart vermesidir. ama tabii ki bu pozisyon özet görüntülerde yer almaz.

    o maçı tribünden izleyen biri olarak, lig tv'de malum nitelikli kişilerin hazırladığı özetlere bakıp da "e ama beşiktaş haketmiş" diyenlere özel hisler besliyorum.

    bu vesileyle şunu da söyleleyim: yayıncı kuruluş, maç görüntülerinde öyle detayları gizleyip öyle detayları öne çıkarıyor ki, olayları 180 derece tersine çevirip verebiliyor. statta maç izleyip sonra tv'de spor programlarına bakanlar bu durumu farketmiştir mutlaka.
hesabın var mı? giriş yap