• hakkındaki ayrıntılı bilginin mahalle kedilerinden edinilebileceği pediatrik nevroz.
  • "gel seni öpeyim" dediğinizde rahatlıkla gözünüze yumruk, hayalarınıza tokat ve üstüne kahkaha atarak eğlenmeleri
  • çocuklarda empati gelişiminin tamamlanmamış olması nedeniyle, kendisini karşıdakinin yerine koyamama, bir başkasına yönelen hareketlerinin sonuçlarını düşünememe nedeniyle var olan acımasızlıktır.

    aslında bir acımasızlık değil, "farkında olmayış"tır.

    (bkz: cocukken hayvanlara yapilan iskenceler)
    (bkz: cocukken kardeslere yapilan iskenceler)
    (bkz: cocukken yapilan hayvanliklar)

    buna iyi birer örnektir. ama bu acımasızlık bunlarla sınırlı kalmamaktadır. örneğin gözlük takmış bir yeniyetme ile "dörtgöz" diye dalga geçilmesi gibi bir başkasının psikolojik olarak göreceği hasarları dikkate almama da eklenebilir.
  • aslında acımasızlık çok öyle çocuklara mahsus değil, ama acımasızlık aymazlıkla, gösterişle ancak çocuklarda birleşiyor; büyükler üzerinde toplum, ahlak, vicdan, yasa daha etkili..
    ne bileyim, ben böyle sinir olduğu mahalle arkadaşının evcil hayvanının boynunu kırıp öldüren, sonra da ölü hayvanı o kırdığı boynundan bayrak gibi bir sopanın ucuna bağlayan, arkadaşının en beklenmedik anını kollayıp sadece onun görebildiği açıdan o ucunda evcil hayvanı asılı bayrağı sallayıp öç alabilecek bir yetişkin olabileceğini tahmin edemiyorum.. yani en fazla sana zarar vermek isteyen hısmın, arabanı çizer ya da dükkanının camını kırar, yakalanmamak için de delil falan bırakmaz..

    ben hâlâ hani filmlerde gördüğüm kötülük yapmaktan haz alma bakışının o taş çatlasa 7 yaşındaki bir çocuğun gözlerine nasıl yerleştiğini unutamam.. bak, sen beni bebeğinle oynatmadın ben de senin civicivini öldürdüm, bundan zevk aldım, beter ol demekti o bakış..

    gerçi zannederim bu hareketi ile ömrü hayatımda gözümü döndürmeyi başarabilen tek insan olan, , aylin* de bugüne dek sadece onun tattığı yumruklarımı unutamaz.. hoş ben de en fazla 7 yaşında olduğuma göre öyle aman aman bişey beklememeliyiz tat namına ama; öyle bayrak gibi sallanır görünce, kızın arkasından yalınayak arkasından fırladığımı, kaçtığı kuytuda anneler ve mahalle arkadaşlarımız yetişene kadar ağzını burnunu yamulttuğumu anımsıyorum (burnunu kırdım ve muhtelif çürükler).. benzeri şiddette bir tepkiyi hiçbir durumda verebileceğimi sanmıyorum kendi adıma, ama o dönem hiç de aşırı gelmemişti be: demek cidden çocuklara mahsus bir acımasızlık var..

    ah aylin, civcivler düdüklesin seni.. daha da demem..
  • bir çocuğun* üç yaşındayken karşıdaki duvarda görüp koşarak yanına gittikten sonra, avcunun tek darbesiyle kocaman bir hamamböceğigili ezmişken (ben de çocuktum haliyle, nasıl işlediyse bilinçaltıma unutamıyorum); şu anda içinde bulunduğu 12 yaşta ise karıncadan bile korkuyor oluşu, başka hiçbir olguyla açıklanamaz sanırsam.
  • üniversite birinci sınıfta, bir ders için piaget'nin meşhur kuramıyla ilgili deneyleri tekrarlıyorduk sınıfça. ben de evimin yakınında bir ilköğretim okulu için izin alıp gittim. müdüre, öğretmenlere filan durumu açıkladıktan sonra, sıra öğrencileri belirlemeye geldi. her yaş grubu için bir sınıfa girip, sınıf listesinden rastgele bir kaç öğrenci belirliyordum. sanırım birinci sınıflardan, bir kız öğrenci seçmiştim. gördüğüm en güzel gülümseyen kız çocuklarından biriydi, 2 yandan kırmızı kurdelelerle saçlarını toplamış tertemiz esmer birşey. çocuğu sınıftan çıkaracağım zaman, veledin teki geldi yanımıza. zaten uzaktan bakıyordu sanırım o ana kadar. ve öküzlüğün böylesi denebilecek bir şey söyledi bana. o gün ilikerime kadar hissetmiştim çocukların acımasızlığını işte. neyse ki, o kız o kadar güçlüydü ki gülümsemesini bile bozamamıştı o adi veledin sözleri.

    - niye onu seçtiniz kiiiii?! onun babası kapıcııııı!
  • bahar aylarının ortalarında dere kenarındaki düz toprakta türemiş, sürü halinde zıplaşan , iribaşlıktan yeni kurtulmuş küçük, minnacık kurbağaların 500 tanesini de üzerlerinde zıplayarak ezmek suretiyle öldürmek bu tarz bir acımasızlığa örnek verilebilir kanımca.
  • çocukken dahi hayvanları çok severdim. hicbir hayvana iskence yapmadim, yapanlari genelde engelledim. kedilere pisi pisi yaparken az cırmık yemedim, köydeki gölete düsüp cirpinan arilari cubukla kurtarmaya girisir (göletin üstü garip bir yapiskan zarla kapli olurdu) onlarca ariyi kurtarirdim. (gerçi bi tanesi insafsizlik edip sokarsa aglaya aglaya anneme kosup alnıma çamur/yogurt sürdürdükten sonra aynı sopayla aralarina dalıp iki üc tanesini kirbaçliyor ve iki üc ari darbesi daha aliyormusum orasi ayri)

    ama bir gün, ilkokuldan dönerken köyde değil, sakarya'nın orta genislikte bir caddenin kaldırımında yagmur sonrası iz birakarak çok agır ilerleyen bir salyangoz (sümüklüböcek?) gördüm.

    on bes dakika izledikten. anten gibi gözlerine elimle dokunup içeri girip çikişini izlemekten sıkılınca aklıma ayagımla basarsam ne olacagı sorusu geldi. ezilir miydi? ölür müydü kurtulur muydu? kabugu sert miydi?

    yapsam mı yapmasam mı diye bir saniye bile düşünmeden bastım... çok berbat bir çıtırtı sesi geldi. parça parça olmuş kabugunun altında yamyassı olmus eti kaldırıma yapısmıs büyüyüp kücülerek hareket etmeye calısıyordu. :( çok üzüldüm. geri almanın bir yolu olmalıydı. allah'a dua ettim geri getirmesi için. olmadi. elimle toparlasam geri birleşmeyecegini biliyordum. ama salyangoz hala oldugu noktadan bir milim bile yer degistiremeden dalgalanıyordu. çok acı çektigini kıvrandıgını hissediyordum. aglamaklı oldum. bu sefer bes on saniye düsündükten sonra ayagımın altında ezdim ezdim. hiç kasılmayana kadar.

    bana yapılan kimi yanlışların geri dönülemez oldugunu o hayvan ögretti. hala bazen hatırlarım, kimi zaman böyle cocukken yapılan iskenceler konusu acilinca, bazen de hiçbir sebep yokken gece uykuya dalacakken gözümün önüne incir agaclarının kokusunu barındıran o sokakta, yagmur ıslaklıgını tasıyan o kaldırımda bütün ayrıntılarıyla bir görüntü gelir.

    kıvranan bir pelte. çok derin bir pismanlık duyuyorum. her zaman zevzek zevzek entryler girerken bile simdi saka yapamiyorum. allah'tan, ruhu varsa o salyangozdan, ya da biz evrende bulunan enerjiden ibaretsek tüm varlıktan, ama özellikle o hayvandan özür diliyorum. :((
hesabın var mı? giriş yap