1417 entry daha
  • ben duygularımı, algılarımı aradım, taradım, sezmeye çalıştım; içimi şöyle ifade etme çıkışı buldum:

    [bir rüyada ak zebani konseyi iç yazışması ele geçirilmiş, sosyal medya hayal ağlarında paylaşmak zorunlu hale gelmiştir:

    "manisa'da bir madende sıkıştırmayla sağlanan sıcak temas ile şakirt birliğinin 200-300 arasında askeri imha edilmiş, sadece kıskaçtan kurtulan 350 terörist kaçmayı başarmış, bunlardan da 80'i yaralanmıştır. kendi kuvvetlerimizin istatistiğe yansıyan hiçbir kaybı olmamış, üç günlük bir savaş arası/istirahat raporu gerekli olmuş; holdingten, kurmay bakanlıktan, lojistik oy deposundan kayıp verilmediği görülmüştür. ayrıntılı rapor anketler eşliğinde sunulacaktır."]

    edit: faciadan 2 ay sonra 12 temmuz 2014'te, sonradan özkıyımla kaybedeceğim bir arkadaşımla soma'ya sivil ve bireysel destek timi olarak gitmiştik. hevesle ve afet sorumluluğu alarak, birkaç afet (deprem) deneyimimiz olduğundan.

    gittiğimde kulağıma çalınan bazı yeni kavramlar, söylentiler:
    paşa vardiyası (akşam vardiyası): 16:00 - 24:00
    serseri vardiyası (gece vardiyası): 24:00 - 08:00
    gündüz vardiyası: 08:00 - 16:00

    monoksit maskesi, oksijen maskesi
    tki kozlu'da oksijen maskesi var.

    koç ve eczacıbaşı madenlerinden işçiler görece hoşnutmuş.

    peki maden ve karbon politikası ne olacak?

    312 kişi üstü ölüm olursa o maden ocağı kapatılıyormuş. bu yasayı kim biliyor?

    bir ölünün sahibi kırkağaç'tan teslim alırken boynunda 347 numarası görmüş.

    soma'da patlama olan maden bölgesi, eynez. hava ile temas kömürün tütmesine, yanmasına neden oluyor. bu azalsın diye madenin üstüne toprak yığıyorlar, bu havalanmayı kesmiyor, yanık ve kokusu devam. bilmeden bölgede uyuyakalan, aracını bırakanların yandığı görülmüş.

    soma maden işçisi acısını, deneyimini, görüşünü gergef gibi kağıda işlemiş. içine kapanmıyor, susmuyor. dinleyene anlatacağı çok şey var. benim öğrendiğim, biz profesyonellerin çoğumuzun travmaya, hatta diğer ezberlere kısıtlı görüşümüzü görmek, dinlemek, kabul ettirmek istediğimiz. onlar ise vahşi gelse de pratik olarak yola devam etmek, yaşamak istiyor ve seçeneklere bakıyorlar. yanıldıklarına emin olduğum tek şey yas inkarı, olayı ve dönemi hiç travma değilmiş, saklanacak, yen içinde kalacak ensest gibi yaşamaları. öte yandan kaderci, teslimci madene iniş arzuları ve ısrarları bile saygın. onlarsız onları yaşayamaz, ilerletemeyiz.

    kenarına ve üstüne büyük ürkülerle vardığım bu eynez maden bölgesi madencinin vazgeçilmezi. her gün servislere doluşup gündüz veya vardiyasında
    cehenneme, kara-kapalı mahşere iniyor, gece veya son yorulma zamanında dışarıdaki dünyaya doğuyor. yeniden doğuş, yeniden ölüm. onları hangi tarikat, hangi özdisiplin okulu yaya bırakabilir? benim ve senin adına da ölüp diriliyorlar.

    orada hem iyi hem bayağı zor anlarımız oldu. tom robbins'in still life with woodpecker kitabına nazire çıkmış içimden: "soma'da açık deniz değil kapalı, kara deniz vardı." nazireye vesile olan ağaçkakan cümlesi ise; "gökyüzü denizden daha kişiliksizdir."

    faciadan 3 ay sonra 11 ağustos 2014'te:
    hızla gerileme pahasına, yas inkarı pahasına gündelik soma hayatına döndü. kınık'ta bu daha az göze batıyor. bu, her ikisi de tecavüze uğramış, soma'sı kınık adlı kızından daha büyük ve güzel kızları olan aile durumu. bir an önce tecavüzcüsüyle everip kendi yeni normalini yolda kurmasını bekliyorlar.

    sağ çıkmış madencilerden birinin karısı "benim salak ölmedi ki iki üç yüz alıp geçimi doğrultalım." dediğine göre. bunu söyleyen benden daha az insan değil. hepimizin gerçekle baş edişi kendine göre. göçler ve ilişkiler yolda düzülecek. solcular belki de daha korkak olduğundan geleceğe daha çok odaklanıyor(uz). herkes (çoğunluk) anda yaşıyor, biz gelecek veya geçmişe atlayıp ıskalıyoruz. can andadır da, kavraması ve teslimiyeti zor..
2423 entry daha
hesabın var mı? giriş yap