• //sinop'un diogenes'i, birçoklarının gözünde sokrates'in çılgın versiyonu, fıçısını şehir meydanında yuvarlama nedeni sorulduğunda, amansız ironisini göreve çağırmıştı: "herkes bir şeyler yapıyor, fıçımı ondandır yuvarlıyorum". bir uyanık duruş, bir tetikte kalış ve bekleyiş cümlesi.

    zor zamanlardan geçiyoruz diyemeyiz, daha zor zamanlar biliyoruz, daha da zorlularını tanımamız işten değil. yazı insanı, çekildiği kovukta uykusuzluğunu ağırlayadursun, dışarı çıktığında elinden tek gelenin fıçısını yuvarlamak olacağını anlamakta gecikmez. çıkar yolu, önüne dikilen dünya'yı ve hayat'ı aralamak, kalın perdenin arkasında bekleyen loş kesitlere gözünü dikmek, seçebildiklerini imbikten geçirmektir.//

    kırmızı yayınlarından, nedense bu kez şömizsiz yayımlanan en yeni enis batur kitabı; 2008-2010 içbükeyleri...
  • öz-replika

    "bazan (ama bazan mı?), yanıbaşınızdaki aslınızı görmez olur - sizin yanıbaşınızdakinin aslını göremediğiniz.

    nedir bu durumda, öyleyse, görülen?

    replika"mız.

    başka ‘şey'lerin replikasının yapılabilmesi teknik bir sorun, biraz da hüner işi. insanın, daha doğrusu insanın değil de 'kişi'nin replikası kendisinden çıkagelmiyor: yanıbaşınızdakinin bile, sık sık da uzaktakilerin doğurduğu, yarattığı 'şey’ o: tıpatıp benziyor dış görünüşü, içi başkalaştınlmış, çünkü aslı görülmez olmuş.

    yoksa görünmez mi olmuş?

    biri, öbürü, ikisi birden.

    sizi o kadar iyi tanıyordum ki aslınızı unutmuşum.

    bundan yakıcısı: kişinin kendi aslını kenara itip bir tür replikası üzerinde çalışması. eleştiri, yergi adına kurmadım şu cümleyi, saptadım, çekildim."
hesabın var mı? giriş yap