• yine merkez sağ politikalarının hüküm sürdüğü yıllardır.
  • şimdi farklı sanki hıammına

    %15 açıklandı diye gerçekten %15 enflasyon var sanıyorlar.
  • aynı zamanda bir senede %120 büyüme de görmüştür.
    bu sebepten maaş zamları 3 ayda bir yapılırdı. o yüzden öğretmen çiftler 2-3 ev alabilirdi.
    fakir olduğumuz düşünülmesin. hayat kolaydı. işsizlik %6 civarında gezerdi.
  • güvenilir bir ölçme kurumu zamanını görmüş nesildir. git markete bakalım, geçen sene aldığın fiyatın yüzde kaç fazlasına dolduruyorsun sepeti.
  • enflasyon oranini belirlerken semsiye fiyatlarini baz alan hukumetlerin olmadigi donemdir. akp'nin iktidara geldigi gun dolar kurunun 1.67 oldugunu dusunurseniz turk lirasinin 13 yilda ilk gune oranla %57 deger kaybettigini gorebilirsiniz. biri enflasyon mu dedi?
  • mesela 2020 yılını görmüş nesil yani. benim geçen yıl aldığım nerdeyse her şey ortalama bu miktarda zamlandı çünkü.
  • aynı zamanda %80 maaş zammı görmüş efsanevi nesildir.(kendi adıma)
    nereden bilelim o günlerden sonra böyle kapkaranlık günlere gireceğimizi?

    evet enflasyon %70'di kabul ama halkın refah seviyesi çok yüksekti.
    ayrıca %70 enflasyon objektif değerlendirmelere göre yapılırdı,
    yani bugünkü gibi, devlet ekonomik rakamları manupile etmezdi.
    bir gecede, "bakın bugün milli gelirimiz 5000 dolardan 10000 dolara çıktı" demezdi,
    ekonomiye dair rakamlar gerçekti.
    işsizlik verileri de gerçekti.
    bugünkü gibi atmasyon işsizlik verileri olmazdı.

    öyle atla deve bir işte çalışmadığım halde ben daha 18 yaşında aracımla işe gider gelirdim, haftanın 3-4 gecesini dışarıda eğlenerek geçirirdik.
    bugünkü gibi, insanların arabaları evlerinin önünde park halinde çürümüyordu mesela.

    herşeyden önce,
    umutsuzluk yoktu insanların yüzünde,
    tebessüm vardı.
    %100 mutluluk vardı insanların yüzünde.
    şimdiki gibi ölü toprağı yoktu ülkenin üzerinde.

    gazeteleri okurduk mesela,
    başbakanlar ağır ifadelerle bile rahatlıkla eleştirilebilirdi manşetlerden.
    bugüne göre %300 daha özgürdü medya.

    rtük diye birşey yoktu,
    televizyonda, açık kanalda kırmızı noktalı filmler izlemiş tutti frutti yarışmalarında memelerin açılacağı anları sabırsızlıkla beklemiş nesildik.
    bu programların yanı sıra yine dini programlar, ramazan özel'ler vardı.
    herkes dilediğini izleyebiliyordu.
    bugünlere göre %967 daha fazla özgürlük vardı.

    dolar kaç lira olmuş, mark ne olmuş diye kimse dönüp bakmazdı.
    herkes hayatına odaklanmıştı,
    siyaset ve ekonomi kimsenin hayatına sinsi sinsi girmemişti.

    orta sınıf aileler bile yaz aylarında rahat rahat tatillere gidebiliyorlardı,
    enflasyon kadar refah oranı da yüksekti.

    en azından mutluydu lan insanlar;
    mutluyduk.

    mutluluğa paha biçilemez ya,
    işte biz o günleri yaşadık.

    keşke bugünkü nesil de o günleri ucundan yaşayabilselerdi de ülkenin her anlamda nasıl gerilediğine daha yakından şahit olabilselerdi.
  • patlayan çöpleri de gördüğünü söyleyenler olmuş.

    bazılarının 90lar hafızası akp döneminde pek işlemiyor nedense.

    patlayan çöpü hatırlıyor da afyon'da patlayan cephaneliği, reyhanlı'yı, roboski'yi hatırlamıyor. o gün öldürülen gazetecileri hatırlıyor ama bugün ölenleri, tutsak edilenleri hatırlamıyor.

    90larda türbanlı kadınların çektiğini hatırlıyor da akp dönemiyle tavan yapan kadına şiddeti hatırlamıyor.

    ama mesela öcalan canisinin yakalanmasıyla bitme noktasına gelen terörü ve akp dönemiyle nasıl tekrar tırmanışa geçtiğini çift yönlü olarak hatırlamıyor!

    madımak dediğinizde de 1920 leri hatırlıyor örneğin! garip bir hafıza...

    "90lardan hırsız göster" dediğinizde iş yine kendine dokunacağı için ne o günküleri ne de bugün var olanları hatırlıyor.

    bugün sınırları folloş olan, teröristlerin cirit attığı ülkeyi hatırlamıyor.

    anayasa kitapçığı fırlatan cumhurbaşkanını hatırlayıp bu eylemiyle ekonomik kriz çıkardığı yönünde gerzekçe bir suçlama getiriyor ama her gün konuşup, bir partiye oy dilenerek ekonominin anasını ağlatanı görmüyor.

    daha yeni öldürülen çocukları hatırlamıyor. hatırlamadığı gibi annelerini de yuhalıyor o masumların!

    90ların enflasyonunu, girdiği kuyruğu hatırlıyor -ki babasının kuru memur maaşıyla geçinmeye çalışan 5 kişilik ailenin evladı olan ben bile hatırlamıyorum- ama bugün alınan verginin vergisini, milyonlarca işsiz gençten alınan gss haracını, anasını da alıp gitmesi emredilen çiftçiyi, kömüre-makarnaya muhtaç milyonları, her köşe başına dikilen avmlerle işi bitirilen küçük esnafı, mazota-benzine-doğalgaza-suya-elektriğe bindirilen zamları, satılan fabrikaları, limanları ve nicelerini hatırlamıyor it...

    işine geleni hatırlıyor.

    tamamen ahlaki bir durum...
  • valla ben o yıllarda ortaokul öğrencisi halimle çevirmenlik yapardım. paraya ihtiyacım olduğundan değil de, ben de birşeyler yapıyorum hissini tatmin etmek için işte. tam olarak hatırlamıyorum lira olarak karşılıklarını tabi ama, 10 sayfa çeviriyle ekran kartı, 100 sayfa çeviriyle komple bilgisayar almıştım. şu anda 100 sayfa çeviri sanırım 700 lira falan yapıyor, iyi bir ekran kartını anca alabiliyorsun o paraya.

    2000'e girdiğimiz yılbaşı akşamı 3 arkadaş 50 dolar bozdurup sabaha kadar eğlenmiştik. şu anda 50 dolara iki kişi eli yüzü düzgün bir yerde 2 saat anca oturabiliyor.

    2003 senesinde bir evi yıllık 1200 liraya kiralamıştık. 2007'de aylık 400, 2011'de aylık 600 aynı evin kirası. şimdi de herhalde 800 olmuştur.

    1993 senesinde ankara kızılay'da bir ev 130.000.000 lira iken fiat tempra 270.000.000'du, yaklaşık 25.000 dolar yapıyordu. 25.000 dolara araba 13.000 dolara ev alınabiliyordu yani, biri o zaman lükstü diğeri ise gereklilik. şimdi gerekli olanın muadilini almak için 10 katını, lüks olanın muadilini almak için iki katını vermen gerekli. bu bile ekonominin lineer gelişmediğini göstermeye yeter zaten.

    2001 senesinde günlük harçlığım 10.000.000 idi, ben o parayla biri okul kantininden diğeri kızılay'dan iki öğün yemek yiyor, bir paket sigara alıyor ve artanları da biriktirip haftada 2 gün sevgilimle sinemaya, cafe'ye falan gidiyordum. aynı paradan artanla arkadaşlarımla bile geziyordum inanmazsınız.

    daha da önemlisi o yıllarda bazen son paramızı da bir yerlerde harcayıp kızılaydan eve yürüyebiliyordum arkadaşlarımla. şimdi düşünüyorum da 7 km yolu akşam vakti öğrenci çocuklar yürüyecek, başlarına hiçbir şey gelmeyecek, mümkün değil. arada, özellikle yokuş yukarı yürürken ve kış aylarında, taksiler yanaşır atayım sizi gençler üşümeyin derdi, alacağı müşteriye veya durağına kadar bizi götürürdü. şimdi parasını verdiğin halde yağmurda çamurda durmuyorlar. it kopuk denilen kesim yoktu, herkes işinde gücünde, ekmeğinin peşindeydi. tek tük çakal olduğunda da mahalleli hizaya getirirdi. şimdi her köşebaşı çakal kaynıyor, işi gücü olmadığı için sağa sola salça olanlarla dolu her taraf.

    bu ülkede herşey boka sarmadan önce düzgünce yaşamış son nesildir büyük ihtimalle.
  • benim aklımda kalan, böyle borçlu değildik. tamam böyle lüks içinde yaşamıyorduk, muz, kivi taneyle satılırdı ama alınan maaşlar olduğu gibi borca gitmiyordu. %70 enflasyon vardı, enflasyon sepetinde abuk şeyler yoktu. maaşlar da ona göre zamlanırdı. bugünkü gibi bir bolluk yoktu, abimler maaşı aldığı gün dolar yapardı, ihtiyacımız oldukça harcardık ama her bayram herkes baştan aşağı giysi ayakkabı alınırdı. herkesin altında lüks araç yoktu, ancak böyle kredi batağı da yoktu. yani hayat standardı bugünden kötüydü ancak daha bir huzurluydu. başını yastığa koyduğunda aklında borçlar yoktu. dolar her gün yükselen bir trenddeydi. bunu bilerek yaşıyorduk, bugün çıkar yarın demirel geri adım atar düşer zarar ederiz diye bir düşünce yoktu. paran oldu mu dolar yapardın ondan harcardın, ne olacağını bilirdin, önünü görürdün. zenginle fakir arasında bu kadar büyük bir uçurum yoktu. bu dönemin zenginleri o kadar ayrışmamıştı daha. sabancı koç vardı, 10 yılda zengin olan yandaşlar yoktu. fakir yine fakirdi. ancak fakirler oy uğruna satın alınmamıştı. o zaman fakir olan hükumete sövebiliyordu, oy vermeyebiliyordu. ama bugün fakir olan hükumetin peşindeyse aç kalmıyor. ama bu 10 yılda herşeyimiz satıldı. 2 yıllık karı ile tüpraş ve türktelekom satılmamıştı. zararına işletiliyorsa kirala, yok pahasına peşkeş çekmek nedir değil mi? ama yok bugün enflayon %7.5. herkesin altında kredili arabalar, minimumu zor ödenen kredi kartları, 20 yıllık morgage ile alınmış evler var. hiç bir şeyin yok, ama herşeyin var gibi yaşıyorsun. tarımda bağımsızdık en azından, saman ithal etmiyorduk, saman. o dönemi savunduğumdan değil ama 10 yıldır yaşadığımız rüyadan uyanacağımız gün korkutuyor beni. geleceğini satmak korkutuyor en çok da. en azından ne bok olduğumuzu biliyor, ona göre yaşıyorduk, böyle bir belirsizlik yoktu. sosyal hizmetler adına iyileşmeler var, bunları göz ardı edemeyiz. ancak bunlar da ilk başta göründüğü gibi değil artık. beleş sandığınız muayene ücretini eczanede ödeyince aklınız başınıza geliyor. son 10 yılda dünya çok değişti, kim olsaydı bu değişimin gerisinde kalmayacaktı, internetle birlikte artık gizli bir şey yok. genç nüfusun etkisi ile zaten yatırım alan bir ülke konumunda olacaktık her halükarda. ama bu balon böyle şişmeseydi şimdi yusuf yusuf etmeyecektik. neyse ya, enflasyon düşüyor, kim takar borcunu. kredi kartı var, minimumu yatırsak yeter di mi?
hesabın var mı? giriş yap