• memleketimin ileri faşizm uygulamaları her geçen gün hız kazanıyorken bunları görmezden gelip her seferinde tekrar tekrar şaşırmak elbette anlamsız. belki de buraya geleceğini kimse beklemiyordu ama ayağımıza kadar gelmişken karşılamak da lazım, yanisi, şaşırmak doğru tepki değil (ama ilk akla geleni).

    bugün kapısına polis dayanan kişi olarak hem polisine/savcısına, hem pek alıngan müminlere, hem de içinde olduğu söylenen bir takım hacı hoculara pek kızgınım. tüm keyfimi kaçırdılar açıkçası. iletişim bilgilerimi paylaşıp bunu bana bildirmeye tenezzül etmeyen sözlük yönetimine de kızgınım. nerdeyse 10 yıllık hukukumuz var sözlükle, en azından bana bu kadarını borçlu oldukları gibi bir takım hezeyanlara kapılmışım. bir yazarın dediği gibi, sözlük yazarlarının hakikaten bir bok sineği kadar değeri yok sözlük gözünde demek ki.

    şu net, bu korkutma/yıldırma taktikleri pek işe yaramıyor/yaramayacak neticede. yapılması gereken şey belki bir sivil itaatsizlik duruşu başlatmak vs olacakken insanların bir takım otosansür mekanizmalarına girişmesi daha korkutucu (şaşırtıcı!) olanıydı gerçekten. sahalarda görmek istemediğimiz hareketlerdi hep bunlar yani, bize yakışmıyordu.

    her neyse, özet geçeyim,, sevmediğim, ağır soruşturulması gereken bir soruşturma.
    tetikte olalım.
  • bu duruma tepki koyan bir aciklamanin hala yapilmamis olmasi ssg'nin ozgurluk savascisi degil siradan bir is adami oldugunun kanitidir.
  • ekşi sözlük yönetiminin/ hukuk kadrosunun, yazarların bilgilerini polise sağlamak durumunda kaldığında en azından bir haber vermeye tenezzül etmemesini anlayamıyor, nasıl olsa dava açılsa da sonuçsuz kalacak diye kendince bir varsayıma gitmesinin küstahlık olduğunu düşünüyorum. bu 35 arkadaşımız her ne olursa olsun gerilmişler ve sinirleri bozulmuştur. oysa haber verilmiş olsaydı, en azından hazırlıklı olurlardı ve asapları bozulmazdı.

    35'inin de kim olduğunu öğrensek de bir araya gelip eylesek, paylaşsak, dayanışsak.

    yalnız değilsiniz, geçmiş olsun.

    -sevgili polis devleti, bizi birbirimize daha çok kenetlediğin için teşekkür ederiz. bir vurursun, bin doğarız..

    -

    edit: kanunen ekşi sözlük'ün yazara, hakkındaki bilgilerin savcılığa sağlandığının bildirmesi yasakmış, bilmiyordum. o halde arkamızda dursun. biz el çocuğu muyuz lan.
  • şikâyetçi adnan oktar'mış. suçlama nedeni ise "halkın manevi değerlerini rencide etmek "miş.

    hay allahım ya... konu tamam da şikayetçi olan adamın mazisine bi baksalardı ya.. manevi değer.. inanç.. rencide.. adnan oktar.... aynı cümle içinde kullanamadım bile bakın adını
  • konu hakkında sözlükten açıklama gelmemesi şaşırtıcı.
  • sözlük, bizim kafamızda tasarladığımız özgürlükçü sözlük olsaydı, bu soruşturmaya tepkisini hz. muhammed başlığındaki tüm entry'leri muhammed bin abdullah başlığına taşıyarak verirdi. başka da bir şey söylemeye gerek yok bu konuda.
  • amacına ulaşmış korkutma, sindirme hareketidir.

    her yazımı inanarak yazdım, her yazım benim bir parçamdır; onları silmem, kendi varlığımı silmem anlamına gelir. beni ben olduğum için suçlayacaksa bir yetkili(!) varsın suçlasın. yinede korkutuyor, keşke ''umurumda değil'' diyebilseydim.
  • inanan ve peygambere saygı duyan biri olarak bu konular hakkında seviyesizce yazılan entryleri tasvip etmemekle beraber kınarım
    fakat bu nedir? bu nasıl bir yaptırımdır? herkes dilediği düşünceyi bir diğerine zarar vermemek kaydıyla yazabilir, beni senden, seni diğerinden ayıran, sözlüğün varlığını besleyen en temel unsurdur bu özgürlük
    şok oldum, yüzümde acı bir tebessüm var, çığlık atasım, bu zihniyete küfredesim var.
    ama gel gör ki hiçbirini yapamıyorum!
    tanım: kafalarındaki tek tip insan modelini yakalayana kadar durmayacak olan güruhun önümüze daha nicelerini koyacağı soruşturma
  • (bkz: adnan oktar'ın son bombası)

    adalet sistemi bu kadar hassas ise aynı hassaslığı atatürk'e edilen hakaretlerle dolu başlıklar için de bekleten soruşturma.

    not: yine söylüyorum bunlar daha iyi zamanlarımız...
  • kimi arkadaşların objektif hukuki açıklamalara giriştiği bir olay.
    tez yazmıyoruz burda onun için tcknın 216. maddesi her vatandaşın şikayetçi olma hakkının ayrıntılı incelenmesi hikaye.
    ki bunlar incelense bile kimi şikayet ve soruşturmaların seyrinin hızı ve aldığı destek ile kimisinin yavaşlığı ve önüne konan köstekler aşikar, bunu keşfetmek için çine gitmeye gerek yok.
    bu spesifik olayı daha büyük bir bütünün içinde değerlendirirsek hem daha doğru olur (sanırım) hemde kendini çok önemli gören ergen etiketindende kurtuluruz.
    iktadarda bulunan parti ve genel olarak devlet aygıtını belirleyen kadrolar marstan gelmiyor, ramazanda sigara içince dayak atan, (hepsini sıralamak içimi bunaltıyor başlıkta sıralanmış) memleketim insanının içinde çıkıp geliyor.
    bu düzende iktidara gelen partiler ben bu ülkeyi çok kral yönetirim inancıyla gelmiyor, belli sınıfların çıkarlarının temsilcisi olarak geliyorlar, ve kimin çıkarını temsil ediyorsa onun desteği ve güç ilişkileri sayesinde geliyorlar.
    misal akp iktidara geldiğinde kuruluşunun üzerinden ne kadar zaman geçmişti, belli ihtiyaçlar için imal edilmiş bir parti olduğu aşikar. yok o milli görüşün devamı diyenler olabilir, ne kadar milli görüşün devamı ne kadar dinci gericilik + liberal ekonomik bir politik hattın + ..... +...... devamı tqartışmak yersiz kanımca.
    ergenekon mevzu devlet içinde güç ülüşkilerinde bir restorasyondur desek yanlış demiş olmayız.
    nerden nereye, esasında tez olmasada sistematik bir yazı yazmak lazım, böle taslak falan hazırlanmalı, yoksa 2 satır derken hem uzuyo hem dağılıyor, şimdi küfredecem ve polisler gelecekmi bakalım,

    bu totaliter düzeni kuranlara, kurulması için emek verenlere, tutup bu düzeni sağda solda her ne sebeple olursa olsun savunanla kafam kolum bacağım allah ne verdiyse girsin.
hesabın var mı? giriş yap