• toplumun çoğunluk tarafından yönetileceğini inkar etmeyen mamafih çoğunluğun yönetim hakkının azınlığın temel haklarıyla sınırlı olduğunu savunan demokrasi anlayışıdır. démocratie limitée de denir
  • siyasal iktidarın çeşitli odaklar arasında bölüşülmesini, paylaşılmasını ve böylelikle dengelenmesini öngören demokrasi anlayışıdır.
  • çoğunluğun yönetim hakkının, azınlığın temel hakları ile sınırlandığı, tüm düşünce ve inanışların açıkça ortaya konabildiği demokrasi anlayışıdır.
  • tekilci demokrasi kadar sağlıklı değildir. nerde çoğulluk orda boğulduk der atalarımız.
  • (bkz: plüralizm)
  • son günlerde yaşananlardan sonra bu tanımın ülkemizde çok yanlış anlaşıldığını görüyorum. özellikle akp kanadına yakın siyasi görüşe sahip insanımızın bu anlayışı içselleştiremediğini gözlemliyorum.

    çoğulcu demokrasilerde yüksek miktarda oy almış siyasi bir parti veya görüş halkın isteği anlamına gelmez. haklın içinden yüksek miktarda insanın bu siyasi kanadın yürttüğü politikalara duyduğu yakınlığı ifade eder. bu şekilde yönetime gelen siyasi kanat, gücünü aldığı tabanın isteklerini çoğunluğun isteği olarak görmeye meyletse de bakışını genelleştirmeli ve çok düşük yüzdelerin haklarını ve isteklerini bile göz ardı etmeden çoğunluğun azınlığa baskı yapmasını engelleyen bir politika izlemek durumundadır. çünkü çoğunluğun erki karşısında zaten sesini çıkarmada zayıf kalacak kitleyi korumak için vardır demokrasi. buradaki çoğulcunun anlamı çoğunluğun hakları değil birden fazla grup olarak ifade edilen çoğul bir ülkenin haklarıdır.

    bizim ülkemizdeki ahvale gelince ortaya çıkan görüş çoğulcu demokrasi değil maalesef çoğunluğun diktası oluyor. %50 oy alan partinin ileri gelen, bilinçli seçmenleri, bu seçimi gerçekleştiren kitleyi halk tabanı kabul ederken, yüksek yüzdeli oy alan siyasi kanadın görüşlerine katılmayan kitleyi halktan ayrı "marjinal", "köstek" kitleler olarak ilan ediyor. bu bir çeşit cadı avıdır ve demokratik süreçleri içselleştirdiğini iddia eden kitlelerin varabileceği bir yargı değildir.

    cumhuriyet kurulduğundan beri bu çoğulcu demokrasi anlayışını bir türlü katamadık süreçlerimize ve görüşlermize. yüksek oy oranlarının gücünü ardına alan her siyasi iktidar bir süre sonra yüksek oy oranları aldıkları kitleyi çoğunluğu oluşturan homojen bir yapı olarak görmeye ve bütünü oluşturan diğer unsurları sıradışı olarak görmeye başladılar. günümüzün akp iktidarını oluşturan temel yapı ve onun hemen ardından gelen bilinçli seçmen kitlesinin de yaptığı temel hata işte budur.

    eğer demokrasiye yürekten inanıyor ve çoğulculuk unsurunun onun ayrılamaz bir parçası olduğunu kavrayabiliyorsanız bunu bir hata olduğunu görmeniz gerek. ha yok eğer demokrasinin bu ılıman yaklaşımından faydalanarak başka bir sisteme ulaşmaya çalışıyorsanız ben şunca paragrafı zaten boşuna yazdım demektir.

    umarım güçlü durduğunuz iktidarın, sizi çok eleştirdiğiniz o dikta rejiminin diğer uçtaki haline çevirdiğini görebiliyorsunuzdur.

    edit: yazar yazmaz hemen ardından tam bahsettiğim şeyin yapılması ironik değilse nedir? yapmayın, biraz dinleyin, biraz anlayın.
  • nüfusunun %60'ının ortaokul ve aşağısı eğitime sahip olduğu ülkelerde ne olduğunun ve öneminin kavranmasını çok beklemiyorum.
  • böyle söylenince demokrasinin bir türüymüş gibi dursa da şahsen demokrasinin tarihsel ilerleyişine ve günümüzdeki durumuna bakıldığında olması gereken hali olarak görüyorum. ötekisi* despotizmin ve totaliterliğin kılıflı hali. o kılıf içinde size çok da zarar vermeyeceğini bilseniz de o kılıfı ve kılıcı tutan elin kim olduğu geleceğiniz için endişelenmenize yeter.
  • biri hariç her türlü partiyle, ideolojiyle ve halk yapısıyla uygulanabilir bir sistemdir. bir tarafta kapitalist diğer tarafta sosyalist, bir tarafta milliyetçi diğer tarafta komünist olabilir. bu kadar zıt kutuplar bir arada olabilir. ancak içinde dini kullanan bir parti varsa bozulacak bir yapıdır. bu partiye karşı gelmek din düşmanlığı olarak adlandırılıyorsa ve böyle de kabul görüyorsa çoğulcu demokrasinin işleyişinden bahsedilemez. demokrasi, eleştirmeyi gerektiren bir sistemdir. eğer bir partiyi veya görüşü eleştime hakkı sınırlanıyorsa (partinin sınırlamasına ek olarak o partiye oy vermiş insanlar tarafından getirilmeye çalışılan sınırlama varsa) demokrasiden çıkılmıştır. "seçimlere göre" çoğunluğun, azınlık üstünde siyasal, psikolojik ve ekonomik baskı ve tehdit yaratması çoğulcu demokrasi değildir.

    en azından seçimler konusunda türkiye'de yapılması gereken tek şey %10 barajını kaldırmak değildir. yapilması gereken şey almanya ve italya'daki gibi tek parti iktidarını mümküm kılmayacak ve koalisyonlar oluşturacak bir sistem yaratmaktır. böylece farklı görüşlerden insanlar yönetimde söz sahibi olacak ve daha dengeli kararlar alınabilecektir. türkiye gibi ülkelerde tek parti hükümetleri daima erk manyağı olarak diktaya dönüşüyor, devlette istediği gibi kadrolaşıyor, diğer partilerin seçim kazanma şansını minimuma indiriyor. yüksek seçim kurulu gibi kesinlikle tarafsız olması gereken bir kurumun tek parti iktidarı altında oyuncak olması kaçınılmazdır. bu olduğu sürece tek parti iktidarından yönetimi devralmak "demokratik" yollardan imkansızdır. partiye bağımlı ve çaresiz bırakılmış halklarda demokrasi uygulanamaz. birbirine bağlı ve kendi ayakları üzerinde durabilen halklarda demokrasi uygulanabilir.
hesabın var mı? giriş yap