• becon isimli hazır giyim firmasının sokakta görebildiğimiz kocaman kocaman reklamları... dallama fransızlar'dan muzdarip muhtelif bünyeleri görüldüğü anda koparma imkan ve kabiliyetine haiz pazarlama şeysi... alm. hepsinin üstünde.
  • alman sempatizanlari tarafindan çevrelenerek "fransiz düsmanligi", "dallama fransizlar" "maginot hattinin vajina hatti olmasi" konulu propagandalarla algi siçilmasina ugrayan bir bünyenin, etrafini kusatan almanca reklamlar üstüne almanca filmlerle de ideoloji sapmasi teshisine varacak bir hastalika yakalanmasi, kendi kendine "dooççlaaand dooççllaaann übbeerrr allees, üübeeerr alless in derr weelt" diye dolanmasi ve çok yakin bir arkadasla* dolanirken kesfedilen becon firmasinin bu reklaminin görülmesiyle sokak ortasi gülme krizi geçirmesiyle son noktaya varir. psikolojide yeni bir hastalik, yeni bir vaka ortaya çikar.
  • cacharel vb fransız markalarının bir türk gibi* yahut bir ingiliz gibi* markalar yanında kendini bir şey sanan reklamlarla avunmaya çalışması, peugeot'nun kocaman bir 607'nin belirdiğinde küçük arabaların kaçtığını gösteren, 307 görünce kendi arabasını yoldan çıkaracak kadar karaktersiz şoförlerin varlığına inanan, hayatında kapadokya şarabı içmediği halde "fransız şarabı dışındakiler benim başımı ağrıtıyor" diyen aktörlere, 406'ları taksi yapıp kanat takıp havalandıran zihniyete sahip yönetmenleri olan, bir belediye başkanının karısı uğruna dilimizin* ırzına geçen, ha türkçe'nin de ırzına geçmiş bir dilin sahipleri, yahut fransızca bilinmemesi halinde bu dilin sahiplerinin memleketlerinde çekilecek acı, dert, ızdırap, sefalet ile ilgili olmayan, iki kelimelik bir deyiş: über alles

    bu pazarlama şeysinin koparma imkan ve kabiliyetine nasıl sahip olduğuna bir bakalım hep birlikte. bir kere dallama fransızlar genellemesine maruz kalan fransız milletinin istisnai olmayanları ile herhangi bir alışverişe giren bünye, nelerle karşılaşır bir görelim... 1999 yılındaki bir olaydan bahsederken gelen 96 franklık veya öroluk hesabı ödemeye kalkışıldığında, fransada kurulacak cümlenin tam tercümesi "bin dokuzyüz dörtçarpıyirmiartıondokuz yılında hede ve hödö olmuştu... amanın dörtçarpıyirmiartıonaltı öğoluk* hesap gelmiş hemen ödeyelim" gibi bir şey olur. (bkz: fransızca sayılar/@queasiness) bunun detaylı bilgisi için (bkz: fransada fransızca bilmeyenlerin çaresizliği). öte yandan yaşanmış bir olayda* almanya'da almanca öğrenmeye giden öğrencilerin almanca'sının ilerleyememe sebebinin, alman görevlilerin almanca'yı çat pat konuşan öğrencilerle, sırf anlaşabilsinler diye çat pat konuşmaları olması, yalnızca düşündürücü bir tezat mı acaba?

    şimdi ders arası sırasında okunmak üzere iki rastgele bağlantı: (bkz: fransız gümrüğünün rezilliği) (bkz: fransıza bokun lazım demişler para istemiş)

    şimdi de ikinci ders. etrafı kuşatan almanca reklamlara bakalım... bir araba reklamı vardı... o da toyota reklamıydı, "baylar, keşke bu araba bizim olsaydı" diyen bir alman vardı. kompakt japon teknolojisinin takdir ettiği üstün alman teknolojisine basit bir göndermeden ibaretti. ancak nedense kimse "ben jan pol gotiyenin odö tualetini istiyorum" diyenlere "ıyyyy fransızlar bunun algısına sıçmış" diye bakmıyor. biniyor peugeot 206 roland garros'una yoluna devam ediyor.* peki an itibariyle başka almanca reklam hatırlamıyor olsak da diskur'u* çeken adam olarak bir alman firmasının reklamını verelim. emeklemeye çalışan küçük bebekli audi quattro reklamını hatırlayanlar olacaktır elbet. neresinde fransızlara karşı ırkçılık, yahut diğer markalara karşı bir snobluk? bir reklam emekleyen bebeğin yanına quattro yazacak kadar ince bir espri anlayışı ürünüyken öteki neden bir peugeot'nun karşısından gelen bir golf'ü alsace savanının boyum kadar afedersin otlarının arasına sokar? hangi bünye bu reklamdaki snobluğu görmez sorarım size... ideoloji sapmasına neden olması en muhtemel almanca filmlere bakalım: der untergang ve belki bir de the rise of evil. ikisi de hitler'in ne adi şerefsiz öngörüden yoksun bir adam olduğundan bahsediyor. ama gelin bir de fransız filmlerine bakalım. hatta doğrudan sözlük içindeki tepkiye bakalım (bkz: #2414929). (bkz: nokta)

    bir ara daha, okurken eğlenelim öğrenelim (bkz: bir fransızın yapamayacakları) (bkz: fransızcadaki harf müsrifliği)

    hemen herkesin bildiği "french military victories" yazıp "kendimi şanslı hissediyorum" butonu saçmalığını geçelim (bkz: albino blacksheep) açalım wikipedia'yı okuyalım: victory disease diye güzide bir makaleleri var... okumayı sınıfın kalanından önce bitirenler bunu da okusun http://en.wikipedia.org/wiki/error hatta resmin altındaki yazıyı da okusun değil mi... haydi bunu da geçelim çok alakasız diyelim, peki ikinci dünya savaşında fransız ırkçılığı'na ne demeli? evet fransız ırkçılığı, alman değil sakın yanlış anlaşılmasın.

    bütün bunları bir kenara bıraktık; hepsi x ise x'e t verdik (bkz: x e t vermek), yan cebimizde dursun iki saniye değerli arkadaşlarım, über alles gibi sadece becon'un reklamı amaçlı kullanılmış, başında deutschland ibaresi bulunmadığı için görünce "hıyaaaa bunlar naziiistt bunların beyni yıkanmııışşş bunların algısına sıçılmııış aman tanrıııııııım"* hallerine girmenin pek de mantıklı olmadığı bir durumda - ki günümüzde abd'nin ve müttefiklerinin dayattığı yasal nedenlerden ötürü almanya milli marş olarak deutschland über allesi kullanamamaktadır - yanında über alles yazan adamın ifadesine gülünmesi ne kadar psikolojik patolojik ontolojik frankofonik gotik metalik senfonik bir hastalık olabilir ki? bizimkiler (bkz: mavi jeans) amerikalılara "bu türkler de çok oluyor" dedirtip "çok oluyoruz"dan sonra "amerika" kelimesinin a'larını ters çevirip kot pantolon bile yaptılar kıçımıza giyip dolaşıyoruz. hastaneye gidiyoruz ama değil mi?

    az sonra zilimiz çalacak biliyorum, ancak son olarak siz sevgili arkadaşların parmakları yorulmasın diye, "ahanda hanım koş sözlüğü kafatasçılar basmış" nidalarıyla yazacağınız (bkz: sözlükte ırkçılık) yazısını yazma zahmetinden kurtarmayı bir borç bilirim. bu süre zarfında almanı, fransızı, türkü dahil her milletin ırkçısından kafatasçısından sapına kadar nefret ettiğimi yeminle* söylemeyi bir borç bilir, eve gittiğinizde fransızların hala sağda solda polinezyalarında patlattığı bilmemkaç kilotonluk atom bombalarının mantarlarını düşünmenizi salık veririm...

    şimdi verin t'ye x'i.
  • atesli bir hanzel und gretyl albümü. almanya'da satisi yasaklanmistir. türü ücüncü reich temali industrial metal.

    parca listesi:
    1. overtune
    2. third reich from the sun
    3. ich bin uber alles
    4. komm zu uns
    5. mach schnell
    6. ss deathstar supergalactik
    7. let the planets burn
    8. intermission
    9. 11:11
    10. verbotenland
    11. transplutonian annihilation
    12. mein kommandant
    13. aufwiedersehen
  • (bkz: hidirellez)
  • almanya marşının üçüncü kıtasında geçer. marşa buradan başlamak yasaktır.
hesabın var mı? giriş yap