• bir siir kadını.. ozellikle ece ayhan'in..
  • çanakkaleli melahat, emekçi olarak başladığı hayat kadınlığı kariyerini öldürülünceye kadar, mama olarak sürdürmüştür. iki ayrı mülki amirliğe bağlı iki ayrı sokağa çıkışı olan işyerinin (bkz: randevu evi), bir sokaktaki kapı mühürlenince diğerinden, diğeri mühürlenince ötekinden çalıştığı rivayet olunur.
  • lüks nermin'in en büyük rakibesi. tevatür odur ki hiç bir zaman hariciyecilerin tercihi olamamıştır...
    (bkz: sukarno)
  • avcılarda, ambarlı sahilinde, üç katlı, bahçe içinde, mavi boyalı mermerden yapılma, melahat'in yazlık olarak kullandığı ve 80'lerin ortalarına kadar bahçesinde oynadığımız, büyülü binanın sahibi...
  • ece ayhan, ismini zikrettikten sonra sektirmeden "... sapına kadar sivildir çünkü" der yazılarında.

    çanakkaleli melahat'in polislerle, komiserlerle karşılaşmaları manidardır. olay yerinde de, şubeye çekildiğinde de; polise de komsere de es vermeden "siktir çeker"*.

    asla uzlaşma aramaz. asla "sizde haklısınız, sizin de işiniz zor" yolbulurculuğuna girişmez. devletten, devletin memurundan zerre beklentisi yoktur, bu yüzden yüz göz olmaz, eyvallahı yoktur.

    ayhan'da genelde iktidar, özelde cumhuriyet tarihi kritiği bu karakterde yol bulur kimi zaman.

    ayrıca, eceayhan'ın meşhur "âbiler!"inin iki ebesinden biridir:

    kendisine icrâ ettiği mesleğin pisliğinden, ahlaksızlığından as yapan komisere, (hem kerhâne açan hem de sonra bu kerhanede çalışanlara ahlaktan bahseden devletin-memuruna) enfes bir ironiyle;

    "kızlarımız kız oğlan kızdır âbiler"

    der.
  • ece ayhan'ı yaşıyorsa hala bu melahat ondadır kabahat.
  • ece ayhan'ın nesir dilinde yazdığı bir şarkı.

    sözlerini de yazayım, tam olsun.

    "avcılar, köylük-kırlık bir yer iken -ki o zamandan çanakkaleli melâhat üç katlı ve mermer kaplı fuhuş işletmesini kurmuştu. polis müdürü necdet uğur'a buluşma evleri yönetmeliği uyarınca beyanname vermemek için salt. bizim anafartalı melâhat geçilmez, sapına dek sivildir çünkü. devlete biraz uzak olan jandarma bölgesini yeğliyor. taşaklı kadın olduğu belli, vurulmadan az önce bile, sahur vakti filan dinlemeden vuran tombalacı ceylan'a chevrolet'sinin önünde "hassiktir!" çekmiştir. sözde "pezevenk" sözcüğü "yol gösterici" anlıma geliyor, gelir!-bir iki ineklik derme çatma bir mandırası olduğundan söz edilerek, onu kapatması istenen adam yeni belediye zabıtası olmuş memurlara "ne yapalım âbiler. şehir istanbul, bizim üzerimize geldi" demiştir."
  • çanakkaleli melahat, çanakkale'nin uzunca bir dönem neredeyse başının belası olarak kalmıştır. çanakkale deyince umumhane işletmecisi melahat hanım akla gelir olmuştur. ulusal basında bile çanakkale ve melahat hanım esprileri yapan karikatürler çizilmektedir. takımlarını desteklemek üzere istanbul'a maça giden çanakkalesporlu taraftarları vefaspor taraftarları "melahat'in torunları" tezahüratlarıyla karşılamışlardır. ancak 1960'ların ikinci yarısında tsk tarafından desteklenen turgut demirağ filmi çanakkale aslanlarıile"kahraman çanakkale" hamaseti başlatılanca çanakkaleliler "melahat" ile anılmaktan kurtulmuşlardır memleket nazarında.
  • gerçek ismi emine özbil idi. 8 kasım 1970'de sabah saat 4:30'da beylikdüzü'ndeki gazinosunun onunde arabasina binerken yaninda calisan yılmaz şenar isimli tombalacı tarafindan atılan 5 mermi ile öldürülmüstür.
hesabın var mı? giriş yap