• iranlılar senelerdir islamcı despot bir yönetim altında yaşıyorlar ve ülkede resmi bir istibdad rejimi hakim. insan hakları ihlalleri gırla gidiyor, islam devrimi fikirlerini paylaşmayan aydınlar ülkeden kaçmak zorunda kalmış. ülke doğalgazı ve petrolü çıkarsan makarna üretemeyecek halde ama halk ayaklanınca bu hemen dış güçlerin kışkırtması, amerikan oyunu oluyor.

    iranlıların artık bu rejim altında yaşamak istemediği fikri hiç aklınıza geliyor mu? ulan her şey mi batı oyunu be? bu insanların kendi fikirleri, düşünceleri yok mu? gına geldi artık bu büyük resim saçmalığınızdan.

    edit: gerçekleşen hareket gerici bir ayaklanma olsa bile bu duruma kimse dış güçlerin oyunu demiyor. fakat ne zaman despotluğa karşı halk ayaklanması olsa malum kesim hemen "batı oyunu" damgasını yapıştırıyor. anlatmak istediğim nokta asıl olarak budur.

    edit 2: makarna üretememek tabii ki bir mübalağa ama bana lütfen rusya desteğiyle üretilen askeri ekipman veya araba örneği vermeyin arkadaşlar. biz de ruslara nükleer santral yaptırıyoruz ama bu bizim nükleer enerji üretecek teknolojiye eriştiğimizi gösterir mi?
  • 6. girdiye kadar bilgi yok... ondan sonrada her on girdiden sekizi zırva ve soytarılık, birisi bilgi, birisi de bu girdi gibi soytarılara lanet okuma...

    koca başlıkta 20 tane kart şakası... komik değil gençler, zaten hiç komik değildi. artık hiç hiç komik değil. fındık kadar beyinler, zırvalar ve soytarılıklar.

    işte bu 90’larda anne baba olan neslin yetiştirdiği soytarılar bunlar. alın size efsane 90’ların çıktısı...
  • türkiye'deki gezi olayları tamamıyla halk ayaklanmasiydi.melih gökçek soytarisinin dış güçler belgeselleri tamamen tayyip efendiye yaltaklanmasidir. gezi olaylarında halk ne bir polise ne de bir kesime karşı değildi.halk tayyibin kafasına göre her şeyi yapıp dikte edemeyeceğini ispatlama in peşindeydi ve oldu. atm keri yıkıp dokenler , pkk flamaları apo picinin posterleri hep tayyip efendinin gezi olaylarını itibarsizlastirma propagandalariydi ki doğru söylemek gerekirse bu da kısmen başarılı oldu. evde tuttuğu !! % 50 lik kesim bundan etkilenip paralarla göstericilere saldırmaya çalıştı. lakin şöyle bir şey var ki türk solu zaten geçmişten beri abd-israil politikalarına karşı gösteri düzenlerken sağ kesim abd-israil yanlısı olup sol kesimi bastırmaya çalıştı. özet olarak bu ülkede abd-israil politikalarını her zaman benimseyen sağ kesim olmuştur ancak her zaman sol kesimi bahane edip din üzerinden israil düşmanı gibi görünüp solcuları vatan haini olarak lanse etmişlerdir. gerçek şudur ki gezi olayları bu ülkenin namusudur ve o namus korunmuştur. tayyip ve yancilari da çok iyi bilirler ki geziciler her zaman bu ülkeyi dış güçlerden ve baskılı rejimden koruyacaklardir. türkiye iran gibi islami rejimle yonetilemeyecek kadar güçlü bir halka sahiptir. en önemlisi atatürk gibi bir idolun etkisi bu ülkede yıllarca sürecek ve her türlü dini baskının önüne geçecektir.ulkeyi yöneten tayyip erdoğan kuklası olsa bile...
  • en sonunda iran da karışacak sanırım.
    kum ve karaj kentlerinde ağır silahlar ile çatışmalar varmış. valinin kaçtığı söyleniyormuş. yakında ajanslara düşer.
  • gördüğüm kadarıyla kimsenin olaydan haberi yok ama yapacak yorumu çok.
    (bkz: bilgi kaynağı olarak ekşi sözlük)
  • iran’da bu olaylar belli aralıklarla yaşanıyor, pek bişey çıkacağını sanmıyorum.
    yalnız iran gerçekten ilginç memleket; bir yandan ülkede baskıcı ve dinci dikdatöryel bir yönetim var, ama mesela çin gibi de herşeyi ve herkesi kontrol etmekle de çok uğraşmıyorlar. yani bunu devlet beceremediği için mi böyle yoksa tercih mi bu bilmiyorum ama iran halkı çok rahat bir şekilde dünya ile iletişim halinde, ülkeden çıkıp girebiliyor, tv’den sosyal medyadan vs. herşeyi görüyorlar. sokaklarda olmasa da cafelerde kadınlar başlarını açıyor, yasak olmasına rağmen çok da ses edilmiyor. azeri kökenli iranlıların futbol maçlarında türkçü söylemler ve marşlar oluyor..

    yani iran sanki dikdatörlüğün hakkını tam veremiyor gibi, bu böyle çok uzun gitmez, ya çin gibi her alanda devlet baskısını hissettirip herkesi sindireceksin ya da adam gibi demokratik düzene geçip şeriat yönetiminden vazgeçeceksin, bu işlerin arası olmuyor.
  • uluslararası alanda faaliyet gösteren bir perakende şirketinde çalışıyorum. iran da sorumluluk alanım içerisinde. son dokuz ayda üç kez ziyaret etme fırsatı buldum. en son iki hafta önce oradaydım. dolar kuru resmi olarak 4500 riyal iken karaborsada 8000 riyale bozdurulabiliyordu. dün oradaki iş ortaklarımızla konuştuğumuzda karaborsada kurun 12000 riyale yükseldiğini öğrendim. iki haftada %50 değer kaybı. ülkede muazzam bir genç nüfus var. yeraltı zenginlikleriyle belli bir refah seviyesine ulaşan halk son 1 senede derinleşen ambargonun getirdiği daralmadan hoşnutsuz. ayrıca ülkede ithalat yapan her şirkete getirilen ithal ettiğin kadar ihraç et (uefa stayla) kuralı ülkedeki tüm kaliteli tüketim mallarına erişmekte zorluk çekmesi gerginliğin artmasını sağlıyor. zaten anti demokratik uygulamalar genç nüfusun sabır sınırlarını zorlarken bir de ekonomik anlamda daralma ülkedeki tüm kesimlerin hoşnutsuzluğunu arttırmakta. evet, molla rejiminin temellerinin derinlere uzandığı biliniyor velakin tarih bize gösteriyor ki ekonomik sıkıntılarla sınanan anti demokratik toplumlarda (zira demokratik toplumlar kendi aksiyonlarını alıp dış müdahale ya da iç isyana gerek kalmadan sorunu çözebiliyorlar) toplumsal tepkiler ani ve sert bir biçimde tezahür edebiliyor. hele ki bu iran gibi herkesin iştahını kabartan ülke ise...
  • siyasi gelişmelerin sadece bir ülkeden değerlendirilmesine karşıyım. haydi gelin sizinle bir siyasi puzzle yapalım, yapalım ki olayları daha net idrak edelim.

    birinci olay: ypg liderinden bir açıklama geldi, hani ufacık bir haber niteliğinde köşede okuyup geçtik. '' suvayda operasyonuna istenirse biz de katılalım. '' süvayda hala daeş'in elinde ve suriye ordusunun temizlemeye çalıştığı, şam'a çok da uzak olmayan bir bölge.

    peki ypg neden bu bölge ile karasal bir bağlantısı olmamasına rağmen bunu teklif etsin? bölgedeki her karışıklığa polisiye bir güç niteliğinde davranmak isteyen ypg'nin amerika destekli şekilde önce daeş, sonrasında haşdi şabi, en sonunda da iran'ın yönettiği şii grupların ağırlıklı olan bölgelerde bir kırbaç görevini almak istemesi ilginç geliyor mu size de ? bir toprak bağlantısı olmadan güçlerini oradan oraya sevk etmenin siyasal bir karşılığı ne olabilir?

    bu sorulara cevabı zamanında şöyle vermiştim: (bkz: 15 nisan 2018 iran askeri üssünün vurulması/@patryn)

    burayı okuduğunuza göre suriye içerisindeki şii grupların hamiliğini yapan iran'a amerika ve israil aracılığı ile ypg'yi kırbaç olarak kullanıp, diğerlerine ders verilmesi stratejisini dile getirmiştim kendimce.

    şimdi 2. parçaya geçelim ki puzzle iyice belirginleşsin...

    belucistan desem sizlere akıllara ne gelir? belucistan... orta asya'nın kürt'leri niteliğinde. bu benzetmeyi ben değil ingiliz'ler yapmışlardır. onlar, pakistan ve iran içinde dağınık halde yaşayan ancak yaşadıkları bölgeler belli ve bağımsızlık mücadelesi veren bir topluluk. beluci'lerin bu konuda silahlı mücadeleye giriştikleri biliniyor ve alenen ingiliz'ler ve amerika'lılar tarafından destekleniyor. o çok dolaşan büyük orta doğu projesi haritasında belucistan'ın da bağımsız yapılması emeli var.

    ancak belucilerin iran kısmında kalanları oldukça sert bir baskı ve bastırılma politikasına maruz kalıyorlar. bu sebeple pakistan kısmından daha çok terör saldırıları ve hindistan- pakistan- iran ilişkisini baltalayarak pakistan'ı zayıflatma peşindeler. ancak belucistan'ın önemli bir kısmı iran'da kalıyor. bunun için iran'ın zayıflaması şart. bu şekilde bir kukla belucistan kurulacak, çinin batı ile ticari ilişkileri kontrol altına alınacak amaç bu. çin'in giderek afrika pazarında hakim olması batılılar için kabul edilesi bir durum değil. bu sebeple amerika'nın bu hamlesine neredeyse her batılı ülke sesini yükseltmiyor.

    3. ve son parçaya geçelim ki artık tamamlansın siyasal portremiz.

    iran, bu olaylara yıkılacak ya da devrimin gerçekleşeceği ülke değil. daha geniş kapsamlı bir isyan için bekleyip daha ajan yerleştirilmesi ve halkın daha yıldırılmasını beklemeden amerika ve israil'in bu bir iki atımlık barutunu şimdi neden kullandığına bakalım.

    amerika ve israil bölgede iran'ın temelli yıkılmasını istemiyor. çünkü bu durumda güney azerbaycan'ın bağımsızlık ya da azerbaycana bağlanarak ile türkiye'ye komşu olması sayesinde türkiye'nin hazar denizi üzerinden türk coğrafyasına kavuşmaları istenilmeyen bir durum olur. ayrıca kökten bir rejim değişikliği ile iran'ın nereye savrulacağı kestirilemez. bu sebeple iran özellikle beluci bölgesinde etkisiz kılınarak bölgedeki önemli limanların ve hürmüz boğazının kontrolünü kaybetmesi amaçlanıyor.

    bu ekonomik ambargolar ile dolaylı olarak halk yıldırılma peşinde ancak halkın dini bir diktatörlük ile tepeden inmeci değil, daha teokratik bir baskıyla gücünü koruyacağı kesin.

    bir de puzzle'da değişik bir kart var o şu anda eklenebilir mi bilemedim. çünkü bu uzun dönemli olmasıyla köşeleri ayarlanıp yine puzzle'ın bir parçası olacaktır.

    amerikan'ın basraya askeri birlik göndermesi...

    yeni oldu bu olay ve basra'daki isyanların bastırılması amaçlı. diyelim ki basra ile iran ile tam bir bağlantı yok. peki düşün ki hürmüz boğazından geçen gemilerin nereye geleceğine bir bakın? evet doğru basra körfezine. bunun bir hazırlığı niteliğinde olduğuna kesin gözüyle bakıyorum.

    iran'ın bölgedeki aktif tutumu israil ve amerika'nın planlarına oldukça ters kalıyor. bu parçalar birleştirildiğinde iran'ın dağların arasına sıkışmış pasif bir devlet olarak kalması amaçlanıyor. bunun olması uzun dönemli bir plan ancak büyük ülkeler büyük ve uzun planlar yaparlar bunu da unutmamak lazım.

    sağlıcakla kalın.
  • iran elbette bir gün iranlıların yaşama enerjisini emen şu andaki iktidardan kurtulacak. ama kum kentinden başlayan bir karşı devrim çok mantıklı gelmedi.

    daha fazla haber beklemek gerek.
  • konuyla çok ilgisi yok ama yine de anıdır diye paylaşıyorum:
    daha dün taksim metrosu çıkışında genç bir adama otel tarif ettim, hatta elimle götürdüm benim de gideceğim yere yakındı diye. sohbet ettik yol boyunca. şirazlıymış ve iran'dan apar topar türkiye'ye gelmiş. türkçe ve farsça kelimelerden bahsettik yol boyunca. sadi-i şirazi, bostan, gülistan deyince gözlerinin içi parladı çocuğun, şaşırdı nasıl biliyorsun diye. yolda bir de taksim delisi cenk'i gördük. dedim ki bu da bizim ulusal akıllı-delimiz, youtube'da videoları var aç izle. o an kendimi bir simülasyonun içinde hissetmiştim nedense.

    bu arada farsça'da deli ahmak demekmiş.
hesabın var mı? giriş yap