• tarihi belge niteliğinde, son zamanlardaki gelişmeleri fevkalade özetleyen, duyarlı vatandaşa endişe yaratan yazı (özellikle yaphe'nin zapsu yorumuna dikkat edin, kendisi r.t.erdoğan'ın aklının yarısı, baş danışmanı olur)

    abd, kürt federasyonu içinde kalan kerkük için nabız yokluyor

    abd dışişleri bakanlığı, kürt sorununu ve kerkük'teki muhtemel gelişmelere türk hükümeti ile tsk'nın verebileceği tepkileri türkiye uzmanlarıyla birlikte masaya yatırdı

    abd, son günlerde, irak'taki muhtemel gelişmeler karşısında türkiye'nin verebileceği tepkileri saptamaya çalışıyor. örneğin, kerkük'ün kürt etnik federasyonu içinde kalmasına türkiye ne der? nasıl tepki verir? hükümetin tavrı ne olur? türk silahlı kuvvetleri'nin tepkisi ne olur? medya, iş dünyası nasıl bir tutum alır? abd-türkiye ilişkileri ne hale gelir?
    washington, bu sorulara yanıt arıyor. türkiye uzmanlarına muhtemel senaryolar karşısında türkiye'nin muhtemel davranış tahminlerini soruyor, tartıştırıyor. raporlar istiyor.
    bu amaçla abd dışişleri bakanlığı'nda yapılan toplantıların sonuncusu 28 mayıs günü gerçekleşti. toplantıya ilişkin basına bazı haberler yansıdıysa da içeriği hakkında detaylı bilgi alınamamıştı. katılımcılar ve görüşleri abd'li uzmanların türkiye'yi nasıl gördüklerini ortaya koyuyor. bu toplantının tutanağını birlikte okuyalım:

    konu: `türkiye'nin irak'ın geleceği konusundaki muhtemel politikaları`.
    yer: abd dışişleri bakanlığı.
    tarih: 28 mayıs 2004
    katılımcılar : henri barkey(eski abd dışişleri bakanlığı uzmanı-leight üniversitesi), steven cook(dış ilişkiler uzmanı- türk-mısır-cezayir ordularını karşılaştıran tez çalışması var), alan makovsky(abd kongresi'nde uzman), judith s. yaphe(abd milli savunma akademisi öğretim üyesi), hakan yavuz(utah üniversitesi öğretim üyesi) ile yaklaşık 20 kadar üst düzey dinleyici katıldı, not alındı ve sorular soruldu.
    toplantının kimlik bilgileri böyle....
    katılan uzmanların görüş ve değerlendirmelerine gelince... şöyle özetlenebilir:

    dış ilişkiler uzmanı steven cook:

    tsk tepki gösterir
    türk-mısır ve cezayir ordularını karşılaştıran bir tezi de bulunan cook, toplantıda türk silahlı kuvvetleri'ne ilişkin görüşlerini aktarıyor. tsk'nın türk milliyetçiliğinin kalesi olduğunu, kürt milliyetçiliğine ise şiddetle karşı durduğunu vurguluyor. cook, kerkük'ün kürt eyaleti içinde kalması konusunda, şöyle diyor:
    "tsk büyük tepki gösterecektir. ama bu tepki askerin abd'ye olan güvensizliğini iyice derinleştirebilir. kısaca eğer abd açıkça kürtlerin yanında yer almaya devam ederse tsk'nın abd'ye olan güvenini tamamen yok edebiliriz. bence bu konuda çok açık davranılmamalıdır. ama, kerkük'ün kürt etnik federasyonu içinde kalmasını asker önleyecek durumda da değil. askeri bir operasyon seçenek dışı."

    utah üniversitesi öğretim görevlisi hakan yavuz:

    akp kınamakla yetinir
    utah üniversitesi öğretim üyelerinden olan ve akp uzmanı olarak tanınan hakan yavuz, toplantıda "islamcı grupların genelde bir kürt sorunu, derdi yok" dedikten sonra, şu değerlendirmeyi yapıyor:
    "`islami hareket şu an tsk'nın sistem içindeki gücünün azaltılması peşindedir`. bu amaç islamcıları en büyük avrupacı yapmıştır. genelde islamcı hareketlerin, özelde ise akp'nin bir türk milliyetçiliği eksenli düşünme tarzı veya strateji geliştirme çabası ve geleneği yoktur. bunu türkmenler konusundaki tavırlarından görüyoruz. islamcılar ve akp'nin irak'taki gelişmeleri türkiye'nin iç politikası çerçevesinde ele aldıklarını islamcı basının tavırlarından görüyoruz. kerkük'ün kürt eyaleti içinde bırakılmasına ne akp'den ne islamcılardan tepki gelir. sadece kınamakla sınırlı kalır."
    "türkiye'de geçen seçimde en çok güçlenen partiler milliyetçi partiler. bu partiler irak'ta kürtlere verilen ödünleri hem hükümete hem de abd'ye karşı kullanabilir ve duygusal olan türk halkı mobilize edilebilir. kürtlere verilecek her ödün amerikan karşıtlığına dönüşebilir ve bunun uzun vadede sonuçları hiç hoş olmaz. yani halk kürtlerin abd tarafından bilinçli şekilde kışkırtıldığını hissediyor ve birçok yazar da bunu yazıyor. abd türk kamuoyunu 4.5 milyon kürt için kaybetmeye hazır mı? bu sorunun cevabını sürekli akılda tutmamız lazım."

    eski dışişleri uzmanı henri barkey:

    akp federasyona karşı değil
    leight üniversitesi'nden, abd dışişleri bakanlığı'nın eski danışmanı barkey'nin toplantıdaki değerlendirmesi ise şöyle: "bence pkk ateşkese son vererek saldırılara başladığında tsk'nın hareket alanı iyice sınırlanır ve hükümet asker karşısında inisiyatifini kaybedebilir de. cengiz çandar ve ilnur çevik'e göre akp hükümeti kürt federasyonuna aslen karşı değil. askerin ve mgk'nın zorlamasıyla kürt etnik federasyonuna karşı olduğunu söylüyor. ben dışişleri bakanı ile washington'da görüştüm, bakan bana, 'kürtlerin haklarına akp ve hükümet olarak karşı değiliz. zaten bir de facto devlet var ve biz bununla şu ana kadar iyi ilişkiler içindeyiz. türkiye'yi işin içine katmadıkça oradaki gelişmeler onların işi' dedi. kerkük'ün, kürtlere verilmesine akp büyük tepki göstermez. göstereceği tepki askerin ve milliyetçi grupların tepkisini azaltmak içindir. kürtler irak'taki gelişmeleri türklerden daha iyi takip ediyor. kuzey irak ile diyarbakır arasındaki gidiş gelişler çok yoğun. türkiye'deki kürtler irak'taki kürtlerin bağımsızlığını destekliyor ve bu desteği akp içinde de devam ettiriyorlar."

    abd milli savunma akademisi öğretim üyesi judith yaphe:

    artık tek türkiye yok, farklı sesler var
    abd milli savunma akademisi öğretim üyesi yaphe ise, şu yorumu yapıyor:
    "cengiz çandar'a göre, türkmen cephesi askerin bir birimi ve hükümet bu durumdan rahatsız. kısacası türkmen konusu askerle hükümet arasında bir mücadele gösterim yeri. türkiye, tehlike algılaması konusunda artık homojen değil; dahası sistemin stratejik düşünme mekanizması zayıf ve gittikçe parçalanıyor. hem başbakan hem dışişleri bakanı geleneksel bürokrasi yerine danışmanlarıyla işi götürmeye çalışıyorlar. bence cüneyd zapsu bugün kürt konusunda en güçlü kişi. zaman gazetesinde çıkan mülakatında açıkça kürt kimliğine ve kürt milliyetçiliğine olan sempatisini ortaya koyuyor. yani kürt meselesine bakışta stratejik birlik artık yok. bu dağınıklık hem iyi hem kötü. iyi, çünkü farklı sesler, farklı algılamalar söz konusu; kötü, çünkü, bizler, türkiye dediğimizde bu konuda ne düşünüyor konusuna açık ve net cevap alamıyoruz. artık tek türkiye yok. işte bugünkü toplantı onun yansıması. hükümetin irak konusundaki kırmızı çizgileri birer birer yok oldu. ne hükümetten ne askerden tepki geldi. kamuoyu ise başka sorulara kilitlenmiş. asıl mesele şu: suriye'deki ayaklanma türk askerini derin şekilde düşünmeye zorladı. şam'daki isyanın benzeri türkiye'de çıkarsa bunu kontrol edebilir mi? hele avrupa'dan tarih beklediği bir dönemde türkiye böyle bir durumla karşılaşmak istemiyor."

    abd sonuca vardı bile
    abd, kürt sorunu ve kerkük konusunda muhtemel gelişmeleri ve türkiye'de hükümet ve askerin verebileceği tepkileri bu beyin fırtınasında masaya yatırmış görünüyor. uzmanların vardıkları sonuç ise türkiye'nin, kerkük'ün kürtlere bırakılması halinde fazla tepki göstermeyeceği yönünde.
    abd'li uzmanların beklentisi böyle ama dışişleri bakanı abdullah gül, daha dün, kerkük'le ilgili türkiye'nin hassasiyetini kamuoyuna yineledi. ankara nasıl bir karara sahip bilinmiyor ama abd'nin konuyu önceden ele alıp sonuca vardığı anlaşılıyor.

    http://www.milliyet.com/2004/06/22/yazar/bila.html
  • ülkemizin içinde gülücükler saçarak gezen bush ve ekibinin planarının açıklandığı bir yazı...peki bu yazı yayınlandıktan sonra bir tepki oldu mu kamuoyunda hayır olmadı bu da bir nevi amerikalı uzmanı haklı çıkarmakta gibi..sabah gazetesinden ilker sarıer in bu yazı hakkında 23.06.2004 pazar günü yazdığı yazı buyrun aşağıda;

    kaç türkiye varmış?

    gazete haberlerine bakarsanız, israil ajanları, kuzey irak'taki silahlı kürt gruplarına askeri eğitim veriyorlarmış...
    bu iddiayı, ebu garip cezaevindeki işkence olaylarını deşifre eden new yorker dergisi mensubu amerikalı gazeteci seymour hersh ortaya attı. gerçi gerek talabani, gerekse israil yetkilileri bunu reddetiler ama biz doğru kabul edelim.
    israil devleti, irak'taki otorite boşluğunu değerlendirerek, kürtler'i "himaye" girişimleri başlatmış olabilir.
    bu iddialarla birleşen başka bir "ifadeyi" de sizlerin değerlendirmesine sunmak isterim.
    milliyet'ten fikret bila'nın bildirdiğine göre, 28 mayıs'ta abd dışişleri'nde gizli bir toplantı yapılıyor:
    "kerkük kürt etnik federasyonuna bırakılırsa, türkiye ne tepki verir?" sorusuna cevap arıyorlar. uzmanlardan biri, judith yaphe (abd milli savunma akd.) şöyle bir ifade kullanıyor:
    "türkiye tehlike algılamasından artık homojen değil. stratejik düşünme mekanizması parçalanıyor. başbakan ve dışişleri bakanı danışmanlarıyla işi götürmeye çalışıyor. artık tek türkiye yok. irak'taki kırmızı çizgiler tek tek yok oldu."
    işte kanıma dokunan ifade bu oldu.
    devletler arası "poker"de, kartlar sürekli değişir, kartlara göre oyun kurulur.
    israil'in oyunu da bozulur. en güçlü kozumuz, kuzey irak kürtleri'nin bizim "yakın akrabalarımız" olmasıdır. organik bağlarımız vardır. oralarda türkiye'den habersiz ıslık bile çalınamaz.
    ama benim konum tam bu değil.
    tek türkiye yokmuş(!)
    dünyanın her yerinde, kendilerini "akademisyen" olarak tanıtan bazı zıpçıktılar, parıltılı fakat hiçbir şey anlatmayan laflar sarfetmeyi severler.
    ne diyor bayan judith:
    "artık tek türkiye yok."
    bu söz, şu manaya geliyor: kuzey irak ve kerkük meselesinde, de facto bir durum yaratabilirsek, türkiye "yekvücut" tepki koyacak durumda değildir.
    ben ille de kerkük için savaşırız, demiyorum ama bu ifadedeki cehalete öfkeleniyorum.
    valla, başımızı derde sokmaya kalkıştıkları zaman kaç türkiye varmış görürler. zaten bush çetesi de işte böyle akıl hocalarının yüzünden irak bataklığına saplanmadı mı?
    türkiye ile irak ise, mukayese edilmeyecek kadar farklı ülkelerdir.
    bu ülkede, tam 15 yıl ayrılıkçı terör devam etti. 30 binden fazla yurttaş hayatını kaybetti. ama bütün türkiye'de, kürt berber ile türk kunduracı, dükkanlarının önünde tavla oynamaya devam ettiler. birbirlerine çay ısmarlamaya da, düğünlerinde birlikte halay çekmeye de devam etiler.
    süslü uzman bozuntusu
    tsk'yı bir "kanat" ya da bir "odak" gibi algılıyorlar. bilmiyorlar ki, en küçük bir kapışmada bu memleket türk silahlı kuvvetleri'nin etrafında kenetlenir! silah altındaki asker sayısı üç günde 10 milyona çıkar. sivil milisler hariç!..
    türkiye'nin de canı yanar, yoksullaşır, belki 50 yıl geriye gider ama bütün dünyanın başına bela oluruz. türküyle, kürdüyle, boşnağıyla, arnavutuyla, lazıyla, trakyalısıyla, tüm anadolusu ile... bizi kolay lokma görenler, savaşta sınayacak olurlarsa pişman olurlar.
    teksaslı, utahlı, oklahomalı köylülere de pek güvenmesinler, "savaş sanatında!"
    diyette kalabilmek için yulaf ve kepek yemekten, "at gözlüğü" edinmiş süslü hatunlarla, metro- seksüel uzmanları dinleyerek devlet politikası oluşturanların hali meydanda değil mi?
    merak eden irak'a baksın
  • fikret bila'nın "haber asılsız" tepkileri üzerine kaleme aldığı yazının ayrıntıları linktedir
    ...
    fikret bila: vardınız istanbul'a herhalde. elçilik bir açıklama yaptı, bu toplantı yapılmadı diye. onun için aradım ben de sizi...
    hakan yavuz: bu toplantı yapıldı. ben de o toplantıdaydım. radikal'de henry barkey'in makalesini okudunuz mu?
    fikret bila: okudum. aynı görüşler var orada.
    hakan yavuz: evet. oradaki toplantıda birtakım sorulara başkalarının verdiği cevapları almış, kendi makalesine koymuş..
    ...
    http://www.milliyet.com.tr/…4/06/26/yazar/bila.html
  • her şey, milliyet gazetesinin fikret bilâ imzalı manşetiyle başladı: "abd'de gizli hesaplar"

    bilâ'nın iddiasına göre, washington'da bir toplantı düzenlenmiş, bu toplantıya katılan bazı amerikalılar şu tesbitleri yapmıştı: "ak parti, kerkük'ün kürtlere bırakılmasına fazla tepki göstermez; iktidar kürt etnik federasyonu'na karşı olduğunu askerin zorlamasıyla söylüyor; hükûmetin irak konusundaki kırmızı çizgileri bir bir yok oldu; cüneyt zapsu'nun kürt milliyetçiliğine duyduğu sempati zaman'a verdiği demeçte ortaya çıktı; askerin bütün bu gelişmeleri önleyecek gücü kalmadı."

    bu toplantıya katıldığı söylenen herkes, gazetedeki iddiaları yalanlayarak, zaten böyle bir toplantının düzenlenmediğini açıkladılar. bunun üzerine fikret bilâ, bilgileri, o toplantıya katılan hakan yavuz'dan aldığını itiraf etti.

    yavuz'dan yalanlama

    eski olayları yeni baştan hatırlatmamın sebebi şu: hakan yavuz, bana bir düzeltme mektubu gönderdi. bu mektubunda, henri barkey ile yaptığım röportaja temas ediyor ve "ben hiçbir zaman fikret bilâ'ya o toplantıya katıldığımı söylemedim" diyor.

    peki fikret bilâ mı yalan yazıyor? yoksa işin içinde başka şeyler mi var?

    hakan yavuz, aynı yalanlamayı prof. henri barkey'e de gönderdi. henri barkey, clinton döneminde dışişleri bakanlığı'nda çalışıyordu. şu anda leight üniversitesi'nde öğretim üyesi. henri barkey, hakan yavuz ile konuşmasını cengiz çandar'a bildirdi. cengiz çandar da, hakan yavuz'a aşağıda ana hatlarını vereceğim bir e-mail mesajı çekti.

    çandar'ın e-mail'i

    "hakan bey, henri barkey ve ömer taşpınar ile konuşmuşsunuz ve fikret bilâ'nın haberinin arka planıyla ilgili açıklamalar yapmışsınız. onlara anlattığınıza göre, genelkurmay'a çağrılmışsınız ve iki-üç rütbeli subay, biri harekât daire başkanı, diğeri ise adı abdullah recep olan iki paşa sizinle konuşmuş ve önünüze 17 sayfalık bir metin koymuş. o metinde, milliyet'in haberinde yer alan toplantı yapılmış gibi gösteriliyormuş. yani o metin, yapılmayan bir toplantının zaptı niteliğindeymiş. siz, paşalara, 'ben bu toplantıya katılmadım' demişsiniz. onlar, bu toplantının washington'dan teyit edildiğini söylemişler. sonra fikret bilâ sizi çağırmış. fikret bilâ'nın elinde de aynı metin varmış. ayrıca, genelkurmay'da görüştüğünüz kişiler, beni (cengiz çandar kendini kastediyor), mehmet ali birand'ı, nazlı ilıcak'ı, yasemin çongar'ı ve ilnur çevik'i 'ali kemaller' olarak nitelendirmişler. hatta ömer taşpınar'a telefonda 'bir gün cengiz'i öldürürlerse şaşırmam' demişsiniz. madem fikret bilâ'ya bilgileri siz vermediniz, o zaman niye 'hakan yavuz'dan aldım' deyince, kamuoyu önünde bir açıklama yapmadınız. henri barkey'e 'korktum, askerî savcı olan kardeşim ve bir başka kişi, sakın kimseyle konuşma dedi. ben de antalya'ya gidip tatil yaptım' demişsiniz.

    17 sayfalık metin, milliyet'te haber yapılmadan 2 hafta kadar önce, savaş süzal'ın internet sitesinde ve ardından da aydınlık dergisinde yayınlanmıştı. aynı haberin milliyet'te yayınlanması üzerine, tartışma çıktı; bunun ardından savaş süzal, internet sitesinde, bana yönelik akıl almaz iftiralarla ve hakaretlerle dolu bir yazı yayınladı. sonra, aydınlık dergisi, beni hayasız iftiralarla kapak yaptı. kapak yazısının içinde, sizin anlattıklarınızı doğrulayan, 'ali kemaller'e ve onun gibi cezaya çarptırılacaklara' dair bir bölüm de yer alıyordu. ne gibi adi bir durumun içinde bulunduğum, hayatî tehlikeye sokulduğum ortada. bu oyunun bozulmasına, -merkezine siz yerleştirildiğinize göre- gerçekleri açıklayarak katkıda bulunamaz mısınız?

    sizinle ilişki kurduğunu söylediğiniz askerî şahsiyetlerin, genelkurmay'ı ya da türk silâhlı kuvvetleri temsil etmedikleri, bir fraksiyon niteliğinden öteye gidemeyeceklerini bilmenizi isterim. türk silâhlı kuvvetleri'nin üst komuta heyetinde, nice vatansever, sağduyulu, aklı başında insan var. askerin adının böyle kirli tertiplere karıştırılmasına herkesten daha fazla duyarlı onlar..."

    yeni bir andıç mı?

    cengiz çandar'ın yukarıdaki e-mail mesajına, aradan 10 gün geçmiş olmasına rağmen, hakan yavuz'dan bir cevap gelmedi. yavuz, doğru söylüyorsa, ortada büyük bir skandal var. şimdi konuşma sırası fikret bilâ'nın. hakikaten hakan yavuz'un sözlerini teybine kaydetti mi? yoksa ona da, hakan yavuz gibi 17 sayfalık bir andıç mı verdiler? o andıçta gördüklerini mi yazdı? milliyet'in ombudsmanı yavuz baydar'ın, türk demokrasisini de yakından ilgilendiren böyle önemli bir konuyu dikkatle araştıracağını umuyoruz.
    (nazli ilicak-tercüman)
    05.08.2004
    http://www.haberturk.com/…rmetni.haberturk?@=155899
  • uzerinden 3 ay gecmemis olmasina ragmen unutulan, esamesi okunmayan ehemmiyet potansiyeli yuksek makale. ates olmayan yerden duman cikmamasi realitesine ragmen memleketin ilkokul terk duzeyindeki manipulatif gundem secenekleri arasindan su icinde bulundugumuz gun itibariyle kimin pipisinin kimin kukusu ile arkadaslik etmesi gerektigi uygun gorulmus, tartismaya acilmistir. bunun disinda pek degerli demokrasi ve baris gulu bush tayfasinin irak'taki mesguliyeti uzamis, araya amerikan secimleri girmis ve muhtemel koltuk ciddi tehlikeye girmistir.
  • henry barkey'in türkiye dışişleri bakanıyla yaptığı görüşmede, bakanın "kürtlerin haklarına akp ve hükümet olarak karşı değiliz. zaten bir de facto devlet var ve biz bununla şu ana kadar iyi ilişkiler içindeyiz. türkiye'yi işin içine katmadıkça oradaki gelişmeler onların işi" dediğini yazmış fikret bila. peki bu iddialara karşı dışişleri bakanı başta olmak üzere akp'den ya da hükümetten herhangi bir yetkili nasıl bir yanıt vermiş? kimse yanıt vermemiş.
    televole'lerde, bir mankenin başka bir mankeni çekiştirdiğinde neler olduğunu hatırlayalım bir, eleştrilere konu olan manken en geç 2-3 gün içinde mikrofonu eline alıp dilinin döndüğünce kendini aklamaya, gururunu kurtarmaya çabalıyor. yani, içinde yaşadığımız ülkeyi yönetmekle görevli olan insanlardan çok daha onurlu bir davranış sergiliyor. dışişleri bakanı asuman krause olsun o zaman.
hesabın var mı? giriş yap