• "ocean's eleven" - "ocean's twelve" arasındaki ilişkiyi "1001 gece"yle kuran söz öbeği, alternatif gre verbal sorusu konusu.
  • kapak tasarımı kenan yarar'ın olan;barış müstecaplıoğlu - giovanni scognamillo-nazlı eray - ümit kireççi - kadir aydemir-altay öktem - arzu çur - ferhan ertürk-yiğit değer bengi - gündüz öğüt - orhan duru-izzet yaşar - evren imre - levent şenyürek-çiler ilhan - sadık yemni - levent mete-muammer yüksel - ihsan oktay anar 'ın doldurduğu dolu bir kitap.
  • metis yayınlarından bugün çıkan kitap. (bkz: ilgiyle izliyorum)
  • zaman zaman tekleyen kalbimin ritmini bu gece itibariyle tamamen bozmus, kapağından* seçkide yer alan öykü sahiplerine, öykülerin her satırına, bülent somay'ın ve yiğit değer bengi'nin kaleme aldığı önsözlerin her bir kelimesine kadar soluğumu tutarak okuduğum fantastik öyküler toplaması. somay'ın söylemiyle şehrazatlar için gerçekliği gerçek olmaktan çıkmış dünyada sıkıntıdan ölmemeyi basarabilecekleri bir gece sunuyor bu efsunlu seçki. ama bunun ötesinde okuyanı, akıldışı gerçekliklerle kutsanan yeni bir dünya özlemiyle* yüzleştirmekten fazlasını basarmıslar, zaten bu kadarı da yeterdi. sırf bunun için bile önce tesekkürü, sonra da takdiri hak ediyorlar.

    yine de bülent somay'ın sunuş'ta dile getirdiği "sanıyorum bu seçki türkiye'de bir ilk" ifadesi, ölümsüzler'i ve hazırlanısı asamasındaki heyecanımızı aklıma getirdi, keske cabuk unutulan bir çabadan farklı bır sey ifade etseydi.
  • fantastik edebiyatın türkiye'de de amatör-profesyonel birçok yazar tarafından başarıyla ve inatla en iyi şekilde yazılabileceğini ispatlayan, sürükleyici, kışkırtıcı, bir ilk olmasıyla ayrıca önemli olan öykü seçkisi.
  • henüz ilk çeyreğinde olduğum, keşke daha önce edinseydim dediğim, ancak barış müstecaplıoğlunun iksir ustaları öyküsü ile başlayan hazzın henüz devam ettirilemediği kitap. fakat unutmamalı oldukça değerli bir derleme...
  • kitabın uzun önsözünü okuduktan sonra anlıyorsunuz ki ve hatta daha iyi anlaşılması adına örnek vermek gerekirse emily bronte adlı yazarın uğultulu tepeler gibi bir kitabının sonuna kız kardeşi charlotte brontë tarafından neden son söz yazıldığını kitabı bitirip anlıyorsanız benzer bir durum bu kitap içinde geçerlidir. her ne kadar kitabın önsözünde fantastik edebiyatta yaratıcılık hususunda kalbur üstü olanlarla bile bir yarışa giremeyeceği ama bizde hevesli, heyecanlı ve bir o kadar da amatör olduğumuzdan zülfü yare dokundu minvalinde ele alınmamız gerektiğini satır aralarında kitabı okuyacak olanlara hatırlatmak isteriz denmiş.

    ülkedeki fantastik edebiyatı j. r. r. tolkien ile kıyaslamak acımasızlık ve haksızlık olur lakin fantastik edebiyatı anlamak için okuyucu olan bizlerin her şeyden önce varlığına ihtiyaç duyulan fantastik dünyayı anlayarak hayal etmemiz, benimsemek ve sahiplenmek için kısmen de olsa bir girizgâhı olacak ki ayaklarımızın değmesinin yanında ruhunuzun köklerinin derinlerine kök saldığı gerçek hayatı ve dünyayı ardımızda bırakmamız gerekir ki fantastik edebiyatın ürünü olan eserin arz ettiğini benimseyelim, anlayabilelim.

    haliyle kitabın kimi hikâyelerinde damdan düşer gibi öncesiz başlandığında okuyucu olarak anlamakta zorlanılabiliyor. kimi hikayeleri ilk öğretim yıllarında öğretilen giriş gelişme sonuç şeklindeki kompozisyon tarzında olmasını beklemiyoruz lakin eşyanın tabiatı gereği hikâyenin bir gelişmesi ve sonucu olmak zorunda olsa da girişinin gelişme noktasında alt metinlerde okuyucu olan bizlerin hayal kurmak adına bu kadar aç bir halde beklerken kırıntı dahi olsa birkaç bilgi paylaşımının yapılması daha sağlıklı olacakmış.

    kitabı okuyacaksanız eğer önsözünü okumadan okuyun ki ne bir beklenti doğsun dimağınızda nede kitabı bitirip de bu muymuş diye de bir pişmanlık duymazsınız. nazarımda ne bir başucu kitabı nede kaynak kitabı olarak alınıp saklanabilir.
  • kitabı merak ettiğim için aldım. içerisinde birçok yazarın kısa öyküleri bulunuyor.
    aslında en çok ihsan oktay anar'in da öyküsü bulunduğu için sipariş etmiştim.
    okuduklarim arasında, bazı hikayeler beni sarmadı ama bazıları güzeldi.
    iksir ustaları baya güzeldi, ama diğerleri orta şekerli gidiyor.
    kara uyku kısa metraj bir korku filmi gibi. ama ihsan oktay anar'in " efrasiyabin hikayeleri " kitabındaki kasap baba ve 4 oğlunun hikayesine benzettim.
    harita kısmı bizim kızları özetliyor gibi:)
    kıyamet aşıkları ve oyun beni sarmadı.
    " oyun " öyküsünde diyalog kısmı aşırı ve örgü yok. konuşmalar birbiriyle bağlantısız.
    şimdilik " oyun " öyküsünü bitirdim.
  • ısmarlama bir şekilde bazı yazarlara fantastik kısa öyküler yazdırılmak suretiyle oluşturulmuş kitap. ısmarlama iş ancak bu kadar olur tabi. sadece ihsan oktay anar’ın da adı geçtiği için almıştım kitabı. kesinlikle olmamış.
hesabın var mı? giriş yap