• yanlışlıkla olabilecek bir eylem.

    mesela yardım için kitap ayırıp bunları verirsin diyen emekli komşumuzun karısının adamın komple kütüphanesini göndermesi, adamın teslimattan saatler önce gelip kitaplarını son anda kurtaması, üstelik kitapları ayırırken kitap aralarındaki kendi tapu ve yüklü sened, bonoları görüp tekrar şoka girmişliği vardır.

    ulan o yardım işi tuhaftı esasında apartmandan gelen giyecek kolilerinden afrodit marka parfüme batmış askılı ipek bluzlar, marka fantezi kombinezonlar, cep hizasında yırtık kot şortlar falan gelmişti ehah
  • aslında acı bir eylem. masa altına destek yapılsa bu kadar sorun olmazdı.
  • çok eskidiği için evde toz tutmasın diye titiz bir ev hanımı tarafından yapılmış olabilir.
  • kesinlikle yanlış bir hareket. görülen o ki bunları çöpe atanların attıkları şeyin değerinden haberi yoktur. dolayısıyla bunu cahillikle ve bilgisizlikle açıklayabiliriz. bir başka durum ise birkaç eziğin böyle olayların sadece ülkemizde yaşanacağını ifade etmesi. kurtulun içinizdeki eziklikten artık. başka ülkelerde tablolar çöplerden çıkıp milyon dolarlara satıldı. heykeller yine öyle.

    çöpe neden atılmış, yuhh cahil insanlar diye yaftalayanlar diğer taraftan bunları farkeden duyarlı bir insanın olduğunu unutmuş, görmezden gelmiş. bok atılacak ya, nasıl atarsam atayım mantığında davranıldığı sürece insanlar da ona göre hareket edecektir.
  • dünyada sadece türkiye'de olacağına inandığım olay.

    yok abi. bunun milli gelirle, geri kalmışlıkla, ileri gitmişlikle falan alakası yok. başka bir şey bu ne olduğunu çözemediğim.
  • ingiliz bir arkadaşım sürekli sahafları dolaşır, sokaktan geçen eskicilerin arabalarına göz atar, eski kitapçıları arşınlar onun bunun evinde kütüphanelere bakardı. topladığı kitap, video kaset ve nevii mediayı ingilterede
    bazen 400-500 pound'a sattığı oluyordu. elbette bunun için çok bilgili olmak gerek ama insanların neleri attıklarını bilseniz. hangi kitapların ilk basımları, imzalı kopyaları unutulup gidiyor. bazen evinizde ailenizden kalan bir kitap
    bile küçük bir servet değerinde olabilir. yani bunun için el yazması olması gerekmiyor. 2-3 bin poundluk parçalar çıkabilir. yani neymiş eski olunca pahallı olmuyor bu bir... içerik, basımtarihi, filan falan da önemli. hani el yazmaları
    için durum farklı çünkü onlar biraz antika grubuna giriyor. bir eşeğin önüne koysan elyazması diye ayırabilir, diye düşünüyorsun. fakat gel gör ki durum her zaman öyle olmuyor. bunun temel nedeni arap harfleriyle yazılmış el
    yazmalarının dini çalışmalara benzemesi ve çok fazla sahtesinin üretilmesi. diğer yandan ne oldu şimdi bu eserler bulundu. konya bölge yazma eserler kütüphanesi’ne teslim edildi. ne olacak. sokakta çürüyeceğine restorasyon
    sırası beklerken bir devlet deposunda çürüyecek. biz daha ne yazmaları raflarda çürütüyoruz. eleman yok, alet yok, ortam düzenleyiciler yok, ışıklandırma doğru değil, nem ayarlı değil, değil oğlu değil. sanıyor musunuz ki kurtarıldılar...
    çöpe atsan da atmasan da çürüyecek. içi çürümüş bu ülkenin iki kitap çürümüş çok mu? mal bunlar. kağıt, mürekkep. bakınız koskoca gazete haberi var. bu kitaplar ne kitabı belli değil. koskoca gazetenin yazı işleri müdürü ara evladım
    ne kitabıymış bu kitaplar dememiş muhabirine. içerik önemli değil. koskoca gazete öğrenenememiş bi telefon edip. asıl iş kağıtlarda değil. içerikte. 300 yıllık bilgiyi çöpe atmak. koskocaman bir gazete basıp, küçücük bir haberde hayata bakışını
    ifşaa etmek. eski kitaplar eski kitaplar, bok var eski kitaplarda. bırakınız çürüsün efendim. ne kitabıymış kaç milyonluk ülkede kimsenin sikinde değil. vay vay vay... ah ah ah... el yazması atılır mıymış. atarız biz kardeşim.
    bu memleketin bütün sülalesiyle haşır huşur olmuşuz onun yanında iki kitap çöpe gitmiş çok mu? kütüphaneye götürmüşler orada bile mal diye bakılmış kitaplara. bu değerli, bu değil... himmm ondan var bizde... sanki çocukken cikletten çıkan araba resimlerinden
    topluyor afedersin pzvnk.
  • buraya özgü bir durum değildir; çöpten çıkan değerli eser konusunun dünyada pek çok örneği ve hikâyesi mevcut. bu kadar değerli eserleri hele ki kitapları çöpe atmayı elbette hoş görmüyorum ve hatta en çok asabımı bozan şeylerden biri, fakat bu ne yazık ki olan bir şey...
    ancak bu hikâyede bir kahraman var, o gözden kaçıyor gibime geliyor. seyyar satıcı ve büyük ihtimalle kâğıt toplayıcısı olan mehmet çelik'in, hani bazılarının "benim oyumla onun oyu bir mi" dediği insanlardan birinin, kolaylıkla onca değerli kitabı çöpe atanlarla aynı kefeye konacak bir insanın, değerini sezip kitapları kütüphaneye teslim etmek gibi onurlu bir davranışta bulunması, kitapların çöpten çıkmasından çok daha mühim bir olaydır.
hesabın var mı? giriş yap