*

  • senelerce istanbul unv. sosyoloji bolum baskanligini yapmis, mukemmel fransizca bilen, buyuk sosyolog ve entellektuel cemil meric'in kizidir. babasi gozlerini kaybettiginde ona senelerce kitap okumustur. sosyoloji konusmalari adli bir roportaj kitabi, turkiye kanatlarinizin altinda adli bir makale kitabi ve bu ulke'nin cocuklari adli, cemil meric'i anma gunlerindeki konusmalardan olusturulmus bir derlemesi vardir.. gectigimiz sene ortunerek, istanbul unv.ndeki gorevini birakmistir.. soylediklerini yanindaki birinin not almasi lazim olan degerli sahsiyetlerimizden birdir, zira her lafindan ayri bir derinlige dalmak mumkundur..
  • tesettürlü olduğu için, yıllarca bölüm başkanlığı yaptığı okula giremeyen kişi.
  • $imdi $öyle bir insan dü$ünün, yillar yili bulundugu her yerde hem sürekli birilerine bi$eyler vermi$, hem de birikimine birikim katmi$. bir de bu birikimini kovadan bardaga döker gibi birden bo$altmiyor kar$isindakine; günlerce susuz kalan insanin önce dudaklarini islak bezle islatirlar, sonra azar azar, damla damla verirler ya suyu, i$te böyle insanin zihnine, gönlüne ince ince nak$ediyor bütün birikimini tatli dili, ho$ sohbeti ile.

    bir de güzel duâlari var ki duyan ki$i âmin demeden edemez.

    sag kolunun altinda fâtih sultân mehmet köprüsü var, sol kolununkinde ise bogaziçi köprüsü. bir de istanbul â$igi ki; nasil anlatayim bilemiyorum.
  • kendisi ile bulunduğum bir sohbette sorduğum sorulari bıkıp usanmadan cevaplamak nezaketi göstermiş. kimi zaman bir şey anlatırken lafının arasına girmek gafleti göstersem de gülümseyerek ne kadar içten bir kişi olduğunu kanıtlamış bir kişidir ayrıca. her birimiz ile ayrı ilgilenmiş ve isimlerimizi tutma konusunda yapmış olduğu çağrışım metodu ile şaşkına çevirmiştir.
    sayesinde kısmen de olsa babasının * kütüphanesini inceleme fırsatı yakalamış en çok da bundan zevk alınmıştır.bunun dışında iflah olmaz bir istanbul aşığı olduğunu görülmüştür, ve fırsat olsa da şöyle bizi bir gezdirse diye de içimizden geçirmedik de değil yani. kendisi şu sıralar istanbul a gelen seyyahlar üzerine bir kitap hazırlamakta ve dört gözle beklemekteyiz bu yapıtı…
  • vakt-i zamanında müstearı zeynep idrsioğlu olan sosyoloji hocası
  • geçtiğimiz haftalarda ya da aylarda ümraniye belediyesi'nin cemil meriç anısına düzenlediği bir etkinlikte konuşmacı olarak bulunmuş, panel sonuna doğru da biraz da katılımcı sayısının az olmasından dolayı oluşan samimi havanın etkisi ile, babası ile ilişkilerini hiç bir yerde anlatmadığı ve muhtemelen bir daha anlatmayacağı "özel"lere kadar girerek anlatmış, düşünür değil "baba" cemil meriç'ten bahsetmiş, hepimizi duygulandırmış, derinden sarsmıştır bizi.

    ümit meriç hakkında söylemek istediğim ama zamanında ertelediğim bir şey daha var ki bu sefer bahsetmeden geçemeyeceğim. daha önce ettiği duaların güzelliğinden kısaca bahsetmiş idim. duâlarının güzelliği hem içeriğinden yani isteklerinin güzelliğinden hem de şeklinden yani ümit meriç'in isteyiş şeklinden, kelimeleri, rabb'ine hitâblarını seçişinden, duâsındaki içtenliğinden, samimiyetinden, hem de rabb'inden bu zamana kadar ne istemiş ise hepsi olmuş da nazını geçirdiğini kesinen biliyormuşçasına olan samimiyetinden kaynaklanıyor. öyle ki onun yanında bulunurken insan onun ettiği bir du'âyı işitince, karşısındaki insanın sürekli rabbi ile irtibât hâlinde olduğunu, onunla birebir diyaloglar kurduğunu görünce içine mânevi bir güç doluveriyor. bu açıdan bakınca ümit meriç, islâm dünyasına, müslümanlara bir motivasyon, bir dinamizm getiriyor. insan yanında bulunup sürekli şarjda takılı olmak istiyor bir zaman sonra.
  • türban takmanın "ben yalan söylemem, ben zina yapmam, ben hırsızlık yapmam, ben fakirlere yardım ederim" demek olduğunu söylemiş kişi.
    link:
    http://www9.gazetevatan.com/…id=134211&categoryid=1
    diğer kadınları neyle itham ettiğine bir bakmak lazım (kendi kızı da dahil).
  • diğer kadınları hiç bişeyle itham etmeyecek kadar akıllı bir kadındır. türban takmayı tercih eden bir insanın daha kolay ibadetlere hayli hayli uyması beklentisini ifade etmiştir.

    "çok hassas, çok zor bir şey müslüman olmak. ben müsiad’ın yüksek istişare heyeti’ndeydim. orada bir konuşma yaptım ve dedim ki, “beni en çok rahatsız eden, cip direksiyonundaki başı örtülü hanımlar.” niye dediler? “bir müslüman’ın bu kadar aç insanın olduğu, kadınların bir ay iğne oyası yapıp 60 milyon kazandığı bir ülkede, bilmem kaç milyarlık cipin tepesinde dolaşmaya hakkı yok... bir insan olarak muhakkak bir araba alınabilir. ama bir cip? bir müslüman’ın cipe yatıracak parası olmamalı. parası o kadar çoksa, gitsin istanbul’un fakir semtlerine, ara sokaklarda dolaşsın, bakkallardaki o ekmek borçları nedeniyle kabarmış olan hesapları ödesin” dedim. ve emin olun, bunu duyan çok zengin bir işadamının hanımı, cipini satmış ve bakkal, bakkal dolaşıp yoksulların hesaplarını kapatmış. müslümanlık bu kardeşim! yani, “vakko eşarp mı alayım, yoksa versace mi?” tartışması değil."

    peki türban serbest olursa daha az takılır diyebilir miyiz?

    "diyebiliriz. belki sıhhatli olanı da odur. takan herkes kendi karar verdiği için takar. ve daha da ciddiyetle takar. çünkü bu bir iddiadır. ‘ben yalan söylemem, ben zina yapmam, ben hırsızlık yapmam, ben fakirlere yardım ederim’ demektir."

    http://www9.gazetevatan.com/…id=134211&categoryid=1
hesabın var mı? giriş yap