• nurettin sözen sonrası dönemde istanbul açısından şöyle ilginç sonuçlanmıştır:
    anap 23.34 (ilhan kesici)
    bbp 0.66
    chp 2.27 (ertuğrul günay)
    dp 0.13
    dsp 14.41 (zekeriya temizel)
    dyp 13.52 (bedrettin dalan)
    ip 0.19
    mhp 2.59
    mp 0.14
    rp 25.30 (recep tayyip erdoğan)
    sbp 0.25
    shp 16.97 (zülfü livaneli)
    ydp 0.23

    merkez solun toplam oyu yaklaşık %33-34
    merkez sağın toplam oyu yaklaşık %36-37
    milli görüşün oyu ise %25-26

    ancak merkez sol ve sağdaki bölünme bugünün başbakanı recep tayyip erdoğan'ın belediye başkanı olmasını sağladı.

    aynı seçimlerde ankara'ya bakalım:
    anap 19.24 (rüştü yüce)
    bbp 1.64
    chp 3.06 (ali dinçer)
    dp 0.14
    dsp 8.95
    dyp 11.85 (saffet arıkan bedük)
    ip 0.25
    mhp 10.90
    mp 0.37
    rp 21.47 (melih gökçek)
    sbp 0.37
    shp 21.38 (korel göymen)
    ydp 0.28
    bagimsiz 0.10

    merkez solun oy oranı yaklaşık %33-34
    merkez sağın oy oranı yaklaşık % 31-32
    milli görüş oy oranı yaklaşık %21-22

    merkez sağda ve solda bölünme 6000 oy farkla melih gökçek'in başkan olmasını sağladı.

    1994 seçimleri bir kırılma noktasıdır türk siyasi hayatında merkez sağ ve sol birbiriyle kavga ederken, çöplerden binlerce oy çıkarken bu olaylar milli görüş çizgisine yaradı ve onların devamını bugün iktidara taşıdı.
  • türkiye cumhuriyeti siyasi tarihinin kırılma noktası olan yerel seçimler.

    katılım oranının % 90'ın üzerine çıkarak rekor kırdığı ve siyasal islamcı bir partinin ilk kez bu denli yüksek oy aldığı bu seçim, siyasi hayatımıza (bkz: recep tayyip erdoğan) (bkz: melih gökçek) gibi siyasi şahsiyetleri kazandırmıştı. daha önce anap ve dyp içinde yer alan muhafazakar kesim ve bir kısım islami cemaatler bu seçimle birlikte refah partisi ve ardıllarına yönelmeye başlamışlardır.

    1989 yerel seçimlerinde shp ile istanbul, ankara ve izmiri anap'ın elinden alan sol 1994 yerel seçimlerinde; deniz baykalın o dönem yeni kurup başına geçtiği chp ve ecevit'in dsp'sinin de oyları bölmesiyle bu üç belediyeyi de kaybetmişti.
    sol oyların üçe bölünmesinin yanısıra o dönem halk arasındaki '1991 seçimlerinde sol pkk ile ortak hareket etti ve pkk'yı meclise soktu' algısı nedeniyle de merkez sol'un bir önceki yerel seçimde (bkz: 26 mart 1989 yerel seçimleri) %37 olan oy oranı (türkiye geneli il genel meclisi oy oranı) dibe vurmuş ve % 26 seviyelerine inmişti.

    siyasi düşünce olarak dyp ve anap'ın; keza shp, chp ve dsp'nin aralarında en ufak bir fikir ayrılığı söz konusu olmasa da bu partilerin başındaki liderlerin şahsi hırsları ve egoları sebebiyle siyasal islamcılar bu seçimde aradan sıyrılmış, istanbul ve ankara belediyelerini kazanıp bu iki şehrin muazzam rantından yararlanarak daha sonra tek başına iktidar olmasını sağlayacak gerekli maddi altyapıyı sağlamıştır.

    ilk açılan sandıklarda istanbulda (bkz: ilhan kesici) ankara'da (bkz: korel göymen) izmir'de (bkz: yüksel çakmur) önde giderken, gecenin ilerleyen saatlerinde gecekondu ve varoş diye tabir edilen bölgelerden gelen blok oylarla sol, istanbul ve ankara'yı (bkz: refah partisi) 'ne izmir'i ise (bkz: doğru yol partisi) 'ne kaptırmıştı.

    fakir fukara garip gureba diye nitelendirilen mahallelerin kahır ekseriyet refah partisini desteklediği bu seçimlerden aklımda kalan en net görüntü şudur; televiyonda spiker istanbul'un çeşitli mahallelerinde seçim sonuçları ile ilgili röportajlar yapıyor. kadıköy, beşiktaş, bakırköy gibi semtlerde insanların yüzleri düşmüş, mırıl mırıl konuşuyorlar. 'eğitim şart', 'yemin ettirip, altın dağıttılar', 'bulgura, patatese oyunu satanlar' gibi klişeleri ilk kez duyuyorum. adını şu an anımsamadığım; çamura çöpe batmış, arka planda çarşaflıların yürüdüğü bir mahallede zafer kutlaması yapan bir güruh el çırpıp oynuyorlar. davulcuyla zurnacının arasında yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle hoplayarak göbek atmakta olan üstü başı dökük, ak sakallı bir ihtiyarı durdurup fikrini sordular. nefes nefese kalmış ihtiyar önce bir soluklandı sonra dişsiz ağzını açıp gevrek gevrek güldü; 'artık geldik, allahın izniyle islambol bizim artık kıyamete dek!'. ihtiyarı ciddiye almadığından olacak spikerde gülerek sordu; 'eh peki sen ne istiyorsun hacı amca?' ihtiyar kameraya döndü, takkesini düzeltti. iki avucunu de havaya kaldırıp kafasıyla arkasını işaret ederek bağırdı; 'aha buraya asfalt dökecek tayyip başkan...artık biz de zenginler gibi salçalı tavuk yiyeceğiz, her gün salçalı tavuk yiyeceğiz!'
    aksakalın hayal edebildiği en uçuk istek buydu işte; asfalt ve 'zenginlerin her gün yediği' salçalı tavuk.

    şimdi; ne zaman hayatında hiç aç kalmamış 'bir çuval patatese oyunu satan cahil halkı betonla asfaltla kandırıyorlar' lakırdısı eden bir arkadaşımı duysam o neşeli ihtiyarın şehvetle açılmış dişsiz ağzı aklıma gelir, gülümserim.
  • zamanın refah partisinin tam bir zaferle çıktığı seçimdir. istanbul'da rte, ankara'da melih gökçek belediye başkanı seçilmişlerdi.

    o zaman yanılmıyorsam -ki pek yanılmam- star'da mehmet barlas yorum yapıyordu. ben hastanede biricik annemin başında bekliyordum. sabah olmuştu. mehmet barlas bütün gece varoş oyları her şeyi deiştirir diyerek refah'ın gerileyeceğini umdu durdu. sabahın ilk aşıkları ile hezimeti kabul etti ve mealen şu cümleyi kurdu:

    - evet sayın izleyiciler, sabah olmak üzere. istanbul ve ankara'ya refahlı iki başkan seçilmiş gözüküyor. bakalım nasıl bir sabah olacak

    bir de bakıyorum şimdinin mehmet barlas'ına da....
  • geleceğe dönüş 2* filmini izleyenler bilirler. zamanda bir kırılma olur ve olaylar tamamen yön değiştirir. işte bu seçimler de türkiye'nin siyasi hayatında bir kırılma anıdır. ama türkiye'nin talihsizliği maalesef hala zaman makinasının icat edilememesidir.
  • uzanların star tv si her akşam nurettin sözen'in eşiyle dans ettiği bir görüntüsünü "son tangoya xx gün kaldı" diye görüntüleri döndürüp duruyordu ki sanıyorum aydın doğan'ın oynadığı görüntülerden sonra en çok star tv de dönen kaset buydu. uzanların neden vakit gazetesi tarzı böyle işlere girdiğini , neden nurettin sözen'e bu kadar cephe aldıklarını hiç anlayamadım. su kesintileri sebebiyle olduğunu sanmıyorum. sonuçta o görüntülerin bir etkisi var mıdır bilmem ama shp seçimleri kaybetti. türkiye rte ile tanıştı. 10 yıl geçmeden uzan ailesinin bütün büyük şirketleri rte hükümeti döneminde devletin eline geçti. (buraya keser sap döner temalı bir bakınız gelecek ama şu an aklıma gelmedi)
  • türkiye'de dönüm noktası olan seçimdi. merkez solcular, sosyal demokratlar, ortanın solcuları her zamanki gibi birlik içinde hareket edemedikleri için; türkiye recep tayyip erdoğan ve melih gökçek ile tanıştı. bugünkü türkiye'nin oluşmasında bu seçim çok etkili olmuştur.
    buradan şunu çıkarıyoruz, sağ-muhafazakarlar, güçlü de olsalar zayıf da olsalar birlik içinde hareket edip başarıya ulaşıyorlar. sosyal demokratlar ise güçlü de olsalar zayıf da olsalar egoları ve hizipçilikleri yüzünden bölünüp tek başlarına hareket edip başarısız oluyorlar.
  • günümüz türkiye'sini şekillendiren belkide en önemli tarih. sağın ve solun anlı şanlı isimlerinin arasından sıyrılarak, alabildiğine entry içeren başlıklar'da yer alan tek insan olmayı başaracak kadar popülerleşen kişiyi yaratan, bir nevi başımıza saran seçimler.
  • ülkemizin şu anki haline gelmesine yol açan kırılma anı. içinde bulunduğumuz durum hakkında,

    (bkz: türkiye /@deliogul)

    seçimlere dönersek,

    istanbul'da %34'ün üzerinde oy alan sol, seçime (merkez sol, sosyal demokrat, ortanın solu gibi o zamanlar insanlar için farklılık ifade eden ama günümüzde siyasi lügattan silinmiş) üç farklı akımı temsil eden üç partiyle girdiği için, oyların yaklaşık %25'ini alan recep tayyip erdoğan'a mağlup oluyordu. aynı şekilde, merkez sağ da iki partiyle temsil edildiği için %37'yi aşan bir oy boşa gidiyor; bizim cenahtan insanların şaşkın bakışları arasında siyasal islam başa geliyordu.

    o zaman çocuk olmama rağmen bu duruma hiç anlam verememiştim. olağanüstü bir durumdu -ki büyüdüm, siyaset bilimi okudum hatta, ama hala aynı derecede olağanüstü geliyor. aynı hatayı solun 1999 yerel seçiminde de yapıp yine -hem de bu sefer postmodern darbe yemiş- siyasal islama yenilmesi ise millet olarak ne kadar bağnaz ve vizyonsuz (hatta bir noktada realpolitik yoksunu) insanlar olduğumuzun tescil belgesi gibiydi. o dönem istanbul'da çoğunluğu hala elinde tutan sol açısından da, siyasal islama oy verecek derecede kendini kaybet(tiril)miş seçmenler açısından da...

    ---

    dünyanın merkezi olmak için yaratılmış şehrimiz, zaten çok uzun zamandır idari zafiyet içerisindeydi. yani yirmi yıl önce istanbul'un bir masal ülkesi olduğu gibi garip bir kanım yok. fakat şu da bir gerçek ki, 1204'te haçlılar tarafından yağmalanıp fethedilmesinden günümüze kadar kendisine -1453'te osmanlı'nın eline düşüp üç gün yağmalanması da dahil- bu kadar kötü davranılmamıştır. san marco bazilikasındaki bronz atlar bile istanbul'dan çalıntıdır. ele geçirdikleri servetten gözleri kararan haçlılar, büyük iskender'in heykeltraşı lysippos'un bronz herkül heykelini bile eritip harcamıştır. şehrin bir imparatorluk başkentine yakışan kütüphaneleri de yakılıp yıkılmıştır. yaptığım ithamın ciddiliğini oradan anlayın.

    günümüzde beton ve asfalt, surlardan dökülen kızgın yağların yerini almış. taşeronlar vasıtasıyla kölelik sistemi hayatımızın kanıksanmış, haber değeri taşımayan bir gerçeği olmuş. vasat ve vasıfsız olmak, halk adamı olmak gibi görülmüş. nüfus, şehrin kaldırabileceği sınırı çoktan geçmiş. yeşil tükenmiş, hava kirlenmiş, iklimi bozulmuş, denizine girilemez olmuş. fakat onlar doymamış. yirmi senedir doymak bir yana, daha da aç gözlerle bakıyorlar eski halinin bir karikatürü haline getirdikleri bu kutsal şehre.

    (bkz: istanbul /@deliogul)
  • kişisel egolarını düşünen şahsiyetler yüzünden ülke geleceğinin berbat edildiği bir seçim olmuştur.
    örnek vereyim;
    kırşehir’in kaman ilçesi o dönem shp nin kalesi iken shp chp dsp ayrışması yüzünden anap almıştır.

    kırşehir belediye başkanlı da aynı şekilde 300 oy farkla mhp ye geçerken aynı seçimde dsp 3500 chp 2800 kadar oy almış,
    son dakikaya kadar önde giden shp 9400 de kalıp mhp 9700 oyla belediyeyi almıştır.

    shp chp dsp adaylarının birbirinden hiç farkı yoktur.

    mhp’li başkan seçilince ilk icraatı;
    şehirdeki bir parkın ağaçlarını kestirmek olmuştur.
    sebep? gülmeyin; gençler bu ağaçlar altında buluşup ahlaksız şeyler yapıyorlar!
    bu da böyle bir anımızdır.

    edit: çok önemli bir bilgiyi eklemeyi unuttum.
    mhp’li belediye başkanı metin çobanoğlu daha sonra partiye genel başkan yardımcısı olmuş, sonra da çıkan bir sex kasedi skandalı ile siyaseti bırakmak zorunda kalmıştır.
    yaaaa. neler dönmüş serhat değil mi!
  • dakikası dakikasına çok net hatırladığım seçimlerdir. seçimi o zamanlar, normalde trt'de sabah haberlerini sunan can okanar ve cüneyt canver sunuyordu. akşam 10:00 gibi anapilhan kesici'nin %25 gibi bir oy ile birinci, shpli zülfü livaneli'nin %22 gibi oy ile önde olduğu belirtiliyor, refah partisinin adayı recep tayyip erdoğan'ın ise %17-18 gibi bir oy aldığı belirtiliyordu. ancak sandıkların sadece %1,5-2'si açılmıştı.

    işte akşam 10:30 11:00 gibi trt recep tayyip erdoğan'a bağlandı. erdoğan'a oylarının, %17-18'lerde olduğunu söylenerek durum hakkında yorumu istendi. erdoğan, o an şunu söyledi "bu gördüğünüz manzara istanbul'un köşklerinin, villalarının görüntüsüdür, göreceksiniz gecekondulardan oylar gelmeye başlayınca durum bize dönecektir" demişti.

    açıkçası onun ardından gelen yorumcuların havası, tayyip erdoğan'ın bu söyleminin, daha çok seçmenlerine moral vermek amaçlı bir konuşma olduğunu doğrultusundaydı. sonuçlardan emin olmamakla beraber ben de o düşüncedeydim. ama tayyip erdoğan'ın haklı olduğunu, gece 02:00 gibi görmeye başlamıştım. o saate kadar, sürekli geride olan erdoğan, oyunu artırmaya başlamış, önce zülfü livaneli'yi gece 05:00 gibi kesici'yi yakalamıştı. sabah 7:30 gibi sürekli artan bir farkla öne geçmiş ve seçimi kazanmıştı.

    ankara'da ise sayımlar üç gün sürmüş ve ancak salı günü melih gökçek'in shpli korel göymen'i geçtiği görülmüştü.

    bu seçimden aldığım ders 2009'da ilk sonuçlar açıklanınca, oylar başbaşayken kadir topbaş'ın, kemal kılıçdaroğlu'na, karşı kazanacağını anlamam oldu. çünkü hala, istanbul'dan ilk gelen oylar hala daha önce zengin semtlerden ulaştığından, muhafazakar ve sağ partilerin oyları sandıklar açıldıkça artar.
hesabın var mı? giriş yap