çile
-
çiltim, üzüm salkımının yan dallarından her biri olup çile ile yakın seste ve anlamdadır.
fethiye'nin bir söz kalıbı, deyişi vardır ki, çileyi, doğu-batı buluşması/kavşağı olan ülkemizde ağırlıklı olarak batının çileciliğiyle söze dökmüşler, bir de çile anlamından soyup türk tipi eyleme, çile dışı bölgeye taşımışlar: "manasır ketenini çıkarmak". manastır ve ketenle ilgili ama deyişin bütünü zorlamak, emdiğini burnundan getirmek, tartışmak, altalamak, üstüne gitmek gibi anlamlara geliyor.
yaşam her zaman tam dozdur. yaşam bir gündür, sonsuz bugün, bu an, şimdi yani şimdiki geçmiş zamandır. yaşamda ölüm zaten vardır. ama ölümde yaşam olabilmesi için insanın yaşaması, çile ve zevklerin önceden bilinmeyen çemberlerinden geçmesi gerekir. sıkıntı (çilesi) şükranın, olgunlaştırıcı çilenin bir formu/taslağı olabilir. çile çeken, zorluklara göğüs geren, yine de hamdolsun diye şükürlü davrananlara içim gidiyor, çok güçlü olduklarını görüyorum. kendim çile uzmanı olmadığım halde onlara bir omuz veresim geliyor. bula bula bir hayır dua bulabildim: "şükürün yüzüne gülsün."
yaşam çilesinden değil de yaşam korkusundan kurtuluş yolu: tek bir soluk alıp verme döngüsüyle (tek bir nefesle) tüm zorluk ve acıları yenen bir fiziksel yaşam doyuncu aldığımız, sunulduğumuz veya kendimize sunduğumuz.. doğrudur. bu formül benim içimde, nietzsche'nin önerdiği "büyük yaşam evet"inin kendime uyarlanmış hali. kuru bir teslimiyet değil, bütün içerimleriyle birlikte mutlak teslimiyetçilik. ilk nefes canlı yaşamda fiziğin büyük patlaması eşdeğerinde. ilk nefesle birlikte bütün sonraki şekillenmeler bir kerede potansiyel olarak verilmiştir. içinde hepsi var, hepsine eşdeğer; demek ki sonraki bütün zorluklar da ilk armağanda denklendi. keyfi olarak denebilir ki, acılar önden karşılandı, büyük can yolculuğu başladı, o zaman külliyen negatif olmayan her deneyim ve duygu kar üstüne kardır, ek ikramiyedir.
mutluluk her şey değildir. çile çekmeyi, mutsuzluğu da bilin yani.
canı isteyen ve gerek duyan herkes doğruyu söylemekte özgür görevli. haksızlığa karşı doğruyu bağırsın, hatta doğruyu değil arzusunu haykırsın. bütün haykırmalara karşın yine de her doğan, "bir çift" nefes alan (bir soluk alan, bir soluk veren) herkes o ilk nefesle yaşamın bütün acılarını haklamış denklemiş olur, zorunlu kâra geçmesi başlamış olur. böylece ikinci soluktan başlayarak birey doygun, potansiyel mutlu, ödüllendirilmiş, kârda, sevilmiş ve onaylanmıştır. (bkz: şükretmek/@ibisile)
her başarının bir bedeli var. her bedelin (çilenin) bir başarısı (başarı vaadi) yok. postmodern eşitsizlikler. örneğin değer kaybolmaz derler; ama ısınmak için başka şey yerine para yakarsanız ısınma pahalıya patlar. toplam kazanç ve toplam kayıp birbirine eşit sayılır, değildir. adeta eğitsel/kavranabilir olsun diye öyle kabul ederler.
şile 9 ay çile, 3 ay şile tipinde tutucu bir sahil kasabası özellikleriyle sürüp gidiyor olduğundan, özellikle çile döneminde birbirlerine adım atacak yer bırakmamacasına dedikodu ettiklerinden, şile'de özellikle sonradan gelip uzun süre kalanlar sonunda ya alkolik, ya çapkın, ya her ikisi birden* olurlar. istisnaları saymayız, sosyolojisi böyle. (bkz: şile/@ibisile)
"nitekim insanın çilesi isa'nınkinin tersidir, çünkü insan, tanrı'nın doğması için, insan olarak kendini yitirir. ama tanrı fikri çelişkilidir ve kendi kendimizi beyhude yere yitiririz; insan hiçbir şeye yaramayan bir çiledir." jean-paul sartre - l'etre et le neant
(ilk giri tarihi: 12.6.2018)
(bkz: çileci), çileli, çilekeş
(bkz: çile çekmek/@ibisile), çile doldurmak
(bkz: cefa), çeki
(bkz: yün çilesini yumak haline getirme işkencesi)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap