10 entry daha
  • şimdi, aktivizm nasıl olmalı sorusuna herkesin verecek bir yanıtı var tabii. dün gece başlığı gördüğümde yazsam mı dedim, ama klişe olmaktan çıkabilir miyim? göreceğiz.

    - şimdi bir kere, aydın takılan eşcinsel aydın takılan solcu ve aydın takılan şakirt kadar antipatik. üstelik, queer yazın eğer romanları dışarıda tutarsak, faucault'un cinselliğin tarihi, deliliğin tarihi ve hapisane'nin doğuşu ile başlamış, post-modern sosyologların queer theoryi ortaya atmasından sonra 1000'lerce makale yayınlanmasına rağmen judith butler dışında cinsiyet çalışmaları üzerine okunması şart diyebileceğimiz çok az kitap bırakmıştır. tabii ki iktidar ve cinsiyet arasında çok sıkı bir ilişki vardır, ama bu kadın hakları dışında eşcinsel hakları ilgilendiren çok az alt metin sunabilmektedir. sscb mesela, kadınları iş gücüne, eşit haklarla sokarak bir mucize gerçekleştirmiş, lakin eşcinsel hakları için hiç bir şey yapmamıştır. tamam şimdi ne oldu? 500 sayfa filandır cinselliğin tarihi, 300 de gender trouble'ı ekle, 800 sayfa okuyan bir eşcinsel, maalesef "ben bu işi çözdüm hoca" moduna girebilmektedir. tabii, bilimsel olarak eşcinsel kelimesini literatüre sokan, psikanalistler var. mesela freud, ciddiye alınmamış rüya yorumlarının ilk cildini yayınladığında, eşcinsellikten bahsediyor diye. ama psikanalist eşcinsellik, bizim bahsettiğimiz sosyokültürel konjonktürden çok farklı. misal, freud da vinci'nin günlüklerinden aldığı bir rüya'yı 150 sayfa boyunca analiz ettiği bir kitapta, "kuşun kuyruğu ağzına giriyor, bu eşcinsel bir rüya" der. nitekim de öyle. oedipus kompleksini nasıl ki heteroseksüel bir aşk gibi yorumlamıyorsak, o da o işte uzatmayacağım.

    faucault'un bir fransız olarak, 20. yy'ın başında sartre'dan etkilenmemesini var saymak çok zor. *ama*, tabii epistomolojik olarak çok doğru olmayacak ama kısaca söylemem gerekirse, eşcinsellik hep vardı, ama toplum -görece yakın zamandan beri, dışlanmıştır. bunun bir çok sosyopolitik açılımı var tabii ki, ama kısaca (bkz: straw man).

    - eşicnsellik seçilmez, doğuştan vardır, çok yaygın bir sav (sallalahi aleykü vesellem - gülüşmeler...), elbette doğruluk payı var, misal ikizlerden biri gay ise diğeri de %90 gay çıkıyormuş. ama tabii, biyoloji çoğu zaman siyah beyaz değil. tıpta, multifaktöriyel tanımı, bir çok hastalığın patogenezi açıklamak için kullanılır. mesela tip 2 diyabet, genetiktir, ama çevresel ve kişisel faktörlerin etkisi ile hastalık prezente olur. tabii bu tıbbın cehaleti değil. diyabetin nasıl olduğunu çok iyi biliyoruz ve bunlar bize babasının diyabet olduğu birisi eğer obez ise %70, annesi de diyabet ise %90 diyabet olacağını söylüyor. kinseyi tabii ki eleştireceğiz ama buldukları faucault'un dediklerinden farklı değildir. bu da eşcinsel olmayan % 10'luk ikiz kardeşi açıklar. daha 100 yıl önce eşcinsel diye bir kavram anglo-saxon dillerde yoktu. sodomite manasında kelimeler var ama o da götçü demek afedersin.

    bu noktada varolşcu teori, sartre'ın kendi metaforu ile (paraphrase deceğim, çünkü 3g'den bağlanıyorum ve internet aramalarım çok yavaş) "bir makas var olduğu zaman amacı bellidir" minvalinde açıklar varoluşçuluğu. bunun bittabii nihilist çıkarımları bir sürü, ama kaza ve kadere iman olarak yorumlamak da çok kolay, kierkegaard var mesela, varoluşçuluktan yola çıkarak allah peygamber kutsal ruh diye çığıran.

    - şu ana kadar, eşcinselliğin varoluşcu düşünce şekli ile açıklanmayacağını ve eşçinsel "aydın"ların çoğunun tırt olduğunu anlatmaya çalıştım. şimdi ise aktivizm nasıl olmalıdır sorusuna geleceğiz. niçin karl poppercılık oynamayalım? bu değildir.

    dediğim gibi, varolşçuluk hem eşcinselliği açıklamakta yetersiz, hem de günümüzde en büyük düşman olan din üzerinden okunması kolay bir yaklaşım. dahası anlaşılabilir olmak aktivizmin en en en önemli tarafı. lütfen kommunist manifesto'yu bir de kutsal aile'yi okuyun. ilki kitleler için yazılmıştır. zaten götüm varolşçuluk de sonra da halk bizi anlamıyor de. (göz devirmeler)...

    şimdi, sex addicti tanımıyorum. ama çift kullanıcı hesabı olmasını, o zamanlar bunun yasak olduğunu, ssg'nin isim vermeden bir röportajda bir hesabından entellektüel, öbüründen ise eşcinsel söylemlerde bulunan bir yazarın bir hesabının silindiğini, daha sonra bu kişinin sex addict olduğunun ortaya çıktığını biliyorum. bu noktadan sonra sex additct, bir trolle dönüşmüş, yaptığı her şeyi ilgi çekmek adına yapan, daha dramatik olursam daha çok ilgi çekerim düstüru ile entry giren bir zavallıya dönüşmüştür. eşcinsel aktivizmin hilal cebeci muadilidir sex addict. tabii, ne yapılsa kar eşcinsel hakları için. ama zaten çok kozmopolit bir şeyden bahsederken bu kadar beyhude işlere girmesi... okumuş etmiş biri olduğuna eminim ama ben zerre kadar zeka ışıltısı görmüyorum bu adamın yazdıklarında.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap