• --- spoiler ---

    ay dönümünde ufak sürprizler yapıyordum.

    --- spoiler ---

    gün dönümünde sürpriz olmadığı için bitmiştir. hatta o bile az, ben olsa her saat başı yapardım. sen koskoca piremses türk kızını nasıl 1 ay bekletirsin sürpriz için?!
  • kadin veya erkek fark etmez eger bir insan aldatildigini ogrenip mahkemeye dilekce verdigi halde, mahkeme günü geldiginde “istersen gitmeyelim” diyorsa kendisine saygisi yoktur.
    kendinize saygi duymuyorsaniz baskalarinin size saygi duymasini beklemeyin.

    8 yillik iliskinin aldatilmadan cok daha önce bittigini göremeyen kisinin basina gelen hadise.
  • güzel bir anlatım olmuş o yüzden sonuna kadar okuyabildim. hata tamamen sende. karşındakine fazla değer verirsen kendin degersizleşirsin. gördüğün değer kadar değer vereceksin ki kiymetin bilinsin. bir de klasik kovalayan değil kovalanan olacaksın.
  • ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi.

    `duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim`

    şeklinde görüldüğü üzere, kendi karakterinden vazgeçip kadın için karakterini yokeden, aldatıldığını gören, bunu ispat ettiği halde yalan söyleyen kadına hala geri dönmeye çalışan bir arkadaşımızın yıkılışına şahit oluyoruz.

    senin kendine saygın yok, kadın sana nasıl saygı duysun birader?

    kadın içten içe sezmiş, bu adamın bir karakteri yok, prensibi yok, kırmızı çizgisi yok. böyle bir adamla nasıl birlikte olsun? fakat kolay yaşam da tatlı geldiği veya aldatmak daha heyecanlı olduğu için aldatmış görünüşe göre.

    kadın veya erkek farketmez;

    *ilk önce kendinize saygınız olsun.

    *karakteriniz ve prensibiniz olsun. karşı cins için fedakarlık yapın ama karakterinizden, sizi siz yapan çizgilerinizden vazgeçmeyin.

    *tek başınıza mutlu olabilin ki, karşı tarafta sizinle mutlu olabilsin, tüm mutluluk kaynağınız bir kişiye yüklenmesin, onun için de çok ağır bir sorumluluktur ve zamanla bezdirirsiniz.

    *kendi sosyal çevreniz olsun ki mıç mıç yapışık yaşamayın, özel alan dediğiniz bir hayat parçanız olsun. sizin de karşınızdakinin de.

    sonuç olarak sonu baştan belli bir çiftlik bank faciası.

    edit: konu sahibi silmiş sonra da hesabı kapatmış, orj halini yazıyorum :

    --- spoiler ---

    2011 yılından önce herkesin imrendiği bir hayatım vardı. yaşıtlarıma nazaran varlıklıydım. yakışıklı ve güzeldim. onlarca sevgilim olmuştu. fakat çok erken yaşta sıkıldım bunlardan. daha sakin bir hayat için hayatımın aşkını bulmaya odaklamıştım kendimi. how i met your mother’daki ted misali..

    onunla 2011 yılının sonlarına doğru tanışmıştık. ilk gözlerini gördüğüm anda evleneceğim kadın bu demiştim. gerçekten de öyle oldu. keşke görmeseymişim dediğim anlar olmuyor değil. ama hayat dediğimiz şey kazandığımız anı ve tecrübelerden ibaret değil mi zaten. birlikteliğin ilk gününden itibaren ben bir romeo’ya dönüşmüştüm. yıllardan beri içimde biriken sevme güdüsü patlama yaşıyordu resmen. ilk sene her ay dönümü ufak süprizler yapıyordum. romantik anlar yaratıyordum. gecenin 12’sinde puding yapıp evine götürüp sürpriz yapmışlığım bile vardı benim. evcil hayvanını bile ben almıştım. bir sıkıntısı, sorunu oluyordu ben kendimden vazgeçip ona adıyordum kendimi. o nefes alsın ben bir şekilde hallederim kendimi diyordum. yaşadığımız hayatın stabil devam etmesi için sürekli borçlanıyorum. en büyük hatam buydu belki de. arkadaşlarım azalıyordu gün geçtikçe farkındaydım fakat bana o yeter diyordum geleceğin hayalini kuruyordum. gözüm başka kimseyi görmüyordu. tanımadığım kızın saçları elime değse suçlu hissediyordum kendimi. evlilik teklifim bile muhteşemdi. yoktan var ederek yapmıştım.. yeni yeni dizilerde, filmlerde rastlıyorum bizim 7 yıl önce yaşadığımız sahneyi.. ben mecnundum, romeoydum, tristandım, ben aşktım.

    ilk yıllar bu şekilde sürdü. ama içimde bir burukluk vardı. tam değildi her şey. yavaş yavaş içimde ki sıkıntıların nedenini fark etmeye başlamıştım. ben 10 adım atıyorsam o 1 adım atıyordu. belli bir zaman sonra bu koymaya başlamıştı. ama hep teselli ediyordum kendimi ilerde düzelecek. düzelecek. düzelecek.. (düzelmedi..) ben onu yüceltirken, o beni aşalıyordu resmen.. içimde ki romantik çocuk ölmeye başlamıştı artık. her eylemim hayal kırıklığına dönüşüyordu. herkesin imrenerek baktığı o ilişki sıradan bir hal almaya başlamıştı. müdahale etmeye çalışsam da içimde ki güç tükeniyordu. ama güçlü, dayanıklı bir çocuktum. tatillere gidiyorduk. arkadaşlarımla gitmişim gibi geliyordu hep. sadece el ele tutuşan bir çift. geceleri iyi geceler seni seviyorum diyen ve sırtını dönüp uyuyan birisi vardı karşımda. beni seviyordu ama hissettiremiyordu. hayallerimden çok uzaklaşmıştım bu süreçte.

    6. yılımızda evlilik olayına start verdik. belki diyeceksiniz malsın durumlar böyleyken neden evlendin. evet hem maldım hem aşık hem umutlu. evlilik zamanında herkesin yaşadığı sıkıntıları yaşadık. ama atlattık. çünkü sevgi vardı içimde. umut vardı.. ışık vardı.. balayımızı çok güzel planlamıştım. romantik aşk filmlerinde ki sahneler mevcuttu. ama bulunduğumuz şehirlerde mevcuttu onda gene yoktu. eve girdikten sonra cicim ayı dedikleri olayı hiç yaşamadım. ama huzur vardı. saygı vardı. belli bir zaman geçtikten sonra yalnız hissetmeye başladım kendimi. sanki bir babaydım.. anneydim.. ama sevgilim yoktu. sürekli kollaman gereken, bakman gereken bir çocuk..hiçbir zaman maço erkek olmadım. erkek temizlik yapmaz, ütü yapmaz, yemek yapmaz demedim. hepsini elimden geldiğince yaptım. ama tek başıma yaptığımın farkına vardım belli bir süre sonra. çünkü ben yorgun argın ütülerimi yaparken o netflix’te birşeyler izliyordu. ben evi sildikten sonra ayakkabı ile eve giriyordu. benim sigara alacak param olmazken, bankalar peşime düşmüşken, evin tüm maddi sorumlulukları omuzlarımdayken o çılgınlar gibi alışveriş yapıyordu. bunlar artık koymaya başlamıştı. kendime dinlenecek alan bulamıyordum. aile bağları hiç yoktu. iki tarafın da ailesi yemeğe bile gelmemişti. cinsel hayat çürümeye başlamıştı. yakınlaşmalar 1 hafta arayla oluyordu sonra o süre 2 haftaya çıktı. yorgunluklar bahane ediliyordu. bunu tartışmaya açtığımda ise ‘beni tahrik etmiyorsun’ gibi söylenmeyecek sözler söylüyordu. yaralanıyordum kendimi iyileştirmeye çalışıyordum.

    bu şekilde sürdü gitti. belli bir süre daha. düzelmesini umuyordum. derken netflix’te you adlı diziyi izledim. ve içime bir şüphe düştü. teline vs bakmamıştım yıllardır. ona almış olduğum apple watch salonda şarjda duruyordu. aldım kurcalamaya başladım. mesajlarda tanımadığım bir isim dikkatimi çekti. mesajı açtım ve bammmm.. karşımda "toplantıdayım aşkım çıkınca arayacağım seni. ve bir öpücük". cevap ise "tamam minik unuttum ben toplantıyı sorry." çok açık ve net whatsapptan konuşuyorlardı. mesajın orda unutulmasının ve tek 2 mesajın olmasının nedeni aradığı zaman meşgule atmış ve mesaj ile yanıtla yapmıştı. hemen fotoğrafladım elimde kanıt olmalıydı. ne yazık ki numaranın son 2 rakamı gözükmüyordu. bir hafta araştırma yaptım. yediremedim. çünkü çok güveniyordum. ilk baş inkar etti ama çocuğu bulmuştum. o inkar etti ben konuşma sürelerini buldum. o inkar etti ben çoçuğun köyünü, adresini tc’sini buldum. işyerini anasını babasını tespit etmiştim artık. ortada aldatma söz konusuydu. ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettin mi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım. ve ayaklarım yüreğim ağzımda o duruşma salonuna girdik. 8 yıl boyunca koyduğum tüm tuğlalar 2 dakika içerisinde yıkıldı.

    sonuç olarak bana aşık olmayan birisine aşık oldum. kızamıyorum da. ama şuan içimde ölmeyen bir öfke var ve delirmekten korkuyorum belki de delirdim bilmiyorum. içimden o çocuğun karşısına çıkmak geliyor. büyük ihtimalle de çıkacağım. öfkem azalacak mı peki ? sonuç olarak duygusal olarak çöküş, güven problemi, ekonomik iflas, 50k borç, hayal kırıklıkları, kaybolup giden 8 sene.. geçecek biliyorum ama ne kadar yara kalacak, ne zaman geçer muamma.
    --- spoiler ---
  • yakın zamanda kadın kuaföründe bir üst leveline şahit olduğum üzücü hikayelerden bir diğeri.

    kadın yirmi yıllık evli, aynı zamanda yakın arkadaşı da olan kuför kadına yeni ilişkisini anlatıyor, bir yandan da yeni sevgili ile sürekli yazışma halinde. yeni sevgili arıyor, kadın hoparlörü açıp bize de dinletiyor adamın tutkulu aşkını. adam anlatıyor da anlatıyor kadına olan sevgisini, gözünün dünyayı görmediğini, eşinin ve çocuklarının önemi olmadığını, zaten en kısa sürede boşanacağını. anladığınız üzere yeni sevgili de evli.

    kuaför kadın bana, bu evli sevgilinin kadının ilk sevgilisi olmadığını zaten sürekli sevgilileri olduğunu çıtlatıyor. ben böyle dumur içinde olanları izlerken kadının kocası arıyor, kadın telefonu “gülüm nasılsın” diyerek açıyor, kocayla ilişki gayet yolunda yani. boynuzlu koca kiminle konuştuğunu soruyor, kadın bir yakınını sallıyor, onunla konuşuyordum diyor. telefonu kapattıktan sonra telefonun saatini bir miktar geri alıp az evvel adını söylediği yakınını arıyor. ona da günlük bir iki muhabbet sallayıp kapatıyor telefonu ve tekrar saati güncelleyip kocanın evdeki telefon kontrolünü bertaraf etmiş oluyor. sonra yine yeni sevgiliyle whatsapp üzerinden takipsiz yazışmaya devam ediyor.

    merak ettim kadının facebook profiline baktım, bir şok daha yaşadım. ailece mutluluk fotoğrafları , seni verene kurban olayım yazıları ile dolu sayfası ve hepsi de güncel.

    arkadaşım sekiz yıl nedir ki? sen olayın ortaya çıktığına ve kurtulduğuna dua et. bak bu örnekteki adamcağızın dünyadan haberi yok. evli, mutlu, çocuklu takılıyor garip.
  • neden aşıkken evlenilmemesi gerektiği hakkında ibretlik bir hikaye olmuş. ne kadınlar ne de erkekler, aşıksanız evlenmeyin. aşıkken körüz çünkü. görmeye başlayınca da iş işten geçmiş oluyor. hem kendinize yazık hem karşınızdaki diğer insana.
  • çocuğun suçu yok bence, evlilik akdi olan kimse akdi çiğneyen odur. 3. kişiyle yüzleşmenin kimseye faydası olacağını zannetmiyorum. yapılması gereken psikolojik travmayı atlatmak için gerekiyorsa destek almak. tekrar böyle bencil bir insanın çekim alanına girmemek için kendindeki eksiği gediği tamir etmek.
  • --- spoiler ---

    ve istemeye istemeye gidip mahkemeye dilekçe verdim. duruşma günü geldiğinde istersen boşver gitmeyelim geri çekeyim dedim. sarıl bana dedi öp beni dedi o an içimde bir ışık belirdi. birşey hissettinmi diye sordu. dedim evet. o ise ben hissedemiyorum dedi sevmiyorum artık dedi. yıkıldım.

    --- spoiler ---

    bu nasıl bir şey giderayak çözemedim. geçmiş olsun.
  • o ilişki aldatma ile bitmemiş, ilişki bittiği için aldatmış.
  • yaşanabilecek en üzücu durumlardan biridir. hele ki hala seviyorken yaşanmışsa.

    sevgili dostum, bence tertemiz kurtulmuşsun. anladığım kadarıyla ortada çocuk da yok. benim yegane tavsiyem o yavşak herifin karşısına asla çıkmamandır. böyle durumlarda kırk mum yanar ve bu mumlar gün be gün söner derler. ağzını burnunu dağıtsan bile için soğumaz. daha sonra muhatap aldığına, onların seviyesine indiğine pişman olursun. böyle insanlara ne kadar uzak olursan senin için o kadar iyi derim. bırak boklarında boğulsunlar. sen içini ferah tut ve yeni hayatına odaklan.
hesabın var mı? giriş yap