• 16 mayıs 2021 absürt normalleşme kararları editi: bundan 6 ay önce, "bakın şimdi virüs korkusundan bu saçmalıklara ses çıkarmıyorsunuz ancak ileride bunlar kalıcı hale gelir, otorite de bu yetkiyi istediği gibi suistimal eder" diyerek açtığım başlığı hortlatmak istedim, sadece aradan geçen 6 ayda gerçekten fikrini değiştiren oldu mu yoksa halk olarak uyumaya devam mı ediyoruz onu görmek için. umarım üç beş kişi dahi olsa bu saçmalıklar silsilesine uyanabilmiştir.

    tanım: tüm dünyada uygulanan saçma sapan yasakların ülkemiz tarafından kopyalanmasıyla vuku bulan olay.

    gelişmiş ülkelerin gelişmiş insanları bu yasaklara karşı çıkarak kalıcı olmalarını engelleyebileceklerdir belki ancak bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde bu özgürlüklerin kısıtlanmasına zamanında ses çıkarmamak demek temel hak ve özgürlüklere sonsuza kadar veda etmek demektir.

    geçmiş olsun.

    not: hafta içi milyonlarca işçinin otobüste 50 kişi üst üste giderek üretim-tüketim çarklarını döndürmesinin virüs açısından bağlayıcılığı olmadığını düşünerek hafta sonu sahilde iki yürüyüş yapmanın, insanların kış aylarında sokaklarda en az ve en mesafeli bulunduğu saatlerde dolaşmanın oldukça bulaştırıcı ve tehlikeli bir ortam olduğunu düşünen arkadaşlara gerçekten diyecek bir şey bulamıyorum. 7/24 anksiyete krizleriyle izlediğiniz ana haber bültenlerini bırakmaya ve bu kararların mantığını sorgulamaya davet ediyorum. ya da siktir edin cuma namazında göt göte pandemi duası okuyun be, yıldım cidden.

    "en azından siyahiler köle olduklarının farkındaydı, sizin haberiniz bile yok." diye bir laf vardı bu duruma cuk oturan. tüm dünyada yönetimler dolaylı yoldan arbeit macht frei diyerek çalışmadığınız saatlerde sizi eve hapsediyor. bilmem alman toplama kamplarından, gulaglardan hatırladınız mı? sabah sekiz akşam beş hayallerinle helalleş. sana evinde göt büyütürken elektriği, suyu, yemeği ve bilumum temel yaşam standartlarını sağlayan bilmem kaç milyon çalışan her gün toplu taşımalarda, fabrikalarda göt göte birlikteyken mantıklı bulduğunuz bu yasaklar, ileride sokağında bile yürümek istemeyeceğiniz bir distopya bırakacak hepimize.

    dünyanın önde gelen epidemiyolojistlerinden john ioannidis'in hakem değerlendirmesi yapılmış bir çalışmasını bırakıyorum son olarak.

    bu çalışma ise şunu diyor özet olarak: dünya çapında her kıtadan, 61 lokasyondan (lokasyonların bazıları bir ülkede birden fazla şehir, birden fazla eyalet/bölge veya ülkenin kendisi) toplanan verilere dayalı araştırmanın sonucu : 70 yaş altı için ölüm oranı medyan değeri 0.05% (onbinde beş)

    çalışmanın hakem değerlendirmesi var, referansları var, metodu var, yayını var.

    içerisinde ne yok biliyor musunuz? yasak karşıtı her söylem geliştirdiğimizde, görüşlerimizi itibarsızlaştırmak için ortaya fırlattığınız 5g, aşı karşıtlığı, dünya düzdürcülük, çip takacaklar gibi ucuz zırvalar yok. komplo teorilerinin yakınına uğramadan yasakların faydasını ve zararını tartışmaya açmak istedim sadece. gel gelelim futbol maçları ve acun programları başlıklarında birbirimize sövmeye devam etmek en iyisi gibi duruyor, zira mecranın talebi bu. küfür kavga kaos.

    her neyse, çalışmanın önce reddedilip daha sonra hakem değerlendirmesiyle birlikte who sitesinden yayımlanan haline ulaşmak için tıklayabilirsiniz

    ***

    edit: destekleyici mesajlar için teşekkür ederim, en azından hatırı sayılı bir kitlenin bu yasak çığırtkanlığına bir noktada karşı çıktığını görmek sevindirici. birkaç değerli ve aydınlatıcı giriyi bırakmak gerekirse:

    d614g mutasyonu ve neden korkmamalıyız
    vaka sayısı artarken ölüm sayıları neden artmıyor
    tık

    aşağıda linkini verdiğim ancak pseudo junkie mahlaslı yazar tarafından uyarıldığım için off-guardian.org sitesinin güvenilirliğini sorgulayan sitelerin linklerini bırakmak istedim. tıktık

    ayrıca başlık altında sıkça dem vurulan bir konuya değinmek isterim.

    “başkasının özgürlüğünün başladığı yerde senin özgürlüğün biter” bu sözü en son ilkokul sosyal bilgiler kitabında okuduğumu hatırlıyorum. kendi içinde bile kavramsal olarak abuk subuk bir söz olsa da değinmek lazım zira bu yasaklara karşı çıkmak ile hoyratça gezip tozma isteği arasında pozitif korelasyon gören ilginç bir kitle var.
    yasakların başlık altında büyük bir kitle tarafından eleştirilme sebebi zarar ilkesidir. bu ilke o bayıldığınız söz ile benzer nitelik taşır. kısaca der ki benim eylemim sana zarar vermiyorsa meşrudur. aksi takdirde değildir. peki bütün gün fabrikada çalışan ve yüzlerce insanla etkileşim içine girmek durumunda olan bir işçinin akşam evine döndüğünde saat 9’dan sonra sessiz sakin sokağında dolaşması neden meşru değildir?

    pandemide başkasına zarar verecek eylem hangisidir? toplu taşımaya binmek mi? sokağında tek başına luppo yiyerek volta atmak mı?
    işe gitmez ise işçi para kazanamaz, patron para kazanamaz. her ikisi de zararlı konumda. ama işe giderse işçi para kazanır, patron para kazanır ancak bu halde de riskli konuma sürüklediği diğer insanlar zarar görür.

    bu denklemin çıkış yolu nedir? destek. eğer işçiyi de işletmeyi de destekleyecek bir güç varsa zararsız atlatırsınız. aksi takdirde olacak senaryo: işçi para kazanmak için sağlığını riske atar, başkalarını buna ortak eder. işçi mali olarak korunmaya çalışırken sağlığından olur, başkaları sağlığından olur. patrona bir şey olmaz, mali açıdan da sağlık açısından da kayıpsız atlatır. yani mecburiyetten ötürü gün boyu yargı dağıtır gibi risk dağıtan işçi haftasonu açık alanda yürüyüş yapamaz zira çalışırken taşımadığı risk, gel gör ki özgür olabildiği zamanlarda en yüksek konumda seyretmektedir.

    kısacası evet haklısınız, başkası için tehlike oluşturacak durumda yapılan eylem meşru değildir. ancak otoriteye bu risk taşıyan eylemleri belirleme ve kafasına göre kısıtlama getirme gücü verirsek otorite bunu kendisi için en faydalı olacak şekilde kullanır. bu da tartışmasız ekonomik fayda ve iktidarının sürdürülebilirliğidir. emin olun sizin sağlığınız bu listede ilk ona dahi giremez. özetle, çalış kardeşim faydalısın ama işin bittiyse risklisin.
    başkalarının yaşama özgürlüğünü sadece kendi özgürlük anlarında kısıtlıyorsun, benim için faydalı olduğun zamanlarda değil.

    ek olarak:

    (bkz: 2 hafta tam kapanmacılar)
    (bkz: eğlence sektörünü gereksiz sanmak)
    (bkz: the great barrington declaration)

    üşenmeyip okursanız bilimsel kaynaklarla destekli bir giri
    alternatif bakış açıları sunan bir haber sitesi
    swiss policy research *
  • kalıcı olmasını temenni ettiğim yasaklar. çıkmayın abi dışarı bes on yıl. içki içmeyin alem yapmayın ailenizle vakit geçirin ve çalışın. yediklerini e içtikleri ize sayın
  • götünü gezdirmeden duramayan siki taşağına denk andavalların uydurduğu sözde özgürlük kısıtlaması.

    sizin yüzünüzden insanlar ölüyor be yavşaklar.
  • daha düne kadar terör yüzünden göt korkusu ile dışarı çıkamayanlar gelmiş ağlıyor.
    mermi mi ucuzdu hayatın mı o zaman niye isyan etmediniz?
    covid 19 belası bitsin diye bunlar.
  • gece hayatını, yılbaşını, bar kültürünü bitirdiler. ağız tadıyla karanlıkta sevişemiyoruz. üniversiteyi neden kazandık biz o zaman ya dedirten haklı tespit. dokuzdan sonra dışarı çıkamayan insanlar ertesi sabah ağzına kadar dolu otobüste, otuz kişilik minibüslerde işe gitmeyecek mi arkadaş
  • kıçınızı biraz evde tutun ki şu virüs belası bitsin. ara sıra sıkıntılara katlanılmak zorunda, mart ayından beri geldiğimiz yere geri döndük. evde de yapılacak aktiviteler var, hayat gezmekten ibaret değil
  • eskiden olsa uzun yazı döşerdim ama artık çok üşeniyorum ya.

    güdülmeden laftan anlamayan davarlar dünyanın her yerinde var olduğu için bazı özgürlüklerin geçici olarak kısıtlanması her ne kadar hoşumuza gitmese ve onaylamasak da elzemdir. kim ne yapsın senin götü boklu sosyal hayatında ne yaptığını yoksa değil mi :)

    maske takmazsın, mesafe korumazsın, temizliğe dikkat etmezsin "omo ozgorloklorom kosotlonmoson" diye ortalarda gezersiniz. bıktım düşük zekalı görmekten artık.

    tanım: saçma başlık.
  • koronavirüs ve temel haklar tartışmasını komple bir kenara bırakırsak, genelge, bildiri vs. gibi araçlarla herhangi bir hakkın kısıtlanması hukuk dışıdır.

    tarihe not düşmüş olalım.

    tanım: mart sürecinden beri olan her yasak gibi hukuksuz olan kısıtlama ve önlemlerdir.
  • valla korkunç bişiy ama mecbur katlanacağız. geriliyorum 4 yaş çocukla hayat eve sığmıyor ama neyapalım
hesabın var mı? giriş yap