• insani neye sevkeder bilmiyorum ama insani biraz yamultur once. noluyor lan diye sorular sormaya baslarsin.
    en azindan biraz objektif olursun. cok daha fazla da insanlari etkilemek adina yazmiyorum. ama garip olay.

    edit: garip derken, normal ama hissettirdikleri garip olay. hadi yazmisken biraz daha yazayim. sanki farkli bir pencere gorursun. seninkine cok benzeyen. seninkiyle nerdeyse ayni. benzer vaatler. simdi o kismini okuyacaklara birakacagim bir takim hadiseler farkedersin. eger yeteri kadar objektif okuyorsaniz bir acaba? dedirtir insana. sonrasinda gunlerce analiz edersiniz. birini secmek degil de genelde inanc meselesi biraz macunlasir kafada. bazilari icin bu harci hazirlanan bir betondur, bir kere yaparsin bir daha yikilmaz. bazisi icin gittikce yumusayan artik kimyasi bozulmus bir karisimdir.

    ama yine de tehlikelidir demiyorum, okuyun. incil zaten kendi basina soz konusu peygamberler icin bir siyer vazifesi goruyor. cunku incil zaten en bastan beri kuran gibi toplanmamistir. isa'dan sonra yasamis insanlarca isa'nin dediklerinden hatirlanarak yazilmistir. bunun disinda yazanlarin gozlemledikleri de bulunur. ama kuran'i ekstra bir siyerle okumak sart oluyor.

    bu bile baya bir seydir. ben ilk okuyana kadar incil'i hep kuran'la ayni stilde bir kitap sanirdim. insanlarla konusunca anliyorum ki en az %99'u da ayni sekilde dusunuyor. bunun sebebi de zaten cok acik, okumuyoruz. incil'i gectim, kuran'i okumuyoruz. arkadas insan bir merak eder, acar, okur. hayatini ona endeksliyorsun di mi?

    edit2: en buyuk sokum da, hz. muhammed'e gore diger peygamberlere sayica cok daha fazla mucizeler verilmis olmasiydi. ozellikle hz. isa yanina eslik ettirilen kutsal ruhla -ki kuran'da da ayni tabirle gecer ama tefsir olarak cebrail denir- belki yuzlerce mucizeye imza atmistir. defalarca adam diriltmis, etleri curuyen insanlari cabucak iyilestirmis (o zamanlar insan etini curuten bakteriler yayginmis), koturum insanlari bir cirpida ayaklandirmistir.
  • bunun en baslica sebepleri merak ve arayis icerisinde olmaktir. ateist ya da agnostik olmak icin sadece din kitaplarini okumak yetmez.
  • daha ileri giderek incil'in de tüm versiyonlarını okumuş olmaktır. tamamen vakit kaybı sayılmaz. kitap okumadan yaşayamayan ve bir fantastik edebiyat ve biyografi aşığı biri olarak benim çok hoşuma gitmişti.
  • insanı nasıl okuduğuna bağlı olarak bir yere sevk eder.
  • ufkunuzu iki katına çıkarmaz ama ufkunuzu iki katına çıkarma potansiyelini oluşturur. daha objektif daha arınmış bir zihin. ohhh, mis.
  • türkiye'de bunu yapmış olan 10 kişi bile yoktur, adım gibi eminim. incil ve kur'an'ı okumuş adam gene vardır da, bunların yanında hindu vedalarını da okumuş olan belki birkaç tane din tarihçisi olabilir. ondan da şüpheliyim.

    "büyük din" deyince aklına musevîlik gelen adam ise 3000 kitap okumuş olsa bile anlama konusunda sıkıntı çekiyor demektir.
  • baştan söylüyorum; yapacağım teşbihi sikeyim.

    farklı zaman içerisinde üç büyükler'e taraftar olmak gibi bir şeydir. yani insan düşünüyor şimdi bir gs'nin bir bjk'den farkı nedir diye. sonuçta hepsi 11 kişiyle sahaya çıkıyor. hepsi aynı sahada oynuyor, aynı kramponları hatta aynı futbol topunu kullanıyorlar. futbolun içinde bulunan kurallar hepsi için geçerli.

    tıpkı dinler gibi, takım tutmak da aileden gelen bir gelenektir. babadan oğula geçer genelde futbol sevdası. yani işte bir şekilde farklı bir takımı tutunca da babanızın gözünde "atayizst" oluyorsunuz.

    ancak işin içine indiğiniz zaman görüyorsunuz farklılıkları. kimi rengine bağlı kimi ruhuna kimi oynadığı futbola kimiyse sadece güçlü olduğu için.

    fakat su götürmez bir gerçek vardır ki her iki taraftar da(dinler ve futbol) kendisinin en doğrusu olduğunu iddia eder.

    siz de bu noktada düşünmeye başlarsınız, amaç sadece bir bağlılıktan ibaretse neden bu kadar ayrılık var diye. mesela futbolda biri öbürünü şikeyle suçlar, o diğerini bukalemunlukla, beriki hepsini ikiyüzlülükle suçlar vs vs.

    özüne indiğinizde dinlerin de amacının aynı olduğunu ama insanların ihtiyaçlarının farklı olduğunu ve çeşitliliğin sebebinin de bu olduğunu anlarsınız.

    aslında illa bir "taraf" tutmak zorunda değilsiniz de, dedik ya babadan oğula geçen bir emanettir diye... biraz ondan kaynaklanıyor bu "taraftarlık" meselesi.
  • iki seçenekten biriyle sonuçlanır:
    1-bu nasıl saçmalık deyip ateist/agnostik olmak
    2-inandığınız kitabı seçip mezhep kimliğinden sıyrılmak çünkü okuduğunuzdan çıkardığınız anlam genelde hiçbir mezhebin tamamıyla örtüşmez

    2. seçenekte duygusal taraf (ahiret korkusu büyük ihtimalle) ağır basar. kutsal kitapların allahın varlığına sunduğu kanıtlar bilimsel methodu benimsemiş bir insanı hiç bir zaman tatmin etmez çünkü. sorgulamadan inanıyorum ben der.
  • anlamsızdır. tıp kitapları okumakla cerrah olabileceğini vehmedenlerin, hatalı görüşüdür. gerçekte "din" bir bilgi türü değil, varoluşa katılmaktan doğan bir yaşantıdır. ancak ve ancak insandan daha doğrusu insan-ı kamilden öğrenilebilir. önce çırak olmalısın, daha sonra istidatın varsa sen de usta olursun.

    (bkz: insan-ı kamil/#41639379)
hesabın var mı? giriş yap