• new york’ta bir kafede oturuyordum. birden, 3 hürel'in eski şarkılarından biri çalmaya başladı. new york’ta kim gider müzik kutusuna 3 hürel koyar, kim gider 3 hürel şarkısı ister diye düşünüp şaşırdım. hemen müzik kutusuna baktım, 3 hürel yoktu. orada bir çalışanın yanına gittim. "şimdi radyo mu çalıyor?" diye sordum. "hayır, kendi playlist’imi çalıyorum" dedi. bunun üzerine daha da şaşırarak sordum:

    - bu şarkı hangi grubun biliyor musun?
    - evet... "three hurels"
    - peki bu "three hurels" hangi ülkenin grubu biliyor musun?
    - sanırım türkiye.
    - bu şarkılarını türkiye’de bile senin yaşındaki insanlar bilmez. sen nereden biliyorsun?
    - müzik severim ben, bir yerlerden elime geçti, çok beğendim, bütün şarkılarını indirdim.

    daha sonra, 3 hürel’in yeni albümlerinden birini koydu. new york’ta “birkaç mektupla bir sararmış resme / bakıp da seni anmaya değmez” sözleri eşliğinde biramı yudumladım...
  • bir sevmek bin defa ölmek demekmiş gibi 1000 abartmiim 100 defa dinlenilirliğe sahip olan şarkıyı yapmış olan grup
  • plak kabının arkasında şunlar yazmakta:
    (1973 yılında çıkan ilk albüm)

    onur hürel:
    1 ocak 1948 trabzon doğumludur. halen d. güzel sanatlar akademisi heykel bölümünde öğrencidir. bekârdır. bas gitar çalar. müziğe akordeon çalarak başlayan onur hürel, sinirli bir mizaca sahiptir. yağmurda yürümekten, denizden ve sinemadan hoşlanır.

    haldun hürel:
    8 mayıs 1949 trabzon doğumludur. d. güzel sanatlar akademisi seramik bölümünde öğrencidir. bekârdır. vurgulu sazları çlan haldun hürel'in en büyük tutkus sinemadır. şimdiye kadar 2 fotoroman, 2 de sinema için olmak üzere 4 senaryo yazmıştır.

    feridun hürel:
    30 nisan 1951 trabzon doğumlu ve d. güzel sanatlar akademisi grafik bölümünde öğrencidir. bekârdır. topluluğun şarkıcısı ve saz-gitaristidir. aynı zamanda şarkıların söz ve müziğini de yazan feridun hürel'in en büyük hobisi fotoğrafçılıktır.
  • "coğrafya kitabı alacak paramız yoktu ama evde piyano vardı"
  • zamanında yaptıkları muziğe oldum olası saygı duyduğum, plaklarını toplamayı arzu ettiğim topluluk.
  • şarkılarından en azından bir tanesini bile ben yapmış olsaydım daha da müzik yapmazdım. tüm şarkılarında abilerin müziklerini gerçekten severek ve büyük bir saygıyla yaptıkları o kadar aşikar ki, bu erdemlerden anlamayan türk müzik dinleyicisinden görmediği saygıyı daha çok ecnebilerden görüyorlar.
  • müziğe 20 yıl ara verdikten sonra, 1996 yılında çıkardıkları "efsane yeniden" isimli albümleriyle gündeme geldikleri dönemde, bir televizyon programı için çekilen röportaj sırasında, kendilerine sorulan ve neredeyse sorulabilecek en klişe soru olan, "sizce sanat sanat için midir, toplum için midir?" sorusuna, solistleri feridun hürel tarafından "sanat, bir şey için yapılmaz; yapılıyorsa, sanat değildir." gibi gayet felsefi bir yanıt verilen müzik grubu.

    (bkz: sanat felsefesi)
  • türk müziğine güzel eserler ve yorumlar bırakmış kendilerine has tarzlarıyla kendilerini sevdirmiş gruptur.
    kıymeti bilinmeyenler kervanına katılmışlar. oysa eserleri ve yaptıkları müzik biraz içtenlikle dinlenince daha da dinleyesi gelir insanın. hele ki sevenler ağlarmış şarkısını onlardan dinleyince ve şarkının sonunda yaptıkları doğaçlamayı görünce aslında kaliteli bir grup oldukları ve kıymetlerinin bilinmediği gün gibi su yüzüne çıkar.
  • sanat yasamlari boyunca sadece diskotür müzik sirketi hesabina plak ve lp dolduran vefali topluluk. ilk lpleri olan 3 hürel arsivi ile türkiye nin ilk altin longplay ödülünü almislardir. kendi hesaplarina calismanin yaninda ünlü solistlere piyasada isim yapmak adina eslik etmislerdir. orkestrasyonlar tipik 3 hürel ezgileri tasir.

    alpay ve 3 hürel - ask böyledir / gönüllerde bahar '72
    ersen ve 3 hürel - dertli kaval / beni hor görme kardasim '72
    aziz azmet ve 3 hürel - onbesinde aldim sazi / haram '72
    meral atakök ve 3 hürel - masa üstünde testi / kapi önünde durdum '72
    halis yamanoglu ve 3 hürel - tombili / cicek dagi '74
    nesrin sipahi ve 3 hürel - bir mevsim daha gecti / keci vurdum cayira '74
  • gözlerimi kapatıyorum. nağmeler sürüklüyor beni hülyalardan hayallere. ne zaman ki son deminde döneceğim yolculuktan, bu adamlar woodstock 69 sahnesinde beliriyor, yıkıyorlar ortalığı. daha o zaman piyasada yoklar düşün ama tarzları o kadar yakışıyor ki çılgınlığa. benzer bir hissi barış manço'nun trip fairgroundunu dinlerken de hissediyorum. türk bayrağıyla birlikte 69'da şu şarkı sahnede 5 dakika dönse, yarım milyon insandan türeyen nesille şimdiki orta amerika'da bambaşka bir algı yaratıyorduk. bak bu kadar iddialıyım. sonra da yok efendim nostalji hastalığı, eskiye bağlılık, yeni gelenekten kopukluk... yok öyle bir kopukluk. neyi var da neyinden kopacağım yeninin. hâlâ 90' pop kuşağının ekmeğini yiyor şarkıcılar. benim bahsettiğim adamların çağdaşı queen, ötesi var mı? bak yine dertleşmeye doğru evrildi bu entry. hasılı; dinleyin efendim, dinlettirin. müziğin ruhunu, ritimlerin sizde bıraktığı ahengi keşfedin.
hesabın var mı? giriş yap