• 16 şubat 1969 yılından bir görüntü ile 2015 yılından bir linç vidyosuna değin faal olan terörizmdir.

    iktidar korumasında komünist bıçaklayan ya da kürt linç eden bu hareketin kanlı geçmişine bakmak gerekir. bunu çok samimi duygularımla yazıyorum. ülkücü komando kampları (bkz: adalet partisi) ve (bkz: süleyman demirel) himayesinde nasıl ki kanlı tarihinin zirvesine çıktı , bugün bir benzerini güncel olarak yeniden yaşayacağımızı düşündüğüm için bu başlığı açtım.
    6-7 ekim 2014 olaylarında pratik olarak metropollerde benzeri olaylar yaşandığı için geçmişe referans verme ihtiyacı duydum. ayrıca adalet partisi yerine adalet ve kalkınma partisi , süleyman demirel yerine recep tayyip erdoğan koyduğum ve onların desteğinde bir mhp öngördüğüm için bu işe giriştim.

    aynı zamanda mhp veya paramiliter ülkücü komando ruhunun bu ülkede geçmişte/günümüzde acımasızca katlettiği chp ve katletmeyi dört gözle bekledikleri hdp'liler ile içeriden ve dışardan bir koalisyon kuracağını düşünmediğim ve bazı saftirikler heveslenmesin diye yazdım. bu konuda özelden mesaj atmayın boşuna.

    mevzuu'ya girebiliriz kısaca. ülkücü terörizminin geçmişten günümüze tarihini ve şiddet eylemlerini anlatacağım.

    ilk olarak ülkü ocakları ne zaman ve niçin kurulmuştur???

    el cevap buradadır.

    yazı uzun okuyamayacağım diyenler için girişimiz böyle olsun;

    (bkz: gittikçe kitleselleşen devrimci-sol hareketin önünü kesmek için faşist terörden başka bir silahı olmayan mhp, yarı-legal silahlı örgütlenmeleri kurmakta da gecikmedi. ülkü ocaklarının yanı sıra ilki 1968'de izmir'de olmak üzere 'komando kampları' kurulmaya başlandı. bu kamplarda teorik eğitim, judo ve komando eğitimi, emekli subaylar tarafından veriliyordu. bu subaylar da tıpkı mhp'nin ve ülkü ocaklarının diğer yöneticileri gibi, ya türkeş'in 27 mayıs darbesi sırasında cunta içindeki ekibinden ya da özel harp dairesi'nin görevlendirdiği askerlerden oluşuyordu. amaç komünistlere, devrimcilere ve solculara karşı her türlü mücadeleyi göze almış vurucu timler yetiştirmekti. bu faşist eğitim kamplarının sayısı 100'e ulaşmış ve toplam 35 ile yayılmıştı. bu kamplarda yetişen gençler ilk 'stajlarını' üniversitelerdeki devrimci gençliğe taşlı, sopalı, bıçaklı, zincirli saldırılar düzenleyerek yapmışlardı. sonraları ise işi ilerletip silahlı suikastlara vardırarak, devrimcilerin toplantılarını basıp, mitinglere saldırmaya başlamışlardı.)

    bu arada " (bkz: komando kampları) araştırma konusuna dahil edilecektir.

    komando kamplarıyla ilgili olarak ; (bkz: alparslan türkeş) şunları söylüyor;

    --- spoiler ---

    türkeş, komando kamplarını açıkça savunuyor ve pervasız bir şekilde 'komünistler memleketi sahipsiz sanıp da sokak hâkimiyeti kuramazlar. onların anlayacağı dilden konuşacak memleketçi, milliyetçi çocuklar vardır. bunun için gençlerimizi mücadeleci olarak yetiştiriyoruz' diyebiliyordu.
    --- spoiler ---

    bu başlık altında fazlaca adını duyacağınız aşırı hassas milliyetçi çocuklar için güncel bir örnek (bkz: ogün samast) güzel bir poz ayakkabısının altı delik (bkz: hrant dink)i öldürdükten sonra vatan toprağı kutsaldır kaderine terk edilemez

    neredeyse 60 yıldır faşizmin şifre cümlesi budur;

    vatan toprağı kutsaldır kaderine terk edilemez. yani demokratik hukuk sistemini siktir et ve harekete geç''

    ülkü teröristlerin ilk eylemlerinin de araştırılması gerekir aynı zamanda. şöyle bir not var , kapsamılı olarak okumak isteyenler için
    atıf yapalım

    --- spoiler ---

    ilk « işleri » 31 aralık 1968 de a.ü. siyasal bilgiler fakültesi öğrenci yurdunu basmak oldu. baskına giderken « işe » çıkalım diyorlardı birbirlerine.
    « kampta her çeşit silah vardı. bir kaleşnikofun yanısıra çeşitli otomatik ve yarı otomatik silahlar bulunuyordu.. »(itiraflar, (bkz: ali yurtaslan), sy. 31)
    silahlar kan kustu.
    önce (bkz: vedat demircioğlu)’nu vurdular.
    sonra (bkz: kanlı pazar)’da (bkz: duran erdoğan) ve (bkz: ali turgut aytaç)’ı…
    19 eylül l969 da (bkz: mehmet cantekin), 23 eylül 1969’da (bkz: taylan özgür), 14 aralık 1969’da (bkz: mehmet büyüksevinç) ve (bkz: battal mehetoğlu)’nu, katlettiler.
    1970’e gelindiğinde sayı 8’e çıktı.
    sayı çıkacaktı daha… 70 sonrası kitlesel katliamlarda binlerle ifade edildi faşist kurşunlarla toprağa düşenler.
    silahlar kan kustu amacına uygun olarak. amaçları, halkı sindirmek, susturmak, kendi deyimleriyle « köle » haline getirmekti.
    kanlı pazar’da işçiydi kurşunların hedefi, öğrenci yurdunda vedat demrcioğlu…
    70 öncesi partileştler, cmkp’den mhp’ye, komando kamplarından, tit’e etko’ya kadar örgütlendiler. 71 cuntasında türkeş « görevi şerefli türk askerine bıraktık »
    --- spoiler ---;

    tüm bunlar olurken (bkz: ülkücü yemini)ne değinmek gerekir.

    tam olarak şöyle;

    --- spoiler ---

    varlığına, birliğine ve yücelerin en yücesi olduğuna inandığımız, ol deyince olduran ve gönüllerimizi iman nuruyla dolduran:
    allah'a, kur-an'a, vatana, bayrağa ve silaha yemin olsun!
    şehitlerim, gazilerim ve başbuğ'um emin olsun!
    ülkücü türk gençliği olarak;
    komünizme, faşizme, kapitalizme, siyonizme ve her türlü emperyalizme karşı mücadelemiz,
    son nefer, son nefes ve son damla kana kadardır!
    mücadelemiz milliyetçi türkiye'ye,
    turan'a kadardır!
    mücadelemizde hiç bir engel tanımayacağız!
    satanlardan olmayacağız!
    kaçanlardan olmayacağız!

    yılmayacağız!
    yıkılmayacağız!

    başaracağız! başaracağız! başaracağız!

    allah türk'ü korusun ve yüceltsin! (amin)

    (bkz: kara kuvvetleri komutanlığı nato şube müdürlüğü görevi yapan)

    alparslan türkeş'in kendi sesinden dinleyin bari

    --- spoiler ---

    ülkücü hareketin adalet partisi himayesine girmesi ile ilgili ayrıca açıklama yapmak gerekiyor. tıpkı bugün olduğu gibi ülkücü hareketin paramiliter güçlerinin (bkz: süleyman demirel) tarafından iktidarı ayakta tutmak için nasıl kullanıldıkları güncele benzer özellikler taşıyor.

    ama biz kaldığımız yerden devam edelim.

    nato şube başkanı alparslan türkeş'in kurduğu komando kampları sadece öğrenci yurtlarını basmıyordu .
    kanlı pazar ülkücü faşist palamiliter güçlerin ne için oluşturulduğunu pratik olarak gösteriyordu.

    --- spoiler ---

    kanlı pazar, 16 şubat 1969 tarihinde istanbul taksim meydanı'nda abd'nin 6. filo'sunu protesto etmek için 76 gençlik örgütünün toplandığı sırada meydana gelen olaylardır. tarihçi (bkz: feroz ahmad) ise olayı "organize bir faşist şiddet örneği" olarak nitelemiştir.[1]

    6. filo'nun istanbul'a gelişini protesto eden ankara, izmir, trabzon ve istanbul'daki küçük çaplı gösterilerin ardından, öğrenci ve işçi örgütleri 16 şubat'ta istanbul'da emperyalizm ve sömürüye karşı bir yürüyüş ve miting yapma kararı aldı. 76 gençlik örgütünün katılacağı gösteri için valilikten gereken izin de alınmıştı.[2]

    gösteri yapılmadan önceki günlerdeyse gerilim artmıştı, çünkü 14 şubat'taki cuma namazından sonra komünizmle mücadele derneği ile sağ kesimin denetiminde olan milli türk talebe birliği'nin öncülüğünde "(bkz: bayrağa saygı)" mitingi düzenlendi. bu mitingde komünistlere karşı savaş açıldığı ilan edilerek halka iki gün sonra düzenlenecek olan 6. filo'yu protesto yürüyüşü'nde komünistlere gereken dersi vermek üzere toplanma çağrısı yapıldı.[2]

    16 şubat günü, göstericiler taksim'e doğru yürüyüşe geçmek üzere beyazıt'ta toplanırken, "komünistlere gereken dersi verme" çağrısına uyan sağ görüşlü kişiler de taksim meydanı'na geldiler. burada toplu kılınan namazın ardından taşlı ve sopalı bir biçimde beklemeye koyuldular.[3] beyazıt meydanı'nda toplanan gençlik örgütleri yürüyüşe geçtiler. sultanahmet, sirkeci, eminönü, karaköy ve dolmabahçe üzerinden taksim meydanı'na ulaşan göstericilerin önünü kesen polis, alana küçük gruplar halinde girmelerini sağladı. alana girenler de burada bekleyen ve sadece iki sıra olan polis barikatını kolaylıkla aşan sağcıların sopalı, taşlı ve bıçaklı saldırısına uğradı. tekbir getiren saldırganlar, göstericileri şiddetli bir biçimde dövdü. olaylar sırasında (bkz: ali turgut aytaç) ve (bkz: duran erdoğan) adlı gençler bıçaklanarak öldürüldü.[4] bu sırada polisin saldırganları engellememesi dikkat çekti.

    ertesi gün hürriyet gazetesinde yayınlanan ali turgut aytaç'ın bıçaklandığı anı gösteren fotoğrafta bir toplum polisinin olayı sadece izlemekle yetindiğini anlaşılması toplumda büyük tepki yarattı. iktidardaki adalet partisi dışındaki siyasi partiler dönemin iç işleri bakanı faruk sükan'ın istifasını istediler. buna karşılık, sükan suçu solcu öğrencilere yükledi ve polisin normal görevini yerine getirdiğini belirterek tepkilere kayıtsız kaldı. bu arada ap üyesi bazı milletvekilleri de suçlamalara katıldılar. hatta ap senatörü mahmut vural konuyla ilgili bir genel görüşme açılmasını istese de sadece olay hakkında kısıtlı bir soruşturma yürütüldü.[2]

    6. filonun türkiye'ye gelmesi sebebiyle eylem yapan komünist gençlere bu paramiliter faşist itler bayrağa saygı mitingi adı altında saldırı düzenliyordu.

    türkiyede muhaliflerin bayrakla ayrışmasının tohumları bu tarihte atılmaya başladı. muhalifler için bayrak faşist paramiliter itleri temsil ediyordu. bu önyargı hdp tabanı tarafından daha yeni yeni kırılmaya başladı.

    merak etmeyin sevgili ülkücüler adım adım bugüne geliyoruz. sizin bahsettiğiniz toroslara, öğrenci cinayetlerine geliyoruz. sizin akp yardakçılığınıza doğru geliyoruz. hdp'ye yapılan yüz küsür faşist saldırıya , diri diri yakılmaya çalışılan (bkz: aydın taşkesen)e de geleceğiz.

    ülkücü faşizmin zamansal doğrusu ,koronolojisi şu iki cinayetle ifade edilebilir.

    1969 yılı (bkz: taylan özgür) cinayeti ve 2015 (bkz: aydın taşkesen)in yakılmak istenmesi

    --- spoiler ---

    not olarak/not yerine;

    "oluşturuluyor."

    kapsamlı bir çalışma olacak. erzurum'da diri diri yakılmaya çalışılan hdp'liden geriye doğan öz cinayetlerine değin türkiye'de kanlı bir tarihe sahip olan bu ideolojinin taraftarları için bir el kitabı olmasını umuyorum. sanırım bir aylık bir zamana ihtiyacım var.

    hdp'li legal siyasetçilere terörist diyen bu adamların legal parti döneminde bulaştıkları tüm kanlı eylemleri birer birer bu başlıkta toplayacağım...

    bu arada sizler de ülkücü hareketin kanlı maraş katliamından bir ağıt dinleyin arkadaşlar .

    mhpli faşist derler adına,tecavüz ettiler ölü kadına

    şimdilik görüşmek üzere.

    (bkz: istanbul üniversitesi katliamı)

    (bkz: maraş katliamı)

    (bkz: çorum katliamı)

    (bkz: bahçelievler katliamı)

    (bkz: sivas katliamı)

    (bkz: yıldız katliamı)

    (bkz: abdi ipekçi)

    (bkz: hrant dink cinayeti)

    (bkz: kanlı pazar)

    (bkz: duran erdoğan)

    (bkz: ali turgut aytaç)

    kaynakçacan dündar ülkücü çeteler adlı belgesel

    abdi ipekçi cinayeti belgeseli
  • katlettikleri öğretim görevlilerinin listesiyle başlanabilir mesela.--- spoiler ---

    ülkücü faşistlerin '60ların dördüncü çeyreği '70ler boyunca gerçekleştirdikleri cinayetler bütünü.

    saldırı ve katledilmeler olarak;

    saffet müftüoğlu (katledildi)
    gürel ataman (evine bomba atıldı)
    korel göymen (evine bomba atıldı)
    uğur ersoy (saldırı düzenlendi)
    orhan yavuz (katledildi)
    server tanilli (saldırıda ağır yaralandı, kalıcı bedensel hasar oluştu)
    bedrettin cömert (katledildi)
    bedri karafakıoğlu (katledildi)
    fikret ünsal (katledildi)
    necdet bulut (katledildi)
    yalçın sanalan (saldırıda ağır yaralandı)
    ümit doğanay (katledildi)
    cavit tütengil (katledildi)

    aynı zamanda, hasan tan'ın rektör atanışı ile başlayan olaylar sürecinde okula işçi statüsü ile güç alınan 200 faşist tarafından odtü'de 2 öğretim üyesi yaralanmış, 10 kere öğretim üyelerinin evlerine ve arabalarına bombalı saldırı düzenlenmiştir.
    --- spoiler -—
  • (bkz: doğan öz)

    doğan öz, 1934 yılında doğdu. ankara'da cumhuriyet savcısı olarak görev yapıyordu. devletin içindeki kontrgerilla yapılanmasını araştırırken 24 mart 1978'de ankara'da kontrgerilla[1] tarafından taşeron olarak kullanılan ülkücü ibrahim çiftçi'ye öldürtüldü.[2] [3]

    ölümünden önce kontrgerillayla ilgili bir dava açma hazırlığına girişen öz, başlatacağı büyük soruşturmanın bir ön çalışması olarak kısa bir rapor da yazmıştır. raporda kontrgerilla hakkında şunları ifade etmiştir:

    “ şiddet olayları, anarşik eylemler olarak nitelendirilebilecek kadar basit değildir. amaç, demokrasi umudunu yok etmek; onun yerine faşist düzeni gündeme getirmek ve bütün unsurlarıyla yürürlüğe koymaktır. böylece abd ve çokuluslu ortaklıklar, ortadoğu sorununu büyük ölçüde çözmek amacını gütmektedirler. bize göre bu sonuca ulaşmada cıa, kontrgerilla gibi gizli örgütlerin yönlendirmesi vardır. bu örgütler, devlet aygıtını geniş ölçüde kendi amaçlarına uygun şekle dönüştürerek demokrasi düşmanı akımları iktidar yapmayı öngörmüşlerdir. ”
    doğan öz'ün öldürülmesinden sonra yakınları, yazıp bıraktığı şiirlerini derlemişlerdir. 45 şiirin yer aldığı bu şiir kitabı, "biz ölmeyiz" adıyla, türkiye yazıları yayınları tarafından mart 1980'de yayınlanmıştır. kitabın fotoğraflar ve doğan öz'ün basılmış elyazmalarıyla desteklenerek genişletilmiş ikinci baskısı 1993'te fe yayınları tarafından yayınlanmıştır.

    doğan öz belgeseli

    faşizm, güzel insanların kanına susamıştır. tıpkı (bkz: hrant dink) gibi. doğan öz'ün yazdığı bir şiir burada şiir doğan özün bu arada

    aydınlatıcı bir yazı. doğan öz niye öldürüldü?

    bir şair, bir halk evladı ; rahmetle anıyoruz

    bu vatan sevdalısını unutmayın şiirin duldasında baş eğmez bir hukukçu
  • günümüz hdpsi gibi dönemin kontrgerilla tetikçiliğinin sonucudur
  • ülkücü çeteler ve derin devlet tarafından öldürülen (bkz: doğan öz) şöyle bir rapor hazırlamış;

    özetle;
    --- spoiler ---

    bütün çalışmalar içerisinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. kontrgerilla genelkurmay harp dairesi´ne bağlıdır. kontrgerilla il ve ilçelerde seferberlik işlerini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yönetilmektedir. bu konuda en çok aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır. sivil güvenlik güçleri içerisinde de mit elemanları ve ı. şube görevlileri kullanılmaktadır. her iki kesimde de gerillaya karşı eğitim (o inanç vardır ki goşist-sol hareketleri de bunlar yönlendirmekte sonra da bunlara karşı savaşım vererek tabanı kazanmakta ve demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedirler). (...)bütün bu çalışmalar siyasal planda mhp ve onun kadrolarınca yönetilmektedir. (...) gerçekten de yerel seçimlerde motorize güçlerce hareketli bir grup oluşturma ve kırsal kesimde yerel yönetimlerde kazanılan mevzilerle şimdiden iktidar olmanın gerekleri, iklimi ve ortamı yaratılmaktadır. (...) bu genel çerçevede cinayetleri şiddet ve anarşik eylem nitelendirmelerini daha iyi anlamak olasıdır. konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkartarak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir. gerçekten de şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmamayla olanakladır. bazı goşist-sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan.” (...) legal yan kuruluşlarda başarılı görünenler illegal çalışmalara yönelmektedirler. bunlar bu işi aynı zamanda 10 bin tl´den başlayarak ayda 30 ila 40 bin tl´ye kadar varan aylık ücretler de almaktadırlar. bunun için mali kaynaklar, okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan ayda 50 tl´lik ödentilerle bağışlar, mahalle esnafından ve küçük zanaatkarlardan alınan bağış ve ödentiler, işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı, mahalle arasından evlerden alınan bağışlar, devlet ihalelerinden alınan yüzdeler, silah, afyon kaçakçılığıyla, beyaz kadın ticaretinden vurulan vurgunlar, bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar, cıa, aid ve savak gibi kuruluşlardan yapılan desteklemeler.
    --- spoiler ---

    mhp parti tabanının ve kökünün çalışma biçimi yıllar önce savcı tarafından doğru bir şekilde analiz edilmiş... mhp ideolojisinin doğu anadolu'da bir çatışma ortamına niye ihtiyaç duyduğu bu rapor okunduğunda daha iyi anlaşılıyor.

    anladığım kadarıyla faşist metod hiç değişmedi.
  • dünyadaki faşizmin türkiye şubesi olan bu terörizmin ilk değerlendirmesini yapan savcı doğan öz'ün raporu bugüne dair derin izler taşıyor.

    --- spoiler ---

    savcı doğan öz’ün hazırladığı rapor:
    amaç, şiddet ve anarşi eylemlerini yoketmek ve en doğal insan haklarını yaşanan bir gerçek durumuna getirerek toplumda can ve mal güvenliğini sağlamak, düşünce ve inanç özgürlüğünü korumak, demokrasiye bütün gerekleriyle işlerlik kazandırmaktır. ancak, yapılan aralıksız araştırmalarımız ve çalışmalarımız, yeni hükümet döneminde de sürüp giden, ilk bakışta can ve mal güvenliğini tehdit eder gibi görünen şiddet olayları anarşik eylemler olarak nitelenecek kadar basit değildir. gerçekten de bütün olup biten şudur: ülkemizde tek seçenek olarak ecevit hükümeti ve onun, demokrasiye bütün gerekleriyle işlerlik kazandıracağına olan umutları kitlelerde türkiye halkında yok etmek ve onun yerine faşist düzeni gündeme getirmek ve bütün unsurları ile yürürlüğe koymaktır. böylece abd ve çok uluslu ortaklıklar ortadoğu sorununu büyük ölçüde çözmek amacını gütmektedirler. bize göre, bu sonuca ulaşmada cıa, aıd, iran ve israil gizli haber alma örgütler, kontrgerilla gibi gizli örgütler yönlendirmekte olup bu örgütler, ı. ve ıı. mc ile devlet aygıtını geniş ölçüde kendi amaçlarına uygun biçimde dönüştürerek demokrasi düşmanı akımları iktidar etmeyi öngörmüşlerdir. geniş halk kitlelerine girmeyi de ap'nin şemsiyesi altında mhp ve onun yan örgütleri olan ülkü ocakları, ülkü-bir ülkücü teknik elemanlar, işçi sendikaları (misk) bazı işveren kuruluşları ve esnaf dernekleriyle gerçekleştirme çalışmaları içinde görünmektedirler. örneğin, bir ortaöğretim kurumu (atatürk lisesi gibi), yükseköğretim kurumu (gazi eğitim enstitüsü, ticaret turizm yüksek öğretmen okulu, yüksek öğretmen okulu, erkek teknik yüksek öğretmen okulu ve bazı fakülteler gibi), yurtlar (site öğrenci yurdu ile il yurtları gibi), işyerleri (devlet istatistik enstitüsü gibi) kuruluşlarda, gizli örgütlerce yönlendirilenler oba-ocak-sancak gibi hiyerarşik örgüt yapısıyla çavuştan başlayarak albaylığa kadar rütbeli biçimde etkinlik göstermektedirler. legal yan kuruluşlarda başarılı görülenler illegal çalışmalara yönelmektedirler. bunlar bu işi aynı zamanda 10 bin tl’den başlayarak ayda 30–40 bin tl’ye kadar varan aylık ücretlerde almaktadırlar. bunun için mali kaynaklar:
    a. okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan ayda 50 tl’lik ödentilerle bağışlar,
    b. mahalle esnafından ve küçük zanaatkârlardan alınan bağış ve ödentiler,
    c. işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı,
    d. mahalle arasında evlerden toplanan bağışlar,
    e. devlet ihalelerinden alınan yüzdeler,
    f. silah, afyon kaçakçılığı ile beyaz kadın ticaretinden vurulan vurgunlar,
    g. bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar,
    h. cıa, aıd ve savak gibi kuruluşlardan yapılan desteklemeler.
    şunu öncelikle bilmekte yarar var: bütün bu çalışmalar içinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır.
    kontrgerilla, genel kurmay harp dairesine bağlıdır.
    kontrgerilla il ve ilçelerde seferberlik işlemini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yönetilmektedir. bu konuda en çok, aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır.
    sivil güvenlik güçleri içinde de mit elemanları ve ı şb. görevlileri kullanılmaktadır.
    her iki kesim de,
    - gerillaya karşı eğitim (o inanç var ki, goşist sol hareketleri de bunlar yönlendirmekte ve sonra da bunlara karşı savaşım vererek tabanı kazanmakta ve demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedirler)
    - ideolojik eğitim
    - halk içinde gelişme ve halktan kadrolar oluşturma eğitimi.
    bütün bu çalışmalar, siyasal planda mhp ve onun kadrolarınca yönetilmektedir.
    bu konuda bir örnek son 11 aralık 1977 seçimleridir. gerçekten de yerel seçimlerde motorize güçlerce hareketli bir grup oluşturma ve kırsal kesimde yerel yönetimlerde kazanılan mevzilerle şimdiden iktidar olmanın gerekleri, iklimi ve ortamı yaratılmaktadır.
    bu genel çerçevede cinayetleri, şiddet ve anarşik eylem nitelendirmelerini daha iyi anlamak olasıdır. konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkararak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir.
    gerçekten de şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmama ile olanaklıdır. bazı goşist sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan.
    durum bütün açıklığı ve acılığıyla ve saygıyla sunulur.
    doğan öz
    --- spoiler ---
  • (bkz: ramazan fırat) faşist teröristlerin 1 mart 2015 tarihinde katlettikleri kürt üniversite öğrencisidir.

    doğan öz'ün 70'li yıllarda işaret ettiği örgüt tarafından öldürülmüştür.

    kürt öğrenci ülkücü ev arkadaşları tarafından öldürüldü

    --- spoiler ---

    kırklareli üniversitesi lüleburgaz meslek yüksek okulu (myo) elektronik bölümü öğrencisi ramazan fırat'ın beraber kaldığı 4 ev arkadaşı tarafından öldürüldüğü iddia edildi.

    28 şubat günü evde işkence edilerek fırat'ın öldürülmesiyle ilgili aynı evde kalan mustafa karakuş, emrah keleş ve adı öğrenilmeyen bir öğrenci gözaltına alınırken, diğer bir öğrencinin ise arandığı öğrenildi.

    gözaltına alınanlar lüleburgaz emniyet müdürlüğü'nde tutulurken, gözaltılara ilişkin savcılığın 72 saat ek süre verdiği belirtildi.

    lüleburgaz adli tıp kurumu'na kaldırılan fırat'ın cenazesi, yapılan otopside el bileklerinin kesildiği ve sırtından defalarca kez bıçaklandığı ortaya çıktı.

    cenaze, otopsi işleminden sonra adıyaman merkeze bağlı bölükyayla beldesi'nde bulunan evine getirildi. yüzlerce kişinin karşıladığı fırat'ın cenazesi, evinin önüne getirilince anne ve babası sinir krizleri geçirirken, kadınlar kürtçe ağıtlar yaktı.

    fırat'ın cenazesi bölükyayla merkez camii'nde kılınan namazın ardından belde belediye mezarlığına defnedildi.

    mezarlıkta konuşan fırat'ın dayısı mehmet fırat, yeğeninin kimliğinden dolayı öldürüldüğünü söyledi. fırat, "yeğenim ramazan'ın ülkücü olan gençlik tarafından işkence edilerek katledilmesi ege üniversitesi'nde yaşanan olaylarda öldürülen fırat çakıroğlu davası ile bağlantılıdır" dedi.
    --- spoiler ---

    bir başka haber
  • pkk terörünün yanında esamesi okunamayacak hadise-i vak vak.

    ortaya sallamadan önce uzun uzun aynaya bakın. herkes salak bi siz akıllısınız değil mi? dürüst ve samimi bir şekilde, hdp barajı geçemese neler olacaktı onları anlatın hele.
  • (bkz: ümit cihan tarho)

    oruç tutmayınca komaya soktular

    tek suçu oruç tutmamaktı. katillerini hepimiz çok iyi tanıyoruz.

    not: başlık edit edilecektir.
hesabın var mı? giriş yap