• yorgan altında ısınma taktiklerinin geli$tirildigi, tadına doyum olmayan geceler. zira soguk gecelerde yazın sıcak geceleri özlenir; pikeyi üstümden atıp durucam diye hayıflanılır.
  • okunmasinin uzerinden yillar gectikten sonra bile insanin ruyasina girerek kendini hatirlatan kitap. (bkz: bunalim basucu eserleri)
  • evlendiği sahne çok dokunmuştu, birkaç yalın cümle ile içten ama o kadar gerçekçi, iç burkucu bir şekilde anlatmış ki günlerce aklımdan çıkmamıştı.
    bir de, güneyde bir köyde yaşadığı veya vakit geçirdiği sıralarda bir sabah bir antik tiyatronun en üst merdivenine oturup güneşin doğuşunu izliyor,
    orada da mükemmel tasvirler ve düşünceler vardı. "binlerce yılın güneşini şimdi ben bekliyorum" diyordu.
  • anne komşulara oturmaya gitmiştir. henüz teenage bile olmamış, gururlu çocuk annesi yanında kız kısmı gibi gezmelere gitmeyi kendine yediremez ve "ne yapcam ben huriye teyzelerde yahu" şeklindeki bir tepki ile evde kalır.

    yanlızdır. biraz önce şen şakrak olan, sıcacık olan koskoca evde bir başınadır. türlü şeyler alka gelir. o dönemin favori programı sıcagı sıcagına tadında film şeritleri gözünün önünden geçer çocugun. mutlaka televizyon açıktır. sesi ile kendinde bir güç bulur. sadece tvnin bulundugu odada oturulur. daha yarım saat önce girip çıktıgı diğer odalar artık hiç girmediği canavarlar, öcüler, katiller, sapıklar, hırsızlar doludur. eger o odalara gitmez ise onlarında kendisine birşey yapmayacagı tarzında bir anlaşma imzalamıştır çünkü*.

    çiş tutulur, tuvalete gidilmez. tabi, açlıktan geberiyor olunsa bile mutfaga da gidilmez. öylece oturulur. belki bi parça ortamdan soyutlanmak, korkulardan arınmak için, mandal futbol turnuvası/basket futbol turnuvası organize edilir. işe de yarar.

    annenin komşuda ne konuştugu, neden bu kadar uzun kaldığı, "hiç işleri güçleri yok bu kadınların" gibi düşünceler gene korkunun ürettiği hislerdir. eninde sonunda annenin eve döneceginden emin olundugu için uzun zamana yayılmış bir rahatlık vardır. ya da buna avuntu da denebilir.

    anne gelir. hiç istif bozulmaz. sanki iki dakka önce üç buçuk atan kendi kıçı değilmişcesine esnenir ve "nerde kaldın anne yaa" şeklinde reflexif bir korku belirtgeci üretilir. içinizi bir huzur ve güven kaplar. artık tüm odalardaki ucubeler annenin gelmesi ile dağılıp gitmiştir. istediğiniz odaya girip çıkabilir, rahatlıkla tuvalete ya da banyoya girebilirsiniz.
  • çocukken çok üşüyenlerin intihar edenleri anlama kat sayısının yüksekliğine işaret eden bir kitap..dönmeyen bir uçurtma.
  • "pazar gunleri...simdilerde...sokak aralarindan gecerken...gozume pijamali aile babalari ilisirse, kisin, yagmurlu gri gunlerde tuten soba bacalarina ilisirse gozlerim...evlerin pencere camlari buharlasmissa..odalarin icinde asilmis camasirlar gorursem...bulutlar islak kiremitlere yakinsa, yagmur ciseliyorsa, radyolardan naklen futbol maclari yayinlaniyorsa, tartisan insanlarin sesleri sokaklara dek yansiyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek...isterim hep."
    *
  • avusturya lisesi yıllarını çok güzel anlatan bir kitap.
  • her sene tekrar okudugum kitap.
  • karanlık bir gecenin geç vaktinde kalkıyorum. herkes her geceki uykusunu uyuyor. ev soğuk. çok sessiz davranmaya özen gösteriyorum. günlerdir biriktirdiğim ilaçları avuç avuç yutuyorum. kusmamak için üzerine reçelli ekmek yiyorum. genç bir kızım. ölü gövdemin güzel görünmesi için gün boyu hazırlık yapıyorum. sanki güzel bir ölü gövde ile öç almak istediğim insanlar var. karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. karşı çıkmak istediğim kurallar var. bir haykırış! küçük dünyanız sizin olsun.

    ...diyerek apıştırmış, okuyanı koltuğa mıhlamış kitap.
hesabın var mı? giriş yap