• ulku erakalin tarafidan yonetilen , tamamlanmasina kisa sure kalmis zeki muren'in hayatindan esintiler tasiyan film. basrolde usta aktor ediz hun oynayacak.
  • çekimi alanya'da yapilan filmde; ediz hun, selma güneri ve tomris oğuzalp başrolleri paylaşıyor. film zeki muren'in son on gununu anlatiyormus.
  • bütün iyi niyetinizle seyretmeye çalışsanız bile beğenemeyeceğiniz derecede kötü bir filmdir. festival kapsamında yönetmen ve oyuncularla aynı salonda seyretmek de ayrıca daha bir işkenceye çevirmiştir filmi. filmin bazı sahneleri o kadar kötü ve absürd ki gülmek istiyorsunuz ama dört sıra önünüzde oyuncular ve yönetmen oturuyor. psikolojik baskının ağababasıydı resmen.
    yeşilçam, türk sinemasının geçmişi için önemliydi ama mümkünse ait olduğu yerde; geçmişte kalsın. zira böyle örnekleri gördükçe iyi kötü belli bir saygı kazanmış yönetmenlerin, oyuncuların soytarıya dönmesi beni üzüyor.
    bir de yönetmenin hayatında ilk kez kimseye bağımlı kalmadan kendi başına yaptığı ve "en iyi, en farklı eserim" diye adlandırdığı bir çalışmanın bu kadar kötü olması, yönetmenin harbiden iyi bir iş yaptığına inanması falan üzülmenin yanında acıma duygusunun da tavan yapmasını sağlıyor. filmin sonundaki cılız alkış da bu acıma duygusunun dışa vurumundan başka bir şey değildi ne yazık ki!
  • fragmanını izleyince berbat dublajı ile 70'lerden kalmış bir izlenimi veren, ara sıra dizi gibi de gözüken bir film. websitesinin basın bölümüne girince google'dan filmin adını aratıp, aha bunlar çıktı işte bakın diyen bir sayfa çıkıyor.
  • fragmanına bakılırsa, zeki müren'in hayatının sonunu anlatmaktan çok, zengin kız-fakir erkek-çek yazan baba bermuda üçgeni üzerine kurulumuş dandik türk filmi havası sezilen film.

    çekim kalitesi de 70'ler 80'ler olmasa da halı saç ibrahim erkal'ın 97 model canısı dizisi gibi, konusu da bu bağlamda paralel zaten.

    dipnot: insan şu ediz hun'a adam gibi bir makyaj birşey yapar, ya da ona göre adam çıkarır, zeki müren'in z'sine benzemiyor.
  • yönetmeni ülkü erakalın'ı hasta etmiş filmdir:
    (bkz: #27788660)
  • altın portakal kapsamında ücretsiz gala olduğunu öğrendik. programda gözümüzden kaçmış, yoska ücretsiz gala olduğunu bilsek kesin programımıza alırdık. apar topar gittik bir grup arkadaş. ediz hun, selma güneri, yeliz yeşilmen alkış kıyamet salona girdiler. film başladı. en başta gelen ambulans sahnesinden belliydi fimin niteliği. kamera öyle bir yere konmuş ki, trt'de çocuklar için eğitim videosu çeken yönetmenler daha iyi yere koyarlardı o kamerayı. sonra istanbul'da bir iletişim fakültesinde okuyan iki gence hocaları kemer'de yalnız yaşayan o eski, ünlü ve henüz neden ünlü olduğunu bilmediğimiz o sanatçıyı incelemeleri için görev verirkenki sahne daha da bir ders gibiydi. hele hoca "tabii siz de ikiniz yeni bir yaşam kuracaksınız (bir kız bir erkek öğrencinin birbiriyle evleneceğini ifade ediyor)" demesinden sonra o iki öğrencinin birbirine doksan derece dik ayrı birer koltukta otururken, birden elele tutuşup ağlak sesle "evet hocam." demeleri gelen felaketin habercisiydi. sonra başhekim, ambulansla hastaneye kaldırılan ünlüyü ziyarete gelenlere arkası dönük olarak, kameralara yaptığı "arka arkaya gelen bu kriler onu çok sarstı, kalbi daha fala dayanmaz." açıklaması bizim salonu terk etmemizi sağladı. daha sonra sanata ve sanatçıya aşırı saygılı bir arkadaşımız filmi terk edememiş. geri kalan dönem onun için de ızdıraplı olmuş. bir ara da ediz hun'un (yalnız yaşayan ünlü sanatçıyı oynuyor) ölümle dalga geçtiğini anımsıyorum. normalde salon terk etmeyiz biz, izlediğimiz şeyin berbat olması gerekir.
    velhasıl, bu film 1970'ten kalma kamera açısı, kurgu ve öykü tekniğiyle 2009 yılında çekilmiştir. buna gerek yoktur. bu anlatı terk edilmiştir, bugün işe yaramazdır ve komik kaçmaktadır. olsun, bu ızdırap bir yeniliği doğurdu, o filmi izleyen bir cin fikirliye isim kaynağı oldu.
    http://www.dailymotion.com/…rnluk_fun?search_algo=1
  • zeki müren'in son dokuz gününü anlatan ülkü erakalın'ın altın portakal film festivalinde falan da gösterilmiş 2010 tarihli bu filminde zeki müren'i ediz hun, ruhi sözen adlı karakterle ve dublajlı sesle canlandırıyor. diyeceğim bu kadar.

    bu filmin yapımında ve çekiminde emeği geçen oyuncusundan kameramanına, yönetmeninden ışıkçısına, senaristinden dublajcısına tamamının allah nasıl biliyorsa öyle yapsın diyeceğim ama yukarıdaki yapmış yapacağını zaten.

    filmi, zeki müren'in doğum günü olan 6 aralık'ta gösterime sokmayı planlayan fida film'in o dönemki sahibi mehmet soyaslan, yönetmenin inisiyatif alıp antalya'da altın portakal'da göstermesine kızıp filmi gösterimden çekince yönetmen ülkü erakalın dımdızlak ortada kalmış; bütün varını yoğunu satıp bu uydurukların uyduruğu filmi cebinden finanse edince de hastalanıp kanser olmuş ve ölmüş!

    2 dk bile dayanamayacağınıza eminim ama ille de merak ederseniz ve izleyebilirseniz buyrun izleyin https://www.youtube.com/watch?v=qu-py8zwtlm
hesabın var mı? giriş yap