2814 entry daha
  • hayat seçimlerden ibarettir

    (gerisi uzun ve şahsi)

    gençken hayatimda hafiften yakindigim ne varsa, kendi seçimlerim sonucu onları yaşadığımı farketmem, 30 sonrası yaşlarımda oldu.

    eskiden "başka hayatlarcılık" oynardım bazen. rutin, huzurlu, güvenli, öngörülebilir hayatlar yaşayan insanlar gibiymişimcilik.
    çok özenirdim bazen onlara.
    daha rutin, daha aksiyonsuz, sakin, öngörülebilir seyreden hayatlara...

    eskiden mesela hafiften üzerdi bu bazen beni. böyle bir hayatı olduramayisim. çok güçlü bi karı olarak, bu standardı yakalamaya gücümün yetemeyişi. (biseye gücümün yetmemesi olayına hiç aşina degilim)

    30'ların ortasına doğru farkettim ki; benim de rutinim bu. hayat içinde asimetrik bi formatta kalmak. bir yilin, diger yili kesinlikle tutmamasi...
    (belki de cocuklugumu cok sikintili ve asimetrik bir aile yapisi icinde yasadigim icin) rutinimin bu olduğunu farkettigimden beri, hüzün vermiyor bu bana.
    bunu yetemedigim bisey gibi algılamayı bıraktım. doğal bulmaya başladım.

    gene bazen özeniyorum duzenli ve standart ilerleyen hayatlara.
    ama ben o kişi değilim ki... olamam da zaten. fabrika ayarlarında yok heralde.

    aynı evde 30 yıl yaşamış biri hicbir zaman olmayacağım muhtemelen mesela.
    özeniyor muyum? çok. ama şu anki durum da benim secimim yine. kimse kafama silah dayamıyor tabii ki kalk ev taşı diye.
    ama işte bilmeden (aslında bilinçaltında muhtemelen bilerek) öyle secimler yapıyorsun ki, vardığın noktada fiyat/performans oranı çok yüksek olan fakat sadece 1 yıllığına kiralık olan bi evi tutmuş buluyorsun kendini.
    ya da super para kazandıracak bir proje icin maaile başka şehre göçüyorsun 8 aylığına. hiç düşünmeden.
    orada olmuyor, buraya, burada olmuyor, hop başka yere...
    bir olduramayış hikayesinden ziyade, olmasından imtina etme hali gibi sanki bu.
    (bilinçaltı: kizim manyak misin? olmuşunu hic yasamadin ki? yaşarsan ne bok yicen? bi kere o yolları bilmezsin etmezsin. ya yapamazsan? ya olmuşunda da sıkılırsan? bu sefer bi de kaçamazsan?)
    (bkz: kaçınmacı bağlanma)

    dün eşimin abisindeydik. 10 kusur senedir aynı evde yaşıyorlar. kiradalar bu arada
    uzun uzun baktım o eve. zaten yüzlerce kere girip çıktığım eve, o aileye öyle baktım bi de.
    madden manen müthiş bir savaş veriyorlar bazen, evet. çok zor. çok zor durumlarda kalıyorlar, ama pes etmiyorlar. bi şekilde oradalar, birlikteler ve mutlular. bu konuda azmetmiş gibiler.
    rutinleri var, bir düzenleri var.

    döndüm kendi evime. 1 yildan uzun sure once tasindigim halde, salonumun köşesinde hala rötuşlar icin duran boya kutularina baktim. baslayip yarim biraktigim tv dolabinin haline. düzen bekleyen ama bi türlü vakit ayrılamamış onca detaya...

    eskiden hevesim vardı. vakit de yaratırdım iki arada bi derede. hevesle sekle sokardım evlerimi. güzel de olurdu. hep orada artık yıllarca kalacakmışım gibi yerleşirdim.
    hiçbirinde kalamadım.
    geçmiş benden artık hasili. ne heves var, ne de yaratabildigim vakitler. herhangi bir beklentim de yok bu evde yillaca kalmak icin. biliyorum artık, olmayacak öyle bisey. "öyle gerekti" diyerek burdan da çıkıp gidicem bi gün. sonra gittigim yerden de gidicem.
    duramıyorum. bi yerde kalamıyorum. köklenemiyorum.

    (fabrika ayarlari: çocukluğumda hep kiralık evlerde oturduk ve en uzun süre yaşadığımız evde 4 yıl kaldik)

    mutsuz değilim bundan. hüzünlü de değilim. alelade bir gerçek bu. düz, kahverengi saçlarim gibi... değiştiremeyeceğim bir gercek...
    sadece eski umutlarıma, beklentilerime bakıp "ne naifmişim" diyorum bazen.
    30 öncesi değişir sanıyorsun bazı şeyler.
    bazı şeyler hiç değişmiyor ama...

    alakalı bakiniz;
    kendini olduğun gibi kabullenmek
  • büyük konuşmak niyetinde değilim. ne var ki artık şunu anladım; bakamayacağın çocuğu yapma.
  • bizim nesilin gercegi akparti turkiyesi dir.biyat etmeyenin tez kellesi ezilir.
  • hayatın boktan olduğunu
  • çıtayı 35 yaş üzerine çıkararak söylüyorum. sevgilin, kız arkadaşın yoksa, artık olması pek olası değil. bu yaştan sonra, hem sen karşı tarafa biraz şüpheyle bakarsın, hem karşı tarafta yüzüne bakmaya tenezzül etmez zaten. iş konusunda belli bir alanda uzmanlaşmadıysan, artık bu yaşlarda, yeni bir işe girmeyi ve her işte yaşanan o işin ve kıl tiplerin bol olduğu, o ortamın kahrını hem sen çekemezsin, hem zaten bir iş görüşmesine bile çağırılacağın şüphelidir artık. kendin bir iş açmaya kalksan, hiçbir zaman iyi olmayan ve her alanın parsellendiği, bu kötü piyasa koşullarında, batma riskini göze alamazsın. ailen yaşlanmıştır, eski enerjileri yoktur ve onlara destek olmazsan kendini çok rahatsız hissedersin. arada geçmişe döner, anılar canlanıverir, kötü anılar birbirini tetiklerken, hayat hep boktan galiba diye kendini sorgularken bulursun. paran olduğu zamanlar bile hayatın tadını çıkaramadın, gezemedin, hep mi kötü insanlar denk geldi, yoksa senmi o iyi insanlara kendini denk getiremedin, bak şimdi haline ne kadar yanlız kalmışsın ve ne kadar çaresiz. düşün dur bakalım.
  • ben bunları 23 yaşımda anladım. bu farkındalık da benim lanetim haline geldi.
3842 entry daha
hesabın var mı? giriş yap