• galatasaray futbol kulübünün ve taraftarının hiç bir şekilde fenerbahçe'ye yaranamadığını bir kez daha gözler önüne sermiş müsabakadır.

    yenilsek, nasıl geçirdik derler
    berabere kalsak, oynayacağınız topa sıçayım, 2. lig ekibi gibi oynuyosunuz. beraberliğe yattınız, 1 puana seviniyorsunuz derler.
    yenince de başımızın gözümüzün sadakası olsun havasındalar.

    eğamuğago olm biz ne yapalım lan? bu pişkinliğe nasıl ulaşalım biz? ne yapalım olm daha? manyak mısınız nesiniz lan.
  • fenevbahce taraftarının ne kadar ezik olduğunu hatırlatan karşılaşma. 1319 gün hesabı yapan fenevlilere şunu söylemek isterim; kuruluş tarihinizden bugüne kadar 38205 gün geçti, hala avrupa kupanız yok.
    edit: hala zamanın ötesindekilere gitmemiş. yattı demek ki ibneler.
  • 6-0 biten maçı çabuk unutan galatasaraylılar denmiş. sanırsın geçen yıl yapıldı maç. kaç yıl geçmiş üzerinden hala bitmedi uefa kupası ve 6-0 geyikleri. komik olmayın. ne çabuk unutuldu ne lan.

    geçen bir kurtuluş savaşı yapmışız.

    yani.
  • her derbide haftalar öncesinden entrylere başlayan şahsımın öncesinde tek kelime yazmadığı maç. takımdan umutsuz olmamdan falan değil yanlış anlaşılmasın. canımın istemediğinden, canımızı yaktıklarından. her sene aylar öncesinden, daha fikstürün çekildiği ağustos gününden hayaller kurduran, heyecanı günler öncesinden başlayan şu derbiyi hakkında tek kelime etmek istemediğim bi hale getiren insanlara söyleyecek sözüm yok zira 3 temmuzda başlayan süreçten bu yana söyleyecek bi sözüm kalmadı artık, yoruldum.

    fenerbahçe geçtiğimiz sezon şampiyon olduğunda kadrosunda lugano gibi bir lider vardı. niang gibi geldiği takımda ve oynadığı milli takımda kaptanlık yapan bir oyuncusu vardı. mehmet topuz gibi 34 maçın tamamında 90 dakika oynayan bir savaşçısı vardı. santos gibi mevkisinde dünyanın en iyilerinden (bunu söyleyince de dalga geçiyorlar da adam arsenal'in bankosu oldu. daha geçen gün van persie, "bana carlos'u hatırlatıyor" diye açıklama yaptı) olan bir adamı vardı. ve bunlara sezon sonunda emenike gibi, şu sıralarda rus ligini sallamakla meşgul olan bir adam eklenmişti.

    hepsi teker teker koptu, kopartıldı. tüm bunlara topuz'un sakatlığı da eklendi bugün. takım kenetlense de net bir güç kaybının yaşandığı su götürmez bir gerçek.

    süreç bu oyuncuların yerlerini doldurma şansı vermedi fenerbahçe'ye. niang'ın yerine 15 milyon verip lille'den sow'u getirmek zor muydu? değildi elbet. anelka'yı, carlos'u getiren sow'u da getirirdi.. ama olmuyor işte be. eylül ayında sow'u getirdin, ocakta bank asya'ya düşmeyeceğinin garantisi yok. ocağa kadar düşmedin, aldın sow'u. unutturdu niang'ı. bu seferde haziran'da düşmeyeceğinin garantisi yok.

    takımın içerisinde bulunduğu durum yönetime ve aykut kocaman'a hastalıklı bölgelere gerekli operasyonu yapma şansı tanımıyor. en fazla pansuman yapılıyor. yoksa onlar bilmiyor mu bienvenu'nun yetersiz, bekir-bilica ikilisinin yarım lugano, ziegler'in santos'un sol ayağı etmeyeceğini.. düşersen kiralık ziegler ve yobo sorun çıkartmadan gider, bienvenu bank asya'da oynamaya ses etmez. peki 15 milyonluk sow?

    olmuyor işte. her an düşürülebiliriz düşüncesi boynumuzda ip gibi dururken yüklü transferlerin altına girilip gidenlerin yeri doldurulamıyor. bu şartlar altında yapılabileceklerin en iyisini yapmaya çalışıyor herkes.

    en zorunu yapıp ayakta durmaya çalışıyorlar. hak ettiklerini (şike varsa bile bu oyuncuların terini bi kenara atmamıza neden değil) alamamış olmanın, şampiyonlar liginde oynamamanın acısını bi kenara bırakıp bursa'ya, galatasaray'a konsantre olmaya çalışıyorlar. trabzonspor bugün şampiyonlar liginde ikinci tur için kader maçına çıkacakken, emre'nin, alex'in, volkan'ın canı acımamış mıdır diye hiç düşünmüyoruz acımasızca eleştirirken..

    bu takımı, aykut'u, emre'yi, volkan'ı yerden yere vurmadan önce herkesin bilmesi gereken bi şey var; bu takım çok zor şartlarda mücadele ediyor. koysanıza yahu kendinizi aykut'un yerine. niang ve emenike gibi adamları kaybediyorsunuz ve yerlerini aynı kalitede adamlarla doldurma şansınız yok zira 3 ay sonranız belli değil. 34 maçın 34'ünde savaşan topuz'un yerine koyun veya. biri geliyor boşuna oynadın hepsi yalandı diyor. kolay değil be. hiç kolay değil.

    28 gol atmış geçen yıl alex. milyonlarca insanı 28 kere sevindirmiş 1 yıl içinde. çıkıp "o 28 gol yalandı, kurgulanmış senaryoydu" diyorlar.. "gidiyorum" dese peşine manu'ları, madrid'leri takacak 2005'teki alex değil evet. ama istese bi amerika, katar transferi çok rahat yapar. en kötü ihtimal her dakka twitter'dan kendisine yazan coritiba'ya imza atar, krallar gibi de oynar... gitmiyor. kalıyor, savaşıyor. hak ettiği şampiyonlar ligi'nde çarşamba gecesi ronaldo ve messi ile karşılaşmak yerine pazar akşamı ankaragücü maçında kendini yerden yere atıyor. hani söylemeyeyim dedim de neredeyse şu süreçten mutluluk duymama neden olacak kadar büyüyor yapılan haksızlıklar karşısında.

    hayatının en mutlu günlerini yaşarken, 3 temmuz sabahı en zor günlere uyandı bir çok fenerbahçeli.

    90'da gol atıp hiç tanımadığınız bir adamla kucak kucağa sevindikten aylar sonra o 90'daki golün bir kurgu olduğunu, stoch'un şutunun direkten dönmesinin, o direkten dönen topun santos'un önüne düşmesinin falan hep önceden kurgulandığını söyleyen gazetecilerin arkasındaki kitleye mantık çerçevesinde açıklamalarda bulunmaya çalıştınız mı?

    bir sabah gazeteyi açtığınızda babanızın hapishanede çekilen fotoğraflarıyla karşılaştınız mı mesela?

    şekip mosturoğlu'nun oğlunun, eşinin yerine koydunuz mu hiç kendinizi? kumandayı elinize her alışınızda açtığınız tv'de babanızın intihar haberini duyacak olmanın korkusunu hissettiniz mi?

    hayalleri, sevinçleri, umutları çalınan 20 milyon insanı yeniden sevindirmek, yeniden hayal kurdurmak gibi kocaman bi göreve soyundunuz mu peki?

    evet fenerbahçe eksik. evet fenerbahçe düştüğünde düştüğü yerden kaldıracak bir lugano'su yok. 2 kişiyi sırtına alıp kaleye giden bi niang'ı da yok. tüm bunlara, çalınan sevinçlere, umutlara, hayallere rağmen bu takım hala ayakta. savaşıyor, elinden geleni yapıyor. kime ne diyelim, nasıl kızalım. her şeye rağmen son yılların en büyük paralarını harcayarak en iyi ivmesini yakalayan galatasaray'ı ile aynı puanda fenerbahçe. play off'a dek yapması gereken 1. olacak takımın çok fazla arkasına düşmemek ki öyle bi durum olmayacağı da ortada.

    şimdi bu son cümle tebessüm ettirdi kendi kendime. başkanı metriste, yöneticisinin intihar haberleri her gün medyada, golcüsü rusya'da, ruhu fransa'da.. ama fenerbahçe hala ayakta. taraftarı hala şampiyonluk hesapları yapıyor oturduğu koltukta.

    bienvenu ile olmaz mı?

    bu senede varsın olmasın anasını satayım. nolur arkadaş? lugano gittiği gün demiştim, gene diyorum; bu sene şampiyonluk değil fenerbahçelilik senesi.

    .. bir tek seni sevdik gerisi yalan.

    edit: baya geri dönüş oldu. sözlük dışı geri dönüşler, akla takılan sorular vs için

    http://twitter.com/siraktan
  • şöyle bir kareyi bizlere kazandıran maç: http://a1112.hizliresim.com/s/7/yz7c.png
  • fenerin zenci sevdiğini kanıtlayıp milli oldu eboue de.

    şimdiden söyleyeyim zamanın ötesi falan umurumda değil attı mı attı.
  • meğer adamlar yıllardır ne zevkler yaşıyormuş da haberimiz yokmuş demek istediğim maç.

    tam 3 kez boşaldım.
  • hamd olsun hürmetli sultanimiza ki 2 senedir yenme muvaffakiyetinde bulunamadigimiz fenerbahce cemaatini yendigimiz musabakadir... mal bulmuş mağribi gibi sevinçliyiz yalan değil.. üstüne bir de ezici bir futbolla galibiyet geliyorsa çalsın sazlar, oynasin kızlar..

    maçtan evvela, okullarda, iş yerlerinde, metrobuste, kahvehanelerde "maç ne olur?" muhabbetleri dönerken tüm galatasaraylilar galibiyet konusunda iddiali ama illa ki akillarinin bir köşesine "çok da iddiali olmayalim yarin sokağa çıkmaya yüzüm olsun" diyorlardi.. zira biz ne derbiler görmüştük ki galatasaray en iddiali olduğu zamanda bile mağlup ayriliyordu sahadan..

    lig tv kameralari maçtan evvel stat çevresinde dolaniyor ve aşına olduğumuz eliyle 5 yapan insanlari, "biz bu maç için duisburgtan geldik, galatasaray'a güveniyoruz!" diyenleri, bi elinde pide diğer elinde üflendiginde "booo" diye ses cikartan aparatiyla, pelerin yaptigi bayragi ile dolasan cocukları gösteriyor ve skor tahminleri aliyordu.. stat'a giden metro bozulmuş, deplasman tribunune de galatasaraylılar doldurmustu.. buradaki tribunlere oturan 17 yaşındaki ferhat "şampiyon fener" diye bagirip tüm dikkatleri üzerine çekiyor lakin olay gençliğine veriliyor gerginlik büyümüyordu..

    ali sami yen'den şeklen bin kat daha güzel olup, ruhen binlerce kat eksik olan stat gelin gibi maça hazirlanmişti ama işte deplasmana gelen taraftarlar eksikti.. futbolun marka değeri adına, futbolun en kutsal şeylerinden soyutluyorlar ya bizi bu üzücü.. hiç bir fenerbahçeli ve hiç bir galatasarayli galatasaray/fenerbahce deplasmanini yasamadan gercek galatasarayli olamazken bu hakki elimizden almalari acidir..

    her neyse saatler 1930'u gosterirken takimlar sahaya çıkıyor, tam o sirada 600 liralik bilet alanlarin bulundugu yere sabri geliyordu. kadrolar aciklandiginda sabriyi kadroda gormedigi için "kesin kazandik" diyen bu zengin taraftarlar 2 sira önlerinde oturan sabriyi birbirlerine gösteriyor ve paranin saadet getirmedigine bir kez daha kanaat ediyorlardi..

    aykut hoca kafasinda maçı defalarca oynamisti.. galatasaray once canavar gibi saldiracak, fener bu ataklari dindirecek sonra ataga cikacak selçuk kaleyi buldugunda vuracak ve top kendiliginden aglara gidecekti.. hep böyle olurdu çünkü.. galatasaray saldirir, atkinson, johnson, selcuk vurur top kendigilinden aglara giderdi..

    ama bu sefer oyle olmadi. 2 forvetle ve sagda kazim solda emre ile saldiran galatasaray ardi ardina pozisyonlar buluyor ama sakallari ile canli bombaya benzeyen "küfür ederseniz vallahi de kendimi de bu stadi da patlatirim" diyebilecek sekilde duran volkan, toplara gecit vermiyordu.. yurdun değişik yerlerinde ve bilhassa uşak'in eşme ilçesinde "ye anasini satayim bunu ye bari!" sesleri kahvelerden çıkıyordu.

    muhtesem yüzyil tvlerde başladığı sirada galatasaray akin akin fenerbahce kalesine geliyor ama memleketin kizlari bunu goremiyordu.. bu kizlar maçtan sonra sosyal medyada "en büyük cimbom" yazacak kizlar olacaklardi.

    her neyse, dakikalar 33 ü gösterirken sağ kanattan ceza alanina giren eboue yobo'yu ekarte ediyor ve volkan'ın apış arasindan golu atiyordu.. fil dişi'nin yerel dillerinde "beşlikten attim" diye bagirarak arkadaslarina kosan eboue'nin sevincine kimse ortak olamazken, fatih terim'in kapşonu gözlerinin önüne düşüyor, gecici körlük teknik heyeti korkutuyordu..

    fenerbahçeliler olayi anlamamisti.. yine de fenerbahçe maçı dondurebilirdi.. yedek kulubesi zengindi ve dahasi samandira'nin harika bir berberi vardi.. yobo, stoch, caner gibi isimler buna emindi.. her ne kadar stoch'un saclari edirne keşan'da "çük kafali" olarak nitelendirilese de sahsim adina saclari begendim..

    nonda'dan sonra fener'in yedigi ikinci bir siyahi goluyle senlenen galatasaray taraftari cok gecmeden bilica'nin "anam top nerde?" serzenisi ile elmanderin topu aglara gondermesi ile cosacak ve ilk yariyi "üc üc üc üc" sesleri ile bitirecekti..

    devre arasinda herkes muhtesem suleymana kitlenmisken, fenerbahce soyunma odasinda gözler kapida olacakti.. daha gecen sene degil miydi o aziz baskan bir hisimla devre arasinda içeri girerdi.. primlerden bahsederdi, yenilirlerse olacaklardan bahsederdi, konusur da konusurdu ve ikinci yari bambaska cikardi fener? yoktu işte..

    ikinci yari bu hengame içinde başlıyordu.. emre ve bienvenue oyundan aliniyordu.. hoş bienvenue oyunda miydi 45 dakika boyunca emin degilim.. ama yine de aliniyordu işte oyundan.. yerine stoch ve semih giriyor fenerbahce etkili ataklar düzenlemeye basliyordu.. hatta bir noktada stoch'un topu direkten bile dönüyordu..

    ama işte nedense fenerbahce'nin sansi tutmuyordu bu sefer.. hep fenerlilerin attigi "uzuvlarla gol" bu kez galatasaraylilar tarafindan, melo tarafindan atiliyor ve melo golunu pitbul hareketi yaparak kutluyordu.. sevdigine küfür eden antepliler "uuuşt kopek" diyerek melonun sevincine ortak oluyorlardi.

    bu dakkadan sonra maç bitmişti.. geri donmesi icin aykut'un klubede degil sahada, ridvan'in ntv studyolarinda degil aykut'un yanında olmasi gerekiyordu.. müjdat'i, semih'i, oguz'u ara ki bul ayrica..

    velhasil dönmüyordu da maç. son dakikada alex bir gol atiyordu ama galatasaray ünal aysal'in baskan oldugu ilk fener maçını fener bahçeyi ezerek kazaniyordu.. bir galatasaray'li olarak şu espri ile kapatmak isterim geceyi "maglubiyete kizan fenerli arkadaslarimiz, angry birds oynasinlar.. insani rahatlatiyor"
  • skordan tamamen bağımsız olarak; maçın temposu, seyircinin tutumu (sahaya madde atılmadı, sanırım az küfür vardı), takımların oyun anlayışı (iki takım da çirkefe yatmadı), topun oyunda kaldığı süre (kavga yok, az sakatlık), fair play, hakem performansı ve toplam gol sayısı olarak özlediğimiz, beklediğimiz galatasaray fenerbahçe derbisi olmuştur.

    umarım diğer türk derbileri de bu yönlerden buna benzer.
  • - maçtan önce efsanelere saygı kuşağında hakan şükür taraftarı selamladı. taraftar "kral hakan şükür, seni çekemeyen bütün ipnelerin suratına tükür." tezahüratıyla karşılık verdi.

    - volkan demirel'e türlü küfürler edildi.

    - tribünde muhteşem bir koreografi başladı. pegasus ve kapalı da başlayan şovun büyüsüne kapılmışken birden bizim üzerimize de devasa bir bayrak geldi. istiklal marşı sonuna kadar hiç bir şey göremedik.

    - maç sırasında arka arkaya gelen galatasaray ataklarının ardından alex takım arkadaşlarına "nabıyosunuz amk?" manasında el kol hareketleri yaptı. yüzündeki "sıçtık" ifadesi unutulmazlar arasındaydı.

    - kafan yüzünden maçı izleyemiyorum tartışması yaşadığımız arkadaşla ilk golün ardından sarmaş dolaş gol sevinci yaşadık.

    - ikinci golün ardından tribün bir kaç sıra aşağıya indi.

    - stat patlamaya hazır insanlarla doluydu. devre arasında sağdan soldan barut gibi adamlar amua goycaz, bu sefer kaçamazsınız vb. ifadelerle durduk yerde delleniyordu. 2-0 kimseye yetmemişti belli.

    - ikinci yarı başlarken pegasus kalesine doğru giden volkanı taraftarlar büyük bir coşkuyla karşıladı. yer yer volkan'la şakalaştılar, gülüştüler, eğlendiler..

    - üçüncü golde bi abimiz "ulan bi tane de biz atalım kornerden" dedi, gol oldu. bir süre bunun şaşkınlığı yaşanıp sonrasında deli gibi sevinildi. tribünlerde dalga dalga melo çüküyle atmış geyiği başladı.

    - eboue sakatlanıp saha kenarına yattı, tribünlerden yattığı yere galatasaray atkıları yağdı.

    - genç semih, lakabını çalacağından korktuğu için olsa gerek semih kaya'yı kovaladığı bir pozisyonda kasti olarak arkadan koşup çift daldı. tribünler genç semihin sülalesini saygıyla andı.

    - volkan ve tribünler çeşitli şakalaşmalar daha yaşadılar.

    - bank asya birinci lig, birinci lig bank asya tezahüratı yapıldı.

    - nevizade geceleri söylendi, tribünde duygulanan insanlar göze çarptı. stat sarhoş oldu.

    - son dakika golü yenince yalan yok keyfimiz biraz kaçtı. ama birden tribün toplu bir aydınlanma yaşadı. "sktr et amk ne üzülücez" diyerek "fener gol gol gol şampiyonluk geliyor" tezahüratı başlatıldı. alex başını öne eğip orta yuvarlağa koştu.

    -maç bitiminde güney tribünü selamlamak için koşan futbolcuların arasına emre çolak da kenardan koşup yetişti. aralarına girdi, çocuklar gibi şendi.

    - maçtan sonra statta türlü türlü içinde kuş geçen şarkılar çalındı. bunlardan birisi de "mini mini bir kuş" şarkısıydı. herkes galibiyetin keyfini çıkarıyordu ama arada bir kulağa gelen "kaçan goller olmasaydı fark olurdu" yakarışları da vardı. hak edilen skor daha fazlasıydı.

    - maç bittikten sonra bile statta o kadar çok vakit geçirildi, hoşbeşler edildi ki gelen stat görevlisinin "hadi arkadaşlar, bak hep beraber güldük eğlendik, koyduk bitti boşaltalım artık stadı" şeklindeki yakarışına herkes hak verdi. insanlarla vedalaşıldı, keyifli keyifli stat boşaltıldı.

    - stat ışıkları söndü. cimbom'um bu gece sahadaki her futbolcusuyla taktiri hak etti. anlaşıldı ki bu takım da bu taraftar da bu sene o şampiyonluğu istiyor. ve o şampiyonluk da bu sene gelecek.
hesabın var mı? giriş yap