*

  • kaliteyi uzaklarda aramayın, türkiye'nin bir ilçesidir.
    ___
    "saruhanlı

    nüfus: 75 bin

    kayitli çiftçi: 17 bin

    belde sayisi: 13

    köy sayisi: 29

    arazi: 460 bin dönüm

    sulak alan: 260 bin dönüm

    yillik gelir: 220 milyon tl

    toplam borç: 350 milyon tl

    icralik dosya: 16 bin "
    ___
    http://www.aksam.com.tr/…ftcinin_vahim_durumu_.html
    ___
    aynı ilden gelsin:

    "“kongreye gitti, orada güllük gülüstanlıktan bahsediyorlardı. benim vilayetimde üzüm ayak altında, onu ifade ettim. bana (kalk ayağa) dedi, (sen yalan söylüyorsun) dedi. ben de (yalan söylemiyorum) dedim. 65 yaşındayım. kimse beni bu yaşmıma kadar yalancılıkla suçlamadı. bana (sen chp yanlısısın) dedi. ben (değilim, en az senin kadar akp'liyim, bu kongrenin yarısı beni tanır) dedim. olaydan sonra çok kötü oldum. azarlanmayı hak etmedim. turgutlu belediye başkanı akp'li serhat orhan, manisa il genel meclisi üyesi akp'li cemal ölmez, akp'li mustafa muharrem aksoy geldi. (arınç adına özür diliyoruz) dediler. (yanlış oldu) dediler. oturduk birlikte çay içtik. benim kimseden korkum yok, çiftçinin yaşadığı sıkıntıyı anlattım.”"
    ___
    http://haber.gazetevatan.com/…184_1/200184/1/gundem

    [sonradan ek: farkettim ki 16 bin çiftçi icralık demiyor yaptığım alıntı. dosya sayısını belirtiyor. ancak bu maddi hata belki 16 bin olmasa da binlerce çiftçinin politikasızlık politikası sonucu icralık olduğu gerçeğini değiştirmiyor.]
  • 1 milyondan fazla aç(fakir değil) insanın bulunduğu bir ülkeninin ilçesidir.

    ilgili bağlantıya bakılırsa bir yazı dizisinden alıntı olduğu, benzer durumda bir sürü ilçe olduğu, genel bir durumu anlattığı görülür.
    buarada güzide sözlüğümüzde ayağına organına göre uzatan çiftçilerde varmış, bu öğrendim, mutlulandım.

    +abi 1 milyon aç
    -sıs kafana vururm gasteylen. ben niye aç değilim? bir yerden yorgan bulsalardı.
  • çiftçiliğin aylık gelir mantalitesiyle yürütülmediğini bilmeyenlerin var olduğunu göstermiş habere konu olmuş çiftçilerdir.
    şöyle ki çiftçilik yapanlar üretimde kullanmak üzere aldıkları tüm girdileri borçlanarak yaparlar örneğin: tohum, gübre, ilaç, alet makine v.s şimdi aldıkları bu üretim araçlarının karşılığı olarak ellerinde ne vardır? toprak değil mi? işte o topraktan diğer girdilerle birlikte elde ettikleri ürünleri satarak bahsi geçen girdileri karşılarlar. normalde böyle olması gerekiyor değil mi? ama işte türkiye'de öyle olmuyor çünkü satacakları ürün fiyatı uygulanan tarım politikası veya finansal hikayeler ile öngördükleri fiyatın yarısına iniyor dolayısıyla oluşan açık bu sonuçları doğuruyor ve bazılarıda ayaktan yorgandan bahsediyor işte.
  • içinde işini bilen çiftçisi olmayan ilçedir.

    efendim bir türk büyüğü * * vakti zamanında batıyoruz diye ağlaşan sanayiciye şöyle demişti, "işini bilmeyen sanayici varsa elbette batar".
    ya ya. unutmuştunuz di mi?
    balık hafızalı yalnız ve güzel ülkem benim.

    buradan bir yoruma gidecek olursak işini bilmeyen çiftçi elbet batar. bilmiyorlarsa yapmasınlar efendim. çiftlikleri de özelleştiririz. olmadı israile satarız, araba satarız. bilmiyorlarsa yapmasınlar.
  • aslında bir planın nasıl işlediğine çok güzel bir örnek. ama anlayana işte... başımızda da akp gibi bir hükümet olunca işler daha da kolay oluyor.

    birçoğumuz farkında değiliz ama çiftçilerin durumu içler acısı. çoğu icralık... insanlar topraklarını kaybediyor... peki nasıl bu hale geldik?

    kredi mredi diyorlar ama aslında bankaların yaptığı toprak almak... çiftçiye diyor ki "al sana kredi, çok güzel, temiz para... ama karşılığında senin şu arazileri ipotekleyelim. ama korkma bunlar formalite." devlette de "al al korkma diyor." çiftçi de alıyor krediyi. sonra ödeyemiyor. bu ödeyemeyişin arkasında parayı çarçur etmesi falan da olabilir ama aslında hükümet politikaları daha önemli bir rol oynuyor. hükümet politikasına geleceğim ama sonuçta çiftçilerin toprakları bankaların eline geçiyor... bu arada bankalar kimin? hep yabancı değil mi? burada bariz bir oyun var bence... sonuçta adamlar 50 bin lira kredi verip önümüzdeki 10 yıl içinde milyonluk araziler haline gelecek toprakların sahibi oluyor. ne güzel değil mi?

    işte öyle bir ülkedeyiz ki ziraat mühendislerimizin hepsi işsiz. bilim, teknik şu bu hikaye. devlet çiftçiyi destekliyor gibi görünüyor ama mazotun, ilacın, gübrenin içinde ooo verdiğinin yarısından fazlasını vergi diye topluyor. dünyanın en pahalı mazotunu, gübresini, ilacını kullanan, traktör almaya kalktığında traktörün yarısından fazlasını vergiye yatıran, kazandığından daha çok vergi veren, bilimden, teknikten faydalanmayan, tek başına bir traktör ile hasat kaldırmaya uğraşan çiftçinin uluslararası devlerle rekabet etmesi mümkün mü? eee bir de ucuzsa dışarıdan alırız mantığı var. israil'in genetiği ile oynadığı bir kez mahsül veren tohumlar ile tarım yapma durumu var... çiftçiyi aç, cahil ve muhtaç bırakma durumu var. mesela bu sene... soğanın kilosu 4 liraya ulaştı. neden? çünkü kimse ekmedi. çünkü geçen sene para etmemişti... işte böyle plansız, programsız bir tarım politikamız var. bu durumun dünyanın başka bir yerinde yaşanması mümkün mü? yani daha ne deyim ki...

    bu durum böyle devam ederse önümüzdeki 10 yıl içinde ülkemizde tarım yapılabilen tüm araziler uluslararası büyük şirketlerin malı haline gelecek. işte o zaman, arazilerin etrafı tel örgü ile çevrildiğinde, çiftçiler işsiz kaldığında, bizim topraklarımızda üretilenler bize fahiş fiyatlarla satıldığında şimdi ne bok yediğimizi anlayacağız. ama çok geç olacak.

    ayrıca;
    (bkz: akp'nin tarım politikası/@niketese)
  • olayın vahametini hafifletmek için söylemiyorum yalnız anlamadığım bir şey var, daha iyi anlayan varsa aydınlatırsa sevinirim, belli ki borç batağında bu ilçe, genel olarak da ülke ama çok fazla çarpıtmanın da alemi yok, bahsi geçen ilçede 16.000 icra dosyası var deniyor, yani haberin aslının 75.000 nüfusunun 16.000'i icralık olan ilçe olması daha doğru olur. haberi okuyorum, yazılanları okuyorum, çiftçilerin hepsi icralıkmış gibi lanse ediliyor ama verilen bilgilerden toplam icra dosyası sayısının 16.000 olabileceği daha mantıklı geliyor. neyse o bile vahim.
    son günlerde bu tip haberler arttı, şu kadar icralık var, hapse giriyorlar falan. öncelikle temel kural şudur hukukumuzda, kimse para borcundan dolayı hapis cezasıyla cezalandırılamaz. bir iki ekstrem durum dışında (yeddieminliği suistimal, taahhüdü ihlal vs) ama haberi yazan da okuyan da banka takip yapmış da ödenmeyince tıkmış içeri gibi anlıyor.
    tamam halkın durumu, borcu, ekonomisi üzerine haberler yapılsın, konuşulsun ama doğru yazın olm şunları, abartarak dikkat çekmek ve buna inanmak da yanlış oluyor.
    ha dediğim gibi biri derseki, lan saruhanlı komple çiftçilik yapıyor, o yüzden böyle oranlanmış, eyvallah derim.
    şimdi biri çıkcak, hökümet yanlısısın sen, çarpıtma diyecek, ben de lan mı canın sağolsun diyip geçicem.
  • saruhan'lı (ya da herhangi-yerli) çiftçiler borç harç edip her türlü zorluğa katlanıp tarlalarını ekmeseler aç kalıp ölürüz.

    bu basit gerçeği idrak (ya da itiraf) edecek zihinsel (ya da ahlaki) kapasitesi bulunmayan herkese çin'den gelme genetiği değiştirilmiş üzümlerden yapılma hoşaf ikram ediyorum. (tabii o hoşaftan anlarlar mı?...düşünüyorum...sanmıyorum..)

    bu satırları, ekmeği dokunulduğunda lastik gibi zıplayan, en havalı doğal yaşam marketinde satılan meyveleri istanbul'da akşam pazarında alıcı bulamayacak denli sümsük, her gıda etiketi içine eklenen binbir katkı malzemesi yüzünden destan gibi uzayıp giden feci ileri bir batı ülkesinden yazıyorum. açlığın ne olabileceğini uganda'da değil burada görüyor ve anlıyorum.

    türkiye cumhuriyeti'nin ilk ve en ağır saldırıya uğrayan, ve ama yine en dayanıklı çıkan kesimi, her zamanki gibi, gerçek köylülerimizdir. (gerçek köylülerimiz; yani çalışanlar, düşünenler, toprağına sahip çıkanlar, uyuşmayanlar; kasaba ahlakına devşirilenler değil.)

    hala tam olarak köleleşmemişsek, bunun en önemli nedenlerinden biri, bu insanların sayesinde gıda için dışarıya mahkum olmamamızdır. (nimet, varsa, bu onurlu insanlardır.)

    her türlü alçaklığa karşı ayakta durmaya çalışan çiftçilerimize sövenlere, boğazından geçen ekmeği yapanlara tükürenlere bizimle paylaşmayacakları sonsuz bir açlık diliyorum.
  • türkiye'de halkın %80 'inin umurunda dahi olmayağı ilçe. futbol varken, ezel varken kime ne icralık olan ilçeden. evinize girip donunuza kadar soymadıkları kaldı. siz futbol muhabbeti yaparken yakında evinizi de ziyaret edecekleri günler yakın.. futbol muhabbetlerine devam, durmak yok.
  • geçen yaz ankara'dan memleketi saruhanlı'ya tatile gelen bir bürokratı ziyaret etmek için bu ilçeye gitmiştim. çiftçi olan abisi ile de tanıştım. şehir çocuğu olduğumdan çiftçilikle ilgili merak ettiklerimi sordum. bu arada söz döndü dolaştı para işine geldi. para kazanabiliyor musunuz diye sordum. bana şöyle bir örnek verdi: şu gördüğün tarlaya mısır ektim, sulaması-ilacı-gübresi-ıvırı zıvırı 850 tl civarında masraf ettim, çıkan mahsülü sattığımda ise 500 tl kazanabildim dedi. diğer ürünlerde de benzer tablolar varmış. çok acı bir durum aylarca çabalayıp bir şeyler yetiştiriyorsunuz ve yaptığınız masrafı bile çıkartamıyorsunuz. bu adamın telefonu basit bir telefondu. arabası ise nissan navara filan değil toros'tu.
hesabın var mı? giriş yap