• mutluluk kavramının psikoloji literatüründeki karşılığı.

    öznel iyi oluş, kişinin kendi yaşamını değerlendirdiğinde; evlilik, iş ya da yaşamın genelinden doyum elde ettiğini, olumlu duygu ve ruh hallerini olumsuz duygu ve ruh hallerinden daha fazla yaşadığını düşünmesidir. hayata ilişkin bir değerlendirmedir ve bu değerlendirmeyi kişiler kendi kendilerine yaparlar. kişilerin, kendi yaşamlarını değerlendirmeleri, yaşamlarının tamamı ya da belirli bir bölümüne dair genel bir yargıya varmaları biçiminde olabileceği gibi duygulanım şeklinde de gerçekleşebilir.

    öznel iyi oluş kavramının temelinde, insanların çeşitli değerlere, yaşam amaçlarına ve bu amaçlara ulaşmalarını sağlayabilecek çeşitli güçlere sahip oldukları varsayımı yatar. insanların çoğu, yaşadıklarının iyi mi ya da kötü mü olduğunu değerlendirebilecek kapasiteye sahiptirler. dolayısıyla, yaşamları hakkında iyi ya da kötü gibi yargılarda bulunabilirler. ayrıca, neredeyse yaşamlarının tamamında olumlu ya da olumsuz durumların yansıması olan duyguları yaşayıp olumlu ya da olumsuz ruh halleri içine girebilirler. bu nedenle, bilinçli olarak bunun üzerine düşünmeseler bile, belirli bir öznel iyi oluş düzeyine sahiptirler ve hemen her zaman ne kadar mutlu olduklarına dair bir değerlendirme içerisindedirler.

    hedonik mutluluğun bir tezahürü olduğu iddia edilse de öznel iyi oluş ile fiziksel hazcılığı birbiriyle karıştırmamak gerekir. çoğu insan için mutluluk eğlenceden ya da keyif verici aktivitelerde bulunmaktan çok daha fazlasıdır. anlık duyguların, geçici mutlulukların toplamı kişinin ne kadar iyi bir yaşamı olduğuyla ilgili sınırlı ve kusurlu bir bilgi sunar. pahalı kıyafetler giyip lüks arabalara binerek keyifli bir yaşam sürülebilir, ancak bu “iyi” yaşanıldığı anlamına gelmemektedir.

    herhangi bir çaba sarf etmeden kısa yoldan mutluluğa ulaşılabileceği düşüncesi, günümüzde çoğu insanın hissettiği boşluk hissinin ve manevi açlığın temel nedenlerinden biridir. martin seligman iyi bir yaşam ve öznel iyi oluş için, kişinin geçici hazların peşinde koşmayı bırakıp hayatın her alanında kişisel güç ve erdemleri kullanması gerektiğini ifade etmektedir. ona göre, kişi güç ve erdemleri kullanarak elde ettiği iyi yaşamın ötesine de geçebilir. bunun yolu da bir yaşam amacına sahip olmaktan geçer. anlamlı bir yaşam, iyi bir yaşamın da bir adım ötesindedir.

    (bkz: psikolojik iyi oluş)
  • mutluluk (happiness), iyi oluş (wellbeing), yaşam doyumu (life satisfaction), öznel iyi oluş (subjective wellbeing), psikolojik iyi oluş (psychological wellbeing) olmak üzere, birbirinin yerine kullanılan çok sayıda terim var.
    iyi oluş, mutluluktan çok daha kapsamlı bir terim olarak olumlu ruh hali ve işlevsellikle ilişkili. öznel iyi oluş ise, bu olumlu çıkarımların kişinin öz değerlendirmesine dayalı olması.

    anormal psikolojisinin karamsar bakış açısına karşı bireyin güçlü yönlerine odaklanan pozitif psikolojinin popüler olmasıyla birlikte mutluluk (ve ilişkili diğer terimler) ile alakalı bilimsel araştırmaların sayısı giderek arttı.

    bu araştırmalarda önemli bir soru, kişinin kendi yaşamına ilişkin bu öz değerlendirmelerini neyin etkilediği. her konuda olduğu gibi önemli araştırma alanlarından biri de cinsiyetler arası öznel iyi oluş farkı üzerine. bu alanda yapılan meta-analizler karmaşık sonuçlar sunuyor. belirgin bi fark, genç kadınların genç erkeklerden daha mutlu olduğu, bununla birlikte yaşlı kadınların yaşlı erkeklerden daha mutsuz olduğu yönünde. bunun dışında araştırma örneklemine göre sonuçlar çelişkili olabiliyor.

    öznel iyi oluş düzeylerinin karşılaştırılmasında göz önünde bulundurulması gereken bir kritik konu, erkek ve kadınlarda mutluluğun farklı kaynaklardan sağlanabilmesi. erkeklerin ve kadınların hayatta en çok neye değer verdikleri ve mutluluk kaynakları arasındaki farklılıklar üzerine önemli çalışmalar yapılmış. geçmişteki araştırmalar, erkeklerin ve kadınların değerlerinin farklı olduğunu bulmuş.

    örneğin, beutel ve marini (1995), kadınların erkeklerden daha fazla başkalarının iyiliğine değer verdiklerini ve hayatta amaç ve anlam bulduklarını, materyalizme ve rekabete ise erkeklerden daha az değer verdiklerini bulmuş.
    daha spesifik olarak, bazı araştırmalar erkekler ve kadınlar için algılanan mutluluk kaynaklarındaki farklılıkları araştırmış. erkekler spor, cinsel aktivite, beğenilme ve kaliteli bir sosyal yaşama sahip olmanın mutlulukları üzerinde kadınlara göre anlamlı derecede daha etkili olduğunu belirtirken; kadınlar, başkalarına yardım etme, aileye yakın olma ve sevilmenin mutluluk düzeyleri üzerinde erkeklerden önemli ölçüde daha etkili olduğunu bildirmiş (crossley ve langdridge, 2005).
    bazı çalışmalar ise, yaşam faktörlerinin mutluluk üzerindeki etkisi açısından cinsiyetler arasındaki farklılıklara bakmış. örneğin, pinquart ve sörenson (2001) tarafından yapılan bir meta-analizde, gelir, eğitim ve sosyoekonomik durumun erkeklerin öznel iyi oluş seviyeleri üzerinde kadınlara göre daha etkili olduğunu ve sosyal ağların kadınların öznel iyi oluş seviyeleri üzerinde daha etkili olduğunu bulmuş.

    ileri okumalar
    beutel, a. m., & marini, m. m. (1995). gender and values. american sociological review, 436-448.
    crossley, a., & langdridge, d. (2005). perceived sources of happiness: a network analysis. journal of happiness studies, 6(2), 107-135.
    pinquart, m., & sörensen, s. (2001). gender differences in self-concept and psychological well-being in old age: a meta-analysis. the journals of gerontology series b: psychological sciences and social sciences, 56(4), p195-p213.
hesabın var mı? giriş yap