14 entry daha
  • türkçe dil özellikleri gösteren ve tamamı elimize geçmis falla ilgili tek eser ırk bitig'dir.

    turfan'da bulunmuş bu el yazması, göktürk yazısı ile yazılmıştır.

    10. yüzyıldan veya daha önceki bir zamandan kalma olduğu zannedilmektedir.

    ırk bitig’in, maniheist bir çevrede yazıldığı düsünülüyorsa da, eserde ne maniheizm’le ne de baska bir dinle ilgili herhangi bir motif yoktur.

    ırk bitig yazması, tarihî uygur devletinin hakim bulunduğu bir coğrafyada yazılmış ve ele geçirilmis olmasına rağmen dil yönünden uygurcaya değil, göktürkçeye yakındır." diyerek genel kültür bilgimizi verdikten sonra sadede gelelim.

    öncelikle ırk bitig, fal kitabı demek.

    buradaki "ırk" sözcüğü, eski türkçede fal anlamına geliyor. ilk şaman olan arkıl/ırkıl ve oğuzun bilgiç veziri olan "lrkıl han" adlannın temeli de "fal" anlamına gelen "ırk" sözcüğüne dayanmakta.
    bitig ise, kitap anlamına geliyor.

    şimdi, ırk bitig’de 65 tane fal var. her falda önce üç tane şans sayısı ardından fal metni, en son olarak da falın iyi veya kötü olduğunu belirten sonuç bulunuyor.

    şans sayıları (mesela 3-2-3) eserde ooo oo ooo şeklinde gösterilmiş.

    sayıların en küçüğü 1, en büyüğü ise 4. bu durumda basit bir matematikle fal sayısı aslında 64 olmalıydı. yani bir fal fazla. gerçekten de bu noktada sorun var çünkü falda 1-1-3, 1-2-4, 3-1-1 eksik, 1-1-4 ve 3-1-3 iki defa geçiyor, 3-4-1 sans sayısı ise üç defa geçiyor.

    bu durumda bazı sayıların unutulduğu, bazılarının ise birden fazla kullanıldığını anlıyoruz. (muhtemelen yazar taslak üzerinde son düzeltmeleri yapacak zaman bulamadı.)

    fal bakan kişi (büyük bir ihtimalle her yüzünde o, oo, ooo ve oooo şeklinde şekil veya delik bulunan kare prizma şeklinde bir fal çubuğu bu) elindeki çubuğu peş peşe 3 defa atarak kendi falını buluyordu.

    ondan sonra çıkan sayılar neyse (mesela 2-3-1/oo ooo o) falda bu maddeyi bulması gerekiyordu.

    burada da yine şöyle bir zorluk vardı. fallar sistematik olarak sıralanmadığı için kişi kendi şans sayısının olduğu falı bulmak için kitabın tamamını taramak zorunda kalabiliyordu. (ya sizin rakam en sondaysa:))

    bir diğer nokta da şu, ırk bitig fal metinlerinde öyle 'üç vakte kadar para gelecek' ya da 'kız çocuğun olacak' gibi cümleler yok.

    onun yerine mesela 'oğlan şahin tuttu, bu iyidir' gibi ifadeler var. artık bunu nasıl yorumlayacağınız sizin takdirinize kalmış. ıçinizden bir dilek tutup sondaki 'bu iyidir/bu kötüdür' ifadelerinden çıkarımlar yapabilirsiniz diyeceğim ama bazı fallarda o da belirsiz, olumlu veya olumsuz herhangi bir yargı yok.

    netice olarak işin fal kısmını bir tarafa bırakırsak ırk bitig, kağıda basılı (bilinen) en eski türkçe eserlerden biri olarak sadece türk dünyası açısından değıl bütün filologlar için önemli bir eserdir.

    (2-2-2)
    1. göğün oğluyum. sabah akşam altın taht üzerinde oturarak mutlu oluyorum. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-4-4)
    2. alaca atlı yol tanrısıyım. sabah akşam (atımla) rahvan gidiyorum. (bu yol tanrısı) güler yüzlü iki insanoğluna rastlamış. insanoğulları korkmuş. (yol tanrısı) korkmayın, demiş, (size) kut vereceğim demiş. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-3-3)
    3. altın kanatlı yırtıcı (bir) kartalım. vücudumun tüyleri henüz tam büyümemiş olmakla birlikte, deniz (kıyısın)da yatarak dilediğimi tutuyor, sevdiğimi yiyorum. onca güçlüyüm. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (1-1-1)
    4. beyaz tekir renkli doğan kuşuyum. sandal ağacı uzerine oturarak eğlenirim. öylece biliniz...

    (2-4-2)
    5. bey kişi atlarına varmış; ak kısrağı kulunlamış. ona altın damgalı aygırlık yaraşır. develerine varmış, beyaz devesi yavrulamış. ona altın burunluklu buğralık yaraşır. evine gelmiş, üçüncü olarak da karısı bir oğlan doğurmuş. ona beylik yaraşır, der. bahtiyar bey imiş, bu çok iyidir.

    (1-2-2)
    6. (bir) ayı ile (bir) domuz (bir) dağ geçidinde çarpışmışlar imiş. ayının karnı yarılmış, domuzun azı dişleri kırılmış, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (2-1-2)
    7. adam koşarak gelir. iyi haber getirir. biliniz ki bu iyidir.

    (1-2-3)
    8. altın başlı yılanım. altın kursağımı kılıç ile keserek nefsimi kopar ininden, başımı kopar evinden, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (3-2-1)
    9. büyük (bir) ev yanmış. katına kadar (sağlam yeri) kalmamış, köşe - bucağına kadar (yanmadık yeri) kalmamış, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (2-4-3)
    10. esneyip duran kaplanım. kamışlar arasında başım (görünür). onca cesur (ve) onca erdemliyim. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-4-2)
    11. sarı atlı haberci, serbest atlı elçi iyi haber getirir. biliniz ki bu çok iyidir.

    (2-4-3)
    12. adam ava gitmiş. dağda düşmüş. tanrı göklerde (güçlüdür), der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (3-4-2)
    13. dindar (bir) yaşlı terk edilmiş kamp yerinde (yalnız) kalmış. yağlı bir kepçe bulup yalamış, (öylece) hayatta kalmış, ölümden kurtulmuş, der. öylece biliniz...

    (2-3-4)
    14. (bir) kuzgunu ağaca bağlamışlar. sıkı bağla, iyi bağla, der. öylece biliniz...

    (1-4-1)
    15. yukarıdan sis bastırdı, aşağıdan toz kalktı. kuş yuvasından uçup yolunu kaybetti, geyik yavrusu koşup yolunu kaybetti, insanoğlu (da) yürüyüp yolunu kaybetti. (bunlar) yine tanrı lütfu ile üçüncü yılda sağ salim (buluşup) görüşmüşler. hepsi (de) mutlu olur, sevinirler, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-1-4)
    16. zayıf at semirdi. (kaldığı) yerini düşünüp koşarak gitmiş. yolda karşısına (bir) hırsız çıkmış, (atı) tutup (üstüne) binmiş. (at hızlı koşmaktan) yelesine ve kuyruğuna kadar yara bere içinde kalmış, kımıldayamadan duruyor, der. öylece bilin. bu fal kötüdür.”

    (2-3-3)
    17. (bir) binek atı çölde yorgunluktan (ve susuzluktan) bitkin hâlde kalakalmış. (sonra) tanrı’nın inayeti ile dağ üstünde yol (ve) su görerek, dağ çayırında (da) taze ot görerek yürüyüp gitmiş; su içip ot yiyerek ölümden kurtulmuş, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (2-4-1)
    18. çadırın içi nasıldır, bacası, penceresi nasıldır. manzaralıdır. damı nasıldır? güzeldir. ipleri nasıldır. vardır. öylece biliniz. bu çok iyidir.

    (4-1-3)
    19. beyaz at rakibini 3 kez seçti ve dilsiz birine dua etmeye gönderdi. korkma. iyice yalvar. biliniz ki bu iyidir.

    (2-2-3)
    20. dişi deve(li) (bir) erkek deveyim. ak köpüklerimi (ağzımdan öyle) saçarım (ki)
    yukarıda göklere erişir, aşağıda yer(in dibin)e girer. uyuyanları uyandırıp yatanları kaldırırım. onca güçlüyüm. öylece biliniz. bu iyidir.

    (3-3-1)
    21. yaşlı hut hut kuşu gün ışımazken öttü. heyecanlanmayın, görmeyin, ürkmeyin. öylece biliniz.

    (1-1-2)
    22. (bir) kadın aynasını göle düşürmüş. (bu yüzden) sabah söyleniyor, akşam sızlanıyor, der. öylece biliniz. bu üzücüdür, çok kötüdür.

    (4-4-2)
    23. çocuk/oğlan yeni bir şahin buldu. eti kutlu olsun. öylece biliniz. bu iyidir.

    (3-1-3)
    24. kör (bir) tay (emmek için) erkek atta meme arıyor. güpegündüz kaybedip gece yarısı nerede, nasıl bulacak, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (3-1-3)
    25. iki öküzü bir sabana koşmuşlar. (öküzler) kımıldayamadan duruyor, der. öylece bilin. bu fal kötüdür.

    (4-2-1)
    26. şafak söktü ve yer aydınlandı ve güneş doğdu. her şeyin üzeri aydınlık oldu, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-2-2)
    27. zengin (bir) adamın koyunu ürküp kaçmış. (yolda bir) kurda rastlamış. (o sırada) kurdun ağzı zehirlenmiş (koyun böylece) sağ salim kalmış, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (2-1-1)
    28. han tahta çıktı. orduyu kurdu, şehri inşa etti, yükseltti, her taraftan güç topladı, sevindi, her tarafı süsledi, diyor. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-3-2)
    29. (bir) sakatatçı çocuklarını (ve) karısını rehin olarak koyup (bir yarışta, kesilen koyunların) iç organ ve bağırsaklarını oymaya gitmiş. (yarışta) çocuklarını (ve) karısını kaybetmemiş, üstelik doksan koyun kazanmış. çocukları ve kadını hep seviniyorlar, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-2-3)
    30. yoksul (bir) adamın oğlu (para) kazanmaya gitmiş. yolculuğu yararlı olmuş. neşe ve sevinç içinde (eve) geliyor, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (1-4-4)
    31. (bir) kaplan avlanmaya gitmiş. avını bulmuş. (avını) bulup yuvasına neşe ve sevinç içinde geliyor, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (1-1-4)
    32. bir hünnap yüz oldu. yüz hünnap bin oldu. bin hünnap on bin oldu, der. öylece biliniz: yararı var, iyidir.

    (4-2-4)
    33. adamın biri keçeyi suya sokar. sertçe bağla, sıkıca vur, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (2-4-4)
    34. bir han sefere çıkmış, düşmanı mızraklamış. (askerlerini) göç ettire kondura geliyor. kendisi ve askerleri neşe ve sevinç içinde karargâhına doğru geliyor, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-3-4)
    35. (bir) adam orduya gitmiş. yolda atı yorulmuş. adam (bir) kuğu kuşuna rastlamış. kuğu kuşu (onu) kanatlarına vurup onunla uçmuş ve anasına babasına eriştirmiş. anası babası neşe ve sevinç içinde, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-1-1)
    36. (sende) çok atı olan (bir kişinin) sevinci yok; (öte yandan, sende) az atı olan bir kişinin korkusu (da) yok. (uzun sözün kısası), uçuşan bayraklarla kutlanacak iyi bir talihin yok, der. öylece biliniz. bu çok kötüdür.

    (1-3-4)
    37. yaşlı bir öküzü, bir karınca, belini biçerek yemiş. öküz yerinden kımıldayamadan duruyor, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (3-1-4)
    38. (bir köle kız) kamışlar arasında (yalnız) kalmış. tanrı (bunu) doğru bulmamış. (bu köle kız) hatun olsun!, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (2-2-4)
    39. demir kırı (bir atın ayaklarını) çapraz olarak kösteklemişler. (at) kımıldayamadan duruyor, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (4-4-1)
    40. cesur bir genç, omuzları açık, okunun ucu ile yalçın kayaları yara yara yapayalnız yürüyor, der. (bu genç) öylesine güçlü imiş. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-2-4)
    41. ak benekli, bir inek doğurmak üzere imiş. öleceğim, (galiba) demiş; (fakat ölmemiş,) ak benekli bir erkek buzağı dünyaya getirmiş. (bunu) tanrı’ya kurban etmek uygun olur, (çünkü inek böylece) kötü talihinden kurtulmuş olur der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-1-4)
    42. bir kadın kabını kacağını bırakıp gitmiş. sonra iyice düşünmüş. kabımdan kacağımdan ayrı nereye gidiyorum ben, demiş. sonra yine gelmiş, kabını kacağını sapasağlam bulmuş. mutlu olup seviniyor, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-3-4)
    43. bir şahin, su kuşu avlamaya gitmiş. (ama) yırtıcı bir kartal yerinden uçup karşısına çıkmış, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-4-2)
    44. bir şahin (işte) bir tavşan! diyerek göklerden aşağı inmiş ve (tavşanı) kapmak istemiş. (bu arada) şahinin pençeleri yolunmuş ve sıyrılmış. şahin pençeleri yolunmuş olarak uçup gitmiş, tavşan derisi soyulmuş olarak koşup gitmiş. (fal) böyle diyor. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-3-2)
    45. geyik yavrusuyum. oysuz ve susuz nasıl yapabilirim nasıl hayatta kalırım der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-3-3)
    46. bir deve bir bataklığa düşmüş. bata bata (yine) yemeye devam etmiş, (fakat) kendisini (de) bir tilki yemiş, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-1-4)
    47. adamın biri konukluğa gitmiş. (yolda) tanrı’ya rastlamış. (ondan) şans dilemiş. (tanrı da ona) şans vermiş: ‘ağılında atların olsun, ömrün uzun olsun!’ demiş. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-4-4)
    48. yaşlı yol tanrısıyım. senin kırıklarını onarırım, çıkıklarını yerine oturturum. (nitekim) ülkeyi (de) düzene sokmuşum. hayırlısı olsun, der. öylece biliniz...

    (3-4-1)
    49. bir kaplan avlanmaya gitmiş. orta yerde bir yaban keçisine rastlamış. benekli yaban keçisi gidip yalçın bir kayaya çıkmış, ölümden kurtulmuş. ölümden kurtulup sevinç ve neşe içinde yürüyüp gidiyor, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (1-4-3)
    50. demir kırı atın kuyruğunu düğümle ve onu osurtuncaya kadar son süratle sür; yağız atı (da) yıkılıp yere yayılıncaya kadar koştur. (öyle ki) dokuz kat teyeltin yırtılıp delininceye kadar terlesinler, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-3-3)
    51. yırtıcı bir kartalım. yeşil kayalar yazlığım, kızıl kayalar kışlığım. dağlarda kaldığım için mutluyum. öylece biliniz...

    (3-1-2)
    52. adam kaygılı, gök bulutlu oldu. bulutlar arasından güneş doğmuş, kaygılar arasından (da) sevinç gelmiş, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-3-2)
    53. boz bulut yürüdü, halk üstüne yağmur bıraktı, kara bulut yürüdü her şeyin üstüne yağmur bıraktı. ekinler olgunlaştı, taze otlar çıktı. hayvanlar ve insanlar için iyi oldu, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (1-3-1)
    54. kölenin sözü beyinden ricadır, kuzgunun sözü tanrı’ya yakarıştır. (bunları) yukarıda tanrı işitti, aşağıda insan bildi, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-1-2)
    55. yiğit bir adamın oğlu savaşa gitmiş. savaş alanında (kendine) güçlü bir sözcü türetmiş, der. evine doğru gelirken kendisi ünlü ve mutlu, atı (da) yetkin olarak geliyor, der. öylece biliniz. bu çok iyidir.

    (2-3-1)
    56. sürüsü ile mutlu bir aygırım. cevizlikler yazlığım, kuşlu ağaçlar kışlağım. buralarda yaşayıp mutlu oluyorum, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-2-1)
    57. su kabı tükenmiş, donmuş. güneşin altında nasıl donabilir. biliniz ki bu falın basında biraz keder var, sonra iyidir.

    (3-2-2)
    58. (evin) oğlu babasına anasına öfkelenerek kaçıp gitmiş. (sonra) yine düşünmüş, (geri) gelmiş. anamın öğüdünü alayım, babamın sözlerini dinleyeyim diye (geri) gelmiş, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-2-3)
    59. bir yıla erişmişi kokutmayayım, bir aya erişmişi bozmayayım. hayırlısı olsun, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-3-1)
    60. dokuz çatallı boynuzu olan erkek geyiğim. yüksek dizlerimin üstüne çıkarak böğürürüm. (beni) yukarıda tanrı işitmiştir, aşağıda insanoğlu bilmiştir. onca güçlüyüm, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-4-1)
    61. turna kuşu tüneğine konmuş. farkına varmadan tuzağa takılmış, uçamadan
    oturuyor, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (2-1-3)
    62. yargun denilen hayvanım. yazlık dağıma çıkarak yazı geçiriyorum. mutluyum, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-1-2)
    63. hanın ordusu ava çıkmış. avlak içine bir erkek karaca girmiş. (onu) elleri ile tutmuşlar. (hanın) bütün sıradan askerleri seviniyor, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-4-1)
    64. ak boyunlu gri bir şahinim. manzaralı kaya(lık)lara konup etrafa bakınırım, üstü
    cevizle dolu kavak üzerine inip yazı geçiririm, der. öylece biliniz. bu çok iyidir.

    (3-3-2)
    65. semiz atın ağzı sertleşti. sahibi (onu iyileştirmek için hiçbir şey) yapamıyor, der.
    öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    talat tekin - ırk bitig
    jean paul roux - eski türk mitolojisi
    celal beydili - türk-mitolojisi-ansiklopedik sözlük
    ceval kaya - ırk bitig’de falcılık
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap