• clementine deki usaklarini basarisiz olunca yari hayvan sekline cevirip cehenneme atan atesli sey
  • kesinlikle yalan rüzgarı.annesi çalışmayan,ya da annesi çalıştığı için babaanne/anneanne evlerinde gündüzlerini geçiren her çocuk için tramvatik olmayı başarmıştır bu dizi.kaç sene devam etti hatırlamıyorum ama victor'un kızı küçücüktü en başlarda,sonra o bile evlendi sanırım.her akşam,beyaz fon üstüne pembe yr işaretini görmek,aklının almadığı ilişkiler yumağını çözmeye çalışmak her çocuğun beyin fonksiyonlarına zarar vermiş olabilir.hele babaannemler 7 kardeşti,kadın-erkek hepsi izlerdi ve dizi bittikten sonra kaçıran bir kardeş varsa telefonda ona özet geçilirdi,sonrasında diğer kardeşle olayların yorumu yapılırdı.bacak kadar boyuyla pembe dizilerden fırlamış gibi konuşan çocukların temelleri işte yalan rüzgarı sayesinde atılmıştır.
  • tutti frutti...
    seksenlerdeki her cocugun tam da cinsel kimliginin farkina varmaya basladigi yillarda baslayan program.gece gec saatlerde anne ve baba uyuduktan sonra kardesi de yatirip gizlice salona gidilir, sesi son duzeyine ayarlayip, o izlenmemesi gereken program izlenmeye baslanir. aslinda cocuk sorar surekli icinden "yaw napıyo lan bunlar..eheueh" diye ama nafile, kendini bir turlu koparamaz ekranin basindan. kiz/erkek farketmeksizin eminim tum cocuklarin sonrasinda cinsel kafa karismasina neden olmus, arkadaslar arasinda abuk sabuk diyaloglar gecmeye baslamis, okulda kiz erkek iliskilerinin bozulmasina kadar gitmis, ortaokulda konusulurken utanilmasina neden olmus olan bu hadise ve daha da ileriye yonelik bakarsak eger, bu donem genclerinin maalesef halen daha cinsellige bir tabu olarak bakmasina neden olagelmistir...

    cilek kokulu silgiler & beyaz dantelli coraplar & dantelli onluk yakalari...
    sacma kiskancliklara ozamanlardan baslanilmasina neden olmustur. ozellikle kizlar arasinda hic bitmeyecegini sandigim kiskanclik ve cekememezlik furyasinin basladigi yerdir sanirim.bu donem oncesinde yokmus; ole yok kurdelali,yok bilmem neresinde bilmem ne gulu olan abidik gubidik seyler..hepsi annelerimizin eseri aslinda ama napalim,kaderimiz..kiz olmakta..gerci ne yaparsan yap kizlarin bu sacma tavirlari ister bir yaka ile isterse koca ile ortaya cikmasi halen mumkun...

    ama tum bunlarin yaninda yine de iyi yetisen bir nesil..
    internetten ve gereksiz teknolojik zirdavattan uzak, ailenin rahat ve ozgur dogasinda yetisen -salak sacma internet sacmaliklariyla bogusmadan-, cogu zaman cok saf, ama cogu zaman da fisek gibi cakan, gozlerini pur dikkat yaptigi ise veren, gelecek konusunda her zaman endiseli ama gelecek kaygisi icinde bogulmadan yoluna devam eden,yani guzel bir nesil...

    (bkz: hayat ne tuhaf vapurlar filan)
  • malmoth* travması sayesinde seksenlerde çocuk olanların çoğu sorunlu ama yine de sevdik biz onu*. o malmoth ve solucana çevirdiği insanımsı yaratıklar annenin arkasına saklanma, çocuğun içine buhranlar basması nedeni.
  • ekseriyetle şarkılarla hatırlanan zamanlardır.
    part time lover çalarken çalıntı arabayla ağaca toslamak.
    true blue çalarken mahalle duvarına dizilmiş çocuklara hava atıcam derken bacagının birini kasıga kadar çukura sokup kan revan içinde kalmak, ustelik aynı çocuklar tarafından iki kolundan tutulup çukurdan çıkarılmak.
    break dance yaparak sofrayı kurarken tabakları kırıp dökmek, akabinde sokaktaki sıkı yonetimin eve yansımaları.

    (bkz: electric youth)
  • çocukluktan çıkıp ergenliğe geçtiklerinde yaşanan ekonomik krizler sonucu bir anda iflas eden, borsada parası batan, batan bankalarda parası yok olan, aracı kurumlarda o aracı kurumun iflas edip kapanması ile bütün parası bir gecede yok edilen, işsiz kalan aileleri vb. nedenlerle de 80'ler çocukları büyük travmalar yaşamışlardır.. bu nedenle genelde buna benzer bir travma yaşamış olanları büyüdüklerinde daha bir tutumlu parayı sadece temel ihtiyaçları için harcayan insanlar olmuşlardır.. hayata karşı da biraz çekingen olabilirler tabi..
  • - sahanda yumurtayı bile yeşil mercimekli yapan tmo tarif programları. yeşilden nefret etmemizin nedeni budur.

    - milli vanilli nin üçkağıtçı olduğunun öğrenilmesi. 80 dönemi çocukları büyük bir travma yaşadılar, güven duyguları zedelendi... yıllarca sezen aksu'yu bile "izzet altınmeşe olma ihtimali var mı acaba?" diyerek dinledik.

    - hülya avşar'la tolga savacı'nın ayrılması, hülya avşar'ın tipsiz tanju çolak'ı tercih etmesi. bi dakka ya... bi de coşkun sabah vardı. hangisi önceydi bunların?
    bir de tabi bakire olmadığı için avşar kızımızın tacının geri alınması. güzellik yarışmalarında bekaret kontrolü yapıldığını zannetmiştim yıllar boyunca...

    - banu alkan'ın "glasnost hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna, "ahahaha... geçen yaz gittim, çok güzel bir şehir" diye cevap vermesi... obsesif-kompulsif-asosyal paranoyaksak, sebebi sensin banu!

    - şalvar kesimli kot pantolonların içine konan kalın shetland yün kazaklar. dikkat edin, bütün 80 kuşağı kızlarında "kilo problemi" takıntısı vardır, zayıf olsalar bile böyledir bu. hepimiz şişmandık 80 lerde... bir de ayağımıza düz converseler giyince tam bastıbacak... üstünde de kocaman vatkalı ceket... boynu içine geçmiş bir bastıbacak...

    - örovizyon şarkı yarışmaları. hep aşağılanan bir halkın temsilcisiydik, hep hakkımız yenirdi. komşu komşuya oy verirdi ama bizim komşularımız komşu bile değildi. fakir ama onurlu bir halktık biz. özgüven eksikliğimiz de buradan doğdu. kimse bizi sevmiyordu, petrol sonuncu oluyordu...

    - çetin alp opera şarkısı ve koreografisiyle korkunçtu. yıllar boyu gözlüklü adamlardan korktum ben çetin alp yüzünden.

    - televizyondan teyp kasetine kayıt yapardık. george michael "i'm never gonna dance again" derken, annemin "hadiii yemek hazır!" sesi de girerdi kaydın içine... evet, yıllar boyu her dinlediğimde "i'm never gonna (hadiii) dance (yemek) again (hazııır)" olarak çınladı kulaklarımda. halüsinasyonlarımın sebebi de buna benzer teknik yetersizliklerdir...
hesabın var mı? giriş yap