3 entry daha
  • napolyon'un büyük rusya seferi. gelin şu 1812 seferi'ni biraz irdeleyelim;

    fransızların haşarı çocuğu napolyon* öteden beri var olan ingiltere husumetini kıta ablukası diye bir şey icat ederek pekiştirir. kıta ablukası'na göre; avrupa kıtasındaki fransa ve yandaş devletler, napolyon'un diktasıyla ingiltere ile ticaret yapmayacaklar ve limanlarını ingiliz mallarına kapatacaklardı. bu yandaş devletlerden bazıları da; rusya, ispanya, italya, hollanda, avusturya idi.

    bu gelişme sonucunda ingiltere; "ulan bana pazar mı yok" diyerek farklı pazar arayışlarına girişmiş, avrupa dışındaki memleketlere yayılmak suretiyle devasa sömürge imparatorluğunun temellerini hazırlamıştır. ayrıca deniz ablukası karşılığını vererek avrupa'nın ticaretine darbe vurmaya başlamıştır. midyata pirince giden napolyon ve ablukaya zorladığı devletler evdeki bulgurdan olunca, rusya; "yerim ulan ablukasını" diyerek limanlarını ingiliz gemilerine açmıştır.

    işte napolyon'u sefere götürecek fitilin ateşi bu gelişme sonrası ateşlenmiştir. sadece bu da değil elbette. napolyon, 1797'de evlendiği ve çocuğu olmadığı için boşanma kararı alıp boşadığı josephine'den sonra kendisine uygun bir eş aramaya başlar. gözüne de rus çarı aleksandır'ın kızını kestirir. ancak kızın ailesi bu evliliğe karşı çıkar. hahah türk filmi gibi. her neyse, bunun üzerine napolyon; "bana kız mı yok" mottosuyla hareket edip avusturya imparatorunun kızı marie louise ile ikinci kez dünya evine girer. girer girmesine ama napolyon çar'ın bu yamuğunu asla yediremez kendisine. çikolatasıyla çiçeğiyle götün götün evinin yolunu tutan napolyon'un adeta; "şimdi gidiyorum ama dönüşüm muhteşem olacak" arabeskliğiyle gözünü karartmış bir şekilde moskova'ya dayanacağını kimse bilemezdi sanırım.

    tüm bu gelişmelere ek olarak rusya'nın fransa'dan alınan mallara gümrük koyması napolyon'u çılgına çevirmişti. tanrım bu bardağı taşıran son damlaydı! dünyanın en ihtiraslı kumandanı ve imparatoru listesinin demirbaşı napolyon artık kararını vermişti; rusya dize getirilecekti!

    çoğunluğu yabancı milletlerin askerlerinden oluşan 600 bin kişilik bir ordu kuran napolyon, niemen nehri'ni geçtiğinde takvimler 24 haziran 1812'yi gösteriyordu. artık büyük derbiye sayılı dakikalar kalmıştı. o zamana dek önüne geleni deviren napolyon, yine öyle olacağını düşünüp rusya'ya dişini göstereceğini sanıyordu.

    ama böyle olmadı. evet, napolyon'un büyük ordusu hızla ilerliyordu ancak ruslar dağılmak yerine akıllıca bir taktikle bütün olarak geri çekiliyordu. bunun yanında çekilirken etrafı aleve verip gerilla faaliyetleriyle napolyon'un ikmal güçlerine darbe üstüne darbe indirerek fransızların hastalık, yorgunluk ve açlık gibi sebeplerden büyük kayıplar vermesine neden oluyordu. napolyon başına gelecekleri bildiğinden kış bastrmadan önce moskova'ya girmeyi planlıyordu. rus ayıları ise geniş rus düzlüklerinden ve kış mevsiminden yararlanmak için savaşmayıp geri çekilme taktiğine devam ediyordu.

    napolyon ise rusları kovalamaktan sıkılmış, ilerlemesini durdurarak vilnius'ta beklemeye koyulmuştu. rus çarı aleksandır da ne anlaşmaya ne de savşmaya yanaşmıyordu. oyuncak sanki bu! çeşitli muharebelerde fransızlar üsütn gelse de ruslar geri çekilmeye, fransızlar ise uçsuz bucaksız rus düzlüklerinde ilerlemeye devam ediyordu. vilnius'ta oyalanarak vakit kaybeden napolyon bunu pahalıya ödeyecetki. zira rusların amacı general kış'tan yararlanmaktı. ruslar zamana oynuyor, topu sürekli taca atıp duruyorlardı.

    7 eylül 1812'de ruslar moskova'ya yaklaşık 100 km kala fransızları karşılamış ve "borodino muharebesi"* olarak bilinen savaş başlamıştı. fransızlar napolyon yönetiminde 130 bine yakın asker ve 500 küsür topla hücuma girşirken ruslar 120 bin asker ve 600 küsür topla general kutuzov önderliğinde sahaya yayılıyordu. güçler hemen hemen eşitti ancak fransızlar savaş sırasında daha etkili omuş ve ruslara daha fazla kayıplar verdirmişti. bunun üzerine general kutuzov mevzileri boşaltıp geri çekilmiştir. borodino muharebesi o gün için fransızların ilerleyişini durdurarak bir günlüğüne de olsa rusların götünü kurtarmıştır diyebiliriz.

    savaşın kazanılmasıyla birlikte napolyon ve ordusu moskova'ya girdiğinde alev alev bir şehirle karşılaşır. çekilen ruslar ortalığı talan etmekten geri durmamıştır çünkü. fransızlar moskova'da halkın gerilla saldırılarıyla da boğuşur. 35 gün moskova'da bekleyen napolyon ve ordusu şartların kötü oluşu, ikmal yetersizliği, general kış'ın soğuğu ve henüz yok edilememiş rus güçlerinin etkisiyle kaderin cilvesine bakın ki işgal ettiği düşmanının şehrinde düşmanı çar'a tam üç kez barış teklif etmek zorunda kalır fakat çar'dan her defasında red cevabı alır. bunun üzerine napolyon, tosun paşa'daki lütfü karakteri gibi "e biz gidelim o zaman" diyerek 19 ekim 1812'de itin götüne sokulmuş bir halde moskova'dan tarihin gördüğü en büyük hezimetlerinden birini yaşayarak çekilir. bu çekilmeyi fırsat bilen ruslar kontra atağa çıkarak fransızlara büyük kayıplar verdirmeyi başarır.

    600 küsür bin askerle yola çıkan napolyon, 50 bin kişiyle geri dönebilmiştir. tarihin gördüğü en büyük kara harekatlarından biri tam bir fiyaskoyla sonuçlanmış, napolyon'un karizması derinden çizilmiş, sonunu hazırlayan bir sürecin başlangıcı olmuştur.

    bir benzerini 129 yıl sonra hitler denemiştir;

    (bkz: barbarossa harekatı)

    edit: (bkz: barbarossa harekatı/@sosyal munzevi)
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap