• ön edit: bir de facebook grubu var. desteklenesi.

    https://www.facebook.com/harcaparayok - harca para yok facebook grubu
    http://imza.la/ogrenciyiz-bu-harci-odeyemeyiz - öğrenciyiz, ödeyemeyiz imza kampanyası.

    2011-2012 eğitim yılında üniversitede kayıtlı olmak için ödenmesi gereken harçlar. miktarı bazı öğrenciler için 2000 liraya kadar çıkabilmekte.
    herkesin parası kadar ders alabildiği bir sistem yaratmak konusunda atılmış çok önemli bir adım.

    ben ders notları yüksek, sınıfını tıkır tıkır geçen, ders veren öğretim görevlilerinin ismini bildiği, başını okşadığı, üniversitede kalıp kariyer yapma hevesinde olan bir öğrenci değilim. belki, kendi mesleğimi yapmayı bile düşünmüyorum.

    türkiye'nin en iyilerinden biri olan bir üniversitenin, türkiye'deki benzerleri arasında en iyisi olan bir mühendislik bölümünde dördüncü sınıftayım.

    ben üniversitede okuduğum süre boyunca bir üniversite öğrencisinin yapması gerektiği gibi kafamı üniversitenin penceresinden dışarıya uzatan bir öğrenci oldum. ne yaptın mesela diyen olursa, özel mesajla kendini kısaca tanıtıp sorabilir.

    hoş, benim ismim ya da hangi üniversitenin hangi sınıfında okuduğum önemli değil. bu yazıda, önemli olan benim bir üniversite öğrencisi olduğum ve kazanılmış bir eğitim hakkımın olduğudur.

    ben, üniversitede ailemden uzakta başka bir şehirde okumakta olan bir öğrenci de olabilirim, belki de bir yurtta da kalıyorumdur, ya da annemin dizinin dibinde, belki de 3-5 kuruş biriktirip arkadaşlarla eve çıkmışızdır. mahalledeki her esnafın yolunacak kaz olarak gördüğü müşteriler olmuşuzdur, sanki üniversitenin kapısını tutan, üniversitenin en görkemli binasının önüne adını yazdıran esnaflar bizi yeterince yolunacak olarak görmemişler, sanki yeterince yolmamışlar gibi.

    öğle yemeğini okul yemekhanesinin ucuz ama kalitesiz yemekleriyle atlatıp, akşama ne yiyeceğini düşünen, ikinci el de olsa ders kitaplarını almak ve hatta ders notlarını fotokopi çektirmek için bile, kalifiyesiz part-time eleman aranıyor ilanlarını aramak zorunda kalan biriyimdir belki de. ayda bir kez sinemaya gitmeyi, 2 ayda bir kitap okumayı, 2 haftada bir dışarı çıkıp iki bira içmeyi de seviyor olabilirim. anketörlük de yapmış olabilirim, temizlik işinde çalışmış da, nefret ettiğim fast-food restoranlarında "hoşgeldiniz. siparişinizi alayım" demek zorunda bırakılmış da olabilirim.

    babam belki memur, annem ev hanımıdır, belki ikisi de emekli, bazen işsiz.

    belki akşamları ders çalıştırarak üniversite sınavına hazırladığım bir kardeşim vardır, üniversiteye girince onun da masraflarını ödemem gerekiyordur.

    fakir edebiyatı yapmıyorum, çok gerçek bir durumdan bahsediyorum.

    üniversite harçları ile ilgili yeni yönetmelikler yürürlüğe girdi.

    ben okulunu normal eğitim süresi içinde bitirmemiş bir öğrenci olarak, kredi başına harç ücreti ödemnek durumunda bırakılıyorum.

    normal eğitim süresini aşmamış, ama kaldığı dersi tekrar almaya çalışan arkadaşlarım da aldıkları kredi kadar cezalandırılıyorlar.

    şimdi, üniversite yönetimleri diyor ki, eğer paran yoksa okuyamazsın.

    şimdi yöneticiler diyor ki, sen üniversite dışında bir hayata sahip olamazsın.

    yeni harç yönetmeliğine göre, üniversite kapıları emekçilerin çocuklarına kapatılıyor. sermayeye ve piyasaya açılıyor.

    öğrenciler sürekli borçlandırılarak, ucuz ve bedava iş gücüne yatırım yapılıyor.

    hükümet, kendisine karşı bir güç olarak gördüğü üniversite öğrencilerinin başını şimdiden ezmek istiyor.

    yeni yönetmeliklere göre, eğitimini normal süresi içinde tamamlayamayan her öğrenciden fahiş ödemeler bekleniyor.
    ekonomik özgürlüğü olmayan genç insanlardan, bazı durumlardan asgari ücretin onlarca katı paralar isteniyor.

    26 ağustos tarihli bakanlar kurulu kararı ile alttan alınan dersler ve normal öğretim süresi olan 14 dönemi aşan öğrenciler için yeni harç oranları belirlendi.

    hükümet "harçlara zam yok" derken, "sizin çocuk olaylara karışıp okulu uzatmış, cezalandırıyoruz" demeyi de unutmamış.

    --- spoiler ---

    süresinde mezun olamayanların katkı payları ve öğrenim ücretleri
    madde 13- (1) 2547 sayılı yükseköğretim kanununun 44 üncü maddesinin (c) fıkrasında yer alan öğrenim sürelerinde eğitimini tamamlayamayan öğrencilerden, aynı kanunun 46 ncı maddesinin (ç), (d), (e) ve (f) fıkralarında yer alan hükümlere göre katkı payı veya öğrenim ücreti alınır.

    (2) yukarıda belirtilen durumlarda her bir ders için kredi başına ödenecek katkı payı veya öğrenim ücreti tutarları, her bir dersin kredisinin ilgili dönemde alınması gereken toplam ders kredisine oranlanması sonucu bulunacak katsayının ilgili dönem için belirlenen öğrenci katkı payı veya öğrenim ücreti ile çarpılarak, ilgili yükseköğretim kurumunca dönem başlarında hesaplanır.

    --- spoiler ---

    okulu 14 dönemde bitiremeyen öğrencilerin dışında, normal eğitim süresi içinde ders tekrarı yapanlar için geçerli olan bu uygulama ile ingilizce eğitim veren bir okulda, mühendislik fakültesinde dönemlik harç, yaz okulu kredi ücreti olan 50 liradan hesaplarsak, 6 ders olsa, 3 er kredi olsa, 900 liraya denk geliyor. bunun üzerine 14 dönemde mezun olamayanlar için çift harç ücreti olan 1000 lira da eklenince, senede 3800 liraya yakın bir paranın ödenmesi söz konusu.

    bu ülke bir atina, bir mısır, bir londra olmuyorsa, bu yüzden olmuyor.

    tepemize bindiklerinde tekrar arkamızı dönüp bir kez daha binmelerini beklediğimiz için bu hale geliyor, bu yüzden üniversite kapıları bizlere kapanırken silah tüccarlarına açılıyor. bu yüzden üniversite yöneticilerinin lüks arabalarından bahsediyoruz.

    edit: imla

    edit: oz otto bir şey yazmış. diyor ki, "kanun ben üniversiteye başladıktan sonra çıktı, ben bu durumu bilseydim kayıt yaptırmayacaktım belki" deyip, kazanılmış hakkınızı geri isteyebilirsiniz.

    hukuk öğrencileri ve avukatlar, hukuçular, böyle bir konu çerçevesinde örgütlenmek ve bu yasayı geri aldırmak mümkün müdür?
    hak verilmez alınır. okuma hakkımızı elimizden alıyorlar, gereken cevabı veremiyoruz.
    geç değil, bu çalışmayan sisteme karşı, bir ses çıkartmalı.

    ayrıca şu var:

    http://balikbilir.org/…clara-hayir-imza-kampanyasi/
  • (bkz: #25291352)
  • anladigim kadariyla universiteyi 4 senede bitirmeyi basaramayan insanlar tarafindan "ah %50 fazla odemek zorundayim, cunku okulumu bitiremedim" mentalitesiyle elestirilen harclarmis. eger devlet universitesini 4 senede bitiremiyorsan, kaynak tuketmeye devam ediyorsan, sonuclarina da katlanmalisin, bu kadar basit.

    bahsedilen ogrenci protestolarina gelince (atina ve londra) - atina'da muhalefet ve iktidar universite ogreniminin maksimum 4 senede bitirilmesini zorunlu tutan yasayi birlikte meclisten gecirmek uzere, londra'daki universite harclari da turkiyedekinin 3-4 kati seviyesinde.

    mantikli olmak lazim, evet.
  • devletin vatandaşlarını sömürmek için, hayattan bezdirmek için kullandığı yeni silahlardan biri olmuştur. hakkında birilerinin sesi çıkacak mı çıkmayak mı ileride görücez.
  • bu ders yılında 4.kez almam gereken bir ders olduğundan mütevellit beni yan bastırmış olan harçlardır. her öğrenci tembellikten ders bırakmaz, bir sürü yan faktör de var ama cezası yine bize kesildi. lanet gelsin!
  • ulan sinirlendim bak ya...şimdi olayı 4 senede bitirme bitirmeme muhabbetine çevirildiğini gördüm çevremde. diyorlar ki devlet üniversitesi zaten bitiremiyorsan okuma, hehe salak salak bitiremiyor bok pusur falan filan. mantıklı olmalı diyor üstüne bazı altında arabası olan arkadaşlarım. mantıklı olmaya davet eden mantığını sikeyim açık ve net. parasında gözüm yoktur yanlış anlaşılmasın, tükettiği oksijene üzülüyorum. halbuki beyinsiz herif bilmiyor ki ulan çalışanı mi var edeni mi var düşünemiyor da... ne çabuk unutuldu amına koyim harç ücretini denkleştirmek isterken ölümü kucaklayan insanlar. komik misiniz amına koyim ya.

    sakinim
  • ömer çetin ve nicelerinin ne çabuk unutulduğunu görmemizi sağlamıştır.
  • devletin cüzi ücretlerle sağlaması gereken temel hizmetlerin (eğitim, ulaşım/iletişim, sağlık vs.) yavaş yavaş özelleştiğinin belirtisidir.

    ulaşım ve iletişim zaten özelleşmiş ve hatta iletişim kurumları yabancı sermaye ile özelleşmiştir (telekom ve telsim).

    sağlık sektöründe zaten durum ortadadır. hızla artan özel hastane sayısı, yabancı doktorların da çalışabilmesinin yolunu açan yasalar, giderek fiyatlanan ve kalitesizleşen bir sağlık sistemine sebep olmaktadır.

    ilk ve orta derecelerde zaten yıllardır sayıları artmakta olan özel okullar, bu düzeydeki devlet eğitiminin kalitesini azaltırken, yurdumun gariban insanlarının okuyabilmesi için tek umut olan insani harç tutarları da artık daha fazla bu rakamlarda kalamayacaktır. anlaşılan o ki; devlet, yüksek öğrenimde de öğrencinin karşısına kolay kolay ödenemeyecek meblağlar çıkarmaktadır.

    biraz sosyalist bir propaganda gibi görünse de anlatmak istediğim şey, anayasamız tarafından da güvence altına alınan sosyal devlet ilkesinin pek de uygulanmadığıdır. artık, amerika modeli dediğimiz, kabaca "paran yoksa sıçarsın" felsefesinin bu ülkede hayata geçmekte olduğunu kına yakarak ilan edebiliriz.

    yetmez ama evetçi liboşların "bu anayasayla türkiye kalkınamaz efenim" minvalindeki söylemlerinin de ne kadar boş olduğunu bu vesileyle vurgulamadan geçmeyelim. gördüğünüz gibi aslolan anayasa değil, devletin yasalar ve kararnameler ile hayata geçirdiği uygulamalardır. tek gerçeğimiz anayasa olsaydı; en başta, değiştirilemeyecek maddeler arasında yer alan sosyal devlet ilkesine aykırı uygulamalar gerçekleşmezdi.
hesabın var mı? giriş yap