*

  • at a durmasi icin soylenen soz

    gunumuzde atlardan cok insanlar icin sarfedilmektedir
    ayrica (bkz: oha) ve (bkz: yuh)
  • essek ve turevlerine denir.
  • kısaca hoşçakal anlamında kullanılır, söylendiği gibi.
  • bunu adı 'bürrrrrrrs' olmasın? ekşi sözlük mekşi sözlük bizi de skeceksiniz hiç at eşşek görmemiş olsak.
    (bkz: eşşekçi bora)
    (bkz: heybeliada)
    (bkz: yakari)
    (bkz: düldül)
  • ayı kelimesinin lugatlara geçmeyen ekürisi.
    (bkz: türkçe)
  • e$ekleri durdurmak amaciyla kullanilan bir ünlem. kisaca çü$$ diye seslenilir. onomatopetik bir sozcuktür; e$egi ilk evcille$tiren (iö 4000) misirin yerli ahalisinin dili koptça (kiptice) onomatope “ci$” kökünden türemi$tir.

    e$$ekligin mertebesi arttikça sondaki $ ünsüzü de bir o kadar uzatilir. e$$oglu e$$eklere, çü$ ulan çü$$$$$ denir. di$i e$eklere çü$ünüz demekte kibarlik açisindan yarar vardir. akraba oldugunuz e$eklere "çü$$ oglum çü$$" demek gerekir.

    atlara çü$ denmez beygirlere ise üst ve alt dudak sertçe titre$tirilerek bbbrr$$$ diye seslenilir. atlar anlayi$li hayvanlardir; bir $ey demeniz gerekmez. dizginlerini hafifçe çekerseniz dururlar. yalniz dikkatli olmak gerekir, fazla sert çekerseniz kendisini beygir yerine koydugunuzu dü$ünerek sizi üstünden atarlar.
    beygirlere çü$$ deseniz de alinmazlar, ama durmazlar da.

    develere dur, oha ya da çü$ denmez; otuzunu birden çeken e$ege çü$$ dersiniz develer durur.
  • arnavutça da nasıl anlamına gelen sözcük ki "qysh" olarak yazılır.
  • sözlükte ç ğ ı ö ş ü devriminden sonra hakettiği yeri bulmuş,
    türk ulusunun yediden yetmişe dillerin pelesengi olana bitene verilen - bence sempatik - tepki.
  • seviyeli tartisma yapmayi bilmeyenlerin memnuniyetsizliklerini ifade etmede kullandiklari kelime de olabilirmis.

    l. dogan tilic, birgun'de 5 eylul 2009 da onlardan soyle bahsetmis.:

    "“çüş” diyene “oha” diyecek değilim. polemiği sevmem. oysa, pek makbuldür medyada. ne söylediğin değil de, ne kadar bağırdığın önemlidir köşelerde. gürültü yapana dönüp bakar insanlar. nuray mert manzarayı iyi özetledi: “siyasi tartışma, gazete polemiği derken, edep, seviye diye hiçbir kaygının devreye girmediği bir ortam söz konusu. söyleyecek doğru dürüst lafı kıt olan, işi edepsizliğe döküyor, hadi o döküyor kimse de kınamıyor. ... edepsizlikte sınır tanımayan ön alıyor, sırtı sıvazlanıyor, artık bulunduğu çevreye göre, kâh laikliğin yılmaz savunucusu, kâh demokrasi mücahidi sayılıyor”. galiba “demokrasi mücahidi” biri, bir habere attığı başlık nedeniyle “e, çüş ama!” diyor birgün’e. yetmiyor; “bu birgün gazetesi hangi örgütün gazetesidir, bilmem. anladığım kadarıyla sol bir gazete olduğu düşünülüyormuş. bu gazeteyi ve arkasındaki örgütü kim niye solcu zannediyor, anlamak zor” diye devam ediyor. insan “oha” dememek için kendini zor tutuyor. bir şeyin ya da birilerinin arkasında örgüt arayan kafa bana 12 eylül’ün işkencehanelerini çağrıştırıyor. hayalarıma elektrik verilmiş gibi diken diken oluyor tüylerim. bu işin, adında “sosyalist” ve “işçi” olan bir yerde yapılıyor olmasını da aklım almıyor. örgüt arayıcısının bir tek kökü dışarda mı diye bakmadığı kalmış! hazretin veryansın etmesinin nedeni, bir habere “öcalan’dan abd ile fethullah’a yeşil ışık” başlığı atılması. gerçi, o “manşet” demiş ama, manşet değil. manşet, en fazla önemsenip birinci sayfadan verilen ana habere atılan başlık, ama neyse. “barışa hiç bu kadar yakın olmamıştık. on binlerce insanın hayatına mal olan savaşın sona ermesi için akp hükümeti çok ciddi adımlar atıyor. kürt hareketinin önde gelen isimleri bu adımlara karşılık veriyor. bir yandan toplumu alıştırmak için demeçler verilir, toplantılar yapılır, yasalar değiştirilirken, bir yandan da, kuşkusuz, perde arkasında ciddi görüşmeler sürüyor”* dediğine göre, perde arkası ciddi görüşmelerden de haberdar ve “bütün türkiye” gibi “heyecan ve umut içinde süreci izliyor.” izlesin tabii, umut iyidir. ancak, “akp hükümetinin çok ciddi adımları”nı heyecan ve umutla izlerken, bırakın kuşkular da ifade edilsin. “ya sev ya terk et”ler de anımsansın. bunun barışa zararı olmaz, katkısı olur! neymiş, “gazetenin arkasındaki örgütün tek bir siyasi hattı var”mış. “barış süreciyle ilgilenmiyor, darbecilerle ilgilenmiyor, ergenekon davasıyla ilgilenmiyor, ermeni meselesiyle ilgilenmiyor, demokratikleşmeyle ilgilenmiyor”muş. tek derdi şeriatmış ve fethullah gülen’e küfür etmeyen herkesi kötülüyormuş. böyle bir taraflaşmayı akp’de kabul etmiyor ama, yazara göre birgün “barış sürecinin türk tarafını akp yürüttüğüne göre, barışa destek vermemek gerekir” diyormuş! “çüş” dememek için, “el insaf”la yetineyim. birgün ilk günden beri bir an bile barışı, bir arada yaşamayı, halkların kardeşliğini, darbecilerin yargılanmasını savunmaktan geri durmadı. yüzlerce manşeti tanıktır! ha, bunu yaparken; yeni ergenekonlar kurulmasına, dinci kadrolaşmaya, 1 mayıs terörlerine, işçilerin piyasaya mahkûm edilmesine itiraz etmekten de geri durmadı. barışı ve demokratikleşmeyi hep savundu, ama akp kuyrukçuluğu ile karıştırmadan. basit aslında! yine de, iki şeye birden karşı çıkılabileceğini düşünemeyenlerin anlaması zor demek. peki, “tank paletleri asfaltı çiğnerken, işkencehanelerde insanların uzuvları koparılırken, gencecik çocukların boynu yağlı iplerle kırılırken (ö.m.)”, 12 eylül için “bu, düşmanı kıskıvrak yakalama ve bir zaferdir. içtimâî bünyenin, haricî bir kısım erâciften temizlenme, arındırılma ve aslına ircâ zaferi” buyuran fethullah paşaların darbe karşıtlığından kuşku duymamızı anlamak da mı zor? adında “sosyalist” ve “işçi” olan bir yerde, akp’yi “heyecan ve umut içinde” izlerken, işçilere tavrını dert edinmemeyi de ben anlayamıyorum. boyama yanlıştı, yineleyeyim. ama seçilen renk isabetli olmuş! *http://www.sosyalistisci.org/…le-fethullaha-yeil-kq

    http://www.birgun.net/…76&year=2009&month=09&day=05
  • kimi zaman laftan anlamayan insanlara söylenmesinde fayda var. yerinde kullanılınca güzel olan bir kelime.
hesabın var mı? giriş yap