• matematik öğretiminin amacı düşünmeyi öğretmek, sebep sonuç ilişkilerini kurabilen insanlar yetistirmektir. o yüzden türkiye matematik konusunda çok geridir ve beyinler az kullanılmıs,sıfırdan farksızdır.
  • matematik beynin elektriğidir, koşu ayakkabısıdır, sesidir. nasıl ki sporların ısınma hareketleri varsa, yemeği pişiren ısı varsa, değirmeni döndüren rüzgar varsa, beynin de matematiği var. olmalı. alakasız alanlarda çalışsalar da işinde çok başarılı olan insanları inceleyin, hemen hepsinin matematiği iyidir. örneğin sosyal kuramcı david harvey -coğrafyacı ve antropolog- çok çok iyi matematik bilir, bende matematiği iyice öğrenme ışığını yakan kendisi olmuştu. hayatım boyunca dersten geçmeye yarayacak kadar integralden fazlasını yakın sayılabilecek bir zamanda öğrendim, o zamandan beri zihnimin daha berrak, daha işlek hale geldiğini fark ediyorum, bir çam ormanında nefes almak gibi etkisi. illa ki türev almak değil, türev üzerine salt düşünmek bile beyninizin odalarındaki kapıları birbirine açar.
    teknik okumuş, sosyal ağırlıklı çalışan bir hemşeriniz olarak şu "ne işimize yarayacak ki" vasatlığını aşıp, beyninizin götünü kaldırıp muhakkak matematik öğrenmenizi tavsiye ederim, verdiği haz çok başka.
  • "iş veya özel hayatın % kaçında...." kısmından sonrasını okumadığım tespit.
  • en azından oran orantı öğrenilmeli.

    öğrenilmeli ki böyle orantısız salakça düşünceler birinin aklına gelince durup "oha" desin ve beyan etmekten vazgeçsin.
  • daha şurada dropbox, googledrive ve github gibi sitelerin yasaklanmasının üzerinden bir gün geçmeden açılmış başlık. yemin ediyorum bu tarz konular insanın artık türk milleti hakkındaki düşünceleri tiksinme ötesine taşımaktan başka bir işe yaramıyor. burada cevaben sadece bir köşe yazısı paylaşmak istiyorum. işin trajikomik tarafı ise (aslında tüm kitabı yanı köşe yazılarını okurken yaşıyorsun) şu son 30-40 yıldır değişen hiçbir şeyin olmayışı. o halde haldun taner 'den gelsin (29 nisan 1979):

    "başlık: en büyük eksiğimiz

    bilmem siz de öyle misiniz? benim dört çeşit insan karşısında iflahım kesilir. sarhoş bir, deli iki, bunak üç, demagog dört. karşımdaki, usla ilişkisini kopardı mı apışır kalırım. ortak bir dil konuşamazsınız. bir diyalog kuramazsınız. ikna edemez, bir yerde buluşamaz, hasılı anlaşamazsınız.
    sarhoşun hiç değilse bazı sevimli buluşları, delinin beklenmedik çakıntıları olabilir. bunak ise kendi suçu olmayan bir yozlaşmanın kurbanıdır. bir zamanki sağlıklı geçmişine bakıp ona karşı sevecen ve anlayışlı davranabilirsiniz. dördüncü öyle mi ya? demagoga hafifletici neden bulmak kolay olmaz. üstelik o, öbür üçü gibi kontrola alınıp çevreye zarar vermez hale getirilemediğinden, sağlam ve normal sayılıp ortada gezdiğinden bir kısım insanı zehirlemesi önlenemez.

    demagog akılı değildir. çünkü sağduyuya, tutarlılığa boş vermekte, bunlarsız hiçbir olumlu yere varılamacağını kestirememektedir. amacı sadece ve sadece o an için kabil olduğu kadar çok kişiyi kendi çıkarı uzantısında kandırmaktır. gözü başka bir şey görmez.
    demagogun ağırlığı yoktur. çünkü zihni disiplinden yoksundur. işine geldiği gibi, dersiz topsuz, çelişki içinde konuşur ve sırtında yumurta küfesi olmadığı için dün ak dediğine bugün rahatlıkla kara diyebilir.
    demagog ayrıca saygısızın tekidir. çünkü, mugalataları ile sizi aldatacağını sanmakta ve sağduyunuzu, yanlışla doğruyu ayırt etme yeteneğinizi hafife almaktadır.

    toplumumuzun her alanında, özellikle en göze batan yer olduğunu için politikada, neden bu kadar çok demagog var diye her düşündükçe bulduğum cevap hep aynı oldu. matematik disiplininden yoksun bir toplum oluşumuz.
    ister burjuva, ister sosyalist her uygarlık sıkı sıkıya matematik bir disiplinin ve tutarlılığın ürünüdür. eski yorumcular daha ileri gitmiş, evrenin yaratılmasında ve doğanın kurallarında bile matematik bir öz bulmuşlardır. incil, "tanrı evreni ölçüp biçip yarattı" demiyor mu? eflatun'un "hendeseci bir tanrı"dan söz etmesi neye yorumlanmalı? pythagoras, "dünyayı sayılar yönetir" demiyor mu idi? descartes, "tanrı evreni matematik kurallarla kurdu ve hepimize de bunu algılamak için sağduyu ihsan etti" derken, pascal, insanların "esprit de geometrie" yeteneğinden söz ederken insanın cevherindeki bu matematik duygusunu vurgulamıyorlar mı idi? ister mistik, ister materyalist, tüm filozoflar evrenin ve insanın ana sorunlarına yaklaşırken, hep sağduyunun, hep bu "esprit de geometrie"nin sahibi olduklarını belgelediler. başka türlüsü de olamazdı. matematiksiz bilim olamazdı. paul valery yerden göğe haklı. matematiksiz batı uygarlığı olamazdı. matematik disiplin zihin için kesinlik ve tutarlılık okuludur. ondan geçmeyende bu derli topluluktan, bu kıvraklıktan eser yoktur. laubali bir dağınıklık, duygusal bir inatçılık, bir laf-ı güzaf kalabalığı, bir tutarsızlık salatası vardır. matematik dili ayrıca en ekonomik dildir. lisede matematik hocamız m. delor'dan tam numara alabilmek için problemi doğru çözmek yetmezdi. "solution elegante=zarif çözüm" dediği bir kısalık içinde çözmek gerekirdi. onca iyi bir matematisyeni ayırt eden nitelik bu kıvrak kısalıktı.
    bügün tüm bilimler evreni matematiğin bu ekonomik, bu kısa formülleri ile dile getiriyorlar. salt fizik, kimya, biyoloji, tabii bilimler değil, iktisat, sosyoloji, deneysel psikoloji de sık sık matematik formüllere başvuruyorlar. kısa ve özlü.

    bilimleri bırakın, bugünkü yaşamın hangi alanı matematik düşünce disiplininden ayrı olarak düşünülebilir? sanayi alanı mı? tarım mı? askerlik mi? özel girişim mi? diplomasi mi? reklamcılık mı? sendikacılık mı? kooperatifçilik mi? spor mu? turizm mi? terörist eylemler mi? (yazardan not: acaba hepsinde de batıyor olmamız, beceremiyor oluşumuzun temel bir nedeni hali hazırda matematik bilmeyen bünyeler tarafından icraat ediliyor oluşu olabilir mi?)
    hal böyle iken bizde özellikle bir alan var ki onun dolaylarına matematik düşünce disiplini pek uğramamışa benziyor. politikayı kastettiğimi nasıl da anladınız. şu son on yıl içinde sağ olsunlar, politikacılarımızın kaçta kaçı matematikten geçer not alabilirdi? çoğunun bir ay önceki konuşmaları ile bir ay sonraki konuşmaları, başka birçoğunun da aynı günkü konuşmalarının baş tarafı ile son tarafı çelişki içinde idi. başkaları onları mat etmeden onlar kendi çelişkileri ile kendilerini çelmeliyorlardı. demeç verirken başka şey söylüyorlardı, oy verirken başka. sonra da bu tutarsızlıkları haklı göstermek için gerekçe cambazlıklarına girişiyor ve işin tuhafı herkesi aldattıklarını sanıyorlardı.
    bunların matematikle tek ilişkileri parlamento aritmetiği dedikleri 226 oy hesabından öteye gidemiyor. bu kadarcık matematik 10 üstünden ancak 1 alır tarih önünde.
    türkiye'nin bazı alanlarda ortaçağ çıkmazlarına saplanıp kalışının, ipe sapa gelmez mugalatalar içinde yokuş aşağı gidişinin özü, esası unutup sen, ben dalaşına girişinin kökeninde matematik düşünce yoksunluğu yatıyor bence.
    matematik düşünce disiplini hor görüldüğü için az ve öz yerine bol ve boş konuşuluyor.
    insanı türkiye'nin bugünü bakımından karamsarlığa düşürecek bu maceradan bize yine ancak matematik kurtarır gibi geliyor bana.

    ahlak dersi ne kadar önemli ise, zihin ahlakı olan matematik ondan da önemlidir. gelecek kuşakları bugünkülerin sorumsuz dağınıklığından, çelişkilerinden, demagojisinden, kendilerine ve topluma karşı saygısızlığından ancak böyle bir disiplin kurtarabilir. tabii yalnız matematikle iş bitmez. ama işin neyle biteceğini bize yine matematikle yoğrulmuş yeni, olumlu, verimli, gerçekçi, objektif, devlet adamları ve seçmenler kuşağı kolayca bulup çıkarırlar...

    29 nisan 1979
    haldun taner"

    kısacası demagogsunuz, matematik disiplini yoksunusunuz, sağduyusuzsunuz, bilimin kenarından geçemeyen, bir şey üretemeyen toplumun cahil bireylerisiniz.

    tekrarlamak gerekirse açılan şu başlık ve altına haklı beyanı veren beyinlere ancak şu cümleyi hediye ediyorum: "matematik düşünce disiplini hor görüldüğü için az ve öz yerine bol ve boş konuşuluyor."

    edit: imla
  • "mutlu bir domuz olmaktansa mutsuz bir insan olmak daha iyidir. mutlu bir gerizekalı olmaktansa mutsuz bir sokrates olmak daha iyidir. ve eğer, gerizekalının ya da domuzun bu konudaki düşünceleri farklıysa bunun tek sebebi, onların sadece olayın kendi bulundukları tarafını bilmelerindendir."

    yanlış anlaşılmasın, kimseye domuz demek istemiyorum. sadece john stuart mill'in ünlü sözünü aktarıyorum.

    kimse hayata matematiği iyi bilerek başlamıyor. dolayısıyla matematik cahili olmanın nasıl olduğunu bilmeyen kimse yok. sadece bazıları sonradan öğreniyor ve bunun nereye vardığını zaten ancak onlar görebiliyor. kimileri içinde oturdukları ya da çalıştıkları 40-50 katlı gökdelenlerin hesaplarının bilgisayarlarca kendiliğinden çözülebildiğini, ada büyüklüğünde uçak gemilerinin usta marangozlarca tahtadan çakılabildiğini, mevduatlarına ödenen ya da kredi aldıklarından ödedikleri faizlerin bakkal mantığıyla hesaplanabildiğini, istatistik bilmeyen birisinin sosyal bilimlere katkı sunan araştırmalar yapabileceğini zannedebilir. oysa gerçek bu değil. ne yazık ki bunu anlatmanın bir yolu yok. gidip adama matematik eğitimi mi vereceksin sözlük üzerinden, mesleğinde kullanmıyorsa zaten anlamayacak, sadece mesleğini kötü yapmaya devam edecek. o yüzden bırakalım 4 işlemin yeterli olduğu dünyasında yaşamaya devam etsin. hiç uğraşmaya gerek yok.
  • bilgisayarın matematik bildiğini sanan, matematiği de işlem yapmak sanan mal beyanı.

    bilgisayar varmış da matematiğe ne gerek varmış. bak bak bak... o bilgisayar programları uzaydan geliyor çünkü dimi? bilgisayara matematik biliyormuş illüzyonu veren, matematik bilen mühendisler. bindiğin iett otobüsünün gaza basınca gitmesini sağlayan da matematik. donundaki kumaşı ören tekstil makineleri trigonometri sayesinde var.

    bilgisayarlar matematik bilse zaten şu anda matrixteki gibi kavanozlar içinde batarya olarak yaşamımızı sürdürüyor olurduk, merak etme.

    tek bildiği geçerli meslek müteahhitlik olunca kafalar da böyle oluyor tabi.
    mal gelmiş mal gidecek bir idiocracy
    nesli yetişiyor. korkuyorum...
  • mühendis olup köprülerin çizimlerini, bina projelerini falan yaparken 4+4, 5-2 falan kullanırsın o zaman canım kardeşim. ha benim liselime.
hesabın var mı? giriş yap