• hürriyet ankara bürosu ekonomi muhabiri.kose yazarligi da yapmaktadir."evcil in dönüsü" isimli haberiyle 2005 yilinda gazetecilik dalinda sedat simavi ödülünü kazanmistir.
  • aynı kişimi bilmiyorum ama büyük ihtimal aynı kişidir..(bkz: kuğulupark) ile ilgili naif sesiyle çok güzel bir şarkı seslendirmiştir efenim.

    link geliyor

    çiğdem toker kuğulupark
  • akşam gazetesi köşeyazarı. reyhanlı'daki patlamayla ilgili güzel bir yazı yazmıştır kendisi.

    reyhanlı'da öfkenin öteki adı: 'siz bunları yazamazsınız'
    http://www.aksam.com.tr/…-yazamazsiniz/haber-205219
  • reyhanli'yi yazmis. patlamadan sonraki reyhanli halkini oyle bir yazmis ki orada olmanin ne demek oldugunu gosterdi bize.

    http://www.aksam.com.tr/…-yazamazsiniz/haber-205219

    ilk kez bugun dikkatimi cekti kendisi. ellerine saglik cigdem toker, birilerinin bunlari yazabilmesi gerekiyordu.
  • bugünden sonra şahsına ait bir habere rastladığımda, cengaver adıyla anacağım akşam gazetesi köşeyazarı. ntv'de reyhanlı ile ilgili geçmiş haberlerin izine bile rastlanmazken, bazılarımız içtiğimiz basın andına layık duruşuna devam ediyor. helal olsun.
  • reyhanlı'ya dair notları yaşayanların dilinden aktaran gazeteci.

    mustafa yavuz 16 yaşında. patlamayı duyar duymaz belediyenin oraya ok gibi fırlamış. yerde yatan bir kadını kaldırmak istemiş. gördüğü manzarayla koşmaya başlamış "kusarak koştum. kustum kustum... geri döndüm. sonra üç kişi çıkardım abla."

    --------------------------------------------

    salih taş, rtük'ün yayın yasağına çıldırmış durumda. "neyi saklamaya çalışıyorlar" diye avazı çıktığı kadar bağırıyor: "amcamın oğlunu dünden beri bulamadım. bir parçasına razıyım. izin vermiyorlar girip arayayım.

    ---------------------
    kemal'in ürpertici hikâyesi ise mağazanın önünde duran kömürleşmiş motosiklete dair: "yetişemedim. montumla söndürmeye çalıştım. ama sadece ayak kemiklerini toplayabildim. kim mi? bilmiyorum. dünden beri üç kere yıkandım. hâlâ yanık kokuyorum."
    mustafa, salih ve kemal her üçünün ortak cümlesi neydi biliyor musunuz: dünden beri anlatıyoruz, yazmadılar, göstermediler. sen de yazamazsın.
    kelimelerin kifayetsiz kaldığı bu hikâyeler nasıl yazılmaz dedim içimden.

    ----------------------------

    reyhanlı halkı gözünde dün sokaklardan geçen takım elbise kravatlı her erkek "devlet"i temsil ediyordu. sitem ve öfkelerini, gördükleri her "devlet"e haykırdılar.
    ilçe esnafından bilgin sakin, "bakanlar geliyor diye, allah seni inandırsın 2900 polisi yığdılar. biz hayvan mıyız?" diyor. "estağfurullah" diyorum. o duymuyor: "ne işi var bu kadar polisin. böyle geleceklerse hiç gelmesinler. bomba patladıktan sonra niye kimse yoktu?" diye sürdürüyor.
    kamuda çalışan bir sağlık personeli. adı bende saklı. geçen gün benzin alırken, bir arabanın bagajında ağır silahlar gördüğünden söz ediyor. "polis sesini çıkarmıyor. kimse bunları çevirmiyor. hiçbirinin triptiği (giriş izinleri) yok ama ellerini kollarını sallaya sallaya girip çıkıyorlar."
    şikâyet etmediniz mi?
    "kaç kere. emniyete, belediyeye, kaymakama kaç kere. 'böyle talimat aldık' diyor başka bir şey demiyorlar."
    yanındaki "ceşhür istirahat ediyor" diye giriyor söze. "efendim?" diyorum gayrı ihtiyari. not defterime yazmasını istiyorum. "ceşhür" diyor yazarken. ceeş hür. hani siz özgür suriye ordusu diyorsunuz ya işte onlar.. öso mensuplarının gündüz savaşıp, gece reyhanlı'ya geldiğini anlatıyor.

    ------------------------------

    bir arkadaşım, tanıdığım ekolünden çıkmamış yola (bkz: hakan albayrak)
  • internet sayesinde öğreniyoruz ki müziği de gazeteciliği gibi mükemmel olan ankara kadını. söz, müzik ve vokal çiğdem toker
  • akşam gazetesinde görevine son verilen en son isim.

    http://www.medyaradar.com/…di-medyaradar--ozel.html
  • gün itibariyle cumhuriyet gazetesine geçmiştir.
  • bir baba oğul öyküsü
    bugünkü yazısında bazı cevaplar bekleyen yazar.
hesabın var mı? giriş yap