• a. 1. bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı: “bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü.” -s. f. abasıyanık. 2. varlık, kimlik: “bu sözler, mebrure'nin üzerinde derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı.” -p. safa. 3. bir şeyin görülen yanı, yüzü. 4. bir şeyin dış yüzü, yüzey. 5. giysi. 6. vücut, beden: “gece sıcak olduğu için üzerine yalnız ince bir pike örtü örttük.” -r. n. güntekin. 7. artan, geriye kalan bölüm: alışverişin üzeri. 8. bazı tamlamalarda zaman bildiren bir söz: akşamüzeri, öğleüzeri.

    kaynak: tdk
  • bulutların üzerine kale kurulmaz.

    (bkz: üzerine), üzerinden, üzer
hesabın var mı? giriş yap