• minnakodunum bazılarına, bu sıcak yaz günlerinde inşaatta çimento taşıyan ameleleri küçük görme hakkı verdiğini düşündüren olay.

    (bkz: bi bitmediniz amına koyim)

    edit: başlığı açarak mal beyanında bulunan yazara da selamlar.
  • (bkz: geldi yine tipini siktiğimin)

    not: kişisel değildir, sadece öğretmenlere yönelik değil, genel itibariyle hedef tahtası haline getirilen, akademisyen, doktor vs. tüm meslek gruplarından insanlara yönelik bir haykırıştır. hırsız yöneticilere, vergi kaçakçısı patronlara, çalışanının sigortasını yatırmayan, maaşını düşük gösterip, primini mesaisini elden veren işverenlere ve çalışanını tüm bunlara sesini çıkaramaz hale getiren sisteme, taşeronlarda insanların can ve iş güvenliğini sağlamayanlara iki kelam edemeyenlerin, hesaplayan adamlara bağlayıp, onun maaşı şu kadar, o şu kadar saat çalışıyor, şu kadar tatili var demesini değil de bunu kötü niyetle yapmasını anlayamıyorum. bu gibi imkanlara sahip olabilmek için örgütlenip, sesini duyurup, hak aramaya çalışacağına, herkesin kötü şartları olsun hep birlikte boku yiyelim zihniyeti kaybettirir. önünde imrendiğin böyle örnekler varsa sen de bu tip hakları kazanmaya çalış amk. her ülkenin insanının cehennemde büyük kazanlarda yandığı ve başlarında kaçmasınlar diye zebanilerin beklediği fıkra gelir aklıma. türkiye'nin kazanının başında zebani yoktur, çünkü kaçmaya çalışanı muhakkak biri başkası aşağı çeker.
  • aldıklara maaşa göre az bile olan tatildir.
  • 24 gün daha sürecek olması gerçeğiyle birlikte hiç çekilmeyendir. özellikle veliler için.
  • öğretmenliğimin ilk yılında yaşadığım bir olay çocukların velilerin bir yansıması olduğu sonucuna vardırdı beni. lisede çalışıyordum ve sınıf öğretmenliğini yaptığım sınıfta sürekli etrafındakilere sataşan, kaba tabirle gıcık olduğu kişilerle saç baş yolarcasına erkek kavgası yapan bir kız öğrencimiz vardı. defalarca konuşmama rağmen ne yazık ki birgün okuldan uzaklaştırılmasına sebep olacak bir ceza aldı. annesi veli toplantısına geldiğinde tam durumunu söyleyecektim ki açtı ağzını yumdu gözünü kızının yaptığı tüm kavgalarda haklı olduğunu, o olsa çok daha kötüsünü yapacağını bağıra çağıra sınıftaki tüm velilere ve bana anlattı. sınıftan başım dönerek çıktığımda başka bir öğrencimin babası beni durdurdu. 50 yaşlarındaki veli önümde düğmesini ilikleyip çocuğunun durumunu sordu. ters bir durumu olup olmadığını varsa babası olarak gerekeni yapacağını söyledi. bu bahsettiğim öğrenci derslerinde son derece başarılı, sosyal olarak çok aktif ve öğretmenler ve arkadaşları tarafından sevilen biriydi. o gün anladım ki insanlar eğitimi ailede alıyor, ailesinin yansıması olarak topluma karışıyor. okul öğretim verirken ailenin verdiği eğitimin üzerine koymaya çalışıyor. eğitim temeli sağlamsa kişi sağlıklı bir birey olarak okulda yerini alıp topluma karışıyor. ama aile içerisinde sürekli başkalarının çekiştirildiği, parasının, yaşam şartlarının, haklarının hazmedilemediği ortamda büyüyen çocuk gün geliyor sözlüklerde kendini şerefli vatandaş addedip ona bu satırları yazabilme becerisini kazandıran öğretmenlerine iftira atıyor, hakaret ediyor.
    bir öğretmen olarak en çok da bizler kendi içimizdeki çürük elmaları eleştiririz emin olun. ama dünyanın en kötü öğretmeni de olsam ve yetiştirdiğim bir öğrencimin gelip sözlüklerde bir nickin arkasına sığınıp bizlere hakaret ettiğini görsem yine de haketmediğimi düşünürüm. utanırım.
    tanım: öğretmenleri adına üzüldüğüm bir yazarın iddiası.
  • sanki ödediğiniz vergilerin nereye gittiğini çok umursuyorsunuz. memurlara çatmak, devletten hortumlanan paraların nereye gittiğini görmeye çalışmaktan, size daha kolay ve güvenli geliyor. ayrıca başta biz öğretmenler olmak üzere, memurların ödenen vergilerdeki payı, pek çok kesimden daha fazladır.
  • fazlasıyla hak ettikleri tatilin devam etmesi durumudur.

    tatilde bile öğrencilerinin hangi okullara yerleştiğini takip eden sevgilim hala tatilde mesela. daha okulların açılmasına neredeyse bir ay olmasına rağmen kitaplar değiştimi müfredat değişti mi diye milli eğitimin sayfasını her gün kontrol ediyor. okul başlayınca da masai bitip eve gittiğinde bile yarın işleyeceği konu için içerik hazırlayacak. okulda ise boş derslerinde, ders ve öğle aralarında öğretmenler odasında oturup kek yiyip çay içeceğine, bir önceki gün mesai sonrası evde o gün çocuklara dağıtmak için hazırladığı(test vb.) içerikleri fotokopi ile çoğaltmakla geçiriyor boş vakitlerini.

    etrafımda tanıdığım tüm öğretmen arkadaşlarım sevgilim ve onun sayesinde tanıdığım öğretmen arkadaşları da aynı şekilde yukarıda saydığım aptallıkları yapıyorlar. oysa başlığı açan yazarın dediği gibi yan gelip yatsalar daha çok övgü alırlar. çünkü bizim milletimize hizmet eden değil diken yaranır...

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap