• mehmet başaranın şiir şeklinde yazılmış masallarının yer aldığı kitabı
  • uzmanlar, çiçeklerin anlam dolu dilini şöyle açıklıyor:

    açelya: nefse hakimiyet.

    açelya (hint): "gerçek şu ki, her şey bitti!.. seni artık sevemiyorum".

    akasya (beyaz): "bizimki temiz bir sevgi, belki biraz arkadaşça..."

    akasya(pembe veya kırmızı): güzellik, zarafet ve incelik, ayrıca "seni beğeniyorum".

    akasya (sarı): platonik aşk, isimsiz aşık...

    ananas: "sen kusursuz birisin".

    ardıç: "seni koruyacağım".

    badem: "aşkımızın sürmesini ümit ediyorum".

    çan çiçeği: "aşkımıza sadakatle bağlıyım".

    çin gülü: "zarif ve çok güzelsin".

    çuha çiçeği: "çok güzelsin".

    defne: terfi eden kişilere gönderilir. "şan, ün, ihtişam" anlamı taşır.

    eğrelti otu: samimiyet.

    erik: "sözüme sadık kalacağım".

    fesleğen: iyi dilekte bulunmak için.

    fındık: "barışmak istiyorum".

    fulya: "sevgilim, geri dön".

    gardenya: "beni unutma, gerçek aşkımsın..."

    gelin el çiçeği: "mutlu olabiliriz".

    gül: sevgiyi ifade eder.

    gül (pembe): "arkadaşımsın".

    gül (kırmızı): "seni seviyorum, ihtirasla bağlıyım sana".

    gül (kırmızı ve beyaz): birliktelik isteği.

    gül goncası (kırmızı): "genç ve güzelsin".

    hanımeli: "sana olan bağlılığım sonsuza kadar sürecek".

    hercai menekşe: "beynimi işgal ediyorsun, ama bu durumdan şikayetçi değilim..."

    ihlamur: evli çiftler için "seni seviyorum" anlamı taşır.

    kaktüs: içtenlik, "aşkımız için zorluklara katlanmalıyız" anlamına gelir.

    kamelya: "kusursuz bir aşıksın".

    karanfil: kişinin kendine olan öz saygısını ve güzelliği ifade eder.

    karaçalı: "dostluğumuz uzun ömürlü olsun".

    karanfil (koyu kırmızı): kalbimi kırdın".

    karanfil (pembe): "seni unutmayacağım..."

    karanfil (kırçıllı): "üzgünüm, ama bitmek zorunda..."

    karanfil (sarı): "beni hayal kırıklığına uğrattın".

    krezentem (beyaz): "bana gerçeği söyle".

    lale: aşkı ifade eder.

    lale (kırmızı): "aşkımı itiraf etmek istiyorum".

    lale (alacalı): "gözlerin çok güzel".

    lale (sarı): umutsuz aşkı ifade eder.

    leylak (mor): "sana ilk görüşte aşık oldum".

    leylak (beyaz): "hoş ve namuslu birisin".

    menekşe: alçak gönüllülüğü ifade eder.

    menekşe (mavi): "sana sadık kalacağım".

    menekşe (mor): "düşüncelerimi zaptettin".

    melek otu: "ilham kaynağımsın".

    mersin ağacı: "çok mutluyum, çünkü seni seviyorum".

    mimoza: "fazla alıngansın".

    nane: "sana karşı içimde sıcak hisler besliyorum".

    nergis: "saygılarımla..."

    orkide: "aşkım, sen çok güzelsin, çok özelsin".

    ökse otu: "sorunların üstesinden geleceğim".

    papatya: temiz bir kalbin simgesi.

    papatya (bahçe): "fikirlerini paylaşıyorum".

    petunya: "ümidini kaybetme".

    portakal: karşılıklı aşk, "ben de seni seviyorum".

    rezene: övgüye değer.

    sardunya: "için rahat olsun, her zaman yanındayım".

    sarmaşık: "aşkıma sadıkım".

    şeftali: "seninim".

    yasemin: "güzel ve çekicisin".

    yenibahar: "acını paylaşıyorum".

    zambak (sarı): "seni neşeli ve nazik (çekici) buluyorum".

    zeytin: "barışalım".
  • annecigimin her sabah sularken konustugu menekselerin, seyahat gibi bir sebeple annem evde olmadigi zamanlar boyunlarini buktugunu gordugumde, varligina muhakkak inandigim dil
  • 18. yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan bu sözsüz iletişim, ilk başladığındaki popülaritesinin aksine çabucak unutuldu. nerdeyse bir yüzyıl sonra kalıcı olarak yeniden hortladı. o zamandan günümüze her çiçeğin anlamı için neredeyse her kafadan bir ses çıkması yüzünden orjinal lisan deforme olmuştur ve varyasyonları hatırlanır. ancak çiçeklerin insanlar arasındaki sembolik düzeyde anlaşmayı sağlayan dilinin yazılı kaynağı 1899 yılında g. w. gessmann'ın yazdığı blumensprache adlı kitap sayılabilir. gessmann o yıllarda hangi çiçeğin neyi anlattığını kayıda geçirmiş, böylelikle zaman içinde değişecek olan bu lisanın bir nevi sözlüğünü yazmıştır.

    o sözlükten birkaç örnek de vereyim:

    ayçiçeği: güneş nasıl onun hayat kaynağı ise senin de sevgin benim için öyle.

    süsen: kalbime umut verip sonra şüpheye düşürüyorsun.

    yonca: seni ne zaman görebilirim bana haber ver.
  • "çiçeklerin bir dili olduğu, renklerine ve duygulara tercüman olduğu herkesçe bilinir. ancak çiçeklerin ilk olarak 1600'lü yıllarda istanbul'da dile gelmeye başladığı pek bilinmez. 1700'lü yıllarda bir müddet istanbul'da yaşayan ingiliz lady montagu arkadaşına yazdığı mektupta "parmaklarınızı oynatmadan çiçeklerle tartışabilir, onları azarlayabilir ve yine onlarla dostluk, aşk, nezaket mektupları ve hatta haber bile gönderebilirsiniz." diyerek, çiçek dilinin ne kadar yaygın kullanıldığını ifade etmiştir. montagu, çiçeklerin anlamlarını öğrenmiş, kaydetmiş ve ingiltere'ye götürmüştür. dolayısıyla çiçeklerin fısıltılarını dünyaya duyuran istanbulolmuştur."

    *
  • çiğdem der ki ben alayım
    yiğit başına belayım
    hepisinden ben alayım
    benden ala çiçek var mı ?
    çiçek var mı hey

    nevruz der ki ben nazlıyım
    sarp kayalarda gizliyim
    mavi donlu gök gözlüyüm
    benden ala çiçek var mı ?
    çiçek var mı hey

    lale der ki be hey tanrı
    benim boynum neden eğri
    yardan ayrı düştüm gayrı
    benden ala çiçek var mı ?
    çiçek var mı hey

    çayır çimen doldu dağlar
    yarim gurbet elde ağlar
    al baharlı mavi dağlar
    yarim gurbet elde ağlar
hesabın var mı? giriş yap