• insan bedeninin olumden 21 gun sonra duyulabilecek bir sesle patlamasi olayi.(karin bolgesi sureklı siser bu sure zarfinda)
    (bkz: irenc)
    (bkz: gercek)
  • (bkz: adlı tıp)*
  • kendi kendinize bişey öğrenmeniz için gereken süre. ne eksik ne fazla tam 21 gün.
    (ara: in 21 days)
  • vakti zamanında bir kitapta okumuştum, bireyin bir şeye alışma ve onu hayatına yerleştirme süresiymiş bu 21 gün.

    şöyle ki;
    kendinizde değiştirmek istediğiniz bir şey var diyelim, bunu 21 gün boyunca kendinizi zorlayarak yaptığınız takdirde, sonrasında alışkanlığa dönüşebiliyormuş, sizin için monoton hale geliyormuş, hiç zorlanmadan kendiliğinden yapmaya başlıyormuşsunuz.
    örnek vermek gerekirse çocukların diş fırçalama alışkanlığı edinmesi gibi durumlar için kullanılabilecek bir yöntem.

    bir de aklıma pek yatmasa da şöyle bir örneği var;
    diyelim ki çok somurtkan birisiniz ama güler yüzlü biri olmak istiyorsunuz. olmak istediğiniz gibi gülerken çekindiğiniz bir fotoğrafı görebileceğiniz her yere koyuyorsunuz. evde, işte, cüzdanınızda, bilgisayarınızda her baktığınız yerde bu fotoğrafı görüyorsunuz. 21 gün boyunca gördüğünüz bu görüntünüz size alışkanlık olarak geri dönüyor ve güler yüzlü bir insan oluyorsunuz.

    ben denemedim 21 gün yöntemini. onun için ne derece doğrudur ne derece sapma gösterir bilemiyorum ama gerçekten değişim istiyorsanız denemekten zarar gelmez diye düşünüyorum.
  • başka bir açıdan yaklaşırsak; günümüz insanının çile süreci.

    zamanla kafama taktığım bir süreydi, süreç idi. sigarayı bıraktığımda 21 gün boyunca saydım günleri, sonra kendiliğimden bıraktım saymayı. başkalarının da bunu tecrübe ettiğini duymuştum. yeni yaşamaya başladığım şehirde 21 gün geçtikten sonra yabancılık çekmemeye başlamıştım. uzatmayım, çeşitli şeylerde 21* gün olayını tecrübe ettim ve tecrübe edenlerin hikayelerini dinledim.

    bu sürecin olası etkisine örnek vermek için biraz abartıyorum ve sözlükteki eski sevgili, platonik sevgili vb. tutku konularıyla alakalı başlıklardaki entrylerden 21 günlük süreç içinde yazıya dökülenlerin samimiyetinden şüphe ediyorum otomatikman. evet var böyle bir şey ve aşk acısı sandığınız şeyin samimiyetini de ölçtüğüne inanıyorum. yani eski sevgili kaynaklı yazılan o acıtasyon dolu çakma edebiyat içerikli entryler 21 gün sonra aynı hisleri yazara hissettiriyor mu, bir kontrol edilmeli yazarı tarafından(tabii ki hala hatırlıyorlarsa...) ve hissettirmiyorsa silinmeli. çünkü aşk acısı çekmiş suser 21 günlük süreçten çıkıp gitse bile bir başka taze acılı suser bu yazıları okuyup, eğer bir de özenirse veya "ulen bu dünyada en özel aşk acısını ben çekiyorum" triplerine girmiş haldeyse, o da yazacak üçüncü kişilere bir bok ifade etmeyen entryler. böyle bir zincirleme reaksiyon, dinamik etkileşim gibi, kapitalist sistemin piyasada var olmayan para yaratma süreci gibi.

    asıl ciddi etkisine örnek olması için (bkz: türkiye'de toplumsal hafızanın 21 gün olması). şimdi bu konuda yapılan araştırmaya kaynak bulamadım hürriyet'ten başka ama yanlış olma ihtimali düşük bir şeymiş gibi geliyor bana.

    günümüz insanının kendisini kandırmak için ihtiyaç duyduğu, istatiksel olarak anlamlı olan süreç.
  • bir insanın hiçbir şey* yemeden yaşayabileceği gün sayısıymış. (bkz: serdar kılıç) onun yalancısıyım.
  • bir green day şarkısı. yoksa?
  • bir insanın kötü bir olayı unutma süresi. kötü bir olayın etkisi 21 gün sürüyormuş, 21 gün sonra o olay unutuluyormuş.
  • internetteki kaynaklara göre yeni bir alışkanlık edinmek için gerekli süre. 21 gün hikayesinin yeni alışkanlık edinme süresi de aslında şurdan çıkıyor; 1950'lerde plastik cerrah bir doktor amca insanların yeni burun, yanaklarına dolayısıyla yeni yüz ve vücutlarına alışma sürelerini ölçüyor ve 21 günde insanların yeni kendilerine alışma süresi olarak tespit ediyor. ve yeniliklere (alışanlıklara ?) alışma süresi 21 gündür teorisi ortaya atılıyor. bu konuda başka araştırmalar da yapılıyor 21 gün süresi 66 güne kadar çıkıyor.

    ancak mevcut alışkanlıklardan vazgeçmek için ise 2 ay ile 8 aylık bir süreden bahsediliyor. çünkü mevcut alışkanlıkları kırarken beyin daha karmaşık bir yol izliyor, geri dönüşlere, çıkmaz yollara giriyor.

    hani 21 gün makul bir süre. insan beyninin en önemli gücü placebo deneyleri ile defalarca kanıtlandı. dolayısıyla 21 gün - wishful thinking veya 66 gün veya 8 ay listemi yaptım, ne zaman tabii ki;yarın başlıyorum.
  • şekeri bırakmak, en azından olabildiğince azaltmak için girmiş olduğum deneme süresi. şu an üçüncü günümdeyim.

    tabii bu arada şunu keşfettim ki karnım aç olmadığında şekerli bir şey zâten istemiyorum. acıktığımda aklıma ilk gelen ise çikolata başta olmak üzere şekerli abur cuburlar oluyor. o yüzden var gücümle su ve bitki çayı içiyorum, ara öğünleri atlamıyorum, hele hele kahvaltıyı kesinlikle atlamıyorum.

    kilo vermeyi geçtim, sağlıklı yaşam için pek çok uzmanın sağlık bakımından sigaradan farksız gördüğü rafine şekerden, şekerleme ve çikolata ürünlerinden uzak durmak şart.

    18 gün sonra sonucu bildireceğim.

    gelen mesajlara istinâden: telefondan entry yazmak/düzeltmek olduğundan geç kaldım azıcık, sonucu merak edenlerin olmasına sevindim.

    21 gün boyunca evine konuk olduğum bir arkadaşımın mozaik pastasının tadına bakmak dışında hiçbir biçimde şeker tüketmedim, buna günde bir ekşi elma dışında meyve şekeri de dâhil.

    21 gün sonunda süreçte olduğumdan çok da farklı hissetmedim kendimi diyebilirim. olayın psikolojik ve alışkanlıkla ilgili olduğuna inanıyorum. yâni başladığımın üçüncü günü yazdığım üzere karnım tokken canım şeker istemiyor. ama kahvenin yanında yediğim bir kek ya da çikolatalı bisküviyi psikolojik olarak aradığımı keşfetmiş oldum. ortada bedensel ihtiyaçtan çok beyinsel bir zevk var ve ben de yemekten aldığım zevki hiçbir şeyden almadığım için aynı tatmini farklı bir biçimde yaşıyordum. kahve yanında ya da yemek sonrası sigara içenler gibi bir şey yâni.

    şu anda canım eskisi kadar şekerli şeyler çekmiyor. şekerin tadını değil şekerli şeyler yerken aldığım keyfi özlüyorum yalnızca. bunun arayışında hadi bugün de yiyeyim diyerek yediğim de oluyor. ama o ritüeli kırdım, yâni kahvenin yanında/yemekten sonra/acıkınca olmazsa olmazım değil artık. dediğim gibi çok istekli de olmuyorum zâten.
hesabın var mı? giriş yap