• guneri civaoglunun kanal d de pazar gunleri sundugu programi. genelde her programa turkiyenin alaninda en basarili ve orjinal isimlerini cagirir. esma sultan yalisinin ortasinda camdan bir oda icinden yayinlanir.
  • bu hafta tarik akan'i konuk etmesi nedeniyle güneri civaoglu'na tahammül etmeye çalistigim programdir.
  • defakto dan sonra seyrettiğim en kült sohbet programlarından biri. program başlıyor bitiyor ama o kadar bölük pörçük ilerliyor ki hiçbir şey anlaşılmıyor. ilk seyrettiğimde belki o haftaya mahsustur diye düşündüm ama daha sonra seyrettiğimde de devam etti bu abukluk. sanırım program bittikten sonra güneri civaoğlu altın makasıyla montaj odasına girip beğenmediği sahneleri ayıklıyor. ama galiba bunu amatör bir heyecanla tekbaşına yapıyor ve kimse korkusundan montajın böyle olmaması gerektiğini söyleyemiyor ona. sohbet eden insanlar bir sahnede kahkahalarla gülerken aniden duygusal bir müziğe eşlik etmeye başlıyorlar ya da ekonomiden bahseden kişi bir sonraki cümlesinde birden sanat hayatına nasıl başladığını anlatıyor.

    (bkz: bunu ben de yaparim)
  • güneri civaoğlu'nun suratında sürekli gereksiz bir gülümseme olan program.
  • şu aralar esma sultan yalısında çekilen programdır,
    bu yapının, tarihi binanın içine tamamen cam bir bölüm olarak inşa edildiğinden programın adına uygun olduğu düşünülmüş olsa gerek, ancak şöyle bir gerçek vardır ki, dışı tarihi yapı olarak kalmış bu yapı ortalama her bina kadar şeffaftır... şeffaf dendi diye bolca cam kullanılmış bir binayı tercih etmeleri komedi derecesini artırıp kaliteyi düşürmüş
  • su anda birbirinden hos birbirinden tatlı 3 tane hatunun yesiller icindeki kıyafetlerle, kabak kemane, kanun ve ud çalarak birbirinden billur sesleri ile türk sanat müzigi terennüm ettikleri program. allahım üçüyle birden evlenmek istiyorum, bundan muhtesem bir izdivac olamaz herhalde. amanın oda ne , bunlar mahsun kirmizigül için gelmişler megersem.. bu kızların hatırına güneriye bile katlanırdım ama üstüne birde mahsuna katlanamam. elveda ay elvede feza...
  • bilmiyorum bana mı bu hissi veriyor ama ben de tam bir pazar sendromu yaratan programdır. sevdiğim insanlar olsa bile izlemiyor kapatıyorum. ruhen sıkıntı içine sokuyor, rahatsız ediyor, bugün pazar ulan diyor.
  • dunku bolumunde 4-5 yaslarinda bir kiz cocugunun kendini yerden yere vurarak ve ses tellerini parcalayarak istiklal marsinin 10 kitasini da okudugunu gorup dehsete dustugum program.
  • bu pazar ( 13 ocak 2008 ) yayınlanacak bölümünde enbe orkestrası eşliğinde mustafa ceceli - unutamam dinletecek program.
  • her zaman elitist duruşuyla öne çıkan, ingiliz beyefendisi duruşundan katiyetle taviz vermeyen güneri civaoğlu'nun aristokrat seyirci kitlesine yönelik yaptığı programın adı. esma sultan yalısında yapılan kaç program var ki ekranlarımızda? hele o fraklı-smokinli piyanist bey'in konuklara eşlik edişiyle programın artan zarafeti inanılmaz... bugünkü programının konukları serdar ortaç ve bengü. sanatçılarımızın tavırları gittikleri programlara göre değişiyor, bunu fark ettim. kah yemek programına giden, ev yemeklerine bayılan sıradan vatandaş oluyorlar, kah magazin programına katılıp en alasından "popüler ikonum ne yapayım?" moduna geçiyorlar... geçiyorlar geçmesine de bu tür ultra-elitist programlarda erol köse ve benim "köseistler" olarak tanımladığım popüler müzik cengaverleri ne yapıyor?

    işte ben bugün bunu gördüm: evet, onlar da ultra-elitist oluyorlar, ballı çöreklerim. şu an bir ecnebi bu programı izliyor olsa: yerde yanan devasa mumlara, o müthiş dekora, aristokrat sunucu güneri bey'e, müthiş bir beyefendilik örneği gösteren serdar-ı azam ortaç bey'e ve monaco prensesi bengü kızımıza bakıp "fransızların tv5 'i varsa türklerin de kanal d'si var" diye düşünür; mösyö ortaç ve matmazel bengü için de "bu sanatçılar da türkiye'nin maria callas'ı ve andrea bocelli'si olmalı" yorumunu yapardı. buna çok ama çok eminim.

    ister inanın ister inanmayın, kont serdar ortaç ve kontes bengü az önce birlikte korkma kalbim isimli eseri piyano nağmeleri arasında seslendirdiler. şarkının ara kısımlarında mr. ortaç şarkı sözlerini şiir gibi okuyarak kalbimi fethetti. ah kalbim...

    american beauty 'de uçan poşet görüntüsü izlerken gözleri dolan o yağız delikanlı gibiyim şimdi. gerçi şarkı sadece piyanoyla söylenince biraz çocuk şarkısı gibi geldi kulağıma ama olsun...

    yanaklarımdan süzülen yaşlar jacops cappucino'mun içine düşmesin diye uğraşıyorum. teşekkürler güneri civaoğlu, teşekkürler kanal d, teşekkürler serdar ve bengü...
hesabın var mı? giriş yap