• ola ki ahirette gunahlarımız ağır basar, bu durumda yakınlarımızın bizim için bağış dilemesi, yalvarması şefaat olur; en kıymetli şefaat ise, muhammed'in şefaati imiş.
  • birinin affedilmesi ya da dileğinin yerine getirilmesi için yapılan aracılık. özellikle de tanrı ile kul arasında yapılan aracılık.
  • bunun turkcesi cennete gonderilen cv ye eklenen referanslardir. haliyle en yuksek mevkii muhammedin mevkii dir. isanin referansi ne demeye gelir merak konusudur.
  • arapça ikili manasına gelen, terminolojiye ise, aracı olma şeklinde giren kavram. ahirette olacağın dışında başka bir kullanım biçimine hiç rastlanmaz. mesela, işinizi gördürebileceğiniz biri var diyelim, sizin işinizi görme durumundaki şahıs sizin şefaatçiniz olmaz, olur ama böyle bir kullanım oluşmamıştır. gelgelelim, kendine asıl kullanım alanı bulmuş şekline. kitapta* şefaatin olacağını anlayabileceğimiz işaretler vardır. mesela ayetel kürsi buna bir örnektir. orada 'onun izni olmadan kim şefaat edebilir' şeklindeki ifadenin mefhum-u muhalifi onun izni olacağında şefaat edilebileceğidir. ayrıca bir başka ayette, su-i akıbete maruz kalacaklara şefaat edicilerin hiç bir faydasının olamayacağı da beyan edilmektedir. gene konumuzu teyid eden meşhur hadiste, hz. peygamber (aleyhissalatu vesselam), her peygamberin makbul bir duası vardır, ben duamı kıyamet gününe saklıyorum' buyurmuştur. bu makbul duanın mü'minler için yapacağı şefaat olacağı hususunda umum icma ardır.
    vakıa, şefaat inanışı, cahiliye döneminde de mevcuttu. bilineceği üzere onlar da allah'a inanıyordu. fakat, eski devirlerde saygı görmüş, önem atfettikleri insanların putlarını, allahla kendileri arasında aracı yapıp, onlardan şefaat bekler hale gelmiş olmaları ve zaman içerisinde bunun suyunu çıkarıp işi onlara tapınmaya kadar getirmiş olmaları, onları çıkmaz yola sevketmiş ve bataklığa saplanmalarına sebep olmuştur.

    evet, akideye göre şefaat vardır. her inanan, ona erişme ümidini taşımalı, fakat kesinlikle buna bel bağlanmamalı, vazifeli bulunulan her ne varsa onu ifa etme gayreti içinde olunmalıdır. ondan sonra, şefaat edicinin listesinde umulur ki kendine de yer ayrılır.
  • hz. muhammed'in * kebair işleyenlere yani içki içen, zina eden vb. insanlara ahirette veli olma durumu.

    evet, peygamber * "benim şefaatim kebair işleyenleredir" buyurmuştur *. hatta bu rivayeti yapan zat bir de şöyle bir şerh düşmüş: "zaten büyük günah işlemeyenlerin şefaate ihtiyacı yok ki..."

    peki, hz. peygamber * bu şefaatinden herhangi bir şart öne sürmüş mü? kaynaklara göre hayır. buna rağmen bir kısım insanlar hemen "ama..."deyip şartlar öne sürmeye başlayacaklardır...
  • rüyasında hz. muammed'i gören evliya çelebi'nin dili sürçerek seyahat şeklinde telaffuz ettiği; tüm hayatını değiştiren kelime.
    (bkz: seyahat ya resulallah)
  • islam terminolojisinde torpil, kıyak.
  • türk dil kurumu sözlüğüne göre birinin suçunun bağışlanması veya dileğinin yerine getirilmesi için o kimseyle tanrı arasında peygamberin aracılık etmesine verilen ad. yani bir anlamda tüm insanların hesabe çekileceği mahşer günü günahkar müslümanların affedilip cennete gitmeleri için hz. muhammed'in allah'tan talepte bulunması.
hesabın var mı? giriş yap