• fazla hatırlanmasa bile galatasaray için çok önemli bir maçtı.fatih terim'in ilk senesi.ligin bitimine altı hafta var.aradaki puan farkı 5 maça çıkmadan önce.haftaya da beşiktaş maçı var.bu iki maçta kaybedilecek puanlarla galatasaray zirveden inebilir ve sonunda uefa kupasını getiren o efsane dönem başlamadan sona erebilirdi.o zamanlar istanbulspor maçlarını çoğunlukla inönü'de oynuyordu.bu maçta inönü'de,tıklım tıklım tribünler önünde oynandı.galatasaray maça hızlı başlamıştı.tugay ve hagi'nin (süper bir goldü) attığı gollerle 2-0 öne geçmişti.hatta hakan şükür'de bir penaltı kaçırmıştı ilk yarıda.daha sonra maçın sonlarına doğru istanbulspor toparlandı ve kaliteli oyuncularıyla beraberliği yakaladı.istanbulspor'un golleri engin ve aykut'tan gelmişti.
    maçın son dakikalarında inönü'de herkes şaşkına dönmüştü,stres son raddedeydi.kazandık denilen maç gitmişti nerdeyse.daha sonra adı tezahüratlara konu olan meşhur hakem vahap beyaz o meşhur penaltısını maçın 96'ıncı dakikasında çaldı.ceza sahasına giren arif bir anda yere düştü,ve hakem penaltıyı verdi.temdit penaltısıydı bu.topun başına gelen isim hagi'ydi tabiki.inönü'de çıt çıkmıyordu,çoğu insan penaltıya bakamadı bile.hatta daha sonra tv'den gördüğüm kadarıyla penaltıdan önce ekrana kaşkolunu kemiren bir adamın görüntüsü gelmişti.hagi büyük bir soğukkanlıkla topa geldi ve gole çevirdi penaltıyı.inönü yıkılmıştı neredeyse,kaşkolunu kemiren adam ağlıyordu bu kez sevincinden.
    maçtan sonra büyük infial oldu futbolda.istanbulspor,fenerbahçe ve beşiktaş çok büyük tepki gösterdiler hakemlere ve federasyona.hatta cem uzan çok ağır konuşmuştu diye hatırlıyorum.bir hafta sonra galatasaray beşiktaş'la 1-1 berabere kalmış ve kalan dört maçını da kazanarak terim'le ilk şampiyonluğuna ulaşmıştı.
    hala bu maçın uefa kupasına giden yoldaki kilit maçlardan biri olduğunu düşünürüm.
  • yanılmıyorsam melih şendil sunuyordu maçı. hagi'nin golünden sonra 2 dakikaya varan bir vokal solo'ya girmiş "inönü yıkılıyoooooooooooooooooooooooooooooooor" buyurmuştu. tofita reklamlarından, avrupa yakasındaki selin'den haberimiz yoktu o zamanlar.
  • unutulmaz maç. evet benim için bir unutulmazdır bu maç zira hayatımda erken çıktığım tek maç olarak da tarihe geçmiştir. 20 ekim 1999 galatasaray chelsea maçının bile sonunu beklemiş olan bendenizin maça dair hafızasından kalanlar...
    efendim inönü stadına gitmiştik bir üniversiteden abimizle. bendeniz misafir statüsünde incelendiğimden, gidilecek tribünle ilgili de bir yorum yapamamıştım nezaketten. öğrenci, kıdemli abisine tâbiydi, anlayacağınız. beleştepe gören açık tribünde yerimizi zar zor aldık. sahanın bir bölümünü görmek mümkün değildi tribünün en üstünde olmamıza rağmen. maça daha saatler olduğundan sağımı solumu seyretmeye koyulmuştum.
    aslında her şey belki de karnımızın acıkmasıyla başladı. ne olduğunu bugün bile tanımlayamadığım yarı sıcak bir mamülün eşliğinde ayran içmiştik. aslında abim içmişti zira ben... evet eski bir alışkanlığım vardır huyum kurusun. açmadan sallarım ayranı yoksa sizin de mi var böyle bir alışkanlığınız? neyse efendim, bendeniz ayranı hafiften çalkalayınca, bir anda önümdeki abinin üstü beyaz bir sıvıyla kaplanmıştı. sağolsun, hafif altından sızdıran bir ayranı reva görmüştü seyyar satıcı abimiz. neyse efendim, önümüzdeki abiyi ifade etmeme gerek yok herhâlde. yarmadan hâllice, boydan olmasa da, enden ve endamından pek bir korkutan abimizdi. "affedersiniz, üzerime afiyet, üzerinize ayran dökmüşüm" türünden bir ifadenin dayakla sonuçlanacağı kesindi. bu noktada soranlara, altı yaşından beri futbolu ciddi olarak seyretsem de, taraftarlık kültürümün onbeş onaltı yaşında oluşmaya başladığını ifade etmeliyim. tarihe baktım, bir altı senelik birikimimiz vardı, vesselam dayak yiyeceğimizi kestirmek çok da zor değildi.
    yaşımızı da hafiften açık ettiğimize göre devam edelim. bu arada tanıyanlara önemli not, maç anında bendeniz bundan bir yirmi kilo hafifim; çiğ çiğ yenirdim. bir formül üretmek zorunda hissettik kendimizi. benim verdiğim tüyoyla abimiz ki o da yarmacan ekolündendi ortak değerimiz galatasaray'a vurgu yaparak, burada telaffuz edemeyeceğim bir şey söyledi. aslında uzun bir cümleydi ve ben ön taraftaki abimizin bunu anlamadığına eminim. neyse ki cim bom devreye girmişti ki, şampiyonluğa bir mont feda edilmişti...
    derken maç başladı. arka arkaya gelen gollerle neşemiz yerine gelmişti. ön taraftaki abimiz bize sarılıp sarılıp duruyordu. ne zamanki işler tersine döndü, işte abimiz montunu hafiften anımsamaya başlamıştı. maç berabere duruma gelince, benim uğursuzluğumdan bahsediliyordu ön sıradaki arkadaş grubu arasında. bizim yarmacan, hafiften ürkmüştü tahmin edilebileceği gibi. maçın son dakikalarına geldiğimizde de, sahayı terk etmemiz gerektiğini fısıldadı; dayak kokusu almıştı da...
    müsaade istemeden ayrılmıştık inönü'den. maçın bitimine birkaç dakika vardı. swissotel yokuşundan tırmanırken, bir ses geldi. allah dedik, zira gol oldu sandık. orada da radyo dinleyen bir vatandaşımızı gördük. heyecanla abimize sarıldık, görseniz amca dünyanın en cool adamı, söylemiyor ne olduğunu. en sonunda penaltı dedi. stattan çıt çıkmıyordu, biz de meraktan ölüyorduk. radyo dinleyen abinin ağzından laf almak ise nerdeyse imkânsızdı. o bekleme süresini unutamıyorum. çok uzun gelmişti bana. artık heyecandan mı öyle geldi yoksa itirazlardan mı bilemeyeceğim. derken stattan kulakları sağır eden bir gol nidası yükseldikten birkaç saniye sonra radyolu abim "gol oldu" demişti...
  • penaltının oldugu an televizyon ekranlarındaki zaman sayacı 92.47'yi gösteriyordu....
  • uzun dönem tartı$ılan bir maç olsada maçtaki son dakika penaltısı hiçbir zaman tam olarak açıklanamamı$dı.
  • hagi'nin unutamadığı maçlar listesinde en üst sıranın sahibidir*.
  • arif'in caza sahasi icinde kendini yere attiktan sonra kurnazca kafasini kaldirip hakeme baktigi, penalti karari verildigini gorunce tekrar yere yatarak kivranmaya basladigi mactir. gozumun onunden hala gitmez.

    bu karar sonrasi besiktasimiz serefli ikinciliklerine bir yenisini daha eklerken, besiktasliligin rakibin emegine saygi gostermek, durust olmak, basariya namuslu yollardan gitmek demek oldugu bir kere daha goz yaslariyla beynimize kaziniyordu.
  • galatasaray'ın yakın dönemde en çok tartışılan lig maçlarından biri olan, arif erdem'in kendisini yere atması ve vahap veyaz'ın 50 metreden görmeden çaldığı bu penaltı icin değil maçın genelindeki berbat maç yönetimi için kendim de dahil inönü stadını dolduran otuzbeşbin kişiden bol bol küfür yemesine sebep olan lig maçıdır.

    izlemeyenlerin izleyenlerden daha çok yorum yaptığı bir maç.

    1006 - 1997 sezonu türkiye birinci futbol liginin 29. hafta maçı. kadrosunda eski yıldızları bulunduran istanbulspor'un galatasaray'dan en azından bir beraberlik almasına tüm türkiye inanmış. inönü stadında tribünler tıklım tıklım dolmuş ve baharın kedi siken soğuğu iliklere kadar işler durumda.

    maça galatasaray hızlı başlamıştı. daha beşinci dakika içerisinde bir de penaltı kazandı. penaltı için hakan şükür topun başına gelmiş, ömerovic köşeye hafif hızla giden topu rahatça kontrol etmişti. bu penaltı galatasaray futbolcularındaki stresi belgelemekle beraber tribünlerdeki taraftarları da sıkıntıya sokmuştu.
    kacan penaltıya rağmen galatasaray ilk yarıda istanbulspor'a sahanın her tarafında müthiş bir pres uygulamış ve istanbul boğalarının kendi sahasından çıkmasına bile izin vermemişti.

    ilk yarı biterken istanbulspor ilk defa takımca atağa kalkmaya karar vermiş mamafih adrian ilie orta saha civarında topu kapıp müthiş bir deparla istanbulspor yarı sahasına girmiş ve topu tugi'nin önüne yuvarlamıştı.. tugay kerimoğlu'nun golü inönü stadınını resmen yıkmıştı. bu müthiş gol sevinci dalgalanması sırasında maçı beraber izledigim arkadaşım cıkan ardebede kaybolmuştu. [maç sonu tek başına köfte ekmek yerken buldum daha sonra] . tugay'ın bu maçta yaşadığı iki kolu yana doğru, kafası geride sarı kırmızı parçalı + siyah şort tugay'ın en bilindik fotoğraflarından biri olmuştu.
    macın ikinci yarısının hemen başlarında general hagi topu ağlara gönderdikten sonra galatasaray taraftararı bayrama bşlamış ve iyice rahatlamıştı. bu dakikadan sonraki 10 dakika içerisinde inönü'de söylemesi en güzel tezahurat olan pınarbaşı söylenmiş ve ses kısılmıştı..

    maçta galatasaray futbolcusu, taraftarı, teknik ekibi, gazetecisi fark beklerken istanbulspor'un tecrübeli oyuncuları yavaş yavaş devreye girerek oyunu dengelemişti ve bizi yavaş yavaş yusufla tanıştırmışlardı..
    60'lı dakikalarının sonunda vahap beyaz galatasaray'ın mutlak bir penaltısını vermemişti ve galatasaraylıları cıldırtmıştı. oyuncuların bu pozisyona yaklaşık beş dakikalık itirazının son dakika içerisinde vahap beyaz'ın arif'e çaldığı yanlış penaltıda büyük etkisi oldugunu düşünüyorum..
    maçın son 15 dakikasında basiretsiz volkan kilimci intihar komandosu gibi aykut kocaman'ın önüne atlamış ve istanbulspor penaltı kazanmıştı.. topun başına geçen penaltı profesörüengin özdemir topu ağlara yollamış ve skoru 2-1'e getirmişti .. bundan sonraki 15 dakika 150 dakika gibi geçecekti.
    dakikalar 79. u gösterirken kara kaşlı kara gözlü atakan aykut kocaman'a bir ara pası atmış ve ofsayt pozisyonunda bulunan aykut topu ağlara göndermişti. yaklaşık 3 metrelik ofsaytı göremeyen numaralı tribünler önünden bayrak sallayan hüseyin darıca ve vahap beyaz artık staddan cıkamayacak duruma gelmişlerdi.

    galatasaray'ın şuursuz baskısı sonucunda istanbulspor bol bol gol pozisyonuna girmeye başlamıştı.
    maçın en kilit pozisyonu.

    dakikalar 92'yi gösterirken galatasaray'da ergün penbe orta saha civarında topu engin özdemir'e kaptırmış ve galatasaray kendi yarı sahasında ikiye bir kalarak yakalanmıştı. artık tribünlerde herkes maçın gittiğine inanarak ellerini kafasının arasına alırken engin'in ortaya cevirdiği topa sarışın alman cocuğu mithat boş kaleye vuramadı ve top dönüp istanbulspor kalesine dogru gitti.. pozisyon icin istanbulspor yarı sahasından galatasaray kalesine depar atan vahap beyaz nefes nefese kaldığı için ghoerghe hagi'nin arif erdem'e verdiği ara pasa o gün penaltıdan bir gol atan engin özdemir çok gereksiz bir biçimde ceza sahası içinde yatarak müdahale etmek istemiş, oyuna o gün çok kötü bir gününde olan okan buruk yerine ilk yarı ortalarında dahil olan arif erdem engin'in dengesiz gelişinin kendisi icin iyi bir fırsat olacağını çok iyi bildiğinden kendisini engin daha kendisine doğru gelirken yere atmış, bir önceki pozisyon icin galatasaray yarı sahasına attıgı depar sonrası toptan hızlı koşamayan vahap beyaz pozisyonun çok çok gerisinde kaldığından ve yaklaşık 40 metreden maç içinde verdikleri ve vermediklerinin etkisinde kalarak penaltıyı seyirci baskısıyla çalmıştır...

    penaltı tartışmaları dakikalarca sürmüş, galatasaray penaltıyı uzun bir müddet sonra atabilmişti. hakem tartışmalar içerisinde penaltının temdit penaltısı olduğunu ve penaltı sonrası maçın biteceğini söylemişti. penaltı icin topun başına gelen hagi gazhane- yeni açık- tarafında bulunan kalenin kalecinin sağ tarafına yerden müthiş bir penaltı atmış ve galatasaray'ın maçı 3-2 kazanmasını sağlamıştı.
    bu maç coğu galatasaray taraftarının kalp sağlığı için iyi gelmemekle beraber galatasaray'da sayısız önemli maça cıkmış hagi'ye ligin en önemli maçıydı sözünü söyletmişti..
    maçta sayısız hata yapan vahap beyaz bir süre sonra ali şen'in yoğun kulisi sonucu galatasaraylı ahmet güvener'in koltuğunu kaybetmesine sebep olmuştu..

    ne demiştik; izlemeyenlerin izleyenlerden daha çok yorum yaptığı unutulmaz bir maçtı...
hesabın var mı? giriş yap