• odtü arazisi artık fiilen bölünmeye başlamıştır.

    olay tünel değildi hiç bir zaman, ranta açılmamış, ankaranın batı kısmıydı. tünel yola başlanmadı, tünel yapılmasına ikna etmenin zaferi ile verilmiş küçük bir kayıp gibi gösterilen incek hattı açıldı.

    incek hattı boyunca yapılacak çok katlı konutlar, bir süre sonra trafiği kaldırmayacak; eskişehir ve incek bulvarları girişleri tıkanacak, yeni bir yol gerekecektir. belki de bölgeye yapılacak bölgenin en büyük camiisi veya alış veriş merkezi için yol gerekecek, odtü bu sefer kuzey-güney değil; başka bir protokolle doğu-batı hattında kesilecektir.

    muhtemelen eymir ormanı için protokoller düşünülmeye başlanılmıştır bile.

    odtü ormanı için fiilen yok olma süreci başlamıştır. odtü ormanı protokol protokol bölünecektir.

    yolun batı kısmında kalan hektarlarca orman, iki yol arasına sıkışmış park-vadiye dönüşmüştür.

    kemal kurdaş'ın adı da, ne yazık ki tarihe gömülecektir.

    işin en acı yanlarından biri, bundan dört yıl önce açılan ilk yola karşı durmak için ahmet atakan da 9 eylül'de ölmüştü. bir insan odtü ormanı için canını vermişti. şimdi o ormanın kat be kat büyüğü aynı tarihte protokol ile yok edildi.

    bu entrynin doğrululunu tarih yargılayacaktır.
  • konu ile ilgili rektör açıklaması aşağıdaki gibidir.

    değerli mezunlarımız,

    üniversitemizin batı kesiminde 09.09.2017 tarihinde inşasına başlanmış
    olan ve bir bölümü üniversitemiz arazisine isabet eden kuzey-güney
    doğrultusundaki yol bağlantısı ile ilgili olarak üniversitemiz kamuoyu ile
    aşağıdaki bilgileri paylaşmak isterim. öncelikle, üniversite olarak bugüne
    kadar olduğu gibi, bu konuda da arazi bütünlüğümüzü ve kamu yararını
    gözeten titiz bir yaklaşım içinde olduğumuzu ve sürecin her aşamasında
    paydaşlarımıza bilgilendirme yapıldığını vurgulamak istiyorum. ilk olarak
    sürecin nasıl yönetildiğini özetleyeceğim:

    eskişehir bulvarı ile incek bulvarı arasında bağlantı sağlayan söz
    konusu yol öngörüsü, üniversitemize geçtiğimiz aralık ayı içinde
    iletilmiştir. üniversitemiz akademik ve idari uzmanlarından oluşan
    komisyon, önerilen bağlantının güzergâhına ilişkin olarak iki ayrı
    alternatifi oluşturmuş ve bunlar ilgili taraflara sunulmuştur.
    bu gelişmeler, farklı kereler üniversite yönetim kurulu, senato ve
    yöneticiler ortak toplantılarında da ayrıntılarıyla görüşülmüştür.
    söz konusu yol bağlantısına ilişkin gelişmeler hakkında, 27.02.2017,
    07.07.2017, 22.08.2017, 25.08.2017, 08.09.2017 tarihlerinde gönderilen
    e-postalar ile paydaşlarımız bilgilendirilmiştir.
    ayrıca, üniversitemizin bu yol bağlantısına ilişkin görüşleri,
    çekinceleri ve alternatif yol önerileri, 15.08.2017 tarihinde bir
    basın toplantısı düzenlenerek kamuoyuyla da paylaşılmıştır.
    müzakerelerde gelinen son nokta 07.09.2017 sabahında yapılan ve
    dekanlar, enstitü ve yüksekokul müdürleri, dekan yardımcıları, enstitü
    müdür yardımcıları, senato ve üniversite yönetim kurulu’nun seçilmiş
    üyeleri, bölüm başkanları, enstitü ana bilim dalı başkanları ve merkez
    başkanları’nın katıldığı yöneticiler ortak toplantısında sözlü olarak
    paylaşılmış ve karşılıklı fikir alışverişinde bulunulmuştur.
    08.09.2017 tarihinde paydaşlarımıza gönderdiğimiz genel duyuruda
    ankara büyükşehir belediyesi ile yapılacak protokolün içeriği
    paylaşılmış, imzalandıktan sonra bu protokole ilişkin ankara
    valiliği’nin basın açıklaması aynı gün üniversitemiz internet
    sayfasında yayımlanmıştır
    (http://www.metu.edu.tr/…cement/rektorluk-aciklamasi).

    ankara büyükşehir belediyesi ile yapılan protokol imzalanana kadar yaşanan
    gelişmeler aşağıda verilmektedir:

    söz konusu yol öngörüsünü içeren plan bu yıl içinde iki kere askıya
    çıkarılmış, üniversitemiz askı süreleri içinde planın kurumumuzu
    ilgilendiren kısımlarına resmi kanallardan itiraz etmiş, itirazlarımız
    reddedilmiştir.
    üniversitemizi ilgilendiren bir başka yol konusu da, eskişehir
    bulvarına paralel olarak, bir bölümü üniversitemiz arazisi sınırları
    içinde yeraltından geçmesi öngörülen tünel yoldur. bu tünel yol 2015
    tarihli odtü koruma amaçlı imar planımızda yer almaktadır. bu süreç
    içinde askıya çıkan bir başka plan değişikliği söz konusu tünel yola
    ilişkindir. askıya çıkan plan değişikliği öngörüsünde, 2015 tarihli
    odtü koruma amaçlı imar planımızda yer alan, “tünel yolun yapımında
    yüzeyde işlem ve inşaat yapılamayacağına” ilişkin plan hükmünün yer
    almadığı görülmüştür. üniversitemiz söz konusu bu plan değişikliğine
    de askı süresi içinde itiraz etmiş, bu itirazımız da reddedilmiştir.
    henüz süreç devam etmekteyken, üniversitemiz tarafından iki yıl önce
    2015 tarihli odtü koruma amaçlı imar planı çerçevesinde bedelsiz
    olarak kamuya terkedilen a-7 kapımız karşısındaki alanda bir katlı
    kavşak inşasına başlanmıştır.
    bu gelişmeler ve geçmişteki benzer uygulamalar değerlendirilerek, bir
    oldubitti ile karşılaşmamak için, üniversitemiz arazisini ve orman
    bütünlüğünü koruyacak, kamu yararını da gözeten bir çözüm arayışına
    girilmiştir.
    bu konuda başlatılan müzakereler, yukarıda da açıklandığı gibi,
    üniversitemizin tüm paydaşlarıyla çeşitli toplantılar ve e-posta
    yoluyla paylaşılmıştır.

    inşaatın başlamasından itibaren süreç şu şekilde ilerlemektedir:

    yol yapımı çalışmalarının başlama zamanı tamamen büyükşehir
    belediyesi’nin tasarrufunda olmuştur. ankara büyükşehir belediyesi
    ekipleri, 09.09.2017 tarihinde sabah saatlerinde alan etütleri ile yol
    yapımı sürecine başlamıştır. iş makinaları ve diğer teknik araçlar ise
    alana saat 18.00’de girmiştir. başta genel sekreterimiz ve genel
    sekreter yardımcımız olmak üzere üniversitemiz yönetimi ve ilgili
    idari-teknik ekibi, protokole uyulmasını temin etmek için yol yapımı
    çalışmalarına ilişkin gelişmeleri inşaat alanında yakından takip
    etmektedir.
    yolun üniversitemiz sınırları içine isabet eden 4.8 km’lik alanının
    yaklaşık 3 km’lik bölümünde yaşları 15 ve altında genelde seyrek
    ağaçlık dokulu bir alan bulunmakta olup, kalan 1.8 km’lik kısım
    ağaçsız alandır. alanın yol yapımı başlangıcı öncesi fotoğraflarına
    http://rd.metu.edu.tr/yol-guzergahi-9-9-2017.pdf adresinden
    ulaşılabilir.
    yolun yapımı sırasında açılan yüzeyin genişliği; yol yapım teknikleri,
    yol kenarındaki sanat yapıları (şev, drenaj kanalları, vb.) ve çevre
    düzenlemeleri gereği, bazı yerlerde en fazla 75 metre olup (mevcut
    yangın yollarıyla beraber), iki noktada u-dönüşü yapılacağı için
    sadece bu bölümlerde genişlik 135 metreye ulaşmıştır. yol bandı, 28
    metresi yola ayrılan yüzey olmak üzere, tamamlandığında toplam 40
    metre genişliğinde olacaktır.
    yol inşaatı yapılan bölgenin batı (bilkent) tarafında, üniversitemize
    ait bir vadi kalmaktadır. yolun geçtiği yüzey, bu vadinin sırtında
    ilerlemekte, vadi tabanına inmemektedir. yol inşaatının batısında
    kalan bölge ve vadi üniversitemiz mülkiyetinde olup, ağaçlandırma
    dışında herhangi bir amaç için kullanılması söz konusu değildir. yol
    yarma kazı ile vadi sırtının içine oturtulmakta, böylece trafik
    kaynaklı sesin engellenmesi öngörülmektedir. yol yapımı bittikten
    sonra, yolun iki tarafında kalan şev bölümüne ağaç dikilmesi
    protokolle garanti altına alınmıştır.
    protokolde, alandan çıkarılan ağaç miktarının tespit edilmesini
    izleyerek, bu miktarın iki katından az olmamak üzere arazimiz içinde
    üniversitemizin belirleyeceği bir alanda ağaç dikileceği de teminat
    altına alınmıştır.
    öte yandan, söz konusu protokol, arazimizden yol yapımı için
    kullanılan alan miktarında bir arazinin sınırımıza komşu veya yakın
    bir bölgeden üniversitemize tahsisini de garanti altına almaktadır.
    protokolün bir diğer önemli kazanımı da eskişehir yoluna paralel
    olarak arazimiz sınırları içinde yeraltından geçmesi öngörülen tünel
    yolun yapımında yüzeyde işlem ve inşaat yapılmayacağının hükme
    bağlanmasıdır.
    protokol maddelerine uyulmaması durumunda ise gereken idari ve hukuki
    girişimlerde bulunulacaktır.

    tüm mensuplarımızın, öğrencilerimizin ve mezunlarımızın bilmesini isterim
    ki; orta doğu teknik üniversitesi’nin tarihi boyunca birlikte
    oluşturduğumuz orman alanlarımızın, hem üniversitemiz hem de ankara kenti
    için en önemli kazanımımız olduğunun bilincindeyiz. üniversitemizin doğal
    alanları her zaman gurur kaynağımız olup, bu alanı tüm ankaralılar için
    titizlikle korumaya ve geliştirmeye özen gösteriyoruz. üniversitemiz
    arazisinden ağaçlık alanın eksilmemesi için tüm idari, akademik ve teknik
    birimlerimizin aylara yayılan çalışmasını yazının giriş kısmında
    özetledim. müzakerelerde, tünel yol yapımının başlayacağı sırada
    üniversitemiz arazisini ikiye ayırmadan, yani yüzeyde işlem ve inşaat
    yapılmadan gerçekleşmesinin protokol ile garanti altına alınması
    üniversitemiz için yaşamsal önemdedir.

    bu ilkeler ve değerler doğrultusunda, üniversitemiz kamuoyu ile iletişim
    kanalları açık tutularak, mevcut koşullar altında olabilecek en uygun
    çözüme gelindiğinin üniversitemiz kamuoyu tarafından anlaşılmasını
    yürekten dilerim.

    sevgi ve saygılarımla.

    prof. dr. mustafa verşan kök
    rektör
  • içimden yazmak gelmiyordu bir süredir. öylesine öfke doluyorum ki yazmak istiyorum.

    odtü mezunuyum. odtü'lü olmak benim için hep çok önemli oldu. girmek istediğim tek üniversite odtü, okumak istediğim tek bölüm de psikolojiydi. bunun için canla başla çalıştım. odtü'de 5 sene geçirdim. mezun olduktan sonra okulumdan kopamayıp dibindeki 100. yıl'da oturdum 3 sene boyunca. her fırsatımda soluğu odtü'de aldım. odtü'nün her köşesinde anım vardır. kendim olabildiğim, özerkliğimi kazandığım, ufkumu genişleten, bana istenirse yaşamın çok farklı olabileceğini öğreten bir yerdi orası. odtü'nün kalbiyle atardı kalbim. ben odtü'den çok şey öğrendim.

    okula ilk girdiğimde ki sene 2006 idi, rektör ural akbulut idi. benzer tartışmalar o dönemde de vardı ve ural akbulut çıkıp odtü'yü kimseye yedirmeyeceklerini, melih gökçek'in haddini bilmesi gerektiğini söylemişti. ne yazık ki onun dönemi 1 yıl sonra bitti. ardından ahmet acar denilen bir rektör geldi. neden bilmem ama, öğrenciler onu "efendi" görünüyor diye sevdiler. efendiliğini bozacak da bir şey yapmadı gerçi. ta ki melih gökçek'in odtü arazisinden yol geçirme projesi yine gündeme gelene kadar. ayrıntıları çok anımsamamakla birlikte kendileri de 100. yıl'da oturan ve odtü kimya bölümünde profesör olan ali gökmen hoca ile inci gökmen hoca, bazı 100. yıl sakinleri, birkaç öğrenci, bazı mezunlar ve gönüllü birkaç avukatın da aralarında bulunduğu mahalle toplantıları yapılıyordu yapılması planlanan yol ile ilgili o dönemde. ben tüm toplantılara katıldım. toplantılarda bu yolun neden yapılmak istendiği, ne amaçlandığı ve geçerse nereden geçeceğine ilişkin bilgilendirmeler yapıldıktan sonra bizlerin neler yapması gerektiğini konuştuk. bu arada yıl 2013 idi. biz bir avuç insandık. belki 50, en fazla 100 kişiydik. ali hoca ile inci hoca tüm toplantılara katıldılar. inci hoca tüm o ağaçları elleriyle diktiklerini, orada 4000 civarı ağaç olduğunu, tilkilerin yaşadığını gözleri dolarak anlattı bize. dinledik. oturduk saatlerce tartıştık biz nasıl engel olabiliriz diye. mahalleli bilmiyordu. eğer bu yola itiraz eden 1000 mahalle hanesi bulabilirsek yolu yapamayacaklarını söyledi inşaat mühendisi bir mezun. o bu işlerle uğraşıyormuş yıllardır. biz de tüm bunları yazıya döküp mahallemizin sakinlerinin görebilecekleri yerlere asmaya ve posta kutularına bırakmaya karar verdik öncelikle; çünkü mahallelinin bunları öğrenmesi gerekiyordu. iş bölümü yapıp bildiriler bastırdık. insanların posta kutularına koyduk. bununla yetinmeyip kapılarına kadar gidip dilimiz döndüğünce durumu anlatıp mahalle toplantılarımıza davet ettik. gidip muhtarla konuşup nasıl bir yöntem izleyebileceğimizi konuşmak istedik. muhtarlıkta kentsel dönüşüm broşürleri görüp moralimiz bozuldu; ama yılmadık. belediyenin araçları birer ikişer 100. yıl'a doluşmaya başladı. biz akşamları toplananlarla ellerimizde düdüklerle, tencere ve tavalarla eylem yaptık. 100. yıl'ı bir uçtan bir uca, çukurambar'a kadar dolandık. akşamları ışık açıp kapatma eylemi yaptık. insanların bir kere olsun rahatları bozulsun ve düşünsünler istedik.

    inci hoca ile ali hoca'nın önderliğinde yol geçmesi planlanan bölgeye gidip ağaçlara baktık. son kezdi belki de. yemin ediyorum ki yazarken tüylerim diken diken oluyor. anlattık. biz 50, bilemediniz 100 kişi mezunlar derneği ile, rektörlük ile görüşmek istedik ama, rektör kararını vermişti. rektör o dönemde televizyona çıkıp yolun nereden geçeceğini anlattı. "orası odtü arazisi değil aslında" dedi. odtü fizik bölümü u3 amfisi'nde yol bilgilendirme toplantısı yaptı. yolu planlayan komisyona şehir bölge planlama bölümünden önerdiği rezil bir hoca çıkıp "şehir merkezinde bu kadar büyük kampüs olmaz ki" dedi. amfi protestodan yıkıldı. hoca pişkin pişkin güldü. rektör kendisine sorulan hiçbir soruyu yanıtlamadan kaçıp gitti. ondan sonra çıkan genç bir avukat "ben barodan geldim ve yol yapımını durdurmak için canla başla mücadele ediyorum" dedi. mezunlar çıkıp "bu yol olmaz. yollar trafiği rahatlatmaz; trafiği artırır. yolun yapımına engel olmak zorundayız" dediler.

    konuştuk. bunun basit bir yol yapımı olmadığını, bu yola gereksinim olmadığını, ağaç katliamı yapılmadan da bir sürü çözüm bulunabileceğini, amaçlananın kentsel dönüşüm olduğunu, yolun belirli bir genişlikte olmadan belirli yükseklikte binalar yapılamayacağını, bir kere başlanırsa önünün alınamayacağını, bu yoldan sonra bilkent ile odtü arasında başka bir yol projesinin daha gündemde olduğunu ve bunun çok daha geniş bir yol olup eğer yapılırsa çok daha fazla ağaç kesileceğini, melih gökçek'in odtü kampüsüne göz diktiğini ve tepki göstermek zorunda olduğumuzu söylediler.

    bir gece belediyenin maganda görevlileri buldozer ve inşaat makineleriyle geldiler. kalktık gittik. kalkıp gittim. görevlilerle tartıştık. biber gazı ve hakaret yediğimizle kaldık.

    bir gece geldiler ve 4000 ağacı kıyıp geçtiler.

    devrimde oturduğunuzda yemyeşil bir orman ve masmavi bir gökyüzü görebilirdiniz eskiden. şimdi bir yol ve akan trafik görünüyor. devrimde oturup ormana bakarsanız ormanın içinden yükselen araçları görebilirsiniz. hemen arkasında da yükselmekte olan kentsel dönüşüm binaları var.

    odtü'nün nüfusu 35000. biz 50, bilemediniz 100 kişiydik. "ben rektöre güveniyorum. orası zaten odtü arazisi bile değilmiş" demişti konuştuğum bir öğrenci.

    ne diyeyim ki? herkes hak ettiği gibi yönetilir. beter olun.

    ben çok üzgünüm, çok üzgünüm. yüreğim acıyor ama, vicdanım çok rahat. biz elimizden geleni yaptık.

    ekleme: kronolojik düzeltme ile verilen bilgilerdeki birkaç hatayı düzeltme.
  • 4 yıl önceki gece operasyonunda, odtü'nün yine ortasından geçirilmeye çalışılan yolla gündeme geldiği zamanlarda, akp-yol ilişkisini ele alan bir yazı yazıldı. genel politikanın hiç değişmediğini de düşünürsek, şöyle:

    http://sendika62.org/…l-yapmak-zorunda-murat-dural/
  • gündemde tutulması gereken operasyon. ülkenin utanç hikayelerinden biri. şüphesiz ki bu olaya sessiz kalmak zorunda kalan bizler, çocuklarımız torunlarımız kirli bir hava soluyan ankaralılar olup çeşitli solunum yolu hastalıklarına yakalandıklarında onlara hesap vereceğiz.

    anlaşma metnine göre bu alanın genişliğinin 38 metre olması gerekiyordu, ama alandaki arabalardan fotoğrafa göre oranlayınca ve şu anda alana giden insanlardan aldığım bilgiye göre genişlik 100 metre civarında. bu bir...

    3-4 yıldır ankara'da yaşayan biri olarak melih gökçek'in bu tür sözleri daha önce de verdiğini biliyorum. sözüm ona şu an o alanda gördüğün ağaçların da hepsinin taşınması gerekiyordu. ama öyle bir şey olmadı, büyükşehir belediyesi direkt olarak kandırdı yani. üstelik hem yolun daha geniş olmasına, hem de ağaçların kesilmesine kimse itiraz edemesin diye bu inşaat gecenin bir vakti başladı ve sabaha karşı tümüyle bitti.

    olan, bundan yıllar önce insanların çabaları ile inşa edilen ormana oldu. nitekim 40-50 yılık binlerce ağaçları kesip yerine fide dikince öde?miş olunmuyor, ağaçlar eve alınan bir mobilya değildir.
    o bölgede yaşayan, o havayı soluyan bir insan olarak uzun zamandır bu konudan haberdarım, alınan karardan ve mutabakat maddelerini de detayıyla biliyorum. bu insanlar biz itiraz edemeyelim, yolun genişliğini artıralım ve ağaç taşıma işiyle vs para harcamayalım diye anlaşmanın olduğu gece sabaha kadar yüzlerce kamyon ile orayı bu hale getirdiler. üstelik bu yolun hemen yanıba?ında daha ufak bir yol daha var, onu genişletmek sorunu çözecekken bu insanlar tamamen siyasi sebeplerden ötürü odtü arazisine gitmek istediler. yolun sağında bulduğun alan şu anda odtüden ayrılmış oldu ve muhtemelen ilerleyen yıllarda o bölgede ev ve işyerleri göreceğiz.
  • "– söz konusu yol protokolde belirtildiği gibi 38 metre değil, 90-100 metre genişlikte yapılmıştır.

    – odtü ormanı bölünmüş, 270 metre orman bandı eko-sistemin dışına çıkarılmıştır.

    – toplam orman talanı 45 hektar, bütünlüğü bozulan orman alanı ise en az 90 hektardır.

    – ormanda kamyonların geçişi için fazladan servis yollarının açıldığı tespit edilmiştir.

    – ilgili kurumların görevlerini yerine getirmediği görülmektedir.

    heyet raporunda; belediyeye ait iş makinelerinin neden olduğu yoğun tozun çalışma alanı dışında kalan diğer orman arazisindeki ağaçlara da zarar verdiğini belirtmiştir. bir süre sonra civardaki tüm ağaçların yaprakları da tozla kaplanacak ve fotosentez yapamayacaktır. bu tablo doğa katliamının boyutlarını göstermektedir.

    bu bağlamda;

    odtü yolu çalışmasında protokol dışına çıkıldığı ve bir doğa katliamının yaşandığı ortadadır. bu konuda sorumlular hakkında adli ve idari soruşturma açılacak mıdır?

    9 km metro hattını 20 yılda bitiremeyen bir belediyenin bir gecede 4,5 km uzunluğunda bir ormanı yok etmesini ve binlerce ağacı kesmesini kamu yararı ilkeleri açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

    binlerce ağacın 7,5 - 8 saat gibi bir sürede gece karanlığında usulüne uygun olarak sökülüp nakledilmesi mümkün müdür? ağaçların sınıflandırarak, usulüne uygun olarak sökülüp nakledildiği iddiası ankaralıların aklıyla dalga geçmek değil midir?

    usulüne uygun olarak sökülmüş ve taşınmış olduğu iddia edilen binlerce ağacın bulunduğu alan gazetecilerin veya ilgililerin görmesi için kamuoyuna açık hale getirilecek midir?"

    aylin nazlıaka
    http://haber.sol.org.tr/…aha-tbmm-gundeminde-209362
  • meselenin psikolojik boyutu önemli bu seferki olayda. bu bir ilk değil, daha önce de malazgirt bulvarını yapmak amacı ile bir gece ansızın gelebilirim operasyonu yapıldı odtü ormanına. ancak bu eski olayda, hem yönetim, hem öğretim elemanları ve öğrenciler tek yürekti. bu sefer ise yönetimin tavrı "çok da itiraz ettik ama neden böyle oldu ki"yi geçmediği ve bu talana dur diyen bir üslup ve tavır takınmadığı için farklı. kısaca bu ankara'nın akciğeri olan odtü ormanı için, klişe ama, sonun başlangıcı. alıp geçtikleri arazi şu an ankara'nın rantı en yüksek arazileri, bilkent'le odtü sınırından başlayıp incek'e uzanıyor ve bu güzergahta bir apartman katının raici 750 bin ila 3 milyon arasında, müstakil evler 5 küsur ve fazlası. istanbul'da etiler tarafındaki boğaziçi kampüsü tarafından 1200 ağaçlık bir alana buldozerlerle girildiğini düşünün yol yapacağız diye. dahası, sırada yıllardır çeşitli yönetimlerin büyükşehir belediyesi'ne karşı mücadelesini verdiği eymir gölü var, eşsiz ekosistemi ile biyoloji alanındaki öğretim üyeleri ve yüksek lisans öğrencilerinin araştırma alanları ve ankara'nın en el değmemiş ekosistemi. tam karşısı trt binası ve oran sitesi, burada ise raic daire başına 1 milyar ila 2.5 arasıda, müstakil evler 10 milyara kadar uzanıyor.

    ankara'nın bozkırında her birimizin ve bizden önceki kuşakların elleriyle diktiği binlerce ağaç, akşamları kampüste denk geldiğiniz tilkilerden saksağanlara, yüzlerce türe ev sahipliği yapan bozkırdaki tek orman da gidiyor. gerçekten elimi kolumu kırsalar bu kadar derin bir çaresizlik ve üzüntü içinde olurdum herhalde, bir neslin tüm emeği ve doğasının kaderi, bu kavramlarla uzaktan yakından ilgisi olmayan insanların elinde; insanı en çok da bu üzüyor sanırım.
  • "rektörlüğün açıklaması gerçekten içler acısı. çünkü hamleyi son derece meşrulaştıran söylemler var içerisinde. örneğin; ''alan seyrek orman dokusuna sahip'' gibi. onun dışında, 'yolun teknik ihtiyaçları' gerekçesiyle, yolun iki katı kadar genişlikte bir alan açıldığını söylüyor rektörlük. mesela bu açıklamayı melih gökçek bile yapmadı ama sayın rektörümüz bunu meşrulaştırmak üzere sürekli hamleler yapıyor. yani türkiye'nin neresinde bir yol inşaatının iki katı kadar genişlikte bir alan açılmış? yani bu alan, örneğin odtü arazisinin değil de yol, özel şahıslara ait mülkiyetler üzerinden geçseydi belediye yine iki katı kadar bir alan kamulaştıracak mıydı?

    yapmayacaktır böyle bir şeyi tabi ama odtü arazisi şu an dediğimiz gibi bol, bedava bir alan olarak görüldüğünden böyle bir hamle yapılıyor. rektörlüğün açıklaması çok çok kötü, bana sorarsanız rektörlük kendi imzaladığı protokolü doğru da takip edemedi. ayın 8'inde protokolün imzalandığı duyuruldu, hem rektörlük tarafından hem vali tarafından, 9 eylül gecesi ankara büyükşehir belediyesi makineleri araziye girdi. yani biz de sorduk, bu proje ne zaman hazırlandı? çünkü yol aslında 50 metre genişliğindeydi, protokolde 38 metreye düşürüldüğü söyleniyordu, rektörlük dünkü açıklamasında bunu 40 metreye çıkardı. her gün 2 metre genişliğimiz artıyor. sonrasında 100 metrelik bir alan açtılar. yani bu yolun projesinin bir günde hazırlanma ihtimali yok. onun dışında proje hazırlanmış olsa dahi araziye bunun aplike edildiğini düşünmüyoruz. çünkü aplikasyon dediğimiz işlem koordinatlara göre kazıklar çakılır, yolun geçeceği hatta ve burada makineler çalışır. bir gece vakti burada işlem yürüttüler ve aplikasyon da yapılmadı, ondan ötürü bu kadar geniş bir alan açtıklarını düşünüyorum. bu kısımları rektörlük direkt olarak ''ankara büyükşehir belediyesi'nin çalışmasıdır, rektörlüğümüzün alakası yoktur'' diye değerlendirerek sanki kendi arsası, arazisi üzerinde bir çalışma yapılmıyormuşçasına sorumluluğu direkt ankara büyükşehir belediyesi'ne atan bir tavır sergiledi. bu da çok hatalı bir tutum. bugün bir vatandaşın bile gecekondusunu savunurken takındığı tutumu düşünürsek, demek ki odtü arazisi rektörlük açısından o kadar değersiz bir alan ki belediye istediği gibi at koşturabiliyor ve odtü, ''ankara büykşehir belediyesi'nin kendi yaptığı çalışmadır, bizi ilgilendirmiyor'' diyerek kendini aklamaya çalışabiliyor ve üniversite, türkiye'nin ilk şehir planlama bölümüne sahip. avrupa'da hatta lisans bazında şehir planlama eğitimi veren ilk okullardan biri. yani aslında teknik bilgiye de son derece sahip bir okul. ama umarım rektör yarın birgün çıkıp ''kandırıldık'' demez... ama kendisinin tavrı, 130 bin mezunu olan ve ülkenin en önde gelen üniversitelerinden birinin mensuplarını kandırmak üzerine. ben bu medeni cesaretinden ötürü de kutluyorum onu. "

    emre sevim
  • odtü eğitim-sen'den basına ve kamuoyuna duyuru, yönetime çağrı

    1. polis ordusu eşliğinde orman katliamı
    odtü, dört yıl sonra, yine yol eylemleri sırasında ahmet atakan’ın hatay’da kolluk kuvvetleri tarafından öldürülüşünün yıl dönümünde aynı bitmek bilmeyen iştahın hedefi haline getirildi. bir gecede yüzlerce kamyon, iş makinası ve polis eşliğinde ablukaya alındı. basına yansıdığı kadarıyla talimat tayyip erdoğan tarafından verilmiştir. iktidar ve onun yol sevdalısı belediye başkanı melih gökçek yine tatil zamanında bir gece vakti ve her zamanki gibi korkakça ormanlarımıza saldırmışlardır. odtü bileşenleri tarafından kabul görmeyen bu kıyım ancak zor aygıtlarının korumasında, korku salarak gerçekleştirilebilirdi. nitekim öyle de oldu, odtü polisin istilasına uğradı. odtü’lüler alana yaklaştırılmadı. rektörlük anlaşmasını uygulatabilmek için polisin kampüse girişine izin vermiştir.

    2.yaratılan kayıp algısı gerçeği yansıtmıyor
    kesim alanında yapılan incelemelere göre açılan alanın 90-100 metre olduğu görüldü ve bu kamuoyuna odtü ormanını sahiplenenler tarafından duyuruldu. rektörlük ve belediye arasındaki yol anlaşması hakkında rektörlük tarafından gönderilen e-postalarda ise 38 metre rakamı çokça telaffuz edilerek küçük bir kayıp algısı yaratılıyordu. 5 kilometre uzunluğunda bir hat ile odtü ormanı bölünmüş, 270 metrelik orman bandı orman ekosisteminin dışına çıkarılmıştır. alanın seyrek ağaçlı orman alanı olması kıymetini azaltmamaktadır. açıklıklar içeren ormanlık alanlar heterojen yapısı sayesinde büyük bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapar. bu şekilde bütünlüğü bozulan orman alanı 150 hektarın üzerindedir. ayrıca kamyonlar için servis yolları açıldığı görülmektedir.

    3.şeffaflık görüntüdedir, protokol gizli tutulmuştur
    odtü rektörlüğü ve belediye arasında imzalanan, yök ve valilik gözetimindeki protokol metni ancak kamuoyunun baskısı sonucunda ve valilik tarafından ilan edilmiştir. oysa rektörlük demokratik bir tutum ile metni denetlenebilmesi için imzalanır imzalanmaz kamuoyunun bilgisine sunmalıydı. ayrıca görüşmeleri odtü adına kimlerin yürüttüğü en baştan şeffaf olmalıydı.

    4.odtü bileşenlerinin görüşleri alınmamıştır
    odtü rektörlüğü bu kadar önemli ve büyük bir infial yaratma potansiyeli taşıyan bir konuda elbette gelişmeleri duyurmak zorundaydı. ancak süreç içerisinde nasıl davranılacağı konusunda akademisyenler, odtü çalışanları ve öğrencilerin görüşleri alınmamıştır. hâlbuki seçilmemiş bir rektör olarak mustafa verşan kök’ün yapması gereken böyle bir ortamda odtü’nün birliğini sağlamak adına her kesimle temasta olmaktı. bilhassa kampüs alanına yeni müdahalelerin gündeme gelmesi ile odtü’nün bütünlüğü adına tavır alan bileşenlere karşı. ancak rektörlüğün bu süre içindeki tutumu dinlememek, sözlü ve yazılı sataşmalarda bulunmak ve soruşturmalar açmak olmuştur. ortada bir başarı değil oldubitti vardır.

    5.yönetim sahada değildir
    sahada yönetimin varlığı sezilmemekte, bütün kontrol ve inisiyatif belediye ekiplerindedir. yani hamle üstünlüğü her hafta en az bir odtü düşmanı tvit atan, gözü eymir’de olan melih gökçek’te ve zamanında polis istilası ile kampüse gelip odtü ayakta eylemleri ile gitmek zorunda kalan tayyip erdoğan’dadır. bu da üniversitemize husumetle yaklaşılmasını mümkün kılmaktadır. inşaatın başlangıç zamanı konusunda rektörlük bilgilendirilmemiştir. ağaçlar karga tulumba kâh köklenerek kâh gövdesinden kesilerek alan düzlenmiştir. protokole göre taşınması uygun olan ağaçların nakledileceği söyleniyordu. rektörlük alanda olsaydı protokole uyulmasını zorlayabilirdi. bu durumda tünel yapılması gereken alan da ben yaptım oldu anlayışının insafına kalmış durumdadır.

    6.yasadışılık ve protokolün askıda olması
    odtü ormanı da orman yasası’nda yer alan kısıtlamalara tabidir. dolayısıyla yol yapımı için gerçekleştirilen protokolün ve sonucunda gelişen işlemlerin yasaya uygunluğu, yani kanuni olup olmaması hakkında ciddi şüpheler mevcuttur. alan işaretlenmemiş, ağaçlar damgalanmamış, nakliye tezkeresi doldurulmamıştır. el yazısı ve karalamalar ile değiştirilmiş yerleri göze çarpan protokolde yer alan anlaşma maddeleri plana işlenmemiştir. dolayısıyla hükmü zayıftır. ki zaten protokole göre kayıt altına alınması gereken ağaç türleri ve adetleri hakkında bir kayıt da tutulmamıştır. 50 yılda yaratılan orman ve ağaçlar odtü’ye aittir. ağaçlar kaçırılmıştır, nereye götürüldükleri kimin hizmetine sunuldukları belirsizdir. protokolün planlamasında yer alanlar, bu olumsuz tabloya göz yuman ve itiraz etmeyen, ses çıkarmayan yöneticiler de eşit derecede suçludur.

    bu veriler ışığında;
    1. odtü rektörüyle yardımcıları ve danışmanları, yönetim kurulu ve senato üyeleri derhal odtü bileşenlerinin karşısına çıkmalıdır. kkm kemal kurdaş salonunda bir toplantı organize edilmelidir. bu toplantıda yapılanların ve yapılmayanların hesabı verilmeli, bileşenlerin soruları cevaplanmalıdır. gerekirse doğası, ortamı ve gelenekleri ile odtü’yü korumak üzere ihtiyaç duyulan tedbirler burada bileşenlerle birlikte alınmalıdır.

    2. eymir gölü ve çevresi üzerinde oynanan karanlık oyun sona erdirilmelidir. basında çıkan haberler protokolün gizli maddeleri olduğu hissini uyandırmaktadır. rektör, belediye başkanı, vali, yök başkanı ile birlikte eymir’de düzenleyeceği gazetelere çıkan yürüyüşü derhal iptal etmelidir. bir iyileştirme ihtiyacı varsa bu odtü’nün imkânları, bakış açısı ve tasarrufu ile yapılmalıdır. akbabaları odtü’ye musallat etmekten vazgeçin.

    tüm odtü bileşenlerini ve kamuoyunu odtü’ye sahip çıkmaya çağırıyoruz. ormanıyla, özgürlükleriyle, geleneğiyle odtü bizimdir. rantçı ve baskıcı bir bakış açısıyla odtü dönüştürülmek istenmektedir. istibdad rejiminin hayal ettiği türkiye’de odtü’ye yer olmadığı kesindir. bunun karşısına dikilmek ve daha güzel bir ülkeyi hep birlikte kurmak için ayağa kalkmalıyız. herkesi kantinlerde, sınıflarda, laboratuvarlarda, yemekhanelerde, servislerde, odalarımızda, e-posta gruplarında ve sosyal medyada ses çıkarmaya, elinden gelen her türlü yöntemle direnmeye, haklarımızı, özgürlüklerimizi ve doğamızı savunmaya davet ediyoruz.
    eğitim sen ankara 5 no’lu şube
    odtü işyeri temsilciliği
hesabın var mı? giriş yap