• bu etkinliğin kıymetini geçkin metalciler bilir. düşünün ki biz ankara ahalisi sevdiğimiz grupları dinlemek için hep istanbul'a giderdik. bugün ise heavy metalcilerin tersine göçü var. sadece ve sadece dr skull 'ı son kez izlemek için. muazzam bir olay. içimdeki heyecanı ise tarif etmem mümkün değil dostlarım. bu karmaşık duygularla ve cümlelerle tüm dr skull hayranlarını selamlıyor akşam konserde buluşmak üzere yüzünüze doğru horned handi çakıyorum.
  • gecikmiş bir konser yazısı yazıyorum kendime. sizlik bir şey yok, boşuna okumayın bence.

    uzun bir süredir yapmadığım bir şeydi konser için yolculuk yapmak. hem trenle, hem ankara'ya, hem de dr. skull için yaptım. eski günleri anmak, biraz sakin kafayla düşünmek için bundan daha iyi bir yolculuk olabilir miydi? olamazdı tabii ki. ama yemekli vagonda içki servisini kaldırdıklarından beri tren yolculuklarının da tadı kalmadı. ben de uyudum o yüzden. sakin kafayla sonra düşünürüm.
    ankara'yı çok özlemişim. özlemiştim zaten, bunu gitmeden önce de biliyordum. garda inince beni karşılayan bahar havası eşliğinde kızılay'a kadar yürüdüm. sakarya-tunalı arası 1-2 tur attıktan sonra, çağlan tekil ve kanat atkaya'yı bir mekanda görünce hah iyi mekan bulduk diye daldım içeri. berbat bir yermiş. 2 bira ve biraz atıştırmalık sonra istanbulluları orada bırakıp bar turuna başladım. adını bile hatırlamadığım 4 farklı mekana girip çıktıktan sonra konsere doğru yollandım. kapının önü ana baba günüydü. insan tek başınayken bir yerde dikilmesi çok kolay olmuyor. fakat benim 25 yıllık tecrübem var bu konuda. elimdeki birayı içene kadar tanıdık var mı diye bakındım sağa sola. radical noise serdar şaşırtmadı, çünkü 25 yıldır her konserde karşılaştığım tek insan kendisidir. dünyanın en komik hikayesi. hep aynı şeyi konuşuyoruz 25 senedir. neyse, kerem de gelmiş. 1 şubat konseri için de bir gaz verdi ki, şahane... ama söylemem. istanbul'dan bir sürü tanıdık daha vardı ama, o ara aklım başka yerde olduğu için kimseyle konuşmak istemediğimden içeri daldım. aklımın niye başka yerde olduğunu da söylemem.
    kalabalık bir sıra beni mi bekliyordu yoksa? tabii ki hayır. aknklcr sayesinde davetli listesinde adım, ihtiyar heyetinden yerim var diyerek içeri daldım.
    konser şöyleydi, böyleydi aman onu çaldılar bunu çaldılar, vay ses kötüydü benim için hikaye. başından sonuna kadar yaşadığım bir duygu var; en kahraman rıdvan'ın elektrodümbelekgitar'ı gibi bir duygu, hepsi bir arada... 25 yıllık konser yolculuğunun sonu. sanki ölüyorum da hayatım film şeridi gibi önümden geçiyor. ölmüyorum da konserler gözümün önünden geçiyor işte. bu duyguyu yaşadığım için kendime teşekkür ederim. bir hayatım daha olsa aynen bu şekilde heba etmekten hiç çekinmezdim.

    sonra konser bitti.

    konser çıkışı alper ile konuştum, teşekkür ettim. baktım ki duygusallaşıp ağlayacak, hemen uzaklaştım oradan. bir kenarda telefonuma bakarken al bakalim bu da benden olsun mesaj atmış, sil gözyaşlarını, ayıp eşşek kadar adamsın diye. etrafı kolaçan ettim ama içine doğup atmış, konsere gelmemiş asjfdklkasjdfk allakaretmesin seni. bilen bilir, kendisi hesabı kapatıp gitti. şimdi ortalıkta çaylak olarak dolaşıyor, ama onun da nickini söylemem.

    kapının önünde biraz pinekledikten sonra gökçek'siz havanın tadını çıkara çıkara sokaklarda dolaştım. roadhouse açık olsaydı girerdim ama hem artık yerinde yeller esiyordu, hem de zaten her gittiğimde bu ankaralılar beni dövüyordu. isabet olmuş kapanması sdkjflkasjd... sarhoş toleransları az ama yine de çok seviyoruz ankara'yı.

    bir ankara'nın sonuna daha gelmiştim. niye dönüyorum diye epey düşündüm. sonuçta dünyanın en güzel şehrini bırakıp dönmek çok saçma değil mi? sonra haaa dedim, şimdi hatırladım niye döndüğümü. otobüse binip hemen uykuya daldım.

    hatırlamamıştım.

    büdüt: captain from the last valley hatırlattı, elektrodümbelekgitar utanmaz adam'ın, rıdvan' ın değil...
  • dr. skull'ın şimdiden provalarına başladığı ve gün saydırdığı konser. erkenden provaya girdiklerini düşünürsek sanırım bu kez kendilerine razor eşlik etmeyecek ve tek başlarına sahne alacaklar. fark etmez gerçi iki türlü de efsane bir konser olacağı kesin.

    bugüne kadar hiçbir konser için farklı bir şehre yolculuk yapmadım ve bu konser benim için ilk olacak. en az 24 ocak 2019 dr. skull albümleri lansman gecesi kadar güzel geçeceği kesin.

    kaldı 103...
  • ruhu şadolsun sevgili çağlan tekilin yoğun çabalarıyla izlediğimiz konserdi.

    ömrümde müzik ve konser için ülke değiştirdirm ama ilk defa yurtiçinide şehir değiştirdim .

    her basılan nota her söylenen sözde ordaydık. ilk yayınlanan klitpte de oynadım.
  • • benim için 103 günlük, pek çokları için 25 yıllık hasret sona erdi ve tıpkı 24 ocak 2019 dr. skull albümleri lansman gecesi gibi efsane bir konsere şahitlik ettik.

    • bir önceki konserde çalınmamasına üzüldüğüm parçalardan biri rock the school'du. alper yarangümeli'nin aramızda öğretmen var mı? sorusundan bu parçanın geleceğini anladım ve enerjimin yarısını rock the school'da tükettim. üstelik albüm kaydında olmayan sololarla süslenmişti ve baştepe ile ersöz'ün karşılıklı solo atışmalarını izlemek muazzamdı. keza devamındaki davul soloyla kulaklarımız bayram etti. fark ettiyseniz istanbul konserinde aramızda olmayan kurukafa vehbi bu konsere teşrif etti.

    • konserin açılışı bir öncekinde olduğu gibi the gate of brandenburg ile yapıldı ama tek bir farkla. bu kez sahnede razor inc yerine halis muhlis dr. skull vardı ve grubun en efsanevi parçalarından biri albüm kaydından farksız bir şekilde çalındı.

    on the road'da mikrofon başına geçen murat ersöz hem seyirciyle diyaloğu hem de performansıyla takdir topladı.

    metal on metal öncesinde alper yarangümeli'nin soğuk esprisine* tebessüm edip akabinde içimizdeki metalciyi ortaya çıkardık ve önümde çılgınlar gibi headbang yapan gençlere katılarak o yıllara döndüm. 30'umdan sonra tekrar saç uzattıracaksınız bana o olacak sonunda*.

    way home albüm kaydında olmayan irili ufaklı sololarla bezenmiş bir intro ile başladı ve hayran kaldım. keşke albüm kaydı da bu şekilde olsaymış diye düşünmedim değil. iyice yorulduğum ve enerji depolamam gerektiği için bu sefer efendi efendi izleyip çekim yaptım bu arada.

    • grubun en önemli iki hit'i war is over ile rules for the fools peş peşe çalındı ve o anda contaları sıyırdık. gerçekten büyüleyici anlardı. şu anları izlediğimde tüylerim hala diken diken oluyor. yıllarca kulaklıkla dinleyip her saniyesini ezberlediğim parçaların karşımda çalınması tarif edilemezdi.

    • grubun en sevdiğim parçalarından biri olan lonely nights'da sahneye alper yarangümeli'nin oğlu ada yarangümeli sürpriz bir şekilde dahil oldu ve boyundan büyük işlere kalkıştı. ve altından gayet de kalktı. ben ritim gitar çalmasını beklerken bir baktım solo da atmaya başladı ve inanılmaz saygı duydum. alper yarangümeli için ne kadar büyük bir gurur kaynağı olduğunu tahmin edemiyorum. düşünsenize en son 25 yıl önce konser verdiğiniz şehirde yeniden konser veriyorsunuz ve sahnede oğlunuz var. oğlunun dudaklarının titremesi ve heyecanı o kadar güzeldi ki ben bile gururlandım. bu arada hık demiş babasının burnundan düşmüş. hani bir gün yolda falan karşıma çıksaydı ilk soracağım şey "sen alper yarangümeli'nin oğlu musun?" sorusu olurdu*. neyse efenim müzisyenlik açısından geleceği parlak bir çocuk ve kral gibi bir babaya sahip. ilerleyen yıllarda ismini sıkça duymamız olası.

    little beach de albüm kaydına nazaran biraz değiştirilmiş parçalardan biriydi ve alışık olmadığımız bir girişle önce bizi uyuşturup devamında deliler gibi hoplayıp zıplamamızı sağladı. ya da en azından benim için öyle oldu diyebilirim. zıplarken omzundan destek aldığım arkadaşa teşekkürü borç bilirim.

    herşey yolunda ile sahneye serdar tuksal dahil oldu ve tempo bir anda arttı. adamın öyle bir enerjisi ve aurası var ki sahneye girdiğinde dr. skull adeta ultra dr. skull oluyor. grubun nos'u gibi düşünebilirsiniz*. cüssesiyle sahneyi doldurması yetmiyormuş gibi o cüsseye rağmen müthiş kıvrak vücudu, dansları, seyirciyle diyaloğu ve performansıyla kendisine hayran bıraktı. maalesef güneşin sesi'ni yine dinleyemedik ve içimde ukte olarak kaldı. lütfen bir sonraki konserinizde (hayır bu son konser değildi kabul etmiyorum, etmiyoruz) güneşin sesi'ni de setlist'e dahil edin. şu parçanın muhteşem saksafon solosunu serdar tuksal'dan duymadan bu dünyadan göçmek istemiyorum.

    herşey yolunda dışında son albümden yaşamak istiyorum, sen ve elim cebimde çalındıktan sonra grup sahneyi terk etti. tabii ki kısa bir süreliğine nitekim everyday everynight ile bomba gibi döndüler ve konseri noktaladılar. istanbul konserinde olduğu gibi war is over'ı bir kez daha çalmalarını bekledim ancak çalmadılar maalesef. konser kapanışı için daha güzel olurdu bence. ya da rules for the fools'u tekrar çalabilirlerdi. neyse bir sonraki konsere diyelim artık. bu konserin son olmadığını söylemiştim değil mi?

    • tabi dr. skull'ı konuşup öncesinde sahne alan razor inc'den söz etmemek olmaz. yeni albümlerinin tüm parçalarını çaldılar ve yeni parçalarını ilk kez orada dinledim. özellikle hearts of stone, long road ve yaşıyorsun parçalarını çok sevdim. askerden yeni gelen yetkin taşkın'ı başta tanımakta güçlük çeksem de kısa sürede yeni imajına alıştım. saç sakal gitmiş ama enerjisinde en ufak bir eksilme yok. albümden farklı olarak dr. skull cover'ı yerine hazy hill cover'ı çaldılar ve o an kendimden geçerek yanımdaki arkadaşa sarılıp delicesine headbang yaptım. aslında niyetim tüm enerjimi dr. skull'a saklamaktı ama kimse kusura bakmasın hazy hill denince akan sular durur!

    • esasında bu tip konserlerin en sevdiğim yanı yalnız olmadığımı görmek ve böyle bir topluluğa dahil olduğum için kendimi şanslı hissetmek oluyor. istanbul'a geldiğim 2006 yılından beri birçok konsere gittim ve yığınla insanla tanıştım. ya arkadaş biri bile mi yamuk çıkmaz, biri bile mi kişiliksiz/karaktersiz olmaz. her konserde yeni insanlarla tanışıyorum ve hepsi on numara tipler. satanist gibi yaftalarla kimilerince ötekileştirilen bu insanlar emin olun sokakta karşılaştığınız pek çok insandan daha dürüst ve karakterli. bunu çok net bir şekilde tecrübe ettiğimi söyleyebilirim. mesela bu konser için istanbul'dan bir otobüs dolusu metalciyle yolculuk yaptım, yukarıda bahsettiğim beraber headbang yaptığımız arkadaşla da otobüste tanıştım. adam üşenmemiş technische universitat berlin'de uçak mühendisliği okumak için gittiği almanya'dan sadece bu konser için gelmiş. öte yandan ben istanbul'dan gelmiş olmanın havasını atarken ordu'dan geldiğini söyleyen sevgili sinan doyan... onun dışında radical noise vokalisti kerem onan gibi mükemmel bir adamı tanıdım ve saatlerce sohbet etme şansım oldu.

    seni de unutmadım sen parçasında birbirimize sarılıp şarkıyı birlikte söylediğimiz prenses*. prenses demişken şimdi aklıma geldi konserde çalınmasını beklediğim ancak çalınmayan parçalardan biri de princess'ti. neyse o da bir sonraki konsere diyelim. yukarıda bir yerlerde bu konserin son olmadığını söylemiştim diye hatırlıyorum ama yine hatırlatmak istedim evet.

    • toparlamak gerekirse yaklaşık bir buçuk saat süren konserin tadı damağımızda kaldı. istanbul'da doyamamıştık ankara'da hiç doyamadık. daha önce de dile getirdiğim gibi bu saatten sonra yeni albüm yapmalarını beklemiyorum (ha yaparlarsa öpüp başıma koyarım ayrı konu) ama en azından senede bir de olsa konser vermeye devam etmeliler. bu konuda gereken mesajı "hepiniz hayattasınız ve hala taş gibi çalıyorsunuz." diyerek razor inc elemanları verdi zaten. seyirciler olarak bizim de verdiğimizi düşünüyorum nitekim alkışlamaktan ellerimiz patladı, bağırmaktan seslerimiz kısıldı, heyecandan kalplerimiz yerinden fırladı... grubun tüm bu sinerjiyi fark edip de bizleri görmezden gelmesi haksızlık olur. biz dediğim de küçük bir kitle değil bu arada. dünyanın dört bir yanından gelen hayranları, genci yaşlısı kadını erkeği... o kadar hasret kalmışız ki kendilerine doymuyoruz, doyamıyoruz ve bir 25 sene daha bekleyecek sabrımız yok!

    razor inc elemanlarının dediği gibi gerçekten taş gibi çalıyorlar. eskisi gibi çalamasalar/söyleyemeseler devam etmemelerini bir nebze de olsa anlarım ama ilerlemiş yaşlarına rağmen hala tabanca gibiler, hala albüm kaydı gibi çalabiliyorlar. yetmiyor bazı parçalara albüm kaydında olmayan eklemeler yapıyorlar ve sahnede bir buçuk saat kalıp en ufak bir yorgunluk emaresi göstermiyorlar. tüm bunları bir araya getirdiğimizde konserlerin devam etmesi hem bizim hem de onların hayrına olur. siz senede bir de olsa konser vermeye devam edin biz sadık dinleyicileriniz olarak her zaman yanınızda oluruz!

    geceden bazı videolar ve fotoğraflar:

    way home: https://www.youtube.com/watch?v=hmzuiaf4mh4
    yaşamak istiyorum: https://www.youtube.com/watch?v=w5rr2matvn4

    hearts of stone: https://www.youtube.com/watch?v=sczh8pqngn8
    nerede düşlerin: https://www.youtube.com/watch?v=gxcsvlqrf64
    yaşıyorsun: https://www.youtube.com/watch?v=5c2p-qhppuu

    imza etkinliği: https://streamable.com/9fosr

    https://i.hizliresim.com/jqmdwj.jpg
    https://i.hizliresim.com/od5jk2.jpg
    https://i.hizliresim.com/lqxawk.jpg
    https://i.hizliresim.com/bonja9.jpg
    https://i.hizliresim.com/vag3pr.jpg
    https://i.hizliresim.com/vqojmv.jpg

    https://i.hizliresim.com/mxb03v.jpg
    https://i.hizliresim.com/eoljrn.jpg
    https://i.hizliresim.com/86ojmv.jpg
    https://i.hizliresim.com/do1jpz.jpg

    ve geceden bana kalan en önemli hatıra, içinde benim de olduğum istanbul konseri fotoğrafını imzalatmak oldu.
  • istanbul dan kalkıp arabayla geldiğimiz konser. blanka ile 3 ayrı dinleyici daha bulup geldim, heyecan, neşe, hüzün.. hepsi var.
    umarım son konserleri olur ve böyle anlatır böyle hatırlarız. dr.skull dinleyenler ile yanyana olmak da garip ve güzel olacak.

    analog makinamızı aldık, bir kaç siyah beyaz kare çekelim. her şey yolunda ((:,
  • mübarek gün geldi \m/

    cuma ve kandil olması ayrı güzel oldu*
  • içerideki durumu gördükten sonra metal is not dead motherfuckers dediğim konserdir. razor yeni albümü çaldı bitirdi, çok iyilerdi. artık bebeleri pistten alabiliriz;)
  • kendilerinin bile olmaz dediği oldu ve ankara'da konser gerçekleşecek. hacettepe m salonu kutsal mekan, orada çalacaklardır diye tahmin ediyordum ama olmadı maalesef. mutlaka istemişlerdir ama yönetimi geçememişlerdir diye düşünüyorum. tıpkı eski günlerdeki gibi aptulika'nın çizimleri eşliğinde dr. skull'ı burada izleyebilsek efsane olurdu ama olsun, ana fikir onları sahnede görebilmek ve bu olacak. murat abi taaa amerika'dan geliyor, ben nasıl gitmem? tabi ki orada olacağım ve onlarla birlikte gençliğimi arayacağım. umarım bu bir gelenek haline gelir ve onları en azından 3-5 senede bir izleriz.
  • başlığı görünce aniden ekrana doğru haç çıkarıp kutsal su attım. dr skull lan bu? tam sabah yaşlandık moruk diye kendi kendimle sohbet ederken üstüne bu geldi. sevinsem mi üzülsem mi bilemedim sözlük.
hesabın var mı? giriş yap