• daha önce de söyledik, yine söyleyelim;
    2000-2001 krizi sonrasında büyük firmalar, bankalar ve hatta devlet bütün stratejilerini kendini ve sistemi korumaya yönelik olarak kurguladı. temel mantık şu; ne olursa olsun, kurumsal yapılar ayakta kalmalı. bilin bakalım bu durumda bir sıkıntı çıkınca kazık kime girer?
  • durumun özetinin şu şekilde olduğu olaydır;

    öncelikle belirteyim işim sebebiyle büyük ya da küçük çok fazla inşaat firması ile muhattap oluyorum. hepsi olmasa da şu an için inşaat sektörü içerisinde büyük ya da küçük ölçekli çok fazla vur-kaç planı yapan var. ve yine işim sebebiyle kendilerinin satış oranlarını, şirketlerin ne zaman rahat ne zaman sıkıntıda olduğunu oldukça iyi biliyorum.

    arkadaşlar şu an için inşaat sektörünün bildiği tek bir şey var o da 2020 yazına kadar satışların neredeyse durma noktasında seyredeceği. malum sebebi hepiniz biliyorsunuz.

    çünkü ülkede para yok bu bir;
    faizler aşırı yüksek iki;
    ev fiyatları ebesinin nikahı seviyesinde bu da üç.

    kabaca bir hesapla, gayrimenkul yatırımı ve banka faizini kıyasladığınızda tüketicinin "allah'ın siktir ettiği yerdeki bir eve paramı bağlayıp da bir de kiracı mı arayacağım anasını satayım; koyarım bankaya çatır çatır faiz gelir" mantığını çözebilirsiniz.

    şimdi gelelim satış sözleşmesi meselesine;

    efendim bir evin tapusu dediğimiz şey o mülkün aitlik belgesidir. yani siz o mülkün bedelini satıcıya ödemiş ve mülkü şahsınıza edinmişsiniz demektir.

    pekiyi neden firmalar tapu vermiyorlar;

    çünkü kendi ellerindeki mülkün de finale kadar %100 oranda sahibi kendileri değiller ve herhangi bir batma durumunda direkt olarak uzayacaklar. hiçbir şekilde durumu resmiyete dökmek istemiyorlar; bu sebeple de içerisinde envai çeşit katakulli barındıran satış sözleşmeleri yaparak bunları insanlara tapu diye yutturuyorlar.

    en özet şekilde;

    10 yıl önce millete maket satıp sikiyorlardı şimdi de dijital ekranda yapı renderı ve bir sayfa kağıt satarak sikiyorlar. gariban vatandaş da ya yatırımını bunların eline sayıyor ya da kazanayım diyerek gidip kredi çekip bir de borca ve zarara giriyor.

    ytd. şaka lan şaka; gidip de kendinizi kimseye siktirmeyin uyanık olun.
  • ya gençler kusura bakmayın ama piyasada bazı denetimleri, bazı istismarları devlet değil, insanlar yapar.. önce tanımı yapayım, sonra izah edeyim.

    tanım: insanların biraz akıllı olmasıyla gayet de güzel aşılacak, hatta hiç vuku bulmayacak krizdir.

    şimdi devlet bir sistem kurmuş..nedir, bir evin sahibi olacaksan, tapunu alacaksın. keza araba satın alacaksan ruhsatı senin adına olacak. devlet bu sistemi kurmuş, senin de alışveriş özgürlüğün var ama sen bu sistemi işletemiyorsan, burada devletin kabahati mi var acaba insanın mı? ben desem ki size, arabamı satıyorum ama ruhsatı benim adıma olacak, alır mısınız? aranızda o kadar dangalak varsa özelden ulaşsın yani, nedir..

    efendim ev almak istiyor vatandaş.. e alsın, ama bir de kendini korumak var sonuçta.. ayda bin lira taksitle krediye gireceksin zibilyon ay, ev alacaksın 300 bin liraya, herif sana imzayı attığında tapu vermeyecek, iş bitince falan diyecek, sen de bunu yiyeceksin.. afedersin, istanbul'da ev mi yok? veya başka şehirde..

    insanlar bu tufaya düştüğünde ne oluyor biliyor musunuz, başka adamlara sistemi istismar etme imkanı sağlıyorsunuz. inşaat firmalarının çoğu batıyor, çünkü adama şöyle bir kapı bırakıyorunuz: adam bankaya gidecek, maket üzerinde sattığı daireleri bankaya teminat gösterecek, oradan kredi alacak ve inşaat yapacak.. bu teminatı nasıl gösterebiliyor çünkü sen o inşaatçıdan tapuyu almadan imza atabiliyorsun..yani insanların verdiği hukuki açık, başka adamların üçkağıt yapmasına veya boyundan büyük yatırımlara girmesine sebep oluyor. inşaatçı iyiniyetli de olabilir belki ama bu kredi kapısı sayesinde adam boyundan büyük yatırımlara gözü kapalı dalıyor, çünkü riski yok.

    devletin, hükümetin eksikliği olduğu yerde eyvallah ama her aptallığımızda da "devlet denetim yapsın" diye çemkirmeye hakkımız yok gençler. devlet kanunu koyar ama sen o kanunları kendin işlemez hale getirirsen iş başka.. mesela bu olayda diyeceksiniz ki bankalar tapuyu görmeden kredi çıkarmasın.. hiç merak etmeyin, insanlarda ev almaya karşı bu kadar gözü karalık olduktan sonra ona da bir çare bulurlar.

    bu tapu krizinde devlet birşeyler yapsın, yapabilir. müteahhitlik firmalarını daha sıkı denetleyebilir, normlar getirir bok püsür.. ama "denetim yapsın" dediğin işin de büyük bir maliyeti var sonuçta.. belediyeler işin içine girecek, her firmaya teftiş mi göndereceksin, memur mu ayıracaksın, bürokrasiden şikayet gelecek bir sürü bok püsür..bütün bunlar için sızlanmak yerine insanların biraz daha seçici ve dikkatli olmasını istemek bana daha makul geliyor..

    sadece bir makete bakıp üçyüzbin liralık krediye imza atıp karşılığında hiçbirşey almamayı makul gören beni arasın, çok şahane ticaret yapacağız kendisiyle.
  • her zaman var olan fakat piyasadaki para suyunu çekip, banka kredileri kuruyunca farkına varılan krizdir. üstteki arkadaş çok güzel açıklamış.

    2012 yılından beri sürekli ev almayı düşündüm. durumum da müsaitti aslında. yani bankadan 10 yıl gibi bir süreyle kredi çekip aylık ödemelerle bir ev almak için müsaitti. belki biraz zorlasam peşin de alabilirdim. ama şöyle bir baktım, 75m2’lik apartman dairesini 600.000+ lira gibi fiyatlara satmaya çalışıyorlar. 75m2 bu yazıyla yetmiş beş metre kare. tek çocuklu bir ailenin bile rahat yaşayamayacağı kadar dar bir yaşam(!) alanı. ve bu alana dünyanın parası talep ediliyor. üstelik ömrümün 10 yılını da ipotek etmem gerekiyor. bu nasıl salakça bir düzen? evin kirasına bakıyorsun evin istenen fiyatını 30-40 senede amorti edebiliyor. kısacası ne yatırım değeri var ne de yaşam.

    tablo böyleyken gidip bu absürt tabloya dahil olanlara hele ki bir de kağıttan, maketten satınalma yoluna gidenlere, müstehaktır efendim.
  • 2 senedir alamadigim tapum icin insaat sirketindeki bir yetkiliye rusvet vermek zorunda kaldim.evet artik isler boyle yuruyor. zaten hakkiniz olani almak icin rusvet veriyorsunuz ve iki senedir telefonlara cikmayan yetkililer bir haftada isinizi cozuyor.
  • sözleşme ile ev alan (aldıklarını düşünen) insanların başına gelen durumdur. bu kişiler şu dönemki krizden ötürü büyük olasılıkla evlerine kavuşamayacaklardır. çünkü sözleşme ile ev satın alamazsınız, çünkü yasal düzlemde ev satın alırken sözleşmelerin bir geçerliliği yoktur, gayrimenkul alım satımında sadece tapu'daki kayıtların geçerliliği vardır. yaptığınız sözleşme ancak, evi satın alacağınıza dair iyi niyet göstergesinden ibaret bir protokoldür, yasal bağlayıcılığı yoktur, noterde de yapılmış olsa yoktur. olduğunu söyleyenlere de lütfen inanmayın. hukuken o sözleşme size hiç bir hak doğurmuyor.

    bu tip sözleşmelerin yasal bir bağlayıcılıkları olmadığı için siz parayı ödersiniz, ama müteahhit o evin sahibi kalmaya ve öyle hareket etmeye devam eder. evi geliri kendisine ait olmak üzere kiraya verebilir, ipotek ettirebilir, hatta başkası ile de satış sözleşmesi yapıp ondan da para alabilir, hatta 3. bir müşteri daha bulup ona da tapuda satış yapıp aradan çekilebilir, siz ilk iki müşteri olarak gider itiraz ederseniz de en fazla sizin paralarınızı iade eder, biter gider. yani sözleşme imzalamanız sizin için ev üzerinde herhangi bir söz hakkı doğurmaz.

    yasadaki bu durumu bilen müteahhitler de bunu yıllardır kullanırlar. size "satış sözleşmesi" diye bir sözleşme imzalatırlar, siz ev benim diye para ödersiniz, tapular ne zaman gelecek diye beklersiniz. o arada müteahhit evi gider bankaya ipotek ettirir, bir de oradan para çeker. 100 bin liralık ev için bir sizden 100 bin alır, bir de bankadan 100 bin alır. ve bu paralarla işlerini toparlayamazsa banka eve el koyar (çünkü bankalar sizin gibi saf değildirler, teminat için sözleşme falan imzalamaz, direkt tapuda ipotek koyarlar ve önceliği elde ederler.)

    dolayısıyla siz parasını ödediğiniz evle vedalaşır, müteahhite dava açmak zorunda kalırsınız, o da evi değil paranızı kurtarmak için. konkordato'ya başvurmamışsa tabii.
  • konuyu tam olarak bilmeyen herkes için kısa bir bilgi vereyim.

    gayrımenkul satışı tapu devri ile olur. satıcı ( müteahhit) tapu devrini yapmıyor/ yapamıyor ise noterden satış sözleşmesi yapmayı isteyin.
    noterde yapılan satış sözleşmesine de " tapuya şerh etme" hakkı ekletin.
    noterde yapılmış satış sözleşmesi ile tapuya gidip şerh ettirin.
    bu sizi hukuk önünde hak sahibi yapar.

    daha detaylı bilgi için bir avukata danışın. o kadar birikiminizi riske atmamış olursunuz.
  • benim hissettiğim; türkiye, banker döneminden, 2001 krizi öncesi bankaların içinin boşaltılmasından daha feci bir dinamiti elinde tutuyor. kamu bankaları üzerinden bir çok krediye hazine garantisi verildi. bahsedilen inşaat şirketlerinin tamamının içi patronlarca boşaltıldı ya da firmalar fiilen battı. bazılarının masrafı bile ödenmiş tapuyu verememesinin sebebi bankaların ipotekleri çözmemesi. bu dinamit patlarsa memleket belini doğrultamaz. ama o daireleri alıp emlak balonunu şişirenlere acıyor muyum, hayır acımıyorum. türkiye'nin kazanmadan tüketme geleneğinin baş mimarıdır onlar.
  • ülkedeki gençlerin yarısından çoğu enflasyon nedir faiz nedir bilmezken çok da şaşırmamak lazım bu tip ekonomik kriz türevlerine..

    etraf zaten keriz silkeleme peşinde fırsatçıdan geçilmezken fuzuli yi bir kez daha hatırlayalım:

    selam verdim, rüşvet değil diye almadılar...
  • bu devirde ev alan tam anlamıyla geri zekalıdır. (2018 temmuz sonrasından bahsediyorum) her yerde bas bas bağırılıyor, uyarılar var... biraz oku araştır.

    çoğu kişinin feci götünde patlayacak krizdir. hepiniz tek tek parasını ödediğiniz evleri yine satın almak zorunda kalacaksınız ... hayat böyle. para her zaman aptallardan alınır akıllılara gider...
hesabın var mı? giriş yap