• ilkokul dorduncu sinifta yarim donem eline dustugum ogretmenin yaptigi hersey.

    kitabi birine okutup kendi makyaj yapmak.
    yerli mali haftasinda gelen iki tepsi keki, cagirdigi ogretmenlerle gozumuzun icine baka baka yiyebildigi kadar yiyip artani da paket yapip goturmesi ve sinifca bi tarafimizin sismesine sebep olmak, en aklimda kalan iki vukuatidir.
  • sıra dayağı sanırım en yaygın psikopatlıklardan birtanesi.
  • ortaokul 2 de kazıklı voyvadayı anlatan tarih hocasının ögrencinin kafasına kırmızı kalem çakması.
  • sınıfta çok gürültü var diye sınıfa dalan müdürün o an ayakta gördüğü ve ses yaptığına inandığı ilk kişiyi yerlerde sürükleye sürükleye dövmesi ki aslında bu kişinin o anda sınıfı susturmaya çalışan sınıf başkanı olması.

    bir hocamızın da efsanesi dolaşırdı okulda konuşan öğrencilerin dişini eliyle çektiğine dair inanmazdık taki gözümüzle görene kadar. arkadaşın ağzından konuşuyo diye tüm sınıfın ortasında dişini eliyle çıkardı ağzından hiç birimizin gıgı çıkmadı üzülürüm hala geceleri o arkadaş için
  • sözlüde soruyu bilemiyen öğrenciyi aynı sınıfta öğrenci olan dayısına dövdürmeye çalışmak. dayının yeğenine attığı tokatı beğenmeyince "bak böyle vurucan" deyip atılacak tokatın şiddetini dayının suratında uygulamalı olarak göstermek. kah "sağlam bir tokat at oturtacağım" kah aşağılama ve hakaretlerle bu rezil oyunu uzatmak. durumun içler acısı haline ağlayan yeğeni ve dayıyı aşağılayarak yerine oturturken yine aynı duruma ağlayan başka bir kız öğrenciye "sen ne ağlıyorsun" diyerek o an eline nereden geçtiği belli olmayan flütle girişmek.
  • cetvelle boş bulduğun kafaya vurmak.
  • ilkokul 5.sınıfta öğretmenliğimi yapan şahsın mütemadiyen yaptıkları psikopatlık tarihine geçerdi herhalde..
    karısını dövüp su kuyusuna atmak gibi bir marifeti olan hocamız tip olarak da benicio del toro'nun feci halde yandan yemişine benziyordu...
    kavga edenleri harita odasına kapatırdı.
    ceza olarak şnav çekme cezası verirdi ve o sırada sırtımıza basardı ayağıyla. kavga ederken yakaladıklarını sınıfın orta yerinde kavga ettirip izlerdi, pasif dövüşene dalardı...
    kızların saçlarına asılırdı, soruyu bilemeyen olursa tokadını esirgemezdi...
  • akıl ve ruh sağlığının yerinde olmadığını çoook iyi anladığımız bi hocanın dersinde

    h : bunun sebebi nedir?
    s * : ... *
    h : ne biçim öğrencisiniz, hepiniz tembelsiniz. yakında mezun olucaksınız bişi bildiğiniz yok!!

    tarzı bağırır çağırır ders bitimine kadar

    ertesi gün;

    h : bunun sonucu nedir?
    a : bıdı bıdı bıdıdır hocam
    h : sana mı sordum ben, niye atlıyosun hemen soruya? ne saygısız adamsın sen böyle?

    (bkz: her şekil kızma potansiyeline sahip öğretmenler)
  • biz büyüdük neyse ama evladınızda, belki de ilk derin yarayı açan önemli bir meseledir öğretmen psikopatlıkları ya da psikopat öğretmenler.
    maalesef benim evladımın da başında bulunan öğretmen hayatının hatasını yaparak, psikopatın allahı bir veli kazanmıştır bugün. beni.

    sınıfça bugün sinemaya gidilecektir ve ödevlerini yapmayan tembel teneke evladıma gözdağı vermek üzere bir gece önceden, öğretmen ile veli işbirliği yapar. veli, ödevlerinin yapılmasının sözünü, öğretmen ise ödevleri yapıldığı takdirde sinemaya götürüleceği sözünü verir. evlat da jet hızıyla ödevlerini her zamankinden önce ve iştahla bitirir. buraya kadar nefis.

    ertesi gün evladımın suratı düşüktür ve film nasıldı? diye sorduğumda, "gitmedim ki, 3 saat kütüphanede bekledim" cevabı alınır ve ikimiz arasında sorgulamalar başlar.

    - nasıl yani ödevlerini dün yaptın, olmamış mı anlamadım ben?
    - yaptım evet ama öğretmen bakmadı ki..
    - e bakmadı tamam ama seni niye götürmedi?
    - bana bişi sormadı bile, sınıfça hep beraber çıktılar, gitmeyenler nerde olacak diye sordum ben.
    - eee?
    - gitmeyenler kütüphanede beklesin dedi.
    - e tamam yani gitmeyen bir sürü arkadaşın olmalı o halde. sen neden gitmedin peki?
    - gitmeyen yoktu ki, sadece ben kütüphane de bekledim.

    ***

    olayı anlayamayan ben, derhal telefonla öğretmene bağlanır ve bu konuyu birde ondan dinlemek ister, selam, hatır faslından sonra,

    - ödevlerinde mi bir sorun vardı acaba, sinemaya gitmemiş, nedenini merak ediyorum?
    - yoo ödevle ilgili değil, ben ondan bekledim gelmek istiyorum deseydi.
    - nasıl yani, dün sizinle konuştuk, çocuk bütün gece ödev yaptı ve siz kontrol etmediniz mi?
    - ben bakmadım ki canım ödevlere, söyleseydi gelirdi.
    - şimdi ufacık çocuktan mı bekliyorsunuz söylemesini, tek başına arkadaşlarından ayrı bir şekilde kütüphane de beklemiş, bu durumda öğretmeni olarak sizin bir yönlendirmeniz olması gerekmez miydi?
    - dün sizinle konuştuk ya, ödev yapmadı, siz de sinemaya gitmesin diye ceza verdiniz zannettim, ne bileyim.
    - nasıl yani, anlayamdım?!! aslında görevini tamamlamış ama öğretmeni tarafından kontrol edilmemiş çocuğum, arkadaşlarından ayrı tek başına üç saat kütüphane de bekliyor ve bunun sorumlusu olarak kendinizi değil beni ve çocuğumu mu suçluyorsunuz?
    - canım sizinle gider sinemaya ne var ki bunda, hem daha da iyi olur.
    - peki.

    telefon kapanır, ama bu konu kapanmamıştır, konu kocaman ve daha da büyüyerek yeniden açılır. eve gelince içi buruk, ağlayan çocuğuma önce haksızlığa uğradığı ve kesinlikle kendi hatası olmayan bir durumda, haklarını sonuna kadar savunması ve olayların üzerine gitmesi, sessiz kalmaması, mücadelesini sonuna kadar sürdürmesi konusunda 20 dakikalık fetva verilir.

    "beni arkadaşlarımdan ayırdığı ve yalnız bıraktığı için özür dilerse affederim onu " cümlesinden sonra, hemen 3 sms uzunluğunda psikopat ve , tecrübesiz öğretmene çocuktan gizli bir mesaj atılır. amaç öğretmenin yaptığının farkına vardırmaktır.

    "kusura bakmayın ama bugün çocuğuma bir haksızlık yapılmış. öğretmeni olarak ödev yapmaz ise, sinemaya gelemez dediniz ve bugün çocuğum ödevlerini yapıp, sinemaya gitmek üzere okula geldiğinde, siz, ona birşey sormayıp, ben kendisinden bekledim derseniz bana ve sadece benim çocuğum arkadaşlarından ayrı kütüphane de bekliyorsa, bu ne benim ne de evladımın hatasıdır. tamamen öğretmeni olarak sizin hatanızdır. çocuğumdan hatanızı telafi edip, özür dilemenizi rica ederim yarın. iyi akşamlar.

    cevap veremedi. vermemeliydi zaten. yarın özür dilese bile, hıçkırıklara boğulan ve öğretmenine nefret duyan bir çocuğa, psikopatça davranan bir kişinin açtığı yarayı sarmak kadar acı başka ne olabilir ? çocuğumun üzüntüsüne mi yanayım, yoksa ülkemizin sayılı özel okullarından birinde eğitim veren öğretmenin haline mi? orda eğitim alan çocuğumun durumuna mı? iki ucu boklu değnek. yarın okul müdürüne gidip, bir de orada travma yaratan olayı anlatayım diyorum. gecenin kaçı oldu sinirden, bıkkın bir halde bir kadeh içki içip, güzel bir film seyredeyim derken, psikopat bir kadının yarattığı olayı sorgulayıp, bir de yazıp içimi döküyorum. .

    (bkz: arkası yarın)
  • sınava güneş gözlüğü ile gelerek kopya çekmeyi imkansız kılmak
hesabın var mı? giriş yap