• bu maçın fatih terim açısından ayrı bir önemi olmuştur, zira o sezon ligde açık ara önde giden ve şampiyonluğa koşan galatasaray, fenerbahçe'ye, hem tsyd kupasında(2-0) hem kendi sahasında(4-0), hem de kadıköy'de(3-1) mağlup olmuş, terim, camianın ve medyanın bazı kesimlerinde fenerbahçe'yi yenmeden şampiyonluğun bir önemi olmadığı gbi eleştirilerle karşılaşmıştır. bu hırs ve motivasyonla sahaya çıkan galatasaray, daha moralsiz ve isteksiz olan fenerbahçe'ye göre, oldukça iyi bir futbol ortaya koymuş ve maçı 3-0 kazanmıştır. maç sonunda fatih terim, muhabirlerlere oldukça heyecanlı açıklamalar yapmış, "benden yapmamı istenen başka bir şey var mı?" gibi laflarla kendisine yöneltilen eleştirilere kendi uslubuyla cevap vermiştir. maçla ilgili aklımda kalan diğer bir ayrıntı, maçın son dakikalarda, 3-0 olmasıyla fenerbahçeli oyuncular oyunu baya sertleştirmiş, karşılıklı tekmeler, fauller havada uçuşmuştur. neyseki kalan sürenin azlığı yüzünden, bir olay çıkmadan maç sona ermiştir.
  • galatasaraay taraftari bu maçin anisina, basarisiz bir torino macerasinin ardindan gs'ye torinolu saban lakabiyla geri dönen hakan sükür için, "torinolu saban kadiköy sinemalarinda 3 film birden" diye bir pankart yaptirmistir.
  • bu maçta hakan şükür'ün 3. golünden sonra faruk süren'in 3-4 saniyelik bir görüntüsü vardır ki beni kahkahalara boğmuştur.. golden sonra protokol icabı serinkanlı bir duruş sergilemesi gereken faruk süren hakan'ın golünden sonra gözlerini sevinçten fıldır fıldır açıp bir yandan da eliyle keyiften yana kaymaya başlayan ağzını afacan çocuklar gibi kapamaya çalışıyor.

    http://img222.imageshack.us/…?image=bscap0018cd.jpg
  • hakan şükür 3.golünden sonra bir anda versiyonu yükselmiş gibi oynamaya başlamıştı. 3 kişinin arasına girip çıkmaya, ceza sahası önünde o zamanın efsanesi ronaldovari hareketlerde bulunmaya başlamıştı.
  • sözlükte gassarayın fener galibiyetleriyle tematik yapmaya çalışanların hatırlamaya çalıştığı bir başka karşılaşma. "yalnız tematik için yanlış konu seçmişsiniz gençler" diyesi geliyor insanın...
  • 1995-1996 sezonunda trabzon deplasmanından aldığı galibiyetle şampiyonluğu kazanan fenerbahçe ve yine aynı sezon kadıköy'e souness'ın bayrak diktiği maçla türkiye kupasını kaldıran galatasaray'ın, aslında yeni sezonun başında yapılması gereken ama iki takımında bahaneler ileri sürmesi sonucu 1997'nin martına sarkan cumhurbaşkanlığı kupası karşılaşmasıdır.

    niye sezon başında bahaneler sürüldü diye merak ediyorsanız biraz açalım; fener şampiyon olsada, oğuz ve aykut'un gönderilmesi taraftar ve yönetim arasında gerginlik yaratmıştı ve sezon başı yaşanacak olası bir cimbom mağlubiyetinden çekiniyorlardı aynı şekilde cimbomda kadro ve teknik direktör değişikliğine gitmişti ve benzer kaygılar onlar içinde geçerliydi, sonuçta erteleme bu kupanın can çekişmeye başladığının ve anlamını yitirdiğinin ilk işaretleriydi zaten iki maç sonra cumhurbaşkanlığı kupası tarihe karıştı.

    maç öncesi takımların genel durumuna bakarsak sezon fener için hiç iyi gitmiyordu aynı anda avrupa ve ligi bir arada götürememişler yarıştan erken kopmuşlardı.sezonla ilgili akıllarında kalan en güzel anlar deplasmandaki manchester galibiyeti ve ligde iki maçta da cimboma geçit vermemeleriydi.tek amaçlarıda bu seriyi üçe taşımaktı.cim bom ise lig yarışında fena bir durumda olmamasına rağmen terim'e ilişkin kuşkular sürüyor, fener maçlarının kaybedilmiş olması camianın canını sıkıyordu.

    öncesinde istanbul'dan gelen otobüslerle gelen taraftarlar kavga çıkarmış.tribünler gergin sayılabilcek bir noktaya gelmişti.

    mart ayı ve ankara'da oynanmasına rağmen güzel sayılabilcek bir hava ve zeminde ve makul bir fiyata dolu tribünlere oynanmıştı bu karşılaşma.

    cimbom maç boyu üstün bir oyun sergilemiş ve rahat bir galibiyet kazanmıştı.ama maçın kahramanı kim derseniz uche demek lazım fener 2-0 geriye düştükten sonra takım olarak kontrolsüz bir şekilde ileri çıkmaya çalıştıkça cimbom özellikle hagi'nin yaratıcılığı sayesinde bir çok pozisyon bulsa da uche defalarca doğru zamanda doğru müdahalelerde bulunarak farkın açılmasını önlemişti.

    işte o zaman keşke demiştim bizim defansta böyle bir adam olsa çünkü o sıra galatasaray'ın defans hattında şimdi ismini unuttuğum bursa'dan alınan bir oyuncu vardı ama neyse ki bir sonraki sezon uche olmasa da popescu bu hatta dahil edildi...
  • galatasaray'ın 3-0 kazandığı cumhurbaşkanlığı kupası maçı. gazete manşeti
  • 10' un en güzel oynadığı maçlardan biriydi. allahım ne çalımlar, dribblingler, izlemeye doyamamıştım. kral da ona eşlik edince geçmiş zamandan fenerbahçe' ye karşı alınmış güzel bir galibiyet olarak kayıtlara geçmiştir. ayrıca hagi' nin yasta olduğu dönemdi, çok gaddar bir sakal vardı mübarekte..
  • maçtaydım. girene kadar ciddi ciddi ölüm tehlikesi geçirdim. hiç unutamadım bu maçı ben. hem maç öncesiyle hem maç sonucuyla.

    ankara'da oynanan bir cumhurbaşkanlığı kupası maçıydı. hava epey soğuktu. üşüyorduk. heyecanın da katkısı vardı tabii bu üşümeye. ankara'da bir fenerbahçe - galatasaray derbisi izleyecek olma şansını elde etmiş bir öğrenci olmanın heyecanı. bilet fiyatları burslarla geçinen bir öğrenci olan benim için bile ucuzdu. maraton tribününden bilet aldım. sahayı tam ortadan izleyeceğimin hesaplarını yapıyordum.

    saatler önce 19 mayıs stadı'nın önünde oldum. kapılar açılmamıştı ama çok kalabalıktı. sıraya girdim. ancak sıra saçma bir şekilde uzunlamasına değil enlemesine ilerlemeye başladı. kaynak yapan yapana! aman allahım maça giremeyecek kadar geriye düştüm elimdeki biletle. artık sıra olması gereken yerde insan yığını vardı ve içeri girmek imkânsızdı.

    derken polis geldi. sevindik sıraya çeki düzen verecek diye ama bir de ne görelim. atlı polisler geldi ve birden bire o kalabalığın arasına daldılar. atların altında kalmamak için kaçamıyordun bile. kalabalık seni nereye götürüyorsa sen de oraya gidiyorsun, ayakların yere değmiyor ki resmen havadasın.

    canımızı zor kurtardık diye sevinirken sıraya tekrar girme telaşı. yine aynı durumun oluşması. bu sefer köpekli polislerin belirmesi ve ağzında ağızlık olan köpeklerin üzerimize salınması. yine aynı şekilde can telaşı. pantolonu parçalananlar, ezilenler. off off.

    olaylar yatıştı sıra aynı. bu sırada bir polis minibüsü kalabalığın içerisinden ağır ağır geçmeye çalışıyordu. arkası dönük bir arkadaş arkasından kendisine temas edenin polis minibüsü olduğunu fark etmeden önce "napıyosun sen yaa?" diye bir kabadayı havasıyla arkasındakine kızmaya hazırlanırken arkasına döndüğünde bir baktı ki polis minibüsü.

    minibüs zınk diye durdu ve içeriden bir polis inip "sen ne diyorsun lan?" deyip "alın bunu alın alın" sesleriyle elemanı minibüse alıp götürdüler.

    maça gelince doğrusu pek bir şey hatırlayamıyorum. maça girebilmiş olmam bile bir büyük bir başarıydı. hakan şükür 3 gol atıp maçı galatasaray'ın 3-0 kazanmasını sağladı ve ben maçı izleyebildim ama o gün polisten nefret etmeye başladığım gün olarak kendi kişisel tarihime geçmiş bir gün oldu.
  • faruk süren'in başkanlığı döneminde gerçekleşmiştir.

    (bkz: faruk süren/#46448728)
hesabın var mı? giriş yap