• cem karaca'nin bence en iyi sarkisi (hos baska sarkisini bilmiyorum ).

    cok yorgunum
    beni bekleme kaptan
    cok yorgunum
    beni bekleme kaptan
    seyir defterini baskasi yazsin
    seyir defterini baskasi yazsin
    cinarli kubbeli mavi bir liman
    beni o limana cikaramazsin
    beni o limana cikaramazsin

    cinarli kubbeli mavi bir liman
    beni o limana cikaramazsin
    beni o limana cikaramazsin

    cok yorgunum
    beni bekleme kaptan
  • yanlış bilinmiyorsa nazım hikmetin mavi liman adlı şiirin cem karaca'nın elinde şarkı olmuş halidir...şarkı pek bir yorgundur...dinlerken bile, ölüm yatağında yatan biri gelir akla, son nefesini vermek üzeredir...ya da vermemiştir ama artık hayattan bıkmış bir halde uzanmaktadır...gözleri yukarı tavana bakmaktadır gibisinden düşünceler uyandırır...

    velhasıl yolda iken dinlenilmemesi gerekn bir şarkıdır...
  • ... tinerci çocuklar tarafından hırpalanarak cep telefonu [ç]alınan bir gencin, olayın hemen akabinde "niye peşlerinden gitmiyorsun? bir şeyler yapsana! nasıl izin verirsin?" diye başının etini yiyen ihtiyarlara söylediği cümledir: "çok yorgunum"
  • (bkz: im so tired)
  • dile pelesenk laflardandir ve fakat bir o kadar da dogrudur! zira bunye alip basini gitmek ister*... ha gecmez mi? gecer elbet lakin ustunuzden mi gecer, yaninizdan mi bilinmez!*
  • nazım hikmetin sıla özlemini ve gönül yorgunluğunu en iyi anlatan şiirlerinden birinin, kendisi de bir dönem mecburen ülkesinden uzakta yaşayan (sonra ise pek bir tuhaflaşan) cem karacanın davudi sesiyle şarkıya dökülmüş hali. istanbula çınarlı, kubbeli, mavi bir liman olarak bir sürgünün gözünden bir kez daha uzaktan bakınca, istanbuldan uzak kalmanın, istanbulu özlemenin ne sancılı bir şey olacağını düşünüyor insan.
  • "çooook yorgunum azizim çoook ama biliyorum, jesuf yine beni seçecek, bütün işleri bana yaptıracak, şampiyonşip'de genç oyuncuları bana takip ettirecek, altılı kuponlarını bana yatırtacak, ama çoook yorgunum azizim çoooğook, bakalım ikinci ayakta bugün kim bir gelecek..."
  • cem karaca'nın ilk olarak 1984 senesinde almanya'da sürgünde çıkardığı almanca albüm die kanaken'da duyulan tek türkçe parçası. eh az tercüman olmamış nazım hikmet karaca'nın duygularına oralarda sürgündeyken.
  • insanin yorgun olasi, bir kaptan bulup okuyasi gelen siir... sehir hatlari vapurunun kaptanina okundugu vakit "sigtir git o zaman" tepkisini almak kuvvetle muhtemeldir...
  • nedense ikinci ve ucuncu $ahislar tarafindan inatla anla$ilmak istenmeyen bir kaliptir. nedense kimse "ulen adama bir $ey diyoruz ama, ya bu adam yorgunsa" diye du$unmemektedir, "iki dakka huzur bulsun garip, cenemi kapatayim" diye aklindan gecirmemektedir. "yok oyle oldu, yok boyle oldu, yok bu da var, yok $u da var, sen de $oylesin, $oyle olmasi lazim..." diye ba$layan, suren ve biten cumleler kurmayi kendilerine asli gorev edinmi$lerdir.

    oysa cok basittir bu soz kalibini anlamak, "cok" kelimesi, kendinden sonra gelen kelimeyi peki$tirmek icin kullanilmi$ olsa da, icinde (her ne kadar itiraf etmekten nefret etsem de) hafif bir caresizlik barindirir, ote yandan dunya uzerinde "yorgunum" kelimesini kendisi i$ yapmazken sanki uzerine i$ yikiliyormu$casina, i$ine gelmedigi zaman anlamaktan aciz insanlar olmasina hala nasil katlaniliyor, birisi aciklasin. ben aciklardim ama, cok yorgunum...
hesabın var mı? giriş yap